Anubis: Antik Mısır’ın Yeraltı Dünyası Tanrısının Sırları

Anubis’in Mısır hiyerogliflerindeki adı “Inpu” veya “Anpu”dur (Yunanca “Anubis” sonradan ortaya çıkmıştır). Anubis’in unvanları arasında “Mumyalamanın Efendisi”, “Nekropolün Koruyucusu” ve “Kutsal Toprakların Tanrısı” bulunur.

Haber Merkezi / Anubis’in çakal başlı tasviri, çakalların mezarlıkların çevresinde dolaşmasından gelmektedir. Bu hayvanlar, Mısırlılar için hem ölümle hem de vahşi doğanın koruyuculuğuyla ilişkilendirilirdi.

En yaygın anlatıya göre, Anubis, Osiris ile Nephthys’in (Set’in karısı) gayrimeşru oğludur. Nephthys, Osiris’ten hamile kalır ve bebeği (Anubis’i) terk eder; onu İsis bulup büyütür. Başka bir anlatıda, Anubis’in annesi çakal tanrıça Anput veya inek tanrıça Hesat’tır.

Anubis’in mitolojideki en önemli rolü, Osiris efsanesinde ortaya çıkar. Osiris, kardeşi Set tarafından öldürülüp parçalara ayrıldığında, Anubis devreye girer. İsis ve Nephthys ile birlikte Osiris’in bedenini toplar, parçalarını birleştirir ve onu mumyalar.

Bu olay, Anubis’i mumyalama sanatının mucidi yapar. Ayrıca Osiris’in öbür dünyanın hakimi haline gelmesine yardım eder, böylece kendisi de Osiris’in yardımcısı konumuna yerleşir.

Anubis, Duat’taki (öbür dünya) “Kalbin Tartılması” töreninde merkezi bir figürdür. Ölen kişinin kalbini Ma’at’ın tüyüne karşı tartar. Kalp hafifse (dürüst bir yaşamın göstergesi), ruh Osiris’in huzur dolu Aaru’suna geçer. Kalp ağırsa (günahlarla doluysa), Ammit tarafından yutulur.

Anubis burada bir yargıç değil, adaletin uygulayıcısıdır; nihai karar Osiris’indir.

Bazı mitlerde Anubis, Set’e karşı Osiris’in intikamını almak için İsis ve Horus’a yardım eder. Set’in kaotik doğasına karşı Anubis, düzeni ve ölünün korunmasını temsil eder.

Antik Mısır Eski Krallık’ta (MÖ 2686-2181) Anubis, öbür dünyanın birincil tanrısıydı. Mezar metinlerinde ve piramit yazıtlarında sıkça anılır.

Orta Krallık’tan (MÖ 2055-1650) itibaren Osiris öbür dünyanın hakimi olunca, Anubis onun yardımcısı konumuna geçti. Bu, Anubis’in rolünün değiştiğini değil, Osiris’in hikayesinin popülerleştiğini gösterir.

Anubis’in siyah rengi, ölümün karanlığını değil, Nil’in verimli toprağını ve yeniden doğuşu simgeler. Anubis, ellerinde sıkça bandajlar, kutsal yağlar veya “ankh” (yaşam anahtarı) ile tasvir edilir.

Anubis’in ana tapınma merkezi Cynopolis’ti (Yunanca “Çakallar Şehri”). Ancak Mısır genelinde mezarlıklarda ve mumyalama alanlarında ona adanmış sunaklar yaygındı.

Mumyalama yapan rahipler, Anubis maskeleri takarak ritüelleri gerçekleştirirdi; bu, tanrının ruhsal varlığını temsil ederdi.

Halk arasında Anubis, korkutucu bir tanrıdan çok, ölüleri koruyan ve adil bir geçiş sağlayan bir figür olarak sevgi ve saygı görmüştür.

Anubis’in Öbür Dünyadaki Rolü

Anubis, ölen kişinin bedenini öbür dünyaya hazırlamakla görevliydi. Mitolojiye göre, Osiris’i Set tarafından öldürüldükten sonra mumyalayan ilk tanrı Anubis’ti. Bu nedenle mumyalama sanatının mucidi ve koruyucusu olarak kabul edilir.

Ölen kişinin bedeninin çürümesini önlemek ve ruhun (Ka ve Ba) bedene geri dönebilmesini sağlamak için mumyalama sürecini denetlerdi. Bu, Mısırlılar için öbür dünyada sonsuz yaşamın temellerinden biriydi.

Anubis, ölen kişinin ruhunu öbür dünyaya, yani Duat’a (Mısır’ın yeraltı dünyası) götüren rehberdi. Çakal başlı olması, bu rolüyle bağlantılıdır; çünkü çakallar mezarlıkların etrafında dolaşır ve ölümle ilişkilendirilirdi.

Ruhun Duat’taki karmaşık yollarında kaybolmasını önler, onu yargılama salonuna kadar eşlik ederdi.

Anubis’in öbür dünyadaki en bilinen görevi, “Kalbin Tartılması” törenidir. Bu törende: Ölen kişinin kalbi, Ma’at’ın tüyüne (adalet, doğruluk ve düzeni simgeleyen tüy) karşı bir terazide tartılır.

Anubis, teraziyi ayarlar ve tartım işlemini yönetir. Eğer kalp tüyden hafifse (ki bu, kişinin dünyada dürüst ve ahlaklı bir yaşam sürdüğünü gösterir), ruh Osiris’in yönettiği Aaru’ya (sonsuz huzurun olduğu yer) geçer.

Eğer kalp tüyden ağırsa (günahlarla doluysa), ruh Ammit adlı yaratık (aslan, timsah ve su aygırı karışımı bir canavar) tarafından yutulur ve yok olur.

Anubis burada tarafsız bir gözlemci ve uygulayıcıdır; yargıç Osiris’tir, ancak Anubis süreci başlatır ve sonuçları uygular.

Anubis, mezarları ve ölülerin huzurunu korurdu. Hırsızlar veya kötü ruhlar tarafından rahatsız edilmemeleri için ölülerin başında nöbet tutardı.

Tapınaklarda ve mezar yazıtlarında “Nekropolün Efendisi” veya “Kutsal Toprakların Bekçisi” gibi unvanlarla anılır.

Zamanla Osiris, öbür dünyanın hakimi olarak Anubis’in yerini aldı, ancak Anubis onun yardımcısı ve uygulayıcısı olarak kaldı. Osiris yargıyı verirken, Anubis lojistik ve ritüel rollerini üstlenirdi.

Bazı mitlerde Anubis, Osiris ve Nephthys’in oğlu olarak görülür, bu da onu öbür dünya hiyerarşisinde önemli bir konuma yerleştirir.

Anubis’in siyah rengi, ölümün karanlığını değil, Nil’in verimli siyah toprağını ve dolayısıyla yeniden doğuşu simgeler. Bu, onun öbür dünyada sadece bir son değil, aynı zamanda bir başlangıç vaat ettiğini gösterir.

Çakal formu, vahşi doğadaki gözlemci ve koruyucu doğasını yansıtır.

Antik Mısır’dan Sonra Anubis

Antik Mısır uygarlığı, MÖ 31’de Roma İmparatorluğu tarafından ilhak edildiğinde (Kleopatra’nın ölümüyle), Mısır’ın yerel dinî gelenekleri ve tanrıları, özellikle Hellenistik ve Roma etkileriyle dönüşmeye başladı. Anubis de bu süreçten etkilendi:

Mısır, Büyük İskender’in fetihlerinden sonra Hellenistik dünyanın bir parçası oldu (MÖ 332). Bu dönemde, Yunanlar Anubis’i kendi tanrılarıyla eşleştirmeye çalıştı. Anubis, Yunan mitolojisindeki yeraltı tanrısı Hades veya rehber tanrı Hermes ile ilişkilendirildi.

Özellikle Hermes’le birleşimi, “Hermanubis” adlı bir figürün ortaya çıkmasına yol açtı. Hermanubis, hem rehberlik (psychopomp) hem de ölümle ilgili özellikler taşıyan bir tanrı olarak tapınıldı.

Çakal başlı tasviri yumuşatıldı; daha insanî bir formda, elinde bir asa veya anahtar tutarken betimlendi.

Roma İmparatorluğu Mısır’ı ele geçirdiğinde, Anubis kültü Roma dinine entegre edildi. Romalılar, egzotik Mısır tanrılarına ilgi duyuyorlardı ve Anubis, İsis ve Osiris gibi tanrılarla birlikte Roma’ya yayıldı. Özellikle İsis kültüyle bağlantılı olarak tapınaklarda yer aldı.

MS 4. yüzyılda Hristiyanlık Roma İmparatorluğu’nun resmî dini olduğunda, Anubis gibi pagan tanrıların tapınımı azaldı, ancak sembolizmi tamamen yok olmadı. Ölüm ve öbür dünya rehberi rolü, Hristiyan azizlerden Aziz Christopher (yolcuların koruyucusu) veya Aziz Mikail (ruhları cennete taşıyan melek) gibi figürlere dolaylı yansımış olabilir.

Anubis, Mısır’dan sonra popüler kültürde yeniden canlandı. 19. yüzyılda Mısırbilim (Egyptology) çalışmalarıyla birlikte, Anubis batı dünyasında gizemli ve karizmatik bir figür haline geldi.

Bugün filmlerde (örneğin The Mummy), kitaplarda ve video oyunlarında sıkça görülüyor. Çakal başlı, gizemli ölüm tanrısı imajı, modern sanatta hâlâ güçlü bir sembol.

Anubis’in Mısır Dışındaki İzleri

Mısır’ın komşu kültürlerinde Anubis’in doğrudan bir kopyası olmasa da, ölümle ilişkilendirilen köpek/çakal figürleri farklı mitolojilerde görülebilir (örneğin, Fenike veya Nubia kültürlerinde).

Orta Çağ ve Rönesans’ta, Anubis’in mumyalama bilgisi simyacılar için gizemli bir ilham kaynağı oldumuştur.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir