HDP’li Saruhan Oluç, “27 Eylül’de Demokrasiye Çağrı Deklarasyonu açıkladınız. 18 Ocak’ta HDP, farklı bileşenlerle bir araya gelecek. Bu haber doğru mu?” şeklindeki soruyu, “Doğru, yarın Ankara’da bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya 8 siyasi parti ve HDP katılacak ve orada Türkiye’nin gündemi konuşulacak. Bu ekonomi politikalarının yarattığı sorunlara ve demokrasi eksikliğinin yarattığı sorunlara karşı mücadelenin nasıl verileceği tartışılacak.” şeklinde yanıtladı.
Haber Merkezi / Saruhan Oluç, “Bu toplantıya 8 parti ve HDP katılacak. Bunlardan birini eksik söylersem yanlış olur diye açıklamayalım listeyi. Meclis’te grubu olan partiler yok. Meclis dışındaki partiler” bilgisini verdi.
Basına yansıyan haberlerde, HDP’nin, TİP, SMF, EMEP, TÖP, Sol Parti, Halkevleri, EHP ve TKP temsilcileriyle “Demokrasi İttifakı” gündemiyle bir araya geleceği ifade edilmişti. Bugün yazılı açıklama yapan Sol Parti ise “HDP’nin çağrısıyla gerçekleşecek sınırları ve içeriği beli olmayan demokrasi ittifakı adlı çalışmanın parçası olmadığımızı kamuoyu ile paylaşırız” dedi.
Millet İttifakı yok
Saruhan Oluç, toplantıda Millet İttifakının olmayacağını da açıkladı: “Bu esas itibariyle adı kimi zaman demokrasi ittifakı, kimi zaman halk ittifakı olarak adlandırılan partiler tarafından bir 3’üncü yol, 3’üncü ittifak arayışının nasıl olabileceğine dair görüş alışverişi yapılacak bir toplantı olacak. Millet İttifakı içinde yer alan partiler bu toplantıda olmayacak.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, bugün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Oluç’un açıklamaları şöyle;
“Ocak-Aralık döneminde bütçe giderleri ve gelirleri arasındaki fark 192,2 milyar TL olarak belirlendi. Yani 192 milyar TL bütçe açığı, bütçenin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor bu ve son derece büyük bir bütçe açığını gösteriyor. Üstelik bütçe açıklarının bu kadar büyük olması kamu bütçesi açısından çanların çaldığını gösteriyor. Bu iktidar, özel sektörü ve yurttaşları koruyamıyor. Kamu bütçesini de artık koruyamaz duruma gelmiş vaziyette. Bu bütçeden yandaşlara gelir aktarılmaya devam ediliyor. Faiz lobisi diyerek halkın gözünü boyamaya çalıştığı lobilere bu iktidar inanılmaz faiz ödüyor. Aralık ayı itibariyle merkezi yönetim bütçe giderindeki faiz harcamaları 8 milyar 960 milyon TL olmuş. Yani geçtiğimiz Aralık itibariyle. Peki, bir yıllık faiz harcamaları ne kadar olmuş? 180 milyar 850 milyon TL. Bu, hani haramdır denilen faiz ve iktidar 180 milyar 850 Milyon TL 2021’de faiz harcaması yapmış. Helali nedir? Haramı 180 milyar oluyorsa helalinden korkmak gerekir.
Bu iktidar halkın tükettiği temel gıdadan alınan vergilerle; benzinden, mazottan, elektrik ve doğalgazdan alınan vergilerle oluşan bütçeyi ne için kullanıyor? Ya yandaşlarını ihya etmek için vergi muafiyeti sağlamak için ya da faiz lobilerine aktarmak için kullanıyor. Daha evvel söyledik, bir kez daha söyleyelim. 2022 Bütçesi için öngörülen ÖTV gelirleri 220 Milyar TL’dir. 2022 Bütçesinde yandaşlara, 5’li çeteye, holdinglere vergi muafiyeti ise 335 Milyar TL’dir. Yani bu 220 milyar TL ÖTV’den, halktan vergi toplanacak; bu artı başka paralar 335 Milyar TL yandaşlara vergi muafiyeti olarak sağlanacak. Tekrar söylüyoruz; kaldırın ÖTV’yi 84 milyon rahatlasın. ÖTV’yi kaldırmakla da yetinmeyin, yandaşlarınıza vergi muafiyeti ve istisnası sağlamaktan vazgeçin.
“12 ayda ödenmesi gereken dış borç miktarı 167,5 milyar dolar”
Dış borçlar ciddi sorun oluşturmaya devam ediyor. Son rakamlara göre Kasım 2021 ile Kasım 2022 arasındaki 12 ayda ödenmesi gereken dış borç miktarı 167,5 milyar dolar olmuştur. Bir yıl içinde ödenmesi gereken budur. Bunun 108 milyar doları özel sektöre aittir. Merkez Bankası’nın swaplardan kaynaklanan 26 milyar dolar, kamu bankalarının 28 milyar dolar… Döviz ihtiyacı bu tablodan kaynaklanıyor. Bütün bu tabloya rağmen Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki “Enflasyon Ocak’ta pik yapacak, sonra düşecek sonra da 2023’e yani seçim yılına tek haneli enflasyon hedefi ile gideceğiz.” Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati çok güzel açıklamalar yapıyor. Soralım bu açıklamanın nedenleri nelerdir? A şıkkı matematik bilmemektir, B şıkkı halkı aldatmaya yöneliktir, C şıkkı ise “TÜİK rakamlarıyla radikal bir biçimde oynama yapıp istediğimiz rakamları ilan edeceğiz” demektir. D şıkkı ise bütün şıklar geçerlidir demektir.
Hazine ve Maliye Bakanının açıklamasının anlamı budur. Bütün bu ekonomik koşullarda herkes inim inim inlerken, elektrik doğalgaz zamları ardı ardına gelirken Saray harcamaları ne kadar? 2022’de öngörülen 400 milyon TL’nin üstünde. Bugüne kadar inşaat, tadilat şu bu Saray harcamalarına ne kadar ayrılmış 4,5 milyar TL. İşte bir tarafta israf, şatafat her türlü harcamayı kendisi için yapmak, öbür tarafta zamlarla boğuşan bir toplum.
“Kimse dolarını bozdurmuyor çünkü iktidara güvenmiyor”
Emekçisiyle, emeklisiyle, kadınıyla, genciyle zamlarla boğuşan bir toplum. Bütün bunlar olurken bir icraatta bulundular kur korumalı mevduat meselesi. İlgi olsun diye çırpınıyor iktidar ve başta Hazine ve Maliye Bakanı. Ama tabii ki veriler aslında dolar mevduatlarının bozulup TL’ye döndüğünü göstermiyor. Veriler çok açık ortada. Kimse dolarını bozmuyor, çünkü bu iktidara güvenmiyor. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı’na kimse güvenmiyor. Kıpır kıpır gözlerinden ışık saçana kimse güvenmiyor. Ne yapıyor şimdi iktidar, TL’de olanlar bari dolara dönmeye devam etmesin, her ay herkes aldığı maaşının bir kısmını dolara çevirmesin diye önlemler almaya çalışıyor. Şu anda Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş 4 maddelik Vergi Usul Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin bir teklif var.
Geçtiğimiz haftalarda da Plan ve Bütçe Komisyonuna bir teklif gelmişti 18 maddelik, geçen hafta görüşüldü ve bu hafta da görüşülecek. Ne hikmetse, o 18 maddenin içine dahil edilmemiş olan 4 madde daha geldi. İkisi yürütme maddesi, iki maddelik teklif. Kimler talep etmiş bu 2 maddeyi. Birincisini biliyoruz da ikincisini? Aceleyle neden iki maddelik bir teklif hazırlanmış bunları soruyoruz. Teklifin ilk maddesinde enflasyon muhasebesi uygulamasının 2023 yılına kadar uzatılması meselesi var. Evet, bu daha önce madde ihsası olarak gelmişti. Daha önce 2022 sonuna kadar uzatalım denmişti, şimdi 2023 sonuna kadar uzatalım deniyor. Palyatif bir çözüm, çok itiraz edilecek bir nokta değil. Ama maliye ve sivil toplum alanındaki sivil toplum örgütleri hem de TÜRMOB daha kalıcı ve yapısal çözümler üretilmesi gerektiğini söylüyorlar. Teklifin ikinci maddesi esas ilginç olan, kur korumalı TL mevduat hesabı finansal ürünüyle alakalı. Bu iktidarın dövize ihtiyacı o kadar fazla ki, biraz önce dış borç meselesinde rakamları verdim, sadece gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de döviz hesaplarını bozmalarını istiyorlar. İşte ikinci madde bunu içeriyor. Diyor ki; kur korumalı TL mevduat hesabı vb. uygulamaları tüzel kişiler yani şirketler desteklerse, yani şirketler döviz ve altın hesaplarını bozup kur korumalı TL mevduat hesabına geçerse onlara vergi indirimi yapacağız. Yani kişiler yetmedi şirketlere de el uzatmamız lazım diyor. Gerçekten durum vahim. İktidar şirketlerin dövizlerine göz koymuş, sadece dövizlerine de göz koymamış tabii. Bu yasa çıkarıldıktan sonra eğer şirketler kendi döviz hesaplarını TL’ye çevirmezlerse onların başında Demokles’in kılıcı gibi vergi teftişi sallanıyor olacak. Kredi onaylarının gerçekleşmemesi tehdidi sallanıyor olacak. Aslında iktidar, gerçek kişilerden sonra tüzel kişileri de tehdit etmektedir.
“Siz dua edin ki FED faizleri arttırmasın, yoksa TL’nin ruhuna Fatiha okutacaksınız”
Ama bütün veriler gösteriyor ki döviz hesaplarında ciddi bir oynama yoktur. İktidara güven olmadığı için döviz hesapları durduğu yerde durmaktadır. Sadece TL’den dövize geçiş engellenebilsin diye bankalar önce kamu bankaları, ardından da özel bankalar kur korumalı mevduat hesabı reklamı yapmaktadırlar, SMS’ler gelmektedir, telefon açılmaktadır. “Acaba bu hesaba geçer misiniz?” diye. Durum bu. Şimdi Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Meclis’e gelmiş ve demişti ki “Dua edin de bu yeni sistem tutsun”. Biz ona bir şey söyleyelim siz dua edin de FED faizleri çok fazla yükseltmesin, yoksa sizin bu ekonomi politika anlayışıyla TL’ye, TL’nin ruhuna Fatiha okutacak duruma getireceksiniz hepimizi.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün tartışılacak 4 maddeden sonra Gelen Kurul’da da bu konudaki eleştirilerimizi dile getireceğiz. Kanun teklifi tartışmalarında da eleştirilerimizi dile getirdik. Emeklilerin maaşlarının 2500 TL’ye çıkartılması meselesinin son derece eksik bir adım olduğunu söylemeye devam edeceğiz. En düşük emekli maaşının, en az asgari ücret düzeyinde yani 4200 TL düzeyine çıkarılması konusundaki tutumumuzu sürdüreceğiz.”
“8 siyasi parti ile bir araya geleceğiz, geleceği ve 3’üncü ittifakı konuşacağız”
Soru: 27 Eylül’de Demokrasiye Çağrı Deklarasyonu açıkladınız. 18 Ocak’ta HDP, farklı bileşenlerle bir araya gelecek. Bu haber doğru mu?
Doğru, yarın Ankara’da bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıya 8 siyasi parti ve HDP katılacak ve orada Türkiye’nin gündemi konuşulacak. Bu ekonomi politikalarının yarattığı sorunlara ve demokrasi eksikliğinin yarattığı sorunlara karşı mücadelenin nasıl verileceği tartışılacak. Elbette bu tartışmanın bir parçası da 2023’te yapılması gereken seçimler olacak. Seçimlerde nasıl bir tutum alınması da konuşulacak. Yani Türkiye’nin bütün meseleleri konuşulacak. Ondan sonra katılan partilerle ortak bir açıklama yapılır herhalde. En azından sürecin nasıl devam edeceğine dair bilgiler paylaşılır.
Soru: Hangi partiler?
Bu toplantıya 8 parti ve HDP katılacak. Bunlardan birini eksik söylersem yanlış olur diye açıklamayalım listeyi. Meclis’te grubu olan partiler yok. Meclis dışındaki partiler.
Soru: Millet İttifakı var mı?
Hayır, bu esas itibariyle adı kimi zaman demokrasi ittifakı, kimi zaman halk ittifakı olarak adlandırılan partiler tarafından bir 3’üncü yol, 3’üncü ittifak arayışının nasıl olabileceğine dair görüş alışverişi yapılacak bir toplantı olacak. Millet İttifakı içinde yer alan partiler bu toplantıda olmayacak.
Soru: Cumhurbaşkanının açıklamaları oldu Semra Güzel ile ilgili. Özellikle Semra Güzel ile ilgili olarak Meclis Başkanıyla özel olarak konuştuğunu dokunulmazlığın kaldırılmasıyla alakalı söyledi. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz.
Zaten biliyorsunuz, bu ayın 20’sinde Karma Komisyon toplantıya çağrıldı. Vekilimiz Semra Güzel ile ilgili olarak komisyon çalışmaya başlayacak. Vekilimiz Semra Güzel hakkındaki iki fezleke görüşülecek. O komisyonun bünyesinde bir alt komisyon kurulacak. Dolayısıyla komisyonun çağrısıyla beraber dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili süreç başlatılmış oldu. Komisyon toplandığı zaman bizler de görüşlerimizi paylaşacağız.
“Demokratik siyaseti tasfiye etme çabaları çözümsüzlüktür”
Biz bugüne kadar bu tür dokunulmazlık kaldırılması adımlarıyla demokratik siyasete darbe vurulmasının ve demokratik siyasetin tasfiye edilmesi girişimlerinin doğru olmadığını söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Durduğumuz nokta bellidir. HDP olarak demokratik siyaset zeminindeki kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz. HDP bir diyalog ve müzakere zeminidir; bir çözüm, demokratik mücadele, toplumsal barış ve uzlaşma zeminidir. Bu meselelere bu şekilde yaklaşıyoruz. Bu zemine sonuna kadar bağlı olduğumuzu hem Meclis’teki konuşmalarımızda hem de Meclis dışındaki konuşmalarımızda açık ve net biçimde söylüyoruz. Bu tutumumuzu sürdürmeye kararlı olduğumuzu, demokratik siyaset konusundaki tavizsiz duruşumuzu sürdürmeye kararlı olduğumuzu söylüyoruz. HDP’nin şiddetle, çatışmayla bir alakası yoktur. Bu konudaki tutumu da nettir; mücadelemizi demokratik siyaset zemini üzerinden sürdürürüz. Bunun dışında HDP’yi tarif etmenin, HDP’yi kendi siyaset alanı dışında konumlandırma çabalarının doğru olmadığı kanaatindeyiz. HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etme çabalarının da sonuç verici olmayacağını ifade etmek isteriz. Bu konudaki tartışmayı sürdüreceğiz.
Soru: Son olarak AKP’li Akbaşoğlu, EYT ile ilgili düzenlemenin 2022’de ele alınacağını söylüyor. Acaba bu seçim için bir adım mı sorusunu gündeme getiriyor? Bu konuda değerlendirmeniz olur mu?
İktidarın son dönemde attığı adımlara baktığımızda, getirdiği kanun tekliflerine baktığımızda EYT konusu da dahil olmak üzere 3600 ek gösterge de gündeme getirilecektir. Bütün bunların aslında halkı ekonomik olarak rahatlatmak için atılan adımlar olmadığını, seçim yatırımları olduğunu elbette muhalefet biliyor. Ama halkın ihtiyacı, onların söylediklerinden ve attıkları adımlardan çok daha büyüktür. Asgari ücret meselesinde de bunu gördük. Emekli maaşlarına yapılan zamlarda da bunu gördük. Büyük ihtimalle EYT’ de de aynı şeyi göreceğiz. Ufak tefek kimi düzenlemeler yaparak göz boyama çabası olacaktır. Meselenin özüne ilişkin, EYT’lilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik adım olmayacağını biliyoruz. Geldiği zaman konuşuruz
İktidarın krizi çözmek için atması gereken adımlar nettir; yandaş şirketleri ve holdingleri desteklemekten vazgeçmesi, şatafattan ve israftan vazgeçmesi, ahbap-çavuş kapitalizminden uzaklaşması ve esas itibariyle işçinin, emekçinin, emeklinin, engellinin, çiftçinin, köylünün, dar gelirlinin, orta sınıfın ihtiyacına cevap vermesi gerekmektedir. İşsizliği, hayat pahalılığını azaltacak adımlar atması gerekmektedir. Ama iktidar tam tersini sürdürmeye devam ediyor gördüğümüz gibi.