Akşener, Ekonomi Üzerinden İktidara Yüklendi
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, yeni yılda açıklanan zamlara ve enflasyona ilişkin, “Devletin tüm kalemlerinde en az yüzde 120’ler seviyesindeki zamları kim yaptı? Makyajlı enflasyon rakamlarının bile üzerine çıkan zamları sen yaptın Sayın Erdoğan. Sizin sırtınızda bir küfe var ama orada 85 milyon vatandaşımız yok, 5 müteahitiniz, yandaşlarınız var” dedi.
Haber Merkezi / 8 bin 500 TL olarak belirlenen asgari ücret ile ilgili Akşener, “Türk İş’in açıkladığı açlık sınırı 8 bin 137 liraydı. Asgari ücretin bu yüzden 9 bin 600 lira olmasını, vatandaşların hiç değilse birkaç ay nefes almasını önermiştik. Açıklanan asgari ücret, açlık sınırının sadece 370 lira üzerinde. Maalesef enflasyonun yakıcı artışı doğrultusunda önümüzdeki ay muhtemelen açlık sınırının altında kalacak. İktidarın izlediği, mevcut yol, çok kısa bir süre içinde, enflasyonu arttırarak, asgari ücret zamlarını eritir.” ifadelerini kullandı.
Emeklilere yüzde 25’lik zam açıklamasına da tepki gösteren Akşener, “Eğer asgari ücret, adı üstünde asgari ücretse o zaman, nasıl oluyor da asgari ücretin altında emekli maaşı verilebiliyor? Emeklilerimizi daha fazla yokluğa mahkum etmeyin. Emekli maaşlarını bir an önce asgari ücret düzeyine çıkarı. Artık bu sesi duyun” dedi. Türkiye’nin ekonomik gidişatıyla ilgili konuşan Akşener, 2022 yılında “tarihin en yüksek dış ticaret açığı ve en yüksek üçüncü enflasyon” ile tamamlandığını belirtti.
Akşener ayrıca İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmaya da değinerek, “Eğer ki iktidardakiler kendilerini sandıkta iki kere yenen belediye başkanımızı sandıkta bir daha yenemeyeceklerini gördükleri için hukuk oyunlarıyla, kumpaslarla, bertaraf etmeye çalışıyorsa biz ona da dur diyeceğiz” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu:
Akşener’in konuşmasından satır başları:
30 Aralık Cuma günü, başkent Ankara, bir suikaste sahne oldu. Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e düzenlenen suikast, emniyet ve istihbarat birimlerini, ayağa kaldırması gereken bir olaydır. Güvenlik güçlerimizin, bu önemli olayın acilen aydınlatılması için, ellerinden geleni yapacağına inanıyorum.
Ailesinin bir özel talebi oldu. Soru önergesi, araştırma önergesi yapılmamasına dair Ayşe Ateş üzerinden bir talebi oldu. Bütün herkese duyurmakla mükellefim bunu. Allah yeniden hepsine sabır versin.
Ocağımızı saran, aklımızı yoran, kalbimizi yaralayan dertlerimize, derman aradığımız bir yılı daha, geride bıraktık. Yaşadığımız sayısız zorlukların içerisinde, bazen; bir gencimizin, bir çocuğumuzun, başarısıyla mutlu olduk. Bazen; Bir millî bayramımızın coşkusuyla umutlandık.
Bazen; Bir millî maçımızın sonucuyla gururlandık. Bazen; Bir mazluma uzanan yardım eliyle duygulandık.
Ve her zaman; Zulme ve zalimlere karşı, dimdik duran bir mücadele ruhuyla, dolup taştık. İşte şimdi; O ruhun, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağı zamandayız. Çünkü bu yıl, çok kıymetli bir dönüm noktasındayız. Çünkü bu yıl; büyük Türk Milleti’nin, tarihteki en parlak başarılarından biri olan Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılındayız.
Nasıl ki; 1923 yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün önderliğinde, şanlı millî mücadele ruhumuzla, Türkiye’yi en muhteşem zirveye çıkardıysak; 2023 yılında da; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyla, aynı ruhla, aynı inançla, aynı azimle, Türkiye’yi, içine düştüğü bu girdaptan, çekip çıkaracağız!
Artık, gün gibi ortada duruyor ki; o sene, bu sene! Hiç kimsenin şüphesi olmasın: Bu sene, geçtiğimiz tüm senelerden, farklı olacak. Çünkü bu sene; Cumhuriyetimizin ikinci asrının şafağında, Türk Milleti, yeniden tarih yazacak! 2023 yılıyla birlikte Türkiye; kurucu değerlerine, yeniden kavuşacak!
2023 yılıyla birlikte Türkiye; Bir elinde demokrasinin, diğer elinde de, kalkınmanın meşalesini tutacak! 2023 yılıyla birlikte Türkiye; Huzurla, umutla ve bereketle dolacak! Emin olun, çok az kaldı!
Daha önce söyledim, şimdi de tekrar etmek istiyorum: Aslında rakamların büyümesi, hiçbir şey ifade etmiyor. Önemli olan, enflasyonu aşağı çekmek. Önemli olan, insanımızın, alım gücünü artırmak. Önemli olan, verimliliği sağlamak.
Çünkü; enflasyon sarmalı sürdükçe, gelen ücret artışları, refahı arttırmaz. Üstelik, hane halkının, özel sektörün ve kamunun, mali dengelerinde de, bozulmaya neden olur. İktidarın izlediği, mevcut yol, çok kısa bir süre içinde, enflasyonu arttırarak, asgari ücret zamlarını eritir.
Yani; enflasyon sorununu çözmediğiniz müddetçe; asgari ücreti, 10 bin lira yapsanız bile; vatandaşın, alım gücünü ve refahını artıramazsınız. Eğer ki, milletimize bir faydanız dokunsun istiyorsanız; öncelikle enflasyonu düşürün!
Ama şimdiden söyleyeyim: Ne Nebati Bakan’ın, ışıltılı gözleri ve boş sözlerine, ne de, Sayın Erdoğan’ın tarot fallarına bakarak, enflasyonu düşüremezsiniz.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için, öncelikle; Memleketi, “Recep Tayyip Erdoğan retrosundan”, çıkartmak gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için; Liyakatsiz, ciddiyetsiz ve beceriksiz yöneticileri, derhâl kapının önüne koymak gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için; Ekonomide güveni, istikrarı ve öngörülebilirliği sağlamak, akıl ve bilim dışı politikalara, bir an önce, son vermek gerekir.
Çünkü, enflasyonu düşürmek için; Kurumları ayağa kaldırmak, kurumsal aklı ve hafızayı devreye sokmak, Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere, kurumlara bağımsızlıklarını, yeniden iade etmek gerekir.
Çünkü enflasyonu düşürmek için; Serbest piyasa kurallarını, hiçe sayan uygulamalara, derhâl son vermek, para ve maliye politikalarını, uyumlu hâle getirmek gerekir. Ez cümle; Enflasyonu düşürmek için; Bay Kriz ve ucube sisteminden, kurtulmak gerekir!
Değerli arkadaşlarım; Aslında Sayın Erdoğan da, gidişatın farkında… Nereden mi biliyorum? Giderayak, “seçimi kaybetsek de, bu işte yokum.” dediği işleri, birer birer yapmaya başladı da, oradan biliyorum. Evet, EYT düzenlemesinden bahsediyorum. Eee demek ki, artık seçimi kaybedeceğini, o da, yavaş yavaş içselleştirmeye başladı…
Ama yanlış anlaşılmasın: Biz bu durumdan, ziyadesiyle memnunuz. Muhalefet korkağı bir iktidarın, her gün, biraz daha sözümüze gelmesini, büyük bir keyifle izliyoruz. Hatta, önümüzdeki seçimlerden sonra, hiç değilse, insan içine çıkabilmeleri için, bundan sonra da, bizi takip etmelerini, kendilerine tavsiye ediyoruz.
Hep söylediğim gibi: Bizim çözümlerimiz, projelerimiz, mirî maldır. Alsınlar kullansınlar. Yeter ki, milletimize faydası olsun. Bu vesileyle; Yıllarca yılmadan, yıkılmadan, müthiş bir hak mücadelesi yürüten, Kırmadan, dökmeden, haklarını arayan, ve sonunda, o haklarını söke söke alarak, esas tebriği hak eden, EYT’li kardeşlerimi, yürekten kutluyorum. Düzenleme, milletimize ve memleketimize, hayırlı, uğurlu olsun.
Değerli EYT’li kardeşlerim; Sonu zaferle biten bir mücadeleye imza attınız. Gücünüzü gösterdiniz ve kazandınız. Ama şunu asla unutmayın ki; Size EYT müjdesi verenler; hakkınızı teslim etmek için adım atmadılar. Buna mecbur kaldılar! Çünkü siz, onları mecbur bıraktınız! Siz, tek adama ve ucube sistemine, diz çöktürdünüz! İnadını kırdınız! Söylediklerini yedirdiniz!
Yaa sandık korkusu, işte böyledir! Koltuk elden gidiyor kaygısı, işte böyledir! Millet iradesinin yenilmez gücü, işte böyledir! Seçmenin yeniden velinimet olması, işte böyledir!
Siz bugüne kadar; Birleştiniz, mücadele ettiniz ve hakkınız olanı aldınız. Hiç merak etmeyin ki, biz de bugünden sonra; Bu kanunun, bir an önce Meclisten geçmesi için, elimizden geleni yapacak, söke söke aldığınız hakkı, yasa ile taçlandıracağız.
Ayrıca hakkaniyet gereği; 1999 yılı öncesi sisteme girmiş olan, potansiyel EYT’lilerin de, bu düzenlemenin, kapsamı içine alınmasını sağlayacağız!
Bu iktidar, ne söylediyse yalan çıktı! Bu iktidar, nereye elini attıysa fos çıktı! Bu iktidar, elinde topladığı tüm yetkilere rağmen, devlet yönetiminde çırak çıktı!
Şimdiye kadar yapabildikleri tek şey, oluşturdukları ekonomik yıkıntının üzerine, branda sermek oldu. İşte bu yüzden de; ülkeyi yönetmek yerine, algıyı yönetmeyi seçtiler. Gerçeklerle yüzleşmek yerine, yalanlarda boğulmayı seçtiler. Demokratikleşmek yerine, otoriterleşmeyi seçtiler.
Nitekim bu sebeple; 2022 yılı da, sansürlerle, baskılarla ve yasaklarla geçti. Medyayı ele geçirdikleri yetmedi; sosyal medyaya ellerini uzattılar. Yalanla beslenen siyasetlerine,
dezenformasyonu bahane kıldılar.
Düşünenin, hain olduğu, konuşanın, çürük olduğu, itiraz edenin, terörist olduğu, hak arayanın, şükürsüz olduğu, “Ekrem” olmanın ise, düpedüz suç olduğu,
Ez cümle; Onlar gibi düşünmeyen herkesin, düşman olduğu, ucube bir düzen kurdular. 20 yıl önce, demokratikleşme iddiasıyla çıktıkları yolda; Siyaseti ve yargıyı bir dayatma aracı yaparak, hukuku her alanda askıya alarak, “dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışıyla, milletimize, aba altından sopa göstermeye çalıştılar.
Ama diğer yandan da; En çok onlar, demokrasi demeye başladılar. En çok onlar, özgürlük demeye başladılar. En çok onlar, hak, hukuk, adalet demeye başladılar.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar; Şuur altlarındaki hırslarını, törpüleyemediler. Koltuğa tapan nefislerini, köreltemediler. Ve milleti yok sayan nankörlüklerini gizleyemediler.
“Millet iradesi” diye diye geldiler; İşlerine gelmediği anda, millet iradesini çiğnediler. “12 Eylül” diye diye, “28 Şubat” diye diye geldiler; “6 Nisancı”, “14 Aralıkçı” olup çıktılar. “Bu fakiiir” diye diye geldiler; Karun gibi zengin oldular.
Ama hiç merak etmeyin; Er ya da geç, çiğnedikleri millet iradesinin altında ezilip, çekip gidecekler! Hem de geldikleri gibi gidecekler! Sandıkla gidecekler! Emin olun, çok az kaldı!
Eğer ki, iktidardakiler; Kendilerini, sandıkta, iki kere yenen belediye başkanımızı, sandıkta bir daha yenemeyeceklerini gördükleri için, hukuk oyunlarıyla, kumpaslarla, bertaraf etmeye çalışıyorsa; Biz, ona da, “DUR!” diyeceğiz.
Ve eğer ki, bugün, Türkiye’de, milletimiz; Dilediği gibi konuşamıyorsa; Dilediği gibi yaşayamıyorsa; Dilediği gibi eğlenemiyorsa; Hatta, iradesine bile, el uzatılıyorsa; Yani hürriyet, yerini istibdata bırakıyorsa; Biz, her zaman dimdik duracak; “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!” diyeceğiz.”