AYM Kararına Rağmen, Cumartesi Anneleri/İnsanları’na Yine Gözaltı

Eylemlerinin 962. haftasında Galatasaray Meydanı’na çiçek bırakmak isteyen Cumartesi Anneleri/İnsanları yine gözaltına aldı. AYM’nin verdiği “ihlal” kararına uymayan polisler, Beyoğlu Kaymakamlığının “yasak” kararı olduğunu belirtti.

Haber Merkezi / Gözaltına alınanların isimleri şöyle: Hanife Yıldız, Maside Ocak, Mikail Kırbayır, Besna Tosun, Ali Tosun, Ali Ocak, Gülseren Yoleri, Leman Yurtsever, İsmail Yücel, Hasan Karakoç, Hatice Onaran, Davut Arslan, Begali Kurnaz, Taylan Bekin, Doğan Özkan, Hüseyin Aygül, Salim Derelioğlu, Fatma Akaltun, Doğu Kaan Uçan, Roza Kahya, Semiha Arı, Evrim Şerifoğlu, Nazım Dikbaş, Aslı Tokanay, Ömer Kavran, Esra Yılmaz, Deniz Aytaç, Mete Demircigil, Rüya Kurtuluş, Ali Şahin, Funda Şahin, Perihan Deniz.

Cumartesi Anneleri/İnsanlarının, gözaltında kaybedilen yakınları için Galatasaray Meydanı’nda yapmak istedikleri eylem 21. kez engellendi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “ihlal” kararına uymayan polisler, Beyoğlu Kaymakamlığının “yasak” kararı olduğunu belirtti.

Polis, eylemlerinin 962. haftasında alanına yürümek isteyen Cumartesi Anneleri/İnsanlarını önce ablukaya, daha sonra her hafta olduğu gibi gözaltına aldı. Polis, bu sırada haber takibi yapan gazeteci Hayri Tunç’a da şiddet uyguladı.

MA’daki habere göre gözaltıların olduğu sırada tüm engellemelere rağmen Cumartesi İnsanları’ndan Besna Tosun, Maside Ocak ile yanlarındaki bir kişi ellerinde karanfillerle Galatasaray Meydanı’na girdi. 1995 yılında gözaltında kaybettirilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, “Burada kayıplarımızı armaya, adaleti talep etmeye devam edeceğiz” dedi.

90’lı yıllarda zorla kaybettirilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak ise “Annelerimize sözümüz var. Bu meydan kayıplarımızla buluşma meydanımız. Bu meydan acılarımızı, öfkemizi ve taleplerimizi duyurmaya çalıştığımz bir meydan. AYM kararına uyulmasını istiyoruz” diye belirtti. Meydana gelenler ellerindeki karanfilleri tüm engellemelere rağmen bariyerlerin üzerinden Galatasaray Meydanı’na attı.

Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın engellendikleri için okuyamadıkları açıklama şöyle: “Galatasaray Meydanı ise bir kez daha barikatlarla kapatıldı. Türkiye’nin anayasal normlarına ve uluslararası hukuk kurallarına dayanan meşru taleplerimizde ısrar edeceğiz. Kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen bizler, gözaltında kaybedilen insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak, 962 haftadır kayıpların akıbetlerinin açıklanması ve adaletin sağlanmasını talep ediyoruz.

Bu talebimizi dile getirirken 21 haftadır tüm ülkenin gözü önünde Beyoğlu Kaymakamlığı’nın ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına uymayı ısrarla reddetmesi ve aynı ihlalleri bilerek tekrarlaması sonucunda engelleniyor ve gözaltına alınıyoruz.”

İstanbul Emniyeti’nin ‘suç işlediler, gözaltı yaptık’ iddiasına karşı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iki kararında ‘ortada kovuşturulacak suç yok’ diyor. Beyoğlu Kaymakamı’nın yasaklama kararına karşı AYM ‘gerekçelerin inandırıcı değil, hak ihlali var, engelleme’ diyor. Ancak İstanbul Emniyeti, yargı kararlarını esas almak yerine, yasaklama kararı olmadığı zamanda bile hükmü olmayan eski bir karar ile gözaltı işlemi yapıyor.

Bizi engelleyen, işkence koşullarında gözaltına alan görevliler hakkında yaptığımız suç duyuruları ise İstanbul Valisi izin vermediği için soruşturulamıyor.

Bu durumda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya soruyoruz: Hukuk devletinde idare, faaliyetlerinde hukuk kurallarında tabidir. İdarenin işlemlerinin geçerliliği de hukuk kurallarına uyulması şartına bağlıdır. Anayasa Mahkemesi’nin  “basın açıklaması yapmaları engellenemez” kararlarına rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı, Galatasaray’da basın açıklaması yapmamızı nasıl  engelliyor?

961. haftamızda polisin 20 gün önce hükmü bitmiş bir yasaklama kararını devreye sokarak gözaltı işlemi yapması, yani bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde kullanması suç değil midir?”

Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan, ihlalde ısrar eden, açıkça suç işleyen kamu görevlileri hakkında İstanbul Valisi soruşturma izni vermiyor. Anayasal haklarını kullanmak isteyen yurttaşların ortada hiçbir hukuki gerekçe olmadan darp edilerek, ters kelepçe takılarak gözaltına alınmaları, masumiyet karineleri çiğnenerek suçlu gibi teşhir edilmeleri normal bir durum mudur?

Sayın Bakan, göreve başlarken namus ve şerefiniz üzerine ettiğiniz yemin ile Anayasa’ya bağlı kalacağınıza, hukukun üstünlüğü ve insan hakları zemininden ayrılmayacağınıza dair topluma güvence verdiniz. Sizden bu yeminin gereklerini yerine getirmenizi ya da istifa etmenizi bekliyoruz.

Biz, bütün insanlığın ortak utancı olan gözaltında  kaybetmeleri topraklarımızdan silmek için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin anayasal normlarına ve uluslararası hukuk kurallarına dayanan meşru taleplerimizde ısrar edeceğiz.”

AYM kararı neydi?

Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Maside Ocak, 700. haftadaki (25 Ağustos 2018) polis şiddetini AYM’ye taşıdı.

Maside Ocak başvurusunda “24 yıldır süren etkinliğin barışçıl bir şekilde yapıldığını, yasaklamaya ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadığını ve bunun yanı sıra kolluk gücünün orantısız güç kullanarak toplantıyı dağıttığını, müdahale ve gözaltı sırasında yaralandığını belirterek kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini” dile getirdi.

Yüksek mahkeme “kötü muamele” iddiasını reddederken, Anayasa’nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Maside Ocak’a 13 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Karar oy çokluğuyla çıktı. Karara karşı oy kullanan tek isim ise İçişleri Bakanı yardımcısı iken AYM üyeliğine atanan Muhterem İnce oldu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları

12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi’nde bulunan Alevilerin çoğunlukta olduğu bir kahvehaneye durdukları bir taksi şoförünü öldürerek aynı taksiyle kahvehanedeki sivillere yönelik kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen silahlı provokatif saldırı sonucu başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar.

15 Mart 1995’e dek kent geneline yayılan olaylar sonucunda 22 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış ve tutuklanmıştır.

21 Mart 1995’te Gazi Mahallesi olayları sonrası gözaltına alındıktan sonra Hasan Ocak ortadan kayboldu. Annesi Emine Ocak, ailesi ve arkadaşları 55 gün boyunca Hasan’ı aradı. 15 Mayıs’ta, Hasan’ın işkence edilmiş cansız bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu.

Ceset, Hasan gözaltına alındıktan beş gün sonra Beykoz Ormanı’nda köylüler tarafından fark edilmişti. Hasan’ın cesedine ulaşılmasının ardından kayıplara karşı adalet arayan bir insan hakları mücadelesine dönüştü ve ilk kez 27 Mayıs’ta 15-20 kişilik bir grup, Galatasaray önünde oturma eylemi yaptı.[1]

Nadire Mater’in de aralarında bulunduğu “Arkadaşıma Dokunma” kampanyasını yürüten bir grup Hasan Ocak’ın cesedinin bulunmasıyla “Her Cumartesi aynı saatte Galatasaray meydanında sessizce oturalım.” fikrini ortaya koydu.

Oturma eyleminde “örgüt pankartı olmayacaktı, slogan atılmayacaktı ve her hafta bir gözaltında kaybın öyküsü anlatılacaktı.” Medya oturan insanlara “Cumartesi Anneleri” adını taktı.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir