Bedrettin Aykın Kimdir? Hayatı, Eserleri
20 Ekim 1936 yılında Tokat’ın Niksar ilçesinde dünyaya gelen Bedrettin Aykın, Tokat Gaziosmanpaşa ve İstanbul Haydarpaşa liselerinde gördüğü eğitimini maddi imkânsızlıklar nedeniyle yarıda bırakır. 1957’de parasız yatılı İstanbul Selimiye Veteriner Sağlık Meslek Lisesini bitirir. 1957-1970 yılları arasında Zonguldak, Muğla, Elazığ, Konya illerinde veterinerliklerde teknisyen olarak çalışır.
Haber Merkezi / Askerlik görevini yaparken siyasi görüşleri nedeniyle Ankara’dan Elazığ’a sürgün edilir. 1970’te görevinden ayrılarak bazı ilaç firmalarının Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Trakya, Marmara bölgelerinin temsilciliklerini üstlenir. 1992’ye kadar bu temsilciliklerdeki görevini sürdürür. 1994-1995 yıllarında Radyo Umut’ta “Aydınlığa Omuz Verenler” programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlenir. “İnsanları Sevmek” ve “Yaralı” adlı şiirleri bestelenir. Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği Genel Başkanlığı görevini yürütür.
Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı üyesi olan şair, 1999’da Türkiye Yazarlar Sendikası’nın denetmenliğini yapar. Ayrıca Türkiye Yazarlar Sendikasının disiplin ve yayın kurullarında yer alır. Gecede Söylenen Türküler adlı şiir kitabıyla 1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nü aldı. Hâkimiyet Sanat ve Şiir Ülkesi adlı dergilerin kurucusu olan Aykın, Edebiyat Cephesi,Türkiye Yazıları, Dönemeç, Şairin Atölyesi gibi dergilerde eserlerini yayımlamaya devam etmektedir. 1980’den beri İstanbul’da yaşayan Bedrettin Aykın, evli ve üç çocuk babasıdır.
1940 ile 50’li yıllarda Anadolu’nun bir kasabasında şiirle tanışan Aykın, gezici halk şairlerinin saz eşliğinde söyledikleri şiirinin etkisinde kalır. Ortaokul yıllarında “bir türlü sevemediğimiz, anlamadığımız aruz şiiri” diye tanımladığı Divan şiiriyle içli dışlı olur. Uzun bir süre koşma türünde şiirler yazar. Serbest koşuk tarzında yazdığı ilk şiiri 1962 yılında “Bir Başka Şarkı” adlı şiiri İmece dergisinde yayımlanır.
Şiirde anlamı önemseyen şair, okurunun şiirin gizemini algılayabilecek düzeyde bir poetik kültür birikimine sahip olmasını ister. Şairin ilk kitabı Ezilen olsa da 46 yaşındayken yayımladığı Her Mevsim Acılarda (1982) kitabıyla tanınır. Bedrettin Aykın, 1980 sonrasında, toplumsal düşüncelerini bireysel bir bakış açısıyla ve imgesel bir anlatımla dile getirmeye başlar. Şiirleri Türkiye Yazıları, Dönemeç, Türk Dili, Yapıt, Su, Ekin, Varlık, Karşı, Kıyı, Atika, Berfin, Türk Dili Şairin Atölyesi, Şiir Ülkesi, Güzel Yazılar, Hâkimiyet Sanat ve Edebiyat Cephesi gibi dergilerde yayımlanır.
Aykın şiirlerinde bireysel ve toplumsal acıları, yalın ama imgelerle örülmüş bir dille ele alır. “İyi ki Sen Varsın Ey Şiir” adlı eserinde evi sandığı gurbetten, yenilmişliklerden ve tüm yalnızlıklardan sonra tek sığınağının şiir olduğunu belirtir. Şiirlerinin çoğunluğunda yersiz, yurtsuz bireyin arayışları dikkat çeker. Gurbet ve herhangi bir yere ait olamama hislerinin ağır bastığı şiirlerde şair sık sık “Gidecek hiçbir yerim yok… Hiçbir yere ait değilim anladım.” sözlerini tekrarlar.
Aykın, şehrin insandan alıp götürdüklerini, yoksul insanların yaşam mücadelesi içindeki koşuşturmalarını ve duyguların yitimini ele alırken özellikle İstanbul’un semtlerine göre değerlendirme yapmaktan kaçınmaz. Sosyal tabakalaşmaya dikkat çeken “nesi olabilir ki İstanbul’un, üçüncü dereceden o düşkün araba bağlayabilir mi bu çamurlu yollar onu ataköy’lere etiler’e” mısralarıyla eleştirel bir söylem geliştirir. Şair, “yoksulluğu ezbere bilen evlerde ertelenen sevinçlere” semtler arasındaki kıyaslamalarla örnek verir.
Aykın’ın eskiye özlemi ve sürekli bir arayış içerisinde oluşu; yalnızca toplumsal yaşama yönelik bir tavır değildir. Şair, doğadaki değişimden de rahatsızlığını dile getirirken eskiye hüzünle anar. Şiirlerinde geri dönen kırlangıçlara, çiçek açan bademlere hasret kalışını anlatır. Aykın’ın mısralarında son döneminde olduğunu bilen bireyin yalnızlık korkusu ve aşka sığınma isteği açıkça hissedilir.
“Sığınacak bir yerim yok ağır yaralı bir aştan başka” dizeleriyle yalnızlık; “zaman daralıyor giderek, biliyorum başka bahar yok” ile de ölüm korkusunu hisseden bireyin iç sesini dışa vurur. 1962’den günümüze kadar devam eden şiir çizgisinde kemikleşen ve değişmeyen bir imge sistemi Aykın’ın şiirinin ana yapısını oluşturur. Dilin ve imgelerin yalınlığı, acı, aşk, hüzün, gurbet, ilkyaz, kara kış ve toplum hayatındaki uçurum gibi temalar onun sanatının ana çizgilerini oluşturmaktadır.
Şiirin Arka Odası adlı çalışma, deneme türündeki yazılardan oluşmaktadır. Şiirin dünü ve bugünü ile ilgili değerlendirmelerin yanı sıra şairin kendi poetikası ve şiirlerinin temel dayanaklarının neler olduğuna ilişkin bilgilerin yer aldığı Şiirin Arka Odası, şairin dünyaya bakışını açıklaması yönüyle önem arz eder.
2010 yılında yayımlanan Sonra – Sızlar şiir kitabı bireysel ve toplumsal duyarlıklar neticesinde ortaya konmuş ürünlerden oluşmaktadır. “Günümüzün yeni şiir anlayışının yalınlığı değil yoğunluğu, gizemi yeğlediğini” belirten Aykın, “yalınlığı genelde şiirin değil, düzyazının söylem alanı” olarak gördüğünü ifade eder. Sonra- Sızlar’da da gizemin ve imgelerin yoğun olduğu bir şiir dilini tercih eder.