Bakırhan’dan “İç Cephe” Açıklaması: Demokratik Siyasetin Tasfiyesi

Partisini grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “İç cephe birilerini dışlayarak oluşturulamaz. İç cephe dedikleri kayyımdır, barış düşmanlığıdır, demokratik siyasetin tasfiyesidir. Böyle iç cepheyi oluşturamazsınız” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında “İmralı ile DEM Parti grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyoruz, çağrımızı kararlılıkla yineliyoruz.” açıklamasına yanıt veren Bakırhan, uygulanan tecridi ve 6 ay görüş yasağını hatırlatarak “Tülay Hatimoğlu ile birlikte bugün başvuru yapacağız, eğer samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar. Madem işaret ediyorsunuz kapısını açın” diye seslendi.

Bakırhan grup toplantısına kadınlar 25 Kasım eylemlerini anarak başladı. Kadınların yasaklanmaya çalışılan “Jin, Jiyan, Azadi” sloganına sahip çıktığını belirten Bakırhan, “Kadınların şiddetsiz, sömürüsüz, özgür bir yaşam mücadelesi aynı zaman partimizin mücadelesidir.” dedi.

Bu sabah pek çok kentte düzenlenen operasonlarda çok sayıda kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Bakırhan, “Emekten, kadına basına kadar muhalif olan herkese bir biçimiyle yargı sopasıyla operasyon çekiyorlar. Arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalı” diye seslendi.

Bakırhan, partisinin 30 Kasım’da KESK’in Ankara’da düzenleyeceği “Geçinemiyoruz” mitingine katılacaklarını bildirdi.

Ovacık ve Dersim’e kayyım atanmasının “darbeci zihniyetin” ürünü olduğunu ifade eden Bakırhan, iktidarın 31 Mart’ta Dersim’de yüzde 13 oy alamadığını hatırlattı. Dersim halkının geçmişte de hedef alındığını belirten Bakırhan, “Asıl terör halkın iradesine kayyım atamaktır. Anadilime, belediyeme sahip çıkıyorum demek mi terördür, seçme ve seçilme hakkım demek mi terördür. Bu yalanları, bu psikolojik harbi bir kenara bırakın. Çıkın bütün Kürtler terördür deyin, zaten pratikte bunu uyguluyorsunuz. Kürt meselesini terör meselesi olarak görmek büyük bir gaflettir. Ya Kürt sorununu çözeceksiniz ya da bu mücadele karşısında çözüleceksiniz” diyerek tepki gösterdi.

Bakırhan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “1920’lerde bir çatı kuruldu. Bu çatı kurulurken Kürtler de emek verdi. Emeğini canını verdi bedel ödedi. Ama şimdi bu Ortadoğu’daki fırtınalardan ve bu çatının altındaki insanların mutlu olmamasından kaynaklı artık o çatı çürümeye başladı. Çatının altındakiler mutlu değil. Birilerini yok sayıyorsun, birilerini ötekileştiriyorsun, birilerine zorla bir inanç bir etnik kimlik dayatıyorsun. Şimdi soruyorum bu çatıyı hep birlikte onaracak mıyız ya da bu çatının akmasını çürümesini mi izleyeceğiz? Biz nerde miyiz? Biz bu çatının yeniden herkesi kapsayan eşit yaşadığı bir şekilde onarılmasından yanayız. Ama bu çatı çürüsün diye sistem sürekli oraya ateş taşıyor.

Üçüncü dünya savaşı kapımızı çalarken, bundan korunmak için çok net yapılması gerekenler var; demokrasiyi büyütmek, halkın iradesini farklılıkları tanımak, Türkiye’de hakkı ve hukuk sağlamaktır. Eğer bunları yapabilirsek çatımız da altındakiler de güvende olur. Mutlu şekilde bir arada yaşarlar. Ama AKP ne yapıyor, jeopolitik kurnazlıklarla kendisine rol çalmaya çalışıyor. Bundan dolayı da bütün Türkiye halkları kaybetti. 10 lira emekli maaşı alınıyorsa bundan kaynaklıdır, bu, savaş halinden bir şey devşirme halinden kaynaklıdır. Buna son vermeye çalışıyoruz.

Sık sık olası savaştan söz ediyor AKP iktidarı. Evet bölgemizde süren ciddi bir savaş riski var bu doğru ama bu riske biz emekçiler, halklar, ezilenler farklı bakıyoruz, iktidar farklı bakıyor. Bizler bu risklerden kurtulmanın yolu güçlü bir şekilde demokrasiyi uygulayarak korunuruz diyoruz, onlar rant devşirmeye çalışıyor. Bu risklerden korunmak istiyorsanız önce kayyım atamaktan vazgeçin. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye hem bu risklerden korunabilir hem de fırsatlardan yararlanabilir. Yerel demokrasi temelinde inşa edilmiş bir demokratik cumhuriyet, bir demokratik ulus en akılcı en mantıklı çözüm yoludur. Ancak bu şekilde iç barışımızı sağlayabileceğimize inanıyoruz.

Ortadoğu’da Kürtler hesaba katılmadan jeopolitik olmaz. Kürt jeopolitiğini dikkate alan da yol alır. Onun için iktidarı Kürtleri dikkate alan bir yaklaşıma davet ediyoruz. Kürt sorununu yok sayarak mı tehditleri bertaraf edeceksiniz. Kürtleri oyun dışında bırakarak mı? Bu soruların cevabını alamıyoruz. Gerçek gündeme gerçek cevaplara bir türlü giremediler. İç cephe birilerini dışlayarak oluşturulamaz. İç cephe dedikleri kayyımdır, barış düşmanlığıdır, demokratik siyasetin tasfiyesidir. Böyle iç cepheyi oluşturamazsınız. Boş havuz gösteriyorlar burada yüzün diyorlar. Boş havuzda yüzülmez diyoruz.

Öcalan’ın dedikleri yapmıyor diyorlar, dinlemiyor diyorlar, DEM Parti çözümden yana değil diyorlar. Öcalan ne dedi? Ne istedi? Biz bunu bilmiyoruz. O zaman bu zeminin Öcalan’ı dinleyip dinlemediğini nasıl anlayacağız, Öcalan’ın tecridini kaldırın, bakalım ne diyor? Tecrit var, 6 ay daha üzerine görüş yasağı koyacaksınız,  bir taraftan da Öcalan dinlenmiyor. Ne dedi bilmiyoruz. Bir zahmet tecridi kaldırın, bakalım Öcalan dinleniyor mu dinlenmiyor mu? Bunu söyleyenler sanki belediyelerimize kayyım atayanlar değil, bu ahlaksızca politikalardan aartık vazgeçin. Bu kirli psikolojik savaşa artık Kürtler, Aleviler, halklar kanmıyor.

Bugün de konuşuldu MHP’nin grubunda. Dün hazırlıklarımızı yapmıştık. Demek çözüme dönük akıl bazen aynı işliyor. Biz Tülay eş başkanımızla ile birlikte İmralı’da Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına bugün başvuru yapacağız. Eğer samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar. Hem gerçekten bu süreç hakkında ne düşündüğünü ne dediğini birinci elden görmek duymak istiyoruz hem de barış sürecine DEM Parti adına eş başkanlar olarak katkı sunmak istiyoruz. Türkiye’de barış isteyen, demokrasi isteyen aydını, yazarı, sanatçısı kurum temsilcileri de oraya gitmelidir, madem işaret ediyorsunuz kapısını açın.

Parlamentoda siyasi temsili buluna 10 siyasi parti kayyımlara karşı kanun teklifi verdi, bu çok önemlidir, değerlidir. Burada Meclis Başkanına da sesleniyorum bu iradeyi dikkate alarak siz de değerlendirin. Bütün milletvekillerine çağrı yapmak istiyorum, gelin bu 10 partinin verdiği bu yasayı TBMM’en geçirerek Türkiye demokrasisini bu kayyım ayıbından kurtaralım diyorum.

Eşitlik ve özgürlük üzerine kurulu bir Türkiyelilik kimliğine varız diyoruz. Herkesin kendi dili inancı ve kimliği ile Türkiye’de Ortadoğu’da eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşadığı bir sistemi inşa etmeye DEM Parti olarak varız.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir