Babacan: Terörle Mücadele Sadece Silahla Sonuç Vermez
DEVA Lideri Babacan, “Terör örgütüyle mücadeleyi çok önemsiyoruz. Ama bu mücadelenin sadece silahla sonuç vermeyeceğini biliyoruz. Terör örgütünü yalnızlaştırmak ve varlık sebeplerini iyi analiz edip, ortadan kaldırmak gerekiyor. Bölgesel bir yaklaşımla konuya bakmak gerekiyor” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk TV’de Fatih Altaylı ile Teke Tek programında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Fahiş etiketle mücadele cumhurbaşkanının görevi değil. Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesi Rekabet Kurumu’yla ilgili mevzuata aykırı. Cumhurbaşkanı bağımsız bir kurumun alanına karışamaz. Marketler bir araya gelip fiyatı sabitliyorsa, Rekabet Kurumu bağımsız bir şekilde girip incelemeli ve bir yanlış varsa ceza kesmeli. Cumhurbaşkanı’nın ‘Beş marketin üzerine gidin’ talimatı başlı başına enflasyonun kaynağıdır. Ülkede cumhurbaşkanının keyfine göre birilerine ceza kesme, üzerine gitme varsa, veya başka birilerine alan açma, para kazandırma varsa, o ülkeye sermaye girmez. Sermaye girmeyince kur artar. Kurun artışı da enflasyonu artırır. Öte yandan, döviz kurunun ne olacağını üç dakika, üç saat, üç gün önceden bilip ona göre para kazanan varsa, SPK bunun üstüne gidip ceza vermeli.
Sayın Erdoğan artık rahatça çarşı pazar dolaşamıyor. Gerçek hayat çarşıda sokakta pazarda. Eskiden daha iç içeydi toplumla, daha iyi nabız tutabiliyordu. Şu anda öyle bir imkânı kalmadı. Bunu kaldıracak bir sabrı falan da yok. Uğraşmak da istemiyor olabilir. 20 seneden sonra zor da geliyor olabilir. İnsanlar eleştirecek. Eleştiriye tahammül ayrı bir şey. İnsanlarla araya mesafe koyup, koruma duvarları çevirip, külliyeye kendini hapsedip sorunları inkâr etmek bu ülkeye faydalı bir şey üretmiyor.
ABD’den gelen giden insanlarla görüştüğümüzde ‘Biz NATO müttefiki değil miyiz? Bizim güneyimizde risk varken, hava savunma sistemimizin zafiyeti varken ‘Patriot’ları bize niye vermediniz de Türkiye’yi S-400 meselesine adeta ittirdiniz’ diyorum. Ama S-400 de çözmüyor. İdlib’deki askerlerimizi korumak için S-400 kullanabilir miyiz? Hangi ülkeden aldık? Orada asıl riskli muhatap kim? ‘Putin’in bize bir yanlışı olmadı’ diyor ama 34 şehit verdik. Onu herhalde yanlıştan saymıyor.
Doğu Akdeniz’de aktiftik, NATO’daki ikili görüşmeden sonra birden ortalık sessizleşti. Hangi pazarlık döndü, bilemiyoruz. Devletin arşivine girmemiş olabilir. Biden ile Erdoğan’ın görüşmesinde devlet yetkilisi bir kişi yoktu. Kaydı kim yazdıracak? Kim anlatacak? Görüşmenin içeriği de o taraflardan alındı. Bu tür görüşmelerde mühim olan devlet kayıtlarına girmesidir. En azından bir büyükelçi, bir not tutucu oturur. Fotoğrafta göremedik.”
“Terörle mücadele sadece silahla sonuç vermez”
“Kürt meselesi varlığını kabul ediyoruz. Çözüm siyasettedir. Kürt meselesinin çözümünü kendi içimizde görüyoruz. Bütün vatandaşlarımızın eşit ve birinci sınıf vatandaş olmasını derhal sağlamamız lazım. İnsan haklarını pazarlıksız, müzakeresiz tanımak lazım. Bu sorun demokratik, meşru siyaset zemininde çözülecektir. Terör örgütüyle mücadeleyi çok önemsiyoruz. Ama bu mücadelenin sadece silahla sonuç vermeyeceğini biliyoruz. Terör örgütünü yalnızlaştırmak ve varlık sebeplerini iyi analiz edip, ortadan kaldırmak gerekiyor. Bölgesel bir yaklaşımla konuya bakmak gerekiyor. Bir de dünyada ‘çatışma çözümü’ diye çok ciddi bir alan var. Bu alanın incelenmesi lazım.
Her toplum kesiminde sayıca az ama sesi çok çıkan insanlar var. Her toplum kesimi içerisindeki azınlık olarak görmek lazım ama sesleri çok çıkıyor ve etkililer. Onların verdikleri mesajlar başka toplum kesimlerini ürkütebiliyor. Diyelim ki kendisini liberal, Kemalist, sosyal demokrat olarak tanımlayan insanların söylediği sözler muhafazakâr, dindar kesim üzerinde olumsuz etkiler oluşturabiliyor. Yine dindar, muhafazakâr kesim içerisinde yine az sayıda ama sesi çok çıkan insanların söyledikleri de diğer kesimler üzerinde bir korkuya sebep olabiliyor. Bunların tamamının bitmesini istiyoruz.
Özgürlükçü demokrasi, her vatandaşımızın kendi yaşadığı hayat tarzını olduğu gibi kabul etmek ve o hayat tarzını yaşayacağı özgürlüğü ona sağlamaktır. Bizim savunduğumuz demokrasi özgürlükçü bir demokrasidir. Kimsenin kendi ideolojisini, kendi hayat tarzını bir başkasına dayatması diye bir şey söz konusu olamaz.
Geçmişle ilgili iddialar hukuk çerçevesi içerisinde idari denetime ve bağımsız ve tarafsız bir yargı denetimine mutlaka tabi tutulur. Siyasette rövanşist hislerin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Bir yanlış, bir başka yanlışla düzeltilmez. Biz devri sabıka karşıyız. Siyaset yarınlara bakacak. Geçmiş, biraz yargının biraz idari denetimin işidir. Hataların tekrar etmemesi açısından çok önemlidir. Ama rövanşist yaklaşım yok, devri sabık yok.”