Osman Kavala’nın Tutukluluğunun Devamına Karar Verildi

Birleştirilmiş Gezi davasının üçüncü duruşması bugün görüldü. 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına ve duruşmanın 21 Şubat 2022 günü görülmesine karar verildi. Karar oy çokluğuyla alındı. Karara ilişkin açıklama, sanık savunmalarının ardından yapılacak.

Çok sanıklı olması nedeniyle daha büyük olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşmayı, CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, davayı izleyici olarak takip etti.

Uluslararası boyut kazanan duruşmayı ayrıca Fransa, İtalya ve Belçika, İsveç, Norveç Hollanda ve ABD’li diplomatlar, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, birçok yabancı ülke ve uluslararası hak örgütlerinin temsilcileri de izliyor.

Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen tutukluluğunun son bulması gerektiği yönündeki kararlardan sonra tahliye edilmeyen Osman Kavala, ikinci duruşma öncesinde “savunma yapmasının artık anlamsız olduğunu” söyleyerek duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı.

Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın avukatlarından İlkan Koyuncu, “Osman Kavala’nın 4.5 yıldır cezaevinde tutulabilmesi casus olmadığının, arkasında dış güçlerin olmadığının en büyük kanıtıdır. Siyasi iklim daha uygun gözüküyor, bu duruşmada ev hapsi ile de olsa tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar ise beraat talep etti ve AİHM kararlarının uygulanmasını istedi.

Bayraktar duruşmada, “Üç duruşmadır AİHM kararından bahsediyoruz. AİHM, 18. Madde ihlal kararı nadirdir. Bu demektir ki ihlale sebep olan davanın arkasında siyasi saikler vardır. 1539 gündür tutukluluğun devam etmesi, AİHM’in tespit ettiği hukuksuzluğun devam ettirilmesidir. Bu hukuksuzluğa bugün son verin, müvekkilimiz bugün özgürlüğüne kavuşsun. Osman Kavala için beraat talep ediyoruz” dedi.

‘Savunma yapmıyoruz, Gezi’yi anlatıyoruz’

Sanıklardan avukat Can Atalay savunma yapmadıklarını, Gezi’yi anlatmaya geldiklerini söyledi.

“Barışçıl gösterilerle hükümeti protesto etmek,”Hükümet istifa” demek,kent hakkını savunmak, şiddetsiz eylem ya da sivil itaatsizlik gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs suçunu oluşturur mu?” diye sordu.

Atalay iddianamede Avrupa fonları kullanmanın bir suç delili olarak sunulduğuna dikkat çekerek ” Bu davanın iddianamesini hazırlayan savcının meslek içi eğitim programını Avrupa Birliği fonlamıyor mu?” diye de ekledi.

Sanıklardan Mücella Yapıcı ise daha önceki yargı sürecine dikkat çekerek “Bu yargılamaların sebebi Gezi’nin bugüne kadar kriminalize edilmesi. Bence sizin işiniz de zor çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor” diye konuştu.

Paylaşın

MİT’in Yatırım Bütçesinde Rekor Artış!

Cumhurbaşkanlığı’nın 2022 yatırım programında istihbarat, güvenlik ve cezaevi yapımları için ayrılan kaynakta dikkat çekici artış yaşandı. Buna göre, geçen yıl 300 milyon TL yatırım bütçesi verilen ancak 631 milyon TL harcayan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı’na bu yıl da 825 milyon TL kaynak tahsis edildi.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Emniyet İstihbarat Başkanlığı’na ise 2022-2023 yıllarında harcaması için 400 milyon TL ayrıldı. Diğer yandan Adalet Bakanlığı, 36 cezaevi inşaatı için bu yıl yaklaşık 2 milyar TL harcayacak. İçişleri Bakanlığı ise sınır duvarı yapımı amacıyla 992 milyon TL bütçe kullanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla açıklanan 2022 Yılı Yatırım Programı’nın ayrıntılarında istihbarat, güvenlik ve adalet hizmetleriyle ilgili de kaynak ayrıldı. Buna göre Emniyet Genel Müdürlüğü’ne uyuşturucu ile mücadele kapsamında makine ve teçhizat alımı için 11 milyon TL ayrıldı. “Terörle mücadele kapasitesinin artırılması” amacıyla ayrılan para 80 milyon TL olurken, “İstihbarat Hizmetleri” için 2022-2023 döneminde toplam 400 milyon TL tahsis edildi. Bunun 200 milyon TL’si 2022 yılında harcanacak. Bu para, makine ve teçhizat alımı için kullanılacak.

2022’de yeni sınır duvarı yapılacak

İçişleri Bakanlığı’na sınır güvenliğinin sağlanması amacıyla hedeflediği projeleri gerçekleştirmesi için de ödenek ayrıldı. 2022’de 332 kilometrelik sınır duvarı ile alet ve cihazlar için 292 milyon TL yatırım bütçesi harcanacak. Özellikle Afgan mültecilerin son yıllarda sıkça geçiş yaptığı Van’a yönelik özel bütçe ayrıldı.

Van 2 Kısım Güvenlik Duvarı ve Devriye Yolu Yapımı işi için 1 milyar 200 milyon TL bütçe belirlenmişti. Geçen yıl bunun için 120 milyon TL harcanırken, bu yıl 238 kilometrelik duvar ve yol yapımına 600 milyon TL para ayrıldı. Şırnak sınırında 33 kilometrelik alana ise 100 milyon TL’lik panel çit örülecek.

MİT’in ihtiyaçları için 825 milyon

Yatırım programında en dikkat çekici artış MİT Başkanlığı’na ilişkin oldu. 2020-2024 yılları arasında inşaat, etüt proje yapımı, makine-teçhizat alımı için 3 milyar 322 milyon 285 bin TL ayrılmıştı. Bu kapsamda MİT’in geçen yıl 300 milyon TL harcaması kararlaştırılmıştı. Ancak Teşkilat, 2021’te bu rakamın iki katını harcayarak 631 milyon 500 bin TL yatırım bütçesi kullandı. Bu yıl için ise 825 milyon TL MİT için tahsis edildi.

36 cezaevi için 2 milyar TL

Öte yandan Adalet Bakanlığı’na cezaevi yapımı için toplam 1 milyar 988 milyon TL 64 bin TL kaynak ayrıldı. Bu para, 36 cezaevi yapımı için harcanacak. Yatırım programında cezaevi yapılacak iller arasında Malatya, Konya, Muş, Tokat ve Zonguldak sayıldı.

Paylaşın

HDP’li Oluç’tan Dikkat Çeken İttifak Açıklaması

HDP’li Saruhan Oluç, “27 Eylül’de Demokrasiye Çağrı Deklarasyonu açıkladınız. 18 Ocak’ta HDP, farklı bileşenlerle bir araya gelecek. Bu haber doğru mu?” şeklindeki soruyu, “Doğru, yarın Ankara’da bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya 8 siyasi parti ve HDP katılacak ve orada Türkiye’nin gündemi konuşulacak. Bu ekonomi politikalarının yarattığı sorunlara ve demokrasi eksikliğinin yarattığı sorunlara karşı mücadelenin nasıl verileceği tartışılacak.” şeklinde yanıtladı.

Haber Merkezi / Saruhan Oluç, “Bu toplantıya 8 parti ve HDP katılacak. Bunlardan birini eksik söylersem yanlış olur diye açıklamayalım listeyi. Meclis’te grubu olan partiler yok. Meclis dışındaki partiler” bilgisini verdi.

Basına yansıyan haberlerde, HDP’nin, TİP, SMF, EMEP, TÖP, Sol Parti, Halkevleri, EHP ve TKP temsilcileriyle “Demokrasi İttifakı” gündemiyle bir araya geleceği ifade edilmişti. Bugün yazılı açıklama yapan Sol Parti ise “HDP’nin çağrısıyla gerçekleşecek sınırları ve içeriği beli olmayan demokrasi ittifakı adlı çalışmanın parçası olmadığımızı kamuoyu ile paylaşırız” dedi.

Millet İttifakı yok

Saruhan Oluç, toplantıda Millet İttifakının olmayacağını da açıkladı: “Bu esas itibariyle adı kimi zaman demokrasi ittifakı, kimi zaman halk ittifakı olarak adlandırılan partiler tarafından bir 3’üncü yol, 3’üncü ittifak arayışının nasıl olabileceğine dair görüş alışverişi yapılacak bir toplantı olacak. Millet İttifakı içinde yer alan partiler bu toplantıda olmayacak.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, bugün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Oluç’un açıklamaları şöyle;

“Ocak-Aralık döneminde bütçe giderleri ve gelirleri arasındaki fark 192,2 milyar TL olarak belirlendi. Yani 192 milyar TL bütçe açığı, bütçenin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor bu ve son derece büyük bir bütçe açığını gösteriyor. Üstelik bütçe açıklarının bu kadar büyük olması kamu bütçesi açısından çanların çaldığını gösteriyor. Bu iktidar, özel sektörü ve yurttaşları koruyamıyor. Kamu bütçesini de artık koruyamaz duruma gelmiş vaziyette. Bu bütçeden yandaşlara gelir aktarılmaya devam ediliyor. Faiz lobisi diyerek halkın gözünü boyamaya çalıştığı lobilere bu iktidar inanılmaz faiz ödüyor. Aralık ayı itibariyle merkezi yönetim bütçe giderindeki faiz harcamaları 8 milyar 960 milyon TL olmuş. Yani geçtiğimiz Aralık itibariyle. Peki, bir yıllık faiz harcamaları ne kadar olmuş? 180 milyar 850 milyon TL. Bu, hani haramdır denilen faiz ve iktidar 180 milyar 850 Milyon TL 2021’de faiz harcaması yapmış. Helali nedir? Haramı 180 milyar oluyorsa helalinden korkmak gerekir.

Bu iktidar halkın tükettiği temel gıdadan alınan vergilerle; benzinden, mazottan, elektrik ve doğalgazdan alınan vergilerle oluşan bütçeyi ne için kullanıyor? Ya yandaşlarını ihya etmek için vergi muafiyeti sağlamak için ya da faiz lobilerine aktarmak için kullanıyor. Daha evvel söyledik, bir kez daha söyleyelim. 2022 Bütçesi için öngörülen ÖTV gelirleri 220 Milyar TL’dir. 2022 Bütçesinde yandaşlara, 5’li çeteye, holdinglere vergi muafiyeti ise 335 Milyar TL’dir. Yani bu 220 milyar TL ÖTV’den, halktan vergi toplanacak; bu artı başka paralar 335 Milyar TL yandaşlara vergi muafiyeti olarak sağlanacak. Tekrar söylüyoruz; kaldırın ÖTV’yi 84 milyon rahatlasın. ÖTV’yi kaldırmakla da yetinmeyin, yandaşlarınıza vergi muafiyeti ve istisnası sağlamaktan vazgeçin.

“12 ayda ödenmesi gereken dış borç miktarı 167,5 milyar dolar”

Dış borçlar ciddi sorun oluşturmaya devam ediyor. Son rakamlara göre Kasım 2021 ile Kasım 2022 arasındaki 12 ayda ödenmesi gereken dış borç miktarı 167,5 milyar dolar olmuştur. Bir yıl içinde ödenmesi gereken budur. Bunun 108 milyar doları özel sektöre aittir. Merkez Bankası’nın swaplardan kaynaklanan 26 milyar dolar, kamu bankalarının 28 milyar dolar… Döviz ihtiyacı bu tablodan kaynaklanıyor.  Bütün bu tabloya rağmen Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki “Enflasyon Ocak’ta pik yapacak, sonra düşecek sonra da 2023’e yani seçim yılına tek haneli enflasyon hedefi ile gideceğiz.” Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati çok güzel açıklamalar yapıyor. Soralım bu açıklamanın nedenleri nelerdir? A şıkkı matematik bilmemektir, B şıkkı halkı aldatmaya yöneliktir, C şıkkı ise “TÜİK rakamlarıyla radikal bir biçimde oynama yapıp istediğimiz rakamları ilan edeceğiz” demektir. D şıkkı ise bütün şıklar geçerlidir demektir.

Hazine ve Maliye Bakanının açıklamasının anlamı budur. Bütün bu ekonomik koşullarda herkes inim inim inlerken, elektrik doğalgaz zamları ardı ardına gelirken Saray harcamaları ne kadar? 2022’de öngörülen 400 milyon TL’nin üstünde. Bugüne kadar inşaat, tadilat şu bu Saray harcamalarına ne kadar ayrılmış 4,5 milyar TL. İşte bir tarafta israf, şatafat her türlü harcamayı kendisi için yapmak, öbür tarafta zamlarla boğuşan bir toplum.

“Kimse dolarını bozdurmuyor çünkü iktidara güvenmiyor”

Emekçisiyle, emeklisiyle, kadınıyla, genciyle zamlarla boğuşan bir toplum. Bütün bunlar olurken bir icraatta bulundular kur korumalı mevduat meselesi. İlgi olsun diye çırpınıyor iktidar ve başta Hazine ve Maliye Bakanı. Ama tabii ki veriler aslında dolar mevduatlarının bozulup TL’ye döndüğünü göstermiyor. Veriler çok açık ortada. Kimse dolarını bozmuyor, çünkü bu iktidara güvenmiyor. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı’na kimse güvenmiyor. Kıpır kıpır gözlerinden ışık saçana kimse güvenmiyor. Ne yapıyor şimdi iktidar, TL’de olanlar bari dolara dönmeye devam etmesin, her ay herkes aldığı maaşının bir kısmını dolara çevirmesin diye önlemler almaya çalışıyor. Şu anda Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş 4 maddelik Vergi Usul Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin bir teklif var.

Geçtiğimiz haftalarda da Plan ve Bütçe Komisyonuna bir teklif gelmişti 18 maddelik, geçen hafta görüşüldü ve bu hafta da görüşülecek. Ne hikmetse, o 18 maddenin içine dahil edilmemiş olan 4 madde daha geldi. İkisi yürütme maddesi, iki maddelik teklif. Kimler talep etmiş bu 2 maddeyi. Birincisini biliyoruz da ikincisini? Aceleyle neden iki maddelik bir teklif hazırlanmış bunları soruyoruz. Teklifin ilk maddesinde enflasyon muhasebesi uygulamasının 2023 yılına kadar uzatılması meselesi var. Evet, bu daha önce madde ihsası olarak gelmişti. Daha önce 2022 sonuna kadar uzatalım denmişti, şimdi 2023 sonuna kadar uzatalım deniyor. Palyatif bir çözüm, çok itiraz edilecek bir nokta değil. Ama maliye ve sivil toplum alanındaki sivil toplum örgütleri hem de TÜRMOB daha kalıcı ve yapısal çözümler üretilmesi gerektiğini söylüyorlar. Teklifin ikinci maddesi esas ilginç olan, kur korumalı TL mevduat hesabı finansal ürünüyle alakalı. Bu iktidarın dövize ihtiyacı o kadar fazla ki, biraz önce dış borç meselesinde rakamları verdim, sadece gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de döviz hesaplarını bozmalarını istiyorlar. İşte ikinci madde bunu içeriyor. Diyor ki; kur korumalı TL mevduat hesabı vb. uygulamaları tüzel kişiler yani şirketler desteklerse, yani şirketler döviz ve altın hesaplarını bozup kur korumalı TL mevduat hesabına geçerse onlara vergi indirimi yapacağız. Yani kişiler yetmedi şirketlere de el uzatmamız lazım diyor. Gerçekten durum vahim. İktidar şirketlerin dövizlerine göz koymuş, sadece dövizlerine de göz koymamış tabii. Bu yasa çıkarıldıktan sonra eğer şirketler kendi döviz hesaplarını TL’ye çevirmezlerse onların başında Demokles’in kılıcı gibi vergi teftişi sallanıyor olacak. Kredi onaylarının gerçekleşmemesi tehdidi sallanıyor olacak. Aslında iktidar, gerçek kişilerden sonra tüzel kişileri de tehdit etmektedir.

“Siz dua edin ki FED faizleri arttırmasın, yoksa TL’nin ruhuna Fatiha okutacaksınız”

Ama bütün veriler gösteriyor ki döviz hesaplarında ciddi bir oynama yoktur. İktidara güven olmadığı için döviz  hesapları durduğu yerde durmaktadır. Sadece TL’den dövize geçiş engellenebilsin diye bankalar önce kamu bankaları, ardından da özel bankalar kur korumalı mevduat hesabı reklamı yapmaktadırlar, SMS’ler gelmektedir, telefon açılmaktadır. “Acaba bu hesaba geçer misiniz?” diye. Durum bu. Şimdi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Meclis’e gelmiş ve demişti ki  “Dua edin de bu yeni sistem tutsun”.  Biz ona bir şey söyleyelim siz dua edin de FED faizleri çok fazla yükseltmesin, yoksa sizin bu ekonomi politika anlayışıyla TL’ye, TL’nin ruhuna Fatiha okutacak duruma getireceksiniz hepimizi.

Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün tartışılacak 4 maddeden sonra Gelen Kurul’da da bu konudaki eleştirilerimizi dile getireceğiz. Kanun teklifi tartışmalarında da eleştirilerimizi dile getirdik. Emeklilerin maaşlarının 2500 TL’ye çıkartılması meselesinin son derece eksik bir adım olduğunu söylemeye devam edeceğiz. En düşük emekli maaşının, en az asgari ücret düzeyinde yani 4200 TL düzeyine çıkarılması konusundaki tutumumuzu sürdüreceğiz.”

“8 siyasi parti ile bir araya geleceğiz, geleceği ve 3’üncü ittifakı konuşacağız”

Soru: 27 Eylül’de Demokrasiye Çağrı Deklarasyonu açıkladınız. 18 Ocak’ta HDP, farklı bileşenlerle bir araya gelecek. Bu haber doğru mu?

Doğru, yarın Ankara’da bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya 8 siyasi parti ve HDP katılacak ve orada Türkiye’nin gündemi konuşulacak. Bu ekonomi politikalarının yarattığı sorunlara ve demokrasi eksikliğinin yarattığı sorunlara karşı mücadelenin nasıl verileceği tartışılacak. Elbette bu tartışmanın bir parçası da 2023’te yapılması gereken seçimler olacak. Seçimlerde nasıl bir tutum alınması da konuşulacak. Yani Türkiye’nin bütün meseleleri konuşulacak. Ondan sonra katılan partilerle ortak bir açıklama yapılır herhalde. En azından sürecin nasıl devam edeceğine dair bilgiler paylaşılır.

Soru: Hangi partiler?

Bu toplantıya 8 parti ve HDP katılacak. Bunlardan birini eksik söylersem yanlış olur diye açıklamayalım listeyi. Meclis’te grubu olan partiler yok. Meclis dışındaki partiler.

Soru: Millet İttifakı var mı?

Hayır, bu esas itibariyle adı kimi zaman demokrasi ittifakı, kimi zaman halk ittifakı olarak adlandırılan partiler tarafından bir 3’üncü yol, 3’üncü ittifak arayışının nasıl olabileceğine dair görüş alışverişi yapılacak bir toplantı olacak. Millet İttifakı içinde yer alan partiler bu toplantıda olmayacak.

Soru: Cumhurbaşkanının açıklamaları oldu Semra Güzel ile ilgili. Özellikle Semra Güzel ile ilgili olarak Meclis Başkanıyla özel olarak konuştuğunu dokunulmazlığın kaldırılmasıyla alakalı söyledi. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz.

Zaten biliyorsunuz, bu ayın 20’sinde Karma Komisyon toplantıya çağrıldı. Vekilimiz Semra Güzel ile ilgili olarak komisyon çalışmaya başlayacak. Vekilimiz Semra Güzel hakkındaki iki fezleke görüşülecek. O komisyonun bünyesinde bir alt komisyon kurulacak. Dolayısıyla komisyonun çağrısıyla beraber dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili süreç başlatılmış oldu. Komisyon toplandığı zaman bizler de görüşlerimizi paylaşacağız.

“Demokratik siyaseti tasfiye etme çabaları çözümsüzlüktür”

Biz bugüne kadar bu tür dokunulmazlık kaldırılması adımlarıyla demokratik siyasete darbe vurulmasının ve demokratik siyasetin tasfiye edilmesi girişimlerinin doğru olmadığını söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Durduğumuz nokta bellidir. HDP olarak demokratik siyaset zeminindeki kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz. HDP bir diyalog ve müzakere zeminidir; bir çözüm, demokratik mücadele, toplumsal barış ve uzlaşma zeminidir. Bu meselelere bu şekilde yaklaşıyoruz. Bu zemine sonuna kadar bağlı olduğumuzu hem Meclis’teki konuşmalarımızda hem de Meclis dışındaki konuşmalarımızda açık ve net biçimde söylüyoruz. Bu tutumumuzu sürdürmeye kararlı olduğumuzu, demokratik siyaset konusundaki tavizsiz duruşumuzu sürdürmeye kararlı olduğumuzu söylüyoruz. HDP’nin şiddetle, çatışmayla bir alakası yoktur. Bu konudaki tutumu da nettir; mücadelemizi demokratik siyaset zemini üzerinden sürdürürüz. Bunun dışında HDP’yi tarif etmenin, HDP’yi kendi siyaset alanı dışında konumlandırma çabalarının doğru olmadığı kanaatindeyiz. HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etme çabalarının da sonuç verici olmayacağını ifade etmek isteriz. Bu konudaki tartışmayı sürdüreceğiz.

Soru: Son olarak AKP’li Akbaşoğlu, EYT ile ilgili düzenlemenin 2022’de ele alınacağını söylüyor. Acaba bu seçim için bir adım mı sorusunu gündeme getiriyor? Bu konuda değerlendirmeniz olur mu?

İktidarın son dönemde attığı adımlara baktığımızda, getirdiği kanun tekliflerine baktığımızda EYT konusu da dahil olmak üzere 3600 ek gösterge de gündeme getirilecektir. Bütün bunların aslında halkı ekonomik olarak rahatlatmak için atılan adımlar olmadığını, seçim yatırımları olduğunu elbette muhalefet biliyor. Ama halkın ihtiyacı, onların söylediklerinden ve attıkları adımlardan çok daha büyüktür. Asgari ücret meselesinde de bunu gördük. Emekli maaşlarına yapılan zamlarda da bunu gördük. Büyük ihtimalle EYT’ de de aynı şeyi göreceğiz. Ufak tefek kimi düzenlemeler yaparak göz boyama çabası olacaktır. Meselenin özüne ilişkin, EYT’lilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik adım olmayacağını biliyoruz. Geldiği zaman konuşuruz

İktidarın krizi çözmek için atması gereken adımlar nettir; yandaş şirketleri ve holdingleri desteklemekten vazgeçmesi, şatafattan ve israftan vazgeçmesi, ahbap-çavuş kapitalizminden uzaklaşması ve esas itibariyle işçinin, emekçinin, emeklinin, engellinin, çiftçinin, köylünün, dar gelirlinin, orta sınıfın ihtiyacına cevap vermesi gerekmektedir. İşsizliği, hayat pahalılığını azaltacak adımlar atması gerekmektedir. Ama iktidar tam tersini sürdürmeye devam ediyor gördüğümüz gibi.

Paylaşın

Hem Cumhur İttifakı Hem De İYİ Parti CHP’nin Zaafına Oynuyor

Evrensel yazarı İhsan Çaralan, 12 Ocak’ta AKP, CHP, MHP ve İyi Partinin TBMM grup başkan vekilleri bir araya gelerek yayımladıkları Kazakistan Bildirisi, İYİ Parti’nin HDP Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlık fezlekesine ilişkin tutumu ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in HDP’li Semra Güzel’in dokunulmazlık fezlekesine “evet” diyecekleri yönündeki açıklamasını değerlendiren Çaralan, “Hem Cumhur İttifakı hem de İyi Parti, CHP’nin yumuşak karnı olan Kürt sorunu karşısındaki tutumu üstünden “HDP’yle mesafesi”ne oynarken “terör konusu”ndaki zaafı okşanarak da CHP’nin yığınların siyasete müdahalesinin önüne barikat olması için teşvik etmektedirler. Böylece, siyasetin bir laf yarışı olmaktan çıkıp sahada karşılığı olan bir mücadeleye dönüşmesinin önünü kesmede CHP’nin zaafları kullanılmaktadır. Ki, süreç ilerledikçe İyi Partinin Milet İttifakına ayar verme rolü daha açıkça görülür hale gelmektedir” dedi.

“Açıkça anlaşıldığı gibi dört parti, Kazakistan’daki halk isyanını “İnsan hayatını tehlikeye atan, kamu düzenini bozan ve mala zarar veren şiddet eylemleri” olarak gördüklerini söylüyor” değerlendirmesinde bulunan Çaralan, “ Peki bu dört partinin ağız birliği ederek “İnsan hayatını tehlikeye  atan, mala zarar veren eylemciler” olarak ilan ettiği isyancılar ne istiyordu? diye sordu.

Çaralan, “Özetle isyancılar “30 yıldan fazla bir zamandan beri ülkeyi yöneten Nazarbayev ailesinin ülkeyi babaların çiftliği gibi yönetip kendileri ve yakınlarının milyar dolarlarla ifade edilen servetler edinmesi”ne karşı “Halkı işsizliğe ve yoksulluğa mahkum eden rejime son verilmesi”ni, “Yapılan fahiş zamların geri alınması”nı, “93 Anayasa’sına geri dönülmesi”ni, “Sendika ve parti kurma hakkının tanınması”nı, “Halka yönelik baskılara son verilmesi”ni, yani özetle Kazakistan’daki tek adam rejimine karşı demokratik bir Kazakistan istiyorlardı! İsyanın tüm ülkeye yayılması karşısında Tokayev, “Hükümetin istifa ettiğini, zamların da geri alınacağını” duyurdu. Ancak isyancılar Nazarbayev ve Tokayev’in de istifa etmelerini ve diğer taleplerinin de karşılanmasını istiyordu. Ne var ki Tokayev, isyancıların taleplerini karşılamak yerine Kazakistan’a diğer ülkelerden gelen 20 bin silahlı yabancı teröristin girdiğini iddia ederek Rusya’yı yardıma çağırdı” anımsatmasında bulundu.

“Kazakistan tutumunun Meclisteki dört parti böyle bir rejime her tür desteği vermeye hazır olduğunu açıklıyor” tespitinde bulunan Çaralan, “ Burada ister istemez akla; Kazakistan halkının bu en haklı talepleri için isyanını, kendileri için de bir tehdit olarak algılayan Bahçeli geliyor. Çünkü Bahçeli, Kazakistan’daki isyanın zirve yaptığı günlerde, ülkedeki “Sokağa dökülme” tartışmasını da bahane edip Millet İttifakını da hedefe koyarak, “Kazakistan bitinizi mi kanlandırdı; Türkiye’den Kazakistan mı çıkarmak istiyorsunuz?” diye sormuştu. Tabii burada akla sadece Bahçeli’nin sorusu değil, “CHP ve İYİP’in bildiriye Bahçeli’nin bu sorusuna yanıt olarak mı imza attılar?” sorusu da geliyor. Çünkü bu bildiriye imza atarak bu partiler Bahçeli’yi çok rahatlatmış olmalı! Tabii aynı zamanda “Sokağa dökülme bizim kitabımızda yok” diyen Kılıçdaroğlu’nu da rahatlatmış olmalılar” dedi.

Çaralan’ın Evrensel’de yayımlanan yazısının bir kısmı şu şekilde:

İYİ Parti, Millet İttifakı’na ayar vermeye devam ediyor

AKP ve MHP, son günlerde HDP Milletvekili Semra Güzel’in PKK’li Volkan Bora ile 5 yıl önce, “çözüm süreci”nde çekilmiş fotoğrafları üstünde tepiniyor. Nitekim bu tepinme Semra Güzel’in milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlanıp Meclise gönderilmesine kadar geldi.

Büyük olasılıkla da AKP ve MHP tezkereyi Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması için Meclis Genel Kuruluna getirecekler. Tabii sadece AKP ve MHP de değil İyi Partililer de el ovuşturarak Semra Güzel’in fezlekesini bekliyorlar.

Nitekim İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gazetecilerin sorusu üzerine; “Semra Güzel isimli milletvekilinin bir fezlekesi gelecek. Bildiğim kadarıyla ‘evet’ oyu verecek arkadaşlarımız. İYİ Partinin tutumu her zaman teröre yataklık, iltisak gibi konularda açık ve nettir” derken AKP ve MHP’lilerden bile heyecanlı olduğu Akşener’in sesine yansıyordu!

Böylece, daha AKP ve MHP’nin fezlekeyi Meclise getirip getirmeyeceği bile kesinleşmemişken İyi Parti çoktan kararını vermekle de kalmamış, bu kararı kamuoyuyla paylaşmakta da bir beis görmemişti.

Tabi Akşener, ortağı CHP’nin ne diyeceğini de umursamamıştı! Belki de Akşener, CHP içinde bir tartışma yaratmayı da amaçlayarak bu açıklamayı önceden yapmayı tercih etmişti!

Yani Akşener, “Biz tutumumuzu söyledik. Şimdi CHP düşünsün!” demiş olmaktadır.

Hem Cumhur İttifakı hem de İyi Parti, CHP’nin yumuşak karnı olan Kürt sorunu karşısındaki tutumu üstünden “HDP’yle mesafesi”ne oynarken “terör konusu”ndaki zaafı okşanarak da CHP’nin yığınların siyasete müdahalesinin önüne barikat olması için teşvik etmektedirler. Böylece, siyasetin bir laf yarışı olmaktan çıkıp sahada karşılığı olan bir mücadeleye dönüşmesinin önünü kesmede CHP’nin zaafları kullanılmaktadır. Ki, süreç ilerledikçe İyi Partinin Milet İttifakına ayar verme rolü daha açıkça görülür hale gelmektedir.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Anayasa Değişikliği Rafa Kalktı, Seçim Yasası Da Sallantıda

Gazeteci Murat Yetkin, “Anayasa değişikliği rafa kalktı, seçim yasası da sallantıda” balıklı yazısında, AK Parti ve MHP’nin kendi taslak çalışmalarını yaptığı anayasa değişikliğinin rafa kalktığını, Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesinin geciktikçe sallantıya girdiğini ifade etti.

Murat Yetkin, “Güvenilir kaynaklara göre, AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakının cumhurbaşkanlığı seçiminden önce anayasa değişikliğine gitme planları fiilen rafa kaldırılıyor. Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesi geciktikçe sallantıya giriyor” dedi.

Murat Yetkin, seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürecek seçim yasasının ekim ayında Meclis’e getirileceği söylenmesine karşın bu konuda da henüz bir gelişme olmadığını hatırlattığı ‘yetkinreport.com’daki köşesinde şu noktalara dikkat çekti.

“Seçim, Erdoğan ve Bahçeli’nin defalarca söylediği gibi zamanında yapılacaksa 18 Haziran 2023’te yapılması gerekiyor. Anayasanın 67’inci maddesiyse ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz’ diyor. Bunun anlamı, yine de erken seçim yapılamayacağı değil, ancak yapılırsa seçim yasası değişikliğinin uygulanamayacağı. Dolayısıyla iktidar eğer yeni bir seçim yasası çıkarıp uygulamak istiyorsa 18 Haziran’dan bir gün öncesinden bir yıl önce, yani 17 Haziran 2022’de yürürlüğe girmesi gerekiyor.”

Bu noktada Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ihtimalinin hesaba katılması gerektiğine dikkat çeken Yetkin “Eğer CHP Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaparsa bu takvim fena halde şaşabilir. Özellikle MHP açısından önem taşıyan barajın yüzde 7’ye indirilmesi bakımından” diye yazdı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

İYİ Partili Başkanlardan Akşener’e: Adaylığınızı Bekliyoruz

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 19 ilçe belediye başkanı ile bir araya geldi. Belediye başkanları Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini söylerken, bazı belediye başkanları da Akşener’in aday olması gerektiğini dile getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 19 ilçe belediye başkanı ile bir araya geldi. Toplantıda Cumhurbaşkanlığı adaylığı da konuşuldu.

Habertürk’ün haberine göre, başkanların bir kısmı Ekrem İmamoğlu bir kısmı ise Mansur Yavaş’ın adaylığı halinde yarışı kazanabileceğini kaydetti. Bazı belediye başkanları Akşener’in aday olmasını beklediklerini söyledi. Akşener ise, “Mesele ben meselesi değil, mesele Türkiye” dedi.

Belediyelerin çalışmaları, ihtiyaçları ve önümüzdeki seçimler masaya yatırıldı. Bazı belediye başkanları yaşadıkları ve dile getirilmesini bekledikleri sorunları iletti. Yaklaşık 4 saat süren toplantıda İYİ Parti lideri uzun uzun notlar aldı.

İletilen sorunlardan biri de asgari ücrete ilişkin oldu. Bazı belediye başkanları asgari ücretin yüzde 50 oranında arttırıldığını ancak gelirlerinin o oranda artmadığını söyledi.

‘Kavgadan uzak durun’

Önümüzdeki seçimler de toplantının önemli başlıklarından biriydi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşener başkanlara “sahada olun, milletin sorunlarını çözün ve kavgadan uzak durun” talimatı verdi. Seçim sürecinin sert bir iklimde geçeceğini kaydetti.

İmamoğlu ve Yavaş tespiti

Toplantıda Cumhurbaşkanlığı seçimleri de görüşüldü. Meral Akşener, kim olursa olsun Millet İttifakı adayının 13. Cumhurbaşkanı söyledi. Söz alan belediye başkanları kendi bölgelerindeki genel kanaatleri iletti. Başkanların bir kısmı Mansur Yavaş bir kısmı ise Ekrem İmamoğlu’nun aday olması halinde cumhurbaşkanlığını kazanabileceğini belirtti.

‘Sizin adaylığınızı bekliyoruz’

Bazı belediye başkanları ise, Meral Akşener’e “Sizin adaylığınızı bekliyoruz” dedi. Ancak Akşener, bir kez daha başbakanlığı işaret etti. Aday olmayacağını belirten İYİ Parti lideri, “Mesel ben meselesi değil. mesele Türkiye. Yorulmuş bir hükümet var. Türkiye’nin normalleşmesi lazım. Bunu kırıp dökmeden parlamenter sisteme geçirecek bir cumhurbaşkanı adayı ile gerçekleştirebiliriz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Süper Lig’de 22. Haftanın Hakemleri Belli Oldu

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Süper Lig’de 22. Hafta karşılaşmalarını yönetecek hakemleri açıkladı. Buna göre, ligin zirvesini ilgilendiren Trabzonspor – Giresunspor maçında Alper Ulusoy düdük çalacak.

Haber Merkezi / Yine ligde üst sıraları ilgilendiren Fenerbahçe – Altay karşılaşmasını Hüseyin Göçek, Galatasaray – Kasımpaşa maçını Tugay Kaan Numanoğlu, Karagümrük – Beşiktaş karşılaşmasını ise Halil Umut Meler yönetecek.

İşte Süper Lig’de 22. haftanın maçlarını yönetecek hakemler:

18 Ocak Salı

17:00 Gaziantep FK – Yeni Malatyaspor: Ümit Öztürk

20:00 Konyaspor – Adana Demirspor: Yasin Kol

20:00 Karagümrük – Beşiktaş: Halil Umut Meler

19 Ocak Çarşamba

17:00 Çaykur Rizespor – Antalyaspor: Yaşar Kemal Uğurlu

17:00 Göztepe – Sivasspor: Suat Arslanboğa

17:00 Kayserispor – Başakşehir: Mete Kalkavan

20:00 Fenerbahçe – Altay: Hüseyin Göçek

20:00 Trabzonspor – Giresunspor: Alper Ulusoy

20 Ocak Perşembe

17:00 Alanyaspor – Hatayspor: Bahattin Şimşek

20:00 Galatasaray – Kasımpaşa: Tugay Kaan Numanoğlu

Paylaşın

Dünyanın En Zengin 10 Kişisinin Serveti Salgında İki Katına Çıktı

Yardım kuruluşu Oxfam’a göre, pandemi dünyanın en zenginlerini çok daha zengin ederken daha fazla insanın yoksulluğa itilmesine neden oldu. Dünyanın en zengin 10 erkeğinin toplam servetleri Mart 2020’den bu yana iki katına çıktı.

Oxfam’ın, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun açılışında düzenli olarak yayımladığı küresel eşitsizlik odaklı “Eşitsizlik Öldürür” raporuna göre, dünyanın en yoksullarının gelirindeki düşüş, her gün 21 bin kişinin ölümüne sebep oldu.

Oxfam CEO’su Danny Sriskandarajah, yardım kuruluşunun ekonomik, ticari ve siyasi elitlerin dikkatini çekmek için raporu her yıl Davos ile aynı zamana denk gelecek şekilde paylaştığını söyledi.

Sriskandarajah, bu yılki bulgularla ilgili şunları söyledi:

“Bu yıl olanlar ölçeğin dışında. Pandemi sırasında neredeyse her gün yeni bir milyarder yaratıldı. Bu sırada dünya nüfusunun yüzde 99’unun durumu karantinalar, uluslararası ticaretteki düşüş ve uluslararası turizmdeki yavaşlama gibi nedenlerle daha da kötüleşti ve bunun sonucunda 160 milyon insan daha yoksulluğa itildi. Ekonomik sistemimizde derin çatlaklar var.”

Yardım kuruluşunun aktardığı Forbes verilerine göre dünyanın en zengin 10 erkeği; Elon Musk, Jeff Bezos, Bernard Arnault ve ailesi, Bill Gates, Larry Ellison, Larry Page, Sergey Brin, Mark Zuckerberg, Steve Ballmer ve Warren Buffet.

10 erkeğin servetleri pandemi döneminde 700 milyar dolardan 1,5 trilyon dolara yükseldi ancak servetlerin artış oranları kişiden kişiye değişiyor. Örneğin Musk’ın serveti aynı sürede, yüzde 1000’den fazla büyürken, Gates’in serveti yaklaşık yüzde 30 arttı.

“Kovid’den en çok etnik azınlıklar etkilendi”

Oxfam’ın raporunda, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, açlık, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve iklim krizinin her dört saniyede bir ölüme katkıda bulunduğu belirtiliyor.

Rapora göre pandemi döneminde günlük 5,50 dolardan az gelir kazanan kişi sayısı 160 milyon arttı.

Dünya Bankası, üst ve orta gelirli ülkelerde yoksulluk ölçüsü olarak günde 5,50 dolar gelir seviyesini kullanıyor.

Raporda öne çıkan diğer bazı notlar şöyle:

  • Salgın, gelişmekte olan ülkeleri, ulusal borçları arttıkça sosyal harcamalarını kısmaya zorluyor
  • Cinsiyet eşitlsizliği pandemi sırasında derinleşti: Çalışan kadınların sayısını 2019’a kıyasla 13 milyon azaldı ve bir daha okula dönmeme riskiyle karşı karşıya kalan kız çocuklarının sayısı 20 milyona çıktı.
  • İngiltere’de yaşayan Bangladeşliler ve ABD’nin siyah nüfusu da dahil olmak üzere, Kovid’den en çok etnik azınlık grupları etkilendi

Sriskandarajah, “Küresel bir kriz sırasında bile, adil olmayan ekonomik sistemimiz en zenginler için göz kamaştırıcı derecede beklenmedik fırsatlar sunmayı başarıyor ancak en yoksulları koruyamıyor” dedi.

Sriskandarajah, sermaye ve servete daha yüksek vergiler getirilmesini, bu vergi gelirlerinin “kaliteli evrensel sağlık ve herkes için sosyal korumaya” harcanması gerektiğini söylüyor.

Oxfam ayrıca, daha geniş üretim ve daha hızlı dağıtım sağlamak için Kovid 19 aşılarının fikri mülkiyet haklarından feragat edilmesi çağrısında bulunuyor.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, artan küresel eşitsizlik konusundaki endişelerini dile getirerek, enflasyonun etkisini ve bununla mücadeleye yönelik tedbirlerin daha fakir ülkelere daha fazla zarar vereceğini savunmuştu. Malpass, “Daha zayıf ülkelerin görünümü daha da gerileyecek” demişti.

Oxfam bu verileri nasıl elde ediyor?

Oxfam’ın raporu, Forbes Milyarderler Listesi’nden ve 2000 yılından bu yana küresel servetin dağılımını gösteren yıllık Credit Suisse Global Wealth raporundan alınan verilere dayanıyor.

Forbes anketi, bir kişinin “sahip olduğu” serveti belirlemek için kişinin varlıklarının, özellikle mülk ve arazisinin, eksi borçlarının değerini kullanıyor. Veriler ücretleri veya gelirleri içermiyor.

Oxfam metodolojisi geçmişte eleştirilmişti çünkü yüksek borcu olan ancak örneğin gelecekte yüksek kazanç potansiyeli olan bir öğrenci, kullanılan kriterlere göre yoksul olarak kabul ediliyordu.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Kovid 19’da Haftalık Vaka Sayıları Açıklandı: Bingöl, İstanbul, Eskişehir Zirvede

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 ilin Bingöl, İstanbul, Eskişehir, Muğla, Gümüşhane, Kırklareli, İzmir, Yalova, Ankara ve Karabük olduğunu açıkladı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından, il bazında her 100 bin nüfusa karşılık gelen COVID-19 vaka sayılarının yer aldığı haritayı paylaştı. Bakanlığın 1-7 Ocak verilerine göre, her 100 bin kişideki vaka sayısı İstanbul’da 1222,37, Ankara’da 386,15, İzmir’de 574,85 oldu.

Önceki hafta: Her 100 bin kişide görülen vaka sayısı, 25-31 Aralık 2021’de İstanbul’da 663,69, Ankara’da 184,29, İzmir’de 323,30 olarak kayda geçmişti.

En çok artan 10 il

Bakan Koca, vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 ilin Bingöl, İstanbul, Eskişehir, Muğla, Gümüşhane, Kırklareli, İzmir, Yalova, Ankara ve Karabük olduğunu belirtti.

İllere göre 1-7 Aralık’ta her 100 bin nüfusta görülen COVID-19 vaka sayıları yüksekten düşüğe şöyle sıralandı:

Eskişehir (1359,54), İstanbul (1222,37), Kırklareli (843,43), Bingöl (705,9), Çanakkale (609,55), Muğla (605,33), İzmir (574,85), Bilecik (551,4), Tekirdağ (547,61), Gümüşhane (532,1), Edirne (527,51), Yalova (519,83), Kocaeli (511,65), Giresun (450,39), Trabzon (447,59), Balıkesir (437,8), Ankara (386,15), Bolu (384,37), Ordu (381,53), Rize (378,38), Aydın (354,84), Bursa (333,54), Sakarya (324,75), Düzce (324,25), Karabük (295,96), Denizli (294,26), Samsun (283,39), Manisa (278,23), Mersin (233,79), Burdur (230,63), Kütahya (226,12), Bartın (218,62), Zonguldak (213,46), Artvin (212,98), Isparta (208,49), Sinop (204,19), Adana (198,65), Amasya (195,53), Tokat (193,19), Kastamonu (190,77), Çorum (175,43), Uşak (149,42), Nevşehir (146,9), Tunceli (143,81), Kırşehir (139,89), Osmaniye (123,05), Kırıkkale (122,71), Hatay (116,31), Yozgat (101,41), Afyonkarahisar (100,15), Aksaray (99,52), Kayseri (98,42), Çankırı (96,66), Siirt (94,54), Antalya (90,61), Niğde (88,93), Erzincan (87,02), Erzurum (84,53), Konya (83,11), Karaman (74,93), Elazığ (68,37), Sivas (66,36), Diyarbakır (49,62), Bayburt (48,83), Kilis (42,02), Iğdır (41,73), Kahramanmaraş (40,83), Gaziantep (39,55), Batman (35,95), Kars (26,32), Malatya (25,68), Mardin (21,64), Şanlıurfa (19,81), Ardahan (19,76), Şırnak (18,97), Bitlis (18,8), Adıyaman (16,92), Muş (13,62), Ağrı (12,33), Hakkari (6,77), Van (4,7).

Paylaşın

Kabak, Patlıcan Ve Fasulye Salatası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kabak, Patlıcan Ve Fasulye Salatası, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 45 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 1/2 kırmızı soğan, ince dilimlenmiş
  • 2 yemek kaşığı şarap veya beyaz sirke
  • 2 bardak kabak, 1 cm. boyutunda küp küp kesilmiş
  • patlıcan, 1 cm. boyutunda küp küp kesilmiş
  • 2 yemek kaşığı sebze yağı
  • 1/2 bardak bulgur
  • 1/2 bardak kaynayan su
  • 1 kutu barbunya fasulyesi, süzülmüş ve durulanmış
  • 1 kutu nohut, süzülmüş ve durulanmış
  • 1 fincan çeri domates, ikiye bölünmüş
  • 1 fincan kıyılmış maydanoz
  • 2 yemek kaşığı limon suyu
  • 2 yemek kaşığı zeytin yağı

Hazırlanışı;

  • Kırmızı soğanı sirke ile karıştırın ve en az 30 dakika veya gece boyunca marine etmeye bırakın,
  • Fırını 225 derecede önceden ısıtın,
  • Kabak ve patlıcanı bir fırın tepsisine alın ve sıvı yağ sürün,
  • Yaklaşık 15-20 dakika veya yumuşayıncaya kadar kavurun,
  • Fırından çıkarın ve soğumaya bırakın, 
  • Bulguru bir kaseye alıp üzerine kaynar su dökün, örtün ve en az on dakika bekletin,
  • Pişmiş kabağı ve patlıcanı bulgur ve kalan malzemelerle karıştırın
  • Hemen servis yapın veya servis yapmaya hazır olana kadar soğutun,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın