Çanakkale Boğazı’nın İncileri: Kaleler

Mutlaka gidip görmesi gereken kentler arasında olan Çanakkale, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Gezilip görülmesi gereken yerler arasında özelikler kaleler öne çıkmaktadır.

Haber Merkezi / Antik Çağ’da Hellespontus adını taşıyan bugünkü Çanakkale Boğazı’nın iki yanına çok sayıda kale yapılmıştır. Çanakkale ve çevresindeki kaleler, genellikle denizden gelecek saldırıları önlemek üzere inşa edilmiştir.

Haber Kaos ekibi olarak Çanakkale il sınırları içinde bulunan kaleleri sizler için derledik.

Lapseki Kalesi

Lapseki’de cenevzlilerden kaldığı söylenen kaleye ait duvarlar bulunmaktadır. Lapsekinin denizi gören yüksek tepesi üzerinde bulunan cami bu duvarlar içinde yer almaktadır.

Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye)

Çimenlik Kalesi 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un savunulması amacıyla Çanakkale Boğazının en dar yerine Anadolu yakasında yaptırılmıştır.Kale zaman içinde doğan ihtiyaçlara göre tadil edilmiş özellikle 19.yüz yılda boğaza parelel batı sur duvarları yıkılarak çağın silah teknolojisine uygun top mevzileri ve cephaneliği inşa edilmiştir.

İskitler Kalesi

Kaleköy Kalesi Gökçeada İlçesi Kaleköy’dedir. Cenevizliler tarafından inşa edilen kalenin surlarının bir kısmı halen ayaktadır. İskiter Kalesi, Çınarlı Ovası’na hakim bir tepededir. Kalenin bulunduğu mevkiden Aşağı Kaleköy, Yenibademli, Eskibademli ve Zeytinli Köyleri net olarak görülebilir. Ayrıca, yapısı nedeniyle tıpkı bir yelkeni andıran ve ancak denizden ulaşılabilen Yelkenkaya’yı da kuzeydoğu yönüne baktığınızda buradan görmeniz mümkündür.

Kilitbahir Kalesi

Kilitbahir Kalesi ; Çanakkale İli Eceabat İlçesi Kilitbahir Köyü’ndedir. Kale-i Sultaniye ile birlikte karşılıklı olarak İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’un savunulması amacıyla (boğazların denetimini sağlamak amacıyla)  Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Yakup Bey tarafından 1462’de yaptırılmıştır.

Köseburnu Kalesi (Mecidiye Kalesi)

Çanakkale il merkezinde, Nara caddesi üzerinde kıyıda yer almaktadır. Yapı harap durumda olup, günümüzde sadece güney yönde yer alan, yarı dairesel kemerli iki taç kapısı ayakta kalabilmiştir.

Babaya Kalesi

Halk arasında Taban, Yenice, Gönen, alacaoluk kalesi is,imleri de verilmiştir. Tahminen M.S.2.yüzyılda Roma İmparatorları tarafından yaptırılmıştır. Yenice’den 33. Km uzaklıkta Yenice’yi doğudan ve Gönen’i batıdan kesen dağların arasında Akacaoluk Köyü’nün güneyinde ve 2 km doğusundaki kireç taşı yüklü dağın batısındaki bir tepe üzerinde inşa edilmiştir.

Blok taşlar kullanılmıştır. Duvarların yüksekliği 10 metreri bulur. inşa alanı 6 dönümü geçer. Alacaoluk Köyü Camiinin minare basamaklarında bir kaç taş kaleden getirilmiştir. Birinci basamaktaki taş üzerinde atlı bir roma askeri görülür.Kale Silindirik ve dörtgen planı burçlarla desteklenmiştir.

Babakale Kalesi

Babakale Ayvacık İlçesine Bağlı Babakale Köyündedir. Rumi 1155 yılında yapılmıştır. Padişah 3.Ahmet döneminde korsanlardan korunmaküzere Vezir Kaptan Mustafa Paşa tarfından yaptırılan kale önceleri Hirz-ül Bahir (Tılsımlı Kale) olarak anılmış daha sonraları ise bulunan Piri Reis’in tayfalarından Latif Babanın(Sultan Baba) Türbesine izafeten Baba Kale ismini almıştır.

Hadrianus Kalesi ( Asar Tepe Kalesi – Hisar Kale)

Burası M.S. 2.yüzyılın başında Yenice yöresinde görkemli bir ayı avı düzenleyen İmparator Hadrianus’un emri üzerine inşaa edilmiştir.Yenice İlçesinin güneyinde Agonya Ovası’na hakim bir tepede kurulmuştur.Halk arasında Asar / Hisar ve Kale) tepe olarak bilinir. Mimarisinde kullanılan malzeme Roma Dönemini gösrerir. Arkeolajik kazı yapılmamıştır. Doğu yönündeki duvarın büyük bir kısmı durmaktadır. Batı duvarında yıkılmadan önce aslan resimleri bulunmaktaydı.Kaleye Namazgah Köyü üzerinden ulaşılabilir.

Behram Kale (Assos)

Behramkale denize hakim bir tepe üzerinde Midilli adasının karşısında kurulmuş, M.Ö. 4. YY ve daha eskilerden gelen bir mimari yapısı vardır.

Akropolis’ teki duvarlar ve kuleler Helenistik çağda inşa edilmiş olmasına rağmen, daha sonra Bizans ve Türk dönemlerinde tamir edilmiştir.Duvarların inşaa ediliş zamanlarındaki Akrapol şehirlerinin tüm görkemini gözler önüne sermektedir.

Assos’un örenleri 1881-1883 yıllarında J. T. Clarke’ın idaresi altında bulunan bir Amerikan arkeoloji heyeti tarafından incelenmiş ve kazılar yapılmıştır.Bu kazılardan çıkan eserlerin bazıları Louvre ve Boston müzelerine götürülmüştür.Bazı eserler de İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Truva Kalesi

Milattan önce 3200 yıllarında bugunkü hisarlık denilen mevkiide kurulmuş olan be kale şehir antik çağların en önde gelen kültür merkezlerinden olmuştur.

Çığrıdağı Kalesi (Neandria Kalesi)

Ezine İlçesine Bağlı Kayacık Köyü yakınında denizden 500 metre yükseklikteki Çığrı Dağı tepesine kurulmuştur. Arkaik ve klasik çağ mimarisinin en mükemmel bir dağ kentinde yer almaktadır.

Sapan Kalesi

Çan İlçesine bağlı Kocayayla-Dondurma Köyleri arasında eski bir Hellen kenti olan Karadağ Köyünün doğusundaki Sapan Tepe’dedir.Kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalenin Roma döneminde yapıldığı, Osmanlı döneminde de kullanıldığı sanılmaktadır. İç kale duvarları arası yaklaşık 100 m. dış kale duvarları tepenin eteğini çevirmiş durumda. Her tarafta yıkık duvarlar, inşaattan çıkmış taşlar var. Kale defineciler tarafından talan edilmiş, tabiat olayları da kalenin kalıntılarını yok etmektedir.

Bozcaada Kalesi

Bozcaada’ya yaklaştıkça ilk gözünüze çarpan heybetli görüntüsüyle kalesi olur.Bu oldukça iyi korunmuş kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanıldığı bilinmektedir.

Küçük Hisarlık Kalesi

Yenice İlçesine 15 km kadar Kuzeyde Sofular ile Karadoru köyleri arasınsa yüksek bir tepede kurulmuştır. Kalenin esas iskanının Helenistlik dönemine ait olduğu tehmin edilmektedir. Kale kalıntısı mevcuttur. Kalenin 8 tümlüsü bulunmaktadır.

Kilye Kalesi

Kale, Gelibolu-Eceabat asfaltında, Kabatepe yol sapağının 300m. kadar güneyindedir. Kilye Koyu’nun ve içeri doğru giden vadiyi korumak amacıyla inşa edilmiştir. Günümüze kaleye ait sadece bir kule kalıntısı ve sur duvarının çok az bir kısmı ulaşabilmiştir. Bu sebeple yapım tarihi belli değildir. Ancak günümüze ulaşabilen kalıntılara göre Bizans Dönemi’nde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kilye Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Çimpe Kalesi

Çimpe Kalesi Gelibolu İlçesi ile Bolayır arasında, Bolayır’a 1.5 Km mesafededir.Tarihte Çimpe, Çimbi, Cimbini, Cembini, Cibni, Çimen ve Çemenlik gibi adlarla anılmıştır. Çimpe Kalesi Gelibolu’nun 10-12 km dışında Kara Yokuş mevkiinde, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Kalenin 4 km ilerisinde Marmara Denizi yönünde Namaztepe bulunmaktadır. Çimpe Kalesi Türklerin Rumelide ilk aldıkları kalenin adıdır.

Bigalı Kalesi

Bigalı Kalesi Rumeli yakasında Eceabat ilçesine 5 km uzaklıktadır. 3.Selim zamanında yapımına başlanmış olup 2. Mahmut döneminde tamamlanmıştır. Yapımında Sestos şehri malzemeleri kullanılmıştır. Kalenin asıl amacı kontrol olup harplere sahne olmamıştır. Bugün kendi kaderine terk edilen kale yıkık durumundadır.

Kale-i Hakaniye (Kumkale)

Kumkale 1659’da 4.Mehmet döneminde , Frenk Ahmet Paşa’nın Mimar Mustafa Ağa’ya yaptırdığı kale olup,Kale yapımı için gerekli para IV Murat tarafından karşılandığı için kaleye Kale – i Hakaniye ismi verilmiştir.

Kale 1915 Çanakkale savaşlarına sahne olmuştur. Karşısında bulunan Seddülbahir kalesi ile birlikte 19 – 25 şubattaki İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırılarına kahramanca karşı koymuştur.

Seddülbahir Kalesi

Seddülbahir Kalesi, Venedikliler’in 1656 yılında Limni ve Bozcaada’yı işgal etmelerinden sonra savunma amacıyla 1659 yılında mimar Mustafa Ağa tarafından inşa edilmiştir. Kalenin kurulumu Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yapılmış, parasal destek ise IV. Mehmet’in  annesi Valide Hatice Tarhan Sultan tarafından sağlanmıştır. Dikdörtgen biçimindeki kale iki seviyelidir.

Günümüzde kale, oldukça tahrip olmuş bir görünümdedir. Deniz tarafında dört silindirik köşe burcundan ikisi hala durmaktadır. Seddülbahir Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Gelibolu Kalesi

Gelibolu Kalesi Evliya Çelebi’nin kayıtlarına göre “Gelibolu Kalesi Rumeli kıyısında altı köşeli bir kale olup dik ve kesik kayalar üzerine kurulmuştur. 70 kulesi, 1200 beden dişi vardır. Kale içinde 300 kadar tek katlı ve iki katlı asker evleri ve ayrıca kethüda, topçubaşı ve cebecibaşının konakları vardır.

Cephanelikleri, ambarları, su sarnıçları ile Hünkar Camii, Hünkar Hazinesi, imam ve müezzin evleri bulunmaktadır.Bizans imparatoru 1. Jüstinyen tarafından onarılan kaleden bugün yalnız bir burç görülmektedir.

Nara Kalesi

Nara Kalesi Eski Abydos şehrinin eteğine ( Abydos Şehri Çanakkale İl Merkezinin 6 Km. kuzeyinde bulunan Nara burnu ucunda kurulmuştur.) 3.Selim zamanında başlanılmış olup, 2. Mahmud devrinde tamamlanmıştır. Duvarlarında antik Abidos Kenti kalıntılarının kullanıldığı düşünülmektedir.

Boğazın savunması ve İstanbul’a giden gemilerin son kontrollerinin yapılması amacıyla inşa edilen Kale; cephane deposu, dış duvar ve gözetleme kulesi kısımlarından meydana gelmektedir. İç Kale; 9 m yarıçapında, 840 metrekare, 6 köşeli dairesel bir binadır. Duvar kalınlığı 2 m, yüksekliği 9 m’dir. Kalede bulunan 10 pencere, kapalı mazgal olarak ve gözetleme maksatları için kullanılmıştır. Kale duvarlarının kalın ve havalandırma sisteminin orijinal olması, burasının sığınak olarak da kullanıldığını göstermektedir.

Kale halen Çanakkale Boğaz Komutanlığına bağlı Deniz Birlikleri Komutanlığınca iskan edilmekte olup, iç kalenin durumu iyidir.

Çamburnu Kalesi

Çamburnu Kalesi,. Boğaz savunmasını güçlendirmek amacıyla 1807-1820 tarihleri arasında Padişah II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır. Kaleye kuzeydoğu kısmında bulunan bir kapıdan girilmektedir. Günümüzde kalenin sur duvarlarının büyük bir kısmı, iç tarafta tonozlu bir yapı görülebilmektedir. Çamburnu kalesi, 1915 Çanakkale savaşlarında görevini yapmıştır. Çanakkale Muharebeleri sırasında 12.Tümen Hastanesi ve Güney Cephesi sıhhiye deposu olarak kullanılmıştır. Çamburnu Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Atikhisar Kalesi (Kuş Kalesi=Gavurhisar) 

Çanakkale’ye 10 Km. uzaklıkta Çan yolu üzerinde yüksek ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Osmanlı yapı tekniğini taşıyan gözetleme kuleleri, surlar ve sarnıçlar bulunmaktadır. Bugün sur ve kulelerin büyük bire kısmı ayaktadır. Halk dilinde buraya Gavurhisar’da denilmektedir.

Karabiga Kalesi (Pegai Kalesi)

Biga ilçesine Bağlı Karabiga Beldesindedir. İlkçağın son dönemleri mitolojisine göre Aftodit ‘in Dionysos ile olan aşkından gelen Priapus’un adını taşıdığı sanılmaktadır. Anadolu yakasındaki en büyük kalelerden biridir.

Akbaş Kalesi (Sestos Kalesi)

Kale, Bizans Dönemi’nde (İmparator Justinianus) yapılmıştır. Kalenin batısında Sestos antik yerleşmesinin bulunduğu höyük vardır. Kalenin önündeki liman, özellikle M.Ö. 5.yy.’da tahıl yükleme işlemlerinde önemli bir noktadır. Bu kale, daha sonra Osmanlılar’a hediye edilmiştir.

Günümüzde, çeşitli zamanlarda kale taşlarının başka yerlerde kullanılmış olması sonucu, oldukça yıkık bir vaziyettedir. Fakat günümüzde hala surların bir kısmı ayaktadır. Kalenin hemen doğusunda İslami bir tekke bulunmaktadır. Akbaş Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir.

Çal Kalesi

Çanakkale İli Yenice İlçesi Çal Köyünün 150 metre kadar güneyindeki Kaletepe sırtının üstünde Çan ile Yenice ilçeleri arasındaki doğal geçide hakim bir alan üzerinde Helenistik döneme ait bir kale ve yerleşim alanı vardır.

Gelibolu Kalealtı Kalesi

Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Kalealtı Köyün’de bulunan kale Cenevizler’den kalmıştır.Günümüzde kalıntıları bulunmaktadır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anevrizma Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kan damarlarında ince duvarlı bir kabarcık veya balonlaşma oluşmasına neden olan damar duvarlarındaki zayıflıklardır. Anevrizma hayatı tehlikeye sokan hastalıklar arasında gelmektedir. 

Haber Merkezi / Anevrizma en sık beyin atardamarı ve karın boşluğu içerisindeki aort damarında meydana geliyor.

Anevrizmanın belirtileri nedir?

Anevrizma çoğu zaman belirti vermeden ilerlemektedir. Belirtiler daha çok baloncukların patlaması ve kanaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler arasında bıçak saplanması gibi gelen ağrı atakları, ağrı öncesi beyinde bir şey patlamış hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında bazı hastalarda kanamayla birlikte dikkat ve konsantrasyon problemleri, görme sorunu ve kişilik değişikliği görülmektedir. Tedavide geç kalındığında hareket yetisi kaybedilmekte ve belirtiler artmaktadır.

Anevrizmanın nedenleri nedir?

Anevrizma hastalığı beyin damarlarında basıncın artması ile meydana gelmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yüksek tansiyon gibi hastalıkların anevrizmanın gelişmesine neden olduğu düşünülmektedir.

Anevrizmanın risk faktörleri nedir?

Polikistik böbrek hastaları, tansiyon hastaları, sigara kullananlar, genetik yatkınlık, kan damarlarında hasarı olan kişiler anevrizma hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır.

Anevrizmanın komplikasyonları nedir?

Beyin damarlarındaki yüksek basınç ile ortaya çıkan baloncukların patlaması beyin kanamasına neden olmaktadır. Beyin kanaması ile birlikte hastanın hayatı ciddi derecede tehlikeye girmektedir. Müdahalede geç kalındığında ölüm riski artmaktadır. Bunun yanında görme problemi, hareket yetisini kaybetme ve sinirlilik gibi durumlar gözlemlenmektedir.

Anevrizma için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Şiddetli baş ağrıları kesinlikle hafife alınmamalıdır. Özellikle ani gelen baş ağrılarında vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturulmalıdır. Belirtiler ve belirtilerin ortaya çıktığı dönemi not edip doktorunuz ile paylaşabilirsiniz.

Anevrizmanın tetkik yöntemleri nelerdir?

Anevrizma hastalığında hasta şikayetleriyle birlikte görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı konulmaktadır. MR ve bilgisayarlı tomografi ile beyin yapısı ve damarları detaylı şekilde incelenmektedir. Baloncuklar ve kanama görüntüsü ile tanı konulmakta ve tedavi seçeneği belirlenmektedir.

Anevrizmanın tedavi yöntemleri nelerdir?

Anevrizma tedavisi yırtılmayı ve kanamayı engellemeye yönelik olarak yapılmaktadır. Patlamamış anevrizma vakalarında kan basıncını düşürücü ve anevrizma olan damarlara kan akışının kısıtlandığı tedaviler uygulanmaktadır. Bu süreçte hasta sigara kullanımı kesinlikle bırakmalı ve sigara içilen ortamdan uzaklaşmalıdır. Beslenme programı ve egzersiz ile kan basıncını kontrol altına almalıdır.

Bunun yanında ilaç tedavisi de uygulanmaktadır. Patlayan ve kanayan anevrizma vakalarında ise cerrahi operasyonla yırtık onarılarak kanama durdurulmaktadır. Oldukça zor ve riskli olan anevrizma ameliyatında klips uygulaması ile yırtıklar tedavi edilmektedir. Endovasküler tedavi yönteminde ise anevrizmalı bölgeye platinden yapılmış elastik bir madde konularak kan akışı kontrol altına alınmaktadır.

Anevrizma hastaları için yaşam stili önerileri

Anevrizma hastalarının sigaradan kesinlikle uzak durması, düzenli spor yapması, beslenmesine dikkat etmesi ve kan basıncını kontrol altına almaları gerekmektedir. Bunun için doktorun uyguladığı tedavi ve önerilere dikkat edilmesi faydalı olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anemi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anemi, kandaki kırmızı kan hücrelerinin eksikliğidir. Anemi, kansızlık olarak da bilinmektedir. Kansızlık olarak tabir edilen bu durum, aslında kanın az olduğunu göstermemektedir.

Haber Merkezi / Anemi bir kan hastalığıdır. Kan hücrelerin fonksiyonlarında oluşan anormallik kansızlıktır. Kansızlık, kanın içinde bulunan bileşenlerin az olması durumudur.

Kansızlık birçok kişide farklı sebeplerden dolayı görülmektedir fakat bu kansızlık bazı kişiler tarafından çok fazla dikkate alınan bir hastalık değildir.

Anemi sebepsiz yere ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle kansızlık problemi yaşayan kişiler bilinçli davranmalı ve önlem almalıdır.

Anemi belirtileri nelerdir?

Yorgunluk
Halsizlik
Baş dönmesi
Yorulma
Sık hastalanma
İştahsızlık
Bulantı
Ciltte solukluk
Göz kapaklarının iç kısmında solukluk
Çarpıntı
Nefes darlığı
Üşüme
Saç dökülmesi
Cilt sorunları
El ve ayaklarda uyuşma
Konsantrasyon bozukluğu
Baş dönmesi, kulak çınlaması
Ağız kenarında çatlaklar
Tırnakların kaşık şeklini alması, çatlaklar oluşması
Dilde kızarma, çatlak ve kabarcık oluşumu
Yutarken zorlanma, ağrılı yutma

Aneminin nedenleri nedir?

Aneminin çeşitlerine göre de sebebi değişmektedir. Yapım bozukluğu ( Genetik kökenli, ya da sonradan oluşan) alım eksikliği ( Kan hücrelerini yapımında kullanılacak demir B12 folik asit gibi maddelerin alımının yetersizliği) emilim bozukluğu(hastalıklara ya da ameliyatlara bağlı olarak ) Anemi türlerinden toplumda en sık görülen tiplerden biri de demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliğinin sebepleri arasında yetersiz demir alımı, vücuttan normalin üzerinde olan demir kaybı, ( aylık vajinal kanamasının normalden fazla olması ya da sindirim sisteminden ülser kanser gibi sebeplere bağlı kayıp olması ), demir emilim problemi (hastalıklara veya geçirilmiş ameliyatlara bağlı olarak ) sayılabilir. Bunun yanında hızlı büyüme ve gebelik de anemiye neden olabilir.

Aneminin risk faktörleri nedir?

Başta gebeler ve çocuklar anemide risk faktörü oluştururken ilk adet kanamasını geçiren genç kızlar, alkol kullananlar, sürekli ağrı kesici ilaç kullananlar, dengesiz beslenenler ve vejetaryenler diğer risk grupları arasında gelmektedir.

Aneminin komplikasyonları nedir?

Anemi hastalarda kalp ritmi ile ilgili görülen problemler, buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve daha pek çok komplikasyon oluşmasına neden olmaktadır.

Anemi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anemi belirtilerini hissettiğinizde vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturmalısınız. Randevu öncesinde sürekli kullandığınız ilaçları, uyguladığınız beslenme programını ve şikâyetlerinizi not edebilirsiniz.

Aneminin tetkik yöntemleri nelerdir?

Doktorun yaptığı fizik muayene ve aile geçmişi ile ilgili sorduğu sorularla anemi şüphesi kuvvetlenmektedir. Bu noktada kan tahlili, kan sayımı ile anemi tanısı kolaylıkla konulmaktadır.

Aneminin tedavi yöntemleri nelerdir?

Anemi tedavisinde öncelikle aneminin nasıl geliştiğine bakılmakta ve ona göre bir tedavi programı oluşturulmaktadır. Eğer bir demir eksikliği anemisi saptanmışsa bebeklerde demir içeren şurup veya damla kullanılırken yetişkinlerde ağızdan alınan demir ilaçları kullanılmaktadır.

Anemi hastaları için yaşam stili önerileri

Demir eksikliği anemisi olan hastaların doktorun uygun gördüğü sürece demir ilaçlarını kullanması ve demir emilimini bozan süt, çay ve kepekli gıdaların demir ilaçları ile birlikte alınmaması gerekmektedir. C vitamininden zengin portakal suyu gibi emilimi arttırıcı besinlerle birlikte alınabilir. Bunun yanında kırmızı et, çekirdekli siyah kuru üzüm, ıspanak ceviz gibi demir bakımından zengin besinleri tüketmelidir.

Paylaşın

Anal Fistül Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anal Fistül (Makat Fistülü – Perianal Fistül) bağırsak ve makat derisi arasında doğal olmayan şekilde oluşan kanal anlamına gelmekte. Tıp dilinde fistül çeşitleri ise intersfinkterik fistül, transfinkterik fistül, suprasfinkterik fistül ve ekstrafinkterik fistül olarak 4’e ayrılmaktadır.

Haber Merkezi / İntersfinkterik fistül en yaygın fistül çeşididir. Makat çevresine yakın cilde doğru ilerleyen fistüllerdir. Transfinkterik fistül ise cilde doğru ilerlerken makat çevresindeki dış kasları da aşabilen fistüllerdir. Suprasfinkterik fistülde ise iltihap makat bölgesi civarındaki bütün kasları aşabilme özelliğine sahiptir. En nadir görülen ekstrafinkterik fistülde ise artık kanal kalın bağırsağa kadar ulaşmıştır.

Fistül özellikle kadınlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Kadınlarda fistül görülmesinin en büyük sebebi doğum yapmaktır. Doğum yapan kişi doğum esnasında vajinal kısmı çok fazla zorladığı için o bölgede bir takım yırtılmalara sebep olur. Aynı zamanda bölgeye zarar verecek bir kaza, yaralanma ve ameliyat sonucu da fistüller ortaya çıkabilmektedir.

Anal fistül nasıl anlaşılır?

Makat etrafında bir veya birkaç fistül deliği (ağzı)
Bu fistül ağzından iç çamaşırı kirleten aralıklı irinli kötü kokulu akıntı
Akıntı nedeniyle makat çevresinde ciltte tahriş ve kaşıntı
Bazen fistül ağzından anal kanala uzanan hafif ağrılı sertlik
Fistül ağzının tıkanması sonucu makat etrafında abse oluşumu; gibi belirtiler anal fistül hastalığını düşündürür.

Anal Fistül nedenleri nedir?

Anal fistül hastalığının oluşumunda birincil neden anal apse oluşumunun kronikleşmesidir. Tekrarlayan anal apseler, anal fistül oluşumuna neden olmaktadır. Apsenin geride bıraktığı boşluğun tamamen iyileşmemesi sonucu anal fistül oluşur. Zaman ilerledikçe de oluşan boşluk bir tünel halini alır ve enfeksiyon devam eder. Oluşan cerahat birikimi ise zaman zaman akıntılara neden olmaktadır.

Anal Fistül risk faktörleri nedir?

Anal fistül hastalığının oluşumunda etkili olan risk faktörleri arasında yaşanmış olan anal travmalar etkili olabileceği gibi crohn hastalığı, anal cerrahi ve anal fissür de anal fistül hastalığının risk faktörleri arasında sayılabilmektedir.

Anal Fistül komplikasyonları nedir?

Anal fistül hastalığının komplikasyonları arasında sayılabilecek en önemli komplikasyon enfeksiyon (abse) oluşumudur.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesi kişisel temizliğe önem verilmeli ve daha önce anal apse hastalığı geçirilmiş ise tarihleri not edilerek görüşme sırasında bu bilgiler doktor ile paylaşılmalıdır.

Anal Fistül tetkik yöntemleri nelerdir?

Anal fistül tanısı konulması için genellikle gözle muayene yeterli olmaktadır. Ancak oluşan fistülün yerini tipini belirlemek için MR filmi gerekebilir.

Anal Fistül tedavi yöntemleri nelerdir?

Anal fistül hastalığının kendi kendine iyileşmesi söz konusu değildir. Anal fistül hastalığını tedavi etmenin tek yöntemi cerrahi tedavidir. İçerisinde iltihap bulunan fistül traktının açılarak içinin kazınması ile cerrahi işlem gerçekleştirilir. Anal sfinkterler bu işlem sırasında etkilenecektir. Ancak bu etkilenmenin oranı da cerrah ile doğrudan ilişkilidir. Destek amaçlı olarak ise antibiyotik tedavisi kullanılır, iyileştirici etkileri yoktur.

Anal Fistül yaşam stili önerileri

Eğer anal fistül hastalığına rastlanmamış fakat anal apse rahatsızlığına birden fazla kez yakalanılmış ise mutlak surette doktor kontrolü gerekmektedir. Bağırsak hareketlerinin iyileşmeyi önleyeceği konusunda endişe etmeye gerek yoktur. Ancak kabızlık oluşturacak durumlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Galatasaray, Benfica’ya Bileniyor!

Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu rövanşında Portekiz temsilcisi SL Benfica ile oynayacağı maçın hazırlıklarına başladı. Galatasaray, ilk maçında SL Benfica’ya 2 – 1 mağlup olmuştu.

Florya Metin Oktay Tesisleri’nde gerçekleştirilen antrenmanda lig maçında tam süre alan oyuncular yenilenme çalışması yaptı. Diğer oyuncular ise salonda core stabilizasyon çalışmasıyla antrenmana başladı.

Daha sonra dörde dört ve bir jokerli dar alan oyunları oynandı. Antrenmanın ana bölümünde sınırlı alanda oyunsal formda dayanıklılık çalışması gerçekleştirildi. Antrenman, yenilenme koşusu ve soğuma hareketlerinin ardından tamamlandı.

Yüksek ateş şikâyeti nedeniyle Kasımpaşa maçı kadrosunda yer almayan Yuto Nagatomo, günü istirahat ile geçirdi.

Kasımpaşa maçında sol üst arka adalede ağrı hisseden Martin Linnes’in durumu yapılacak tetkiklerin ardından belli olacak. Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu ilk maçında Portekiz temsilcisi SL Benfica’ya 2 – 1 mağlup olmuştu.

Paylaşın

Fenerbahçe, Tur İçin Hazırlıklara Başladı!

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda Rusya temsilcisi Zenit’le 21 Şubat Perşembe günü karşılaşacak. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu ilk karşılaşmasında Zenit’i 1 – 0 mağlup etmişti.

Haber Merkezi / Fenerbahçe, deplasmanda oynayacağı maçın hazırlıklarına bugün Can Bartu Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla başladı.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetiminde gerçekleştirilen idman saat 11.00’de salonda yapılan egzersiz çalışmalarıyla başladı.

Daha sonra sahada koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle süren antrenman; pas çalışmalarının ardından dar alanda gerçekleştirilen çift kale maçlarla sona erdi.

Fenerbahçe, Zenit maçı hazırlıklarını 19 Şubat Salı günü Can Bartu Tesislerimizde yapacağı antrenmanla sürdürecek.

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu ilk karşılaşmasında Zenit’i 1 – 0 mağlup etmişti.

Paylaşın

Anal Fissür Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Genellikle kabızlık ve ıkınma gibi düzensiz dışkılama alışkanlıklarına bağlı olarak anal kanal derisi üzerinde gelişen yırtıklara Anal Fissür adı verilmektedir. Bu yırtıklar, dışkılama sırasında kişiye şiddetli ağrı ve acıya neden olmaktadır. Bu ağrı keskin ve yırtıcı tarzdadır.

Haber Merkezi / Öyle ki bazen hastaların gözünden yaş getirecek kadar şiddetlidir. Bazen ağrıya küçük kanamalar da eşlik eder. Bu sıkıntılar nedeniyle dışkılama, hasta için korkuya dönüşmektedir. Şiddetli ağrı, anal kanaldaki kas yapısında kasılmaya yol açmaktadır. Kasılma olunca çatlak daha fazla yırtılmakta, bu durumda daha çok kasılmaya neden olarak kısır döngü ile sonuçlanmaktadır.

Makatta çatlak meydana gelmesinin nedenleri:

Anal fissürün en yaygın görülen nedeni anüsteki veya anal kanaldaki dokuların tahriş olmasıdır. Bu tahrişin en sık görülen nedeni ise kabızlıktır. Düzensiz dışkılama,nadirende uzun süreli ishal de kabızlık gibi anal fissüre yol açabilir.Hamile kadınların üçte birinde de makatta çatlak oluşmaktadır. Normal doğum esnasında ortaya çıkan gerilim de sık sık anal fissürlere yol açmaktadır.Altta yatabilen başka faktörler de anal fissüre yol açabilmektedir.

Anal Fissür risk faktörleri nedir?

Anal fissür hastalığına yakalanmaya sebep olan birincil faktör kabızlıktır. Bu hastalığa sebep olan risk faktörlerinden biri de bebeklik döneminde anüste oluşabilecek yırtıklardır ve nedenleri ise henüz tam olarak belirlenememiştir. Aynı şekilde yaşlanma döneminde de bu hastalık görülebilmektedir. Yaşlanma döneminde görülen anal fissür hastalığının sebebi olarak, ilerleyen yaş ile birlikte yavaşlayan dolaşım gösterilmektedir. Ayrıca doğum esnasında anal fissür oluşabileceği gibi Crohn Hastalığı da anal fissür oluşumunu tetiklemektedir.

Anal Fissür komplikasyonları nedir?

Anal fissür hastalığında oluşabilecek komplikasyonlardan ilki iyileşme olmamasıdır. Eğer hastalık 6 hafta içerisinde iyileşmez ise kronik olarak kabul edilir ve tedavinin artırılmasına karar verilir. Bir diğer komplikasyon ise nüksetme olarak ifade edilir. Hasta daha önceden anal fissür hastalığı yaşadıysa tekrar bu hastalığa yakalanma oranı daha yüksektir. Bu çatlağın iltihaplanması ile anal abseler de görülebilir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anal fissür şikayeti ile doktora başvurmadan önce mutlaka yapılması gereken birkaç adım vardır. Bunlardan ilki, eğer kabızlık veya ishal problemleri yaşanmış ise bunlar doktorla paylaşılmak üzere not edilmelidir. Bir diğer adım ise doktor muayenesinden önce kişisel temizliğe önem gösterilmesidir.

Anal Fissür tetkik yöntemleri nelerdir?

Anal fissür hatalığının teşhisi diğer birçok hastalığın teşhisine nazaran daha kolaydır. Tecrübeli bir cerrah için şikayetleri dinlerken tanı koymak kolaydır. Anal fissür oluşumu gözle görülebilmektedir.

Anal Fissür tedavi yöntemleri nelerdir?

Anal fissür tedavisinde yetişkinlerde iyileşme süreci 4-6 hafta arasında sürmektedir. Çocuklarda görülen anal fissür için tedavi süresi ise sadece dışkının yumuşatılması ile daha da kısalmaktadır. Tedaviler ise koruyucu ve cerrahi tedaviler olarak ikiye ayrılır. Koruyucu tedaviler genelde ilaç tedavilerinden ve lokal uygulamalardan oluşur. Cerrahi tedaviler ise genelde kronik anal fissür hastalıklarında başvurulan yöntemdir. Tüm dünyada “altın standart” ismiyle kabul edilen ve 1967 yılından beri kullanılan Lateral Internal Sfikterotomi (LIS) cerrahi tedavi yöntemidir.

Anal Fissür yaşam stili önerileri

Anal fissür oluşumunu engellemek için muhtemel kabızlık veya ishal problemlerine yol açmayacak bir beslenme tarzının benimsenmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir beslenme ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmeli ayrıca kişisel temizliğe önem verilmelidir. Acı biberli yiyeceklerden kaçınmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Amiloidoz Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Amiloid olarak adlandırılan lifli protein bileşiğinin bir veya birden çok organda hücre dışında birikmesiyle oluşan metabolizma hastalığına Amiloidoz denir. Genellikle böbrek, böbrek üstü bezi, karaciğer, dalak, mide ve bağırsak kanalında görülür.

Haber Merkezi / Kemik iliği hücreleri tarafından üretilen ve anormal protein olarak nitelendirilen amiloid, farklı doku ve organları doğrudan etkileyebilir. Buna bağlı olarak amiloidin birçok türü olduğunu ve tutulum bölgelerinin kişiden kişiye değiştiğini söyleyebiliriz. Ancak kesin nedeni henüz bilinmeyen amiloidoz, nadir görülen hastalıklardandır.

Amiloidoz çeşitleri nelerdir?

Birincil Amiloidoz : En sık görülen amiloidoz çeşidi olmakla birlikte herhangi bir hastalık sonucunda oluşmaz. En yaygın amiloidoz çeşiti olan birincil amiloidoz, genellikle dil, cilt, kalp, akciğer, sinir ve bağırsakları etkilemektedir.

İkincil Amiloidoz : Birincil amiloidozun aksine bazı kronik hastalıklar nedeniyle meydana gelir. Tüberküloz, kemik iltihabı ve romatoid artrit gibi hastalıkların sonucunda oluşur. Genellikle böbrek, dalak, karaciğer ve bağırsakları etkilediği bilinmektedir.

Kalıtsal Amiloidoz : Genetik kökenli amiloidoz olarak nitelendirebiliriz. Aile geçişli amiloidoz türü olmakla birikte sinir sistemi ve sindirim sistemini doğrudan etkiler.

Amiloidoz belirtileri nelerdir?

Amiloidoz belirtileri etkilediği organa ve kişiye göre değişkenlik gösterir. Amiloidoz kişiden kişiye farklı belirtiler gösterse de bazı durumlarda herhangi bir belirti vermeyen teşhisin zorlaşmasına neden olur. Özellikle başka bir hastalık nedeniyle ortaya çıkan amiloidoz, altta yatan hastalık nedeniyle kendine özgü belirtileri göstermeyebilir. Amiloidoz belirtisi öncelikle etkilediği organa göre değişkenlik gösterir. Ancak böbrek ve kalbi etkileyen amiloidoz hayati risk taşıyabilir. Böbreği etkileyen amiloidoz, kanı süzme işleminde bozukluklara yol açarken aynı zamanda proteinlerin idrara karışmasına neden olur. Kalbi etkileyen amiloidozda ise nefes darlığı ile birlikte kan pompalama işleminde bozukluk görülür.

Zayıflık
Ciddi kilo kaybı
Büyümüş karaciğer
Büyümüş dil
Ayak bileklerinde ve bacaklarda şişlik oluşması
El ve ayaklarda uyuşukluk veya karıncalanma
Nefes darlığı
Yutkunma zorluğu
Düzensiz kalp ritmi
Genişlemiş dil (makroglossi)
İshal veya kabızlık
Şiddetli yorgunluk ve halsizlik
Ciltte morarma ve kalınlaşma
Göz çevresinde morluk (purpura)
İdrarda protein
Sinir sisteminde bozulmalar

Amiloidoz nedenleri nedir?

Amiloidoz hastalığına ”multiple miyelom” yani kemik iliğindeki plazma hücreleri kanseri gibi belli başlı kanser türleri, Hodgkin Hastalığı, tanısız Ailesel Akdeniz Ateşi , geçirilmiş tüberküloz gibi hastalıklar geçirmiş olan kişilerde rastlanabilir. Aynı zamanda uzun süre diyaliz tedavisi görmüş hastalarda da bu hastalığın görülme riski yüksektir. Hiçbir hastalığa bağlı olmadan, nedeni belli olmadan da oluşabilir.

Amiloidoz risk faktörleri nedir?

Bu hastalık 50 yaş üzeri kişilerde, böbrek hastalığından kaynaklanabildiği için uzun süre diyaliz almış olan kişilerde görülebilir. Ayrıca kronik enfeksiyonu ya da iltihaplı hastalıkları olan, ailesinde bu hastalığı geçirmiş ve de multiple miyelom olan hastalarda da görülme riski oldukça fazladır.

Amiloidoz komplikasyonları nedir?

Amiloidoz hangi organda birikirse o organın çalışmasını engeller. Amiloidoz ile kalp, böbrekler, karaciğer, dalak, sinir sistemi, mide ve bağırsaklar etkilenebilir. Bu hastalık genel olarak nadir görülmektedir. Özellikle zeminde kronik bir hastalığı olmadan gelişen amiloidoz hızlı seyirli ve ölümcüldür.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Hastanın doktor randevusu öncesi çok iyi bir şekilde belirtileri analiz ederek doktora iletmesi gerekmektedir.

Amiloidoz tetkik yöntemleri nelerdir?

İlk olarak protein miktarının normalliğinden emin olmak için kan ve idrar testleri istenmektedir. Fakat amiloidozu kesin olarak teşhis etmek için doku örneğine ihtiyaç vardır. Mikroskopta incelenecek olan doku örneği, genellikle hastanın karın bölgesindeki yağlardan,rektumdan, deriden, sinirlerden, karaciğerden, böbrekten ve diş etinden alınabilir. Alınmış olunan doku amiloid ile reaksiyona giren bir boyayla yapılır. Sonuçlar mikroskopta analiz edilir ve tanı konulur. Patolojik inceleme sonrası kesin tanı konulur.

Amiloidoz tedavi yöntemleri nelerdir?

Henüz amiloidoz için özel olarak uygulanan bir tedavi çeşidi yoktur. Amiloidoza neden olan bir hastalık varsa bu hastalık tedavi edilerek amiloidozun ortadan kalması beklenir. Amiloidoz da sadece şişme ve hassasiyeti engelleyen ilaçlar ve ağrı kesiciler kullanılmaktadır. Özellikle böbrek amiloidozu olan hastalar kolşisin adlı ilaçtan fayda görebilir.

Amiloidoz Yaşam Stili Önerileri

Kişinin kendisini gıda açısından çok iyi bir şekilde beslemesi gerekmektedir. Sağlıklı ve zengin bir beslenme şekli bu hastalık için büyük önem taşır. Doktor vücudun zarar görmesiyle birlikte hastaya özel diyetler de önerebilir. Bu diyetleri dikkatli bir şekilde uygulamakta oldukça önemlidir. Bu hastalıkla ilgili sürekli tedavi yöntemleri geliştiği için bu yöntemleri dikkatlice takip etmek, kontrolleri aksatmamak da önem taşımaktadır. Kişinin sigara içmemesi gerekmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Alzheimer Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Halk arasında ‘’Bunama’’ olarak bilinen Alzheimer, henüz nedeni tam aydınlatılamayan şekilde beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi nedeniyle olmaktadır.

Haber Merkezi / Hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş büzüşmeye başlar ve küçülür. Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, bir kanser hastalığı değildir.  Çok nadir (yaklaşık 100 hastanın 5’inde) olmakla birlikte ırsi formları da mevcuttur ama bunlara nadir rastlanmaktadır.

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de bir takım risk yaratan durumlar günümüzde tanımlanmıştır.

Bunlar:

Yaş (değiştirilemez faktör)
Geçmişte depresyon (değiştirilebilir faktör)
Damar hastalıkları (Kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kolestrol yüksekliği…) değiştirilebilir faktörler
Geçmişte ciddi kafa yaralanmaları
Düşük eğitim düzeyi
APOE4 taşıyıcılığı.

Alzheimer belirtileri nedir?

Genellikle beynin kullanılması gereken her işte zorluk çekilir: kişi konuşulanı takip etme, plan yapma, yapılacakları sıraya koyma, sorunları çözme ve karar verme gibi konularda zorlanır.
İlaveten, yaşanan diğer bozukluklar ve zorluklar şunlardır:
Yeni şeyleri öğrenememe, az önce söylenenleri veya görülenleri hatırlayamama. En sonunda uzun zamandır hafızada olan bilgilerinde kaybolması;
Oryantasyon bozukluğu: Zaman ve mekanı karıştırma. Hangi gün, ay veya yılda yaşadığını bilememe, hangi yerde ya da nerede olduğunu hatırlayamama;
Konuştuğu dili anlama ve kullanmada bozukluklar (afazi);
Etrafındaki eşyaları (nesneleri) ve sesleri tanıyamama ve ne işe yaradıklarını bilememe (agnozi);
İşlemleri yerine getirmekte zorlanma, genellikle işlemlerin gerçekleştirilmesinde gerekli olan sıralamada sorun yaşama (apraksi);
Düşünme ve durumları değerlendirmede zorlanma.

Bu bozuklukların yanı sıra, davranış veya kişilik değişikliği oluşabilir. Kişi şüpheli, huzursuz veya hırçın (agresif) olabilir. Diğer taraftan, kişi duygusuz veya ilgisiz olabilir, olay ve nesnelere karşı kayıtsız kalabilir. Kişinin ruh hali aniden değişebilir. Bazı Alzheimer hastalarında hastalık çok çabuk ilerler, bazı hastalarda ise nispeten yıllarca normal bir hayat sürdürülebilir.

Alzheimer’ın nedenleri nedir?

Alzheimer hastalığında beyindeki sinir hücreleri dokusunda beta-amyloïd olarak bilinen bir tür anormal protein birikimi oluşmaktadır. Bu protein birikimi beyinden atılamaz hale geliyor. Araştırmacılar bu birikim ve plaklardan dolayı sinir hücreleri arasındaki bağlantıların bozulduğunu ve sinir hücrelerinin helak olduğunu düşünüyorlar. Dolayısı ile beyin düzgün çalışamaz hale geliyor ve beyin hücrelerinin ölümü gerçekleşiyor.

Alzheimer’ın Risk Faktörleri Nedir?

Alzheimer hastalığında; 65 yaş ve üzerindeki kişiler ve ailesinde Alzheimer hikayesi olanlar risk grupları arasında gelmektedir. Bunun yanında eğitim seviyesi Alzheimer’da önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır. Eğitim ve kültürel seviyesi yüksek olan kişilerde sinirsel iletişim daha kuvvetli olmakta ve alzheimer olma riski düşmektedir.

Alzheimer’ın komplikasyonları nedir?

Alzheimer hastalığında kişi kendine bakamadığı için diğer hastalıklara yakalanması kolay olacaktır. Özellikle yemek yemede ve yutmadaki zorluklardan dolayı akciğere veya solunumum borusuna kaçan yiyecekler enfeksiyona ve zatürreye neden olmaktadır. İdrar kaçırma durumlarından dolayı da idrar yolu enfeksiyonları sık sık görülmektedir. Bunun yanında düşme ve çarpma gibi durumlarla küçük veya büyük travmalar da yaşanmaktadır.

Alzheimer için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Alzheimer hastalığında hasta yakınlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Hasta yakınlarının hastayı yakından takip etmesi, hal ve hareketlerini gözlemleyip, belirtileri doktora doğru şekilde aktarmaları gerekmektedir.

Alzheimer tetkik yöntemleri nelerdir

Alzheimer’da tek başına tanı koymaya yardımcı olacak bir test bulunmamaktadır. Nörolojik muayene yanında kan tahlili, zihinsel testler, beyin görüntüleme testleri, EEG, SPECT, lomber ponksiyon ve psikiyatri konsültasyonu gibi tetkiklerle alzheimer teşhisi konulmakta ve hastalık evrelendirilmektedir.

Alzheimer’ın tedavi yöntemleri nelerdir?

Alzheimer hastalığının kesin tedavisi henüz mümkün değildir. Var olan tedaviler ise durumu destekleyici olarak uygulanır. Bazı ilaçlar ile hastalık sürecini yavaşlatmak ve bazı belirtilerin şiddetini azaltmak mümkündür. İlaçlar Alzheimer hastalığını kesin tedavi edemez, sadece hastalığın illerlemesini yavaşlatabilir. İlaçların oldukça mütevazi tedavi edici etkisi vardır. Etkili olduğunda ise genellikle dikkat, konsentrasyon ve konuşma yeteneği konusunda olur, hafıza üzerinde bir etkisi yoktur. İlacın kimde etkili olup olmayacağı önceden bilinemez. Hastaların yüzde 30’ unda yan etkileri ortaya çıkar.

Alzheimer hastaları için yaşam stili önerileri

Hem Alzheimer hastalarının hem de ailelerinin eski yaşamlarına devam edebilmeleri için aile yakınlarına büyük bir rol düşmektedir. Kendi kendilerine bakamayacak olan alzheimer hastalarına şefkat ve anlayışla yaklaşılmalı ve ilaç kullanımı düzenli şekilde yapılmalıdır. Ev içinde bu hastaların güvenliğini sağlayacak birtakım değişiklikler yapılmalı, düşme ve çarpma gibi durumlara karşı önlem alınmalı, sokağa tek başına çıkıp kaybolmaması için dikkat edilmelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Alkol – Madde Bağımlılığı Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bir yada birkaç maddeye aynı anda gelişebilir ve madde alınmadığı zaman fiziksel ya da ruhsal kötü belirtilere yol açan Alkol – Madde bağımlılığı, kişinin tüm yaşamını olumsuz etkileyen ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık türüdür.

Haber Merkezi / Bağımlı olan kişi tedavi görmüş bile olsa tüm yaşamı boyunca bağımlı olduğu maddeye karşı hassas kalacağını unutmamalıdır.

Alkol – Madde bağımlılığının kriterleri:

Kişi tarafından alışkın olduğu hissin yaratılması için, kullanılan maddenin dozunun arttırılıyor olması.
Kişinin kullandığı maddeyi almayı tasarladığı miktardan fazla miktarda ve sürede kullanması.
Kişinin kullandığı maddenin dozunu azaltması ya da maddeyi bırakması sonucunda, yoksunluk belirtisi dediğimiz bir takım ruhsal ve bedensel sıkıntılar içerisine girmesi.
Yoksunluk belirtisi hisseden kullanıcının madde alması ile rahatlama hissetmesi.
Kişinin maddeyi bulmak ve kullanmak için gereğinden çok zaman harcaması.
Kişinin kullandığı maddeden dolayı ruhsal bedensel ve sosyal açıdan zarar görmesine rağmen kullanıcı olmaya devam etmesi.
Madde etkisinde kaldığı için kendisinden beklenen yükümlülükleri yerine getirememesi.
Kişinin kullandığı maddeyi bırakmak için başarısız girişimlerinin olması Bu maddelerden 3 yada daha fazlasının bulunması kişinin madde bağımlısı olduğunun göstergesidir.

Bağımlılık yapıcı maddeler nelerdir?

Tütün
Alkol
Esrar
Atropin,Akineton ( Antikolinerjiler )
Morfin Kodein ( Oproi,dler )
Eroin
Dolantin
Tedavi amacı ile kullanılan bazı ilaçlar.

Alkol – Madde bağımlılığı belirtileri nedir?

Alkol ve madde bağımlılığında vücut düzenli olarak bu maddeleri alma isteği duyar. Alınmadığı durumda ise uykuya dalmakta güçlük, rahatsızlık, gerginlik, huzursuzluk gibi durumlar görülür. Kişideki fiziksel belirtiler ise aşırı terleme, titreme, nabzın 100’ün üstüne çıkması, kilo kaybı, uykusuzluk, bulantı ve kusma olabilir. Kişi alkol almadığı 1 ya da 2 gün içinde halüsinasyonlar görüp, bulunduğu yeri ve zamanı karıştırabilir.

Alkol – Madde bağımlılığı nedenleri nedir?

Kişi alkol ve maddenin geçici mutluluk ve rahatlama duygusu verdiğine inandığından madde kullanımına başvurabilir. Kişinin bulunduğu çevre bu maddeleri kullanmaya başlamasında önemli bir faktördür. Maddenin beyni uyuşturma özelliklerinden kaynaklı geçici olarak rahatlama duygusu vermesi ilerleyen zamanlarda olumsuzluklardan kaçış yolu olarak görülmesi ile birlikte bağımlılığı düzenli hale getirir.

Alkol – Madde bağımlılığı risk faktörleri nedir?

Alkol ve madde bağımlılığında kişinin psikolojik durumu çok önemlidir. Genellikle depresyonda olan kişilerde bu tarz bağımlılıklar görülür. Kişinin kendini yalnız hissetmesi kişiyi bu tarz bağımlılıklara yönlendiren faktörlerden biridir.

Alkol – Madde bağımlılığı komplikasyonları nedir?

Alkol ve madde bağımlılığı beyin ve vücudun pek çok işlevini olumsuz yönde etkilemektedir. Düzenli kullanım sonrası bırakılsa dahi beyinde kendini onaramayan hasarlara yol açmaktadır. Kişinin hafıza, algılamada güçlük gibi günlük hayatını etkileyen durumlara sebebiyet vermektedir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Madde ve alkol bağımlılığındaki en önemli adım kişinin bağımlılığı gerçekten hayatından çıkarmak istemesidir. Tedavi sürecini atlatmış yaşamlarına normal bir şekilde devam eden kişilerin hayat öykülerini okuyup bu tarz toplantı ve seminerler düzenleyen kuruluşların etkinlikleri bu süreçte önemlidir. Bunlar hastanın motivasyonunu yüksek tutacaktır. Hastanın tedaviye karar verip doktor randevusu oluşturması gerekmektedir.

Alkol – Madde bağımlılığı tetkik yöntemleri nelerdir?

Alkol ve madde bağımlılığının tetkikleri için 2 yöntem vardır. Bunlar idrar testi ve saç testidir. İdrar testleri kişinin kullandığı maddeye göre değişiklik gösterir. Genel bir sonuç yerine ortalama son 3 gün içerisinde kullanılan maddeyle ilgili bir sonuç verir. Saç testi böyle bir durum için daha kesin sonuç vermesine rağmen daha maliyetli bir yöntemdir. Saç testi ise ortalama son 3 aylık dönemdeki madde kullanımıyla ilgili sonuçlar çıkarır.

Alkol – Madde Bağımlılığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavi, hastanın ihtiyaçları doğrultusunda farklı şekillerde uygulanabilir. Tedavi süresince bireysel ve grup tedavileri uygulanabilir. Bu kişinin motivasyonunu yüksek tutması ve tedaviye devam etmek istemesi çok önemlidir. Bu süreçte ilaç tedavileri hastanın bağımlılığı atlatması için sıkça başvurulan yöntemler arasındadır.

Alkol – Madde bağımlılığı yaşam stili önerileri

Alkol ve madde bağımlıları tedavi sürecinde yaşadığı sıkıntıları ve kullandığı maddenin onda oluşturduğu hasarları iyice kavrayarak yeniden başlamaması için gerekli önlemleri almalıdır. Alkol veya uyuşturucu maddeyi bıraktıktan sonraki aylarda bu alışkanlıkları tekrar edinme riski çok yüksektir. Bu yüzden kişinin tedaviye ilk yıllar devam etmesi çok önemlidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın