Atila Er kimdir?
17 Aralık 1956 yılında Manisa’nın Salihli İlçesine bağlı İğdecik Köyü’nde dünyaya gelen Atila Er, 1976’da Salihli Endüstri Meslek Lisesinden mezun oldu. 1980 yılında Devlet Su İşleri İzmir II. Bölge Müdürlüğünde teknik hesapçı olarak çalışmaya başladı ve buradan emekli oldu.
Haber Merkezi / Kıbrıs-Balkanlar-Avrupa Türk Edebiyatları Kurumu’nun (KIBATEK) kuruluşunda görev aldı ve kurumun İzmir’deki merkezinde sekreterlik yaptı. Şiirleri; Yeni Asır, Yeşil Bornova gazeteleri ile Teos, Tını, Size, Şiir Defteri, Kirli, Kırk Merdiven, Çağdaş Türk Dili, Aydınca, Yazın, Damar, Minerva gibi bazı yerel edebiyat dergilerinde yayımlandı. Şiirlerinden bazıları İngilizce ve Bulgarcaya çevrildi. İzmir’de yaşayan Atila Er, evli ve iki çocuk babasıdır.
Atila Er’in ilk şiiri Gitsem, Yeni Asır gazetesinde yayımlanmıştır. Toplumcu gerçekçi anlayışla şiirler yazan Atila Er, şiirin kendisine ne ifade ettiğini şu sözlerle ifade eder: “Şiir benim için bir yaşam şekli. Kendimi yaşamda daha iyi ifade ettiğimi düşündüğüm bir sanat disiplini. Şiir olmasaydı gerçekten kendimi bir boşlukta hissederdim diye düşünüyorum. İyi ki şiir var, iyi ki şiire bulaşmışım, iyi ki şiir beni kabul etmiş”. Zaman kavramına birçok sanatçının hangi sanat disipliniyle uğraşırsa uğraşsın hayat verdiğine inanan şair, zaman kavramını şiirlerinde yoğun olarak kullanır. Sura&Toplu Şiirler adlı kitabında şair, 11 ayın her biri için yazdığı şiirlere yer vererek zaman kavramına verdiği önemi gözler önüne sermiştir.
Bu şiirler içerisinden Aralık ve Ağustos şiirleri, çeşitli şiir yarışmalarında ödüllere de layık görülmüştür. Şiirlerini yazarken Sait Faik Abasıyanık, Behçet Necatigil gibi şairlerden esinlenen şair, yazdığı şiirleri esinlendiği şairlere ithaf etmiştir. Antik çağlarda yaşayan insanların korktukları, anlam veremedikleri olaylar karşısında yarattıkları Tanrılardan ve bu Tanrıların insanlar üzerindeki etkisinden hep etkilendiğini belirten şair bu etkilenişi şiirine yansıtarak mitolojik unsurlara da şiirinde yer verir.
“Şiir edebiyatın giriş kapısı, öykü mola odası, roman çıkış kapısıdır.” diyen Atila Er, şiirin yanı sıra öykü, deneme ve çocuk kitapları da kaleme almıştır. Zekarat adlı, öykülerden oluşan kitabı hakkında Er’in şu söyledikleri dikkat çekicidir: “Zekarat sözcüğünü çocukluk yıllarımda da duyardım. Önceleri kavrayamadığım bu sözcüğün ölümle burun buruna gelenler için söylendiğini öğrendim… Ölmeye yakın kişi artık geleni gideni tanıyamaz, konuşamaz, bir şey yiyip içemez. Bu durumda olan hastaya ‘zekarata girdi’ denirdi”. Çocukluğunda şahit olduğu bu durumu öyküleştiren Er, öyküsüne de aynı ismi vermiştir. Atila Er, şiir ve düzyazıyla harmanladığı çok yönlü bir edebi kişiliğe sahiptir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)