AK Parti Sözcüsü Çelik’ten “Süreç” Açıklaması: Müzakere Yok
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir” dedi ve ekledi:
“Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir. Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK sonrasında gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle: “Kongre sürecine doğru gidiyoruz. Kongrelerimizdeki coşku vatandaşlarımızın sürece sahip çıkmasında memnuniyet duyuyoruz. Geçtiğimiz gün acı bir kaybımız oldu. Ahmet İyimaya ağabeyimizi kaybettik. Çok zor zamanlarda cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı oldu.
Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu. Ferdi Tayfur’u da kaybettik. Çok nitelikli bizim sokaklarımızdan çıkmış. İnsanımızla birlikte yol yürümüş bir sanatçımızdı. Allah’tan rahmet diliyoruz. 2024’ten 2025’e değişmeyen önceliğimiz deprem konusundaki hassasiyetimiz. Cumhurbaşkanımızın bize kapalı toplantılarda hatırlattığı en önemli husus depremin unutulmamasıdır.
Türkiye’nin içinde ve Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde destek verdiği ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesindeki ziyaretleri ve tartışmaları görüyorsunuz. Bu tartışmalarla ilgili doğru kavramların kullanılması gerekir. Sayın Bahçeli’nin Türkiye’yi terörsüz bir ülke hedefine ulaştırmak için koyduğu güçlü bir inisiyatif var. Sayın Cumhurbaşkanımız hem başbakanlığı döneminde hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde çeşitli çalışmalara öncülük etti. Saatlerini harcadı. Bütün bu çerçevede aslında terör mekanizmasına başvuranların, en çok kullandığı argümanlardan biri siyasi yolun kapalı olduğu şeklindeydi.
Bu da terörün sebebi olamaz ama siyasi katılımın en verimli şekilde açıldığı dönemde de ivmesini yükselttiğini gördük. Bu tartışmaların sona erdirilmesi için büyük mesai harcandı. Kürt kardeşlerimizin bu meseleyle birlikte anılmasını emperyalist proje olarak gördük. Bu konuda en büyük iştahın Siyonistler tarafından olduğunu gördük. Kürt kardeşlerimiz onlara yüz vermediler doğru yerde durdular. Şimdi yanlış yerde duran terör örgütünün tutumuydu. Siyonistlerin 7 Ekimden beri tutumu bölge haritaların değişmesi yönündeydi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin mesajları çok açıktır; hedef terörsüz Türkiye’ye ulaşmaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden herhangi bir taviz söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir. Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir.
Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur. Bir çerçeve var ve bu çerçeve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel prensipleri çerçevesinde ortaya konulan çerçeve. Bugün gelinen noktada bölgedeki Kürt kardeşlerimizi emperyalist ve Siyonist projeler için lejyoner yapmaya çalışanlar var. Biz kardeşlik diyoruz. Cumhurbaşkanımızın o ilk zamanlarda Esad’ın reform yapma istediğinin gündemde olduğu zamanlarda Esad’a söylediği sözlerden bir tanesi ‘Suriye’deki Kürtleri eşit vatandaş olarak konumlandır’ şeklindeydi.
Şimdi mesele YPG ve PYD’ye geliyor. Esad rejiminin çökmesinden sonra Esad rejiminin türevi olarak kalmış tek yapı PYD, YPG yapısıdır. Bu çökmüş bir rejimin türevidir. Bulunduğu bölgelerde Kürtleri temsil etme kabiliyeti yoktur. Suriye’yi şu anda yönetenler ‘silahlı gruplar silahlarını bıraksın’ diyerek siyasi sistemin kurulmasında eşit unsurlar olsun dendiğinde, bu terör yapıların mantığı, Kürtleri yeni dönemin kazanımlarından mahrum bırakma şeklinde son derece yanlış tutumdur. Doğru olan oradaki örgütün kendisini feshetmesidir.
Orada Kürtleri temsil eden partiler olarak, başka partilerin içinde yer alarak Suriye’nin milli egemenliği ve toprak bütünlüğü içerisinde yollarına devam etmeliler. Bölgede herhangi etnik, mezhep unsuruna karşı dışlayıcı, onları haklarından mahrum etmeye çalışan yaklaşım olursa bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bölgedeki Kürt kardeşlerimize dönük, hiçbir dışlayıcı yaklaşıma müsamaha ile yaklaşmayacağımızı bir kez daha belirtiyorum.
Suriye’ye Batı’lı ülkelerden ziyaret gerçekleşiyor. Bu ziyaretlerden memnuniyet duyuyoruz; fakat Türkiye’yi burayı yönlendirecek yapı kurmakla eleştirenlerin reel karşılığı yoktur. Türkiye ‘Suriye Suriyelilerindir’ temelinde ve egemenliğinin korunması temelinde biz kardeşçe şimdiye kadar nasıl Suriye halkının yanında olduysak bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Biz bunları söylediğimiz zaman kendisine dış politika uzmanı olduğunu söyleyen birileri ‘Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz?’ diyor. Suriye’de olup biten her şey Hatay’ı, Antep’i, Kilis’i ilgilendiriyor. Burada ortaya çıkacak istikrarsızlığın ülkemize maliyet üreteceği son derce önemli.
Burada patronaj kurmaya dönük herhangi yaklaşımımız yok. Tamamen kardeşlik çerçevesinde bir yol arkadaşlığıdır. Tabii ki Batılı ülkelerin de buraya gitmesi, Suriye’ye yardımcı olacaklarını söylemeleri son derece kıymetlidir. Orada verilen mesajlarda problem var.”
“Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok”
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı’yı davetine ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:
“Sayın Özel’in konuşmasını dinledim. Birtakım Da Vinci şifreleriyle konuşuyor. Buna gerek yok, açık konuşsun. O kişinin ağzından da birtakım açıklamalar yapılıyor. Böyle şifreli konuşmaya gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Kendisiyle görüşmek isteyen çok sayıda belediye başkanı oluyor. Çok sayıda siyasiler oluyor. Devletin başı olarak mesaisinin elverdiği ölçüde kapısı herkese açık. İl ziyaretleri sırasında bir sürü belediye başkanı görüşmek arzu ediyorlar. Ortada illegal durum yok. Komplo teorisine bağlanacak herhangi bir şey yok. Çıkar ‘şöyle şöyle olmuş’ diye söyler. Decordere ihtiyaç olan konuşmalara gerek yok.
Biz ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar kazansın her ikisiyle çalışma ajandamız var demiştim. Seçilmiş Başkan Trump’la sayın Cumhurbaşkanımızın hukukunu biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızla çok kez bir araya geldiler. Aralarında sorunlara yaklaşımı ve çözümüyle ilgili yöntem oluştu. Gazze’de ateşkesin sağlanması ve soykırımın durmasını ifade ediyoruz. Gazze meselesinde bu durumun bir an evvel sona ermesi gerekir. Bu durumda yönetimin adım atması gerekir. Önemli olan atılacak adımlardır. Biz eylemlere bakacağız.
Bu ziyaretler normaldir, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yapılan görüşmeler son derece kıymetlidir. Sayın Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda ortaya çıkan mutabakattan ve birtakım cümleler hariç, onları düşersek eğer genel olarak kullanılan dil ve yaklaşımdan, ortaya çıkan mutabakattan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Daha önceki süreçlerin içerisinde ben ve Efkan Bey bulunmuştuk. Bütün bu meselenin safahatından alarak bugün neler yapılması gerektiğini biz buna ‘iç cephenin güçlendirilmesi’ diyoruz. Muhataplarımızın kullandığı literatüre onay veriyoruz diye bir şey yok. Burada gördüğümüz geçmiş dönemde ortaya çıkan savrulmaların, sabotajların etki etmemesi üzerine yüksek hassasiyet var.
Bazı siyasi partiler bu süreci konuşmak, cümle söylemek yerine konuları başka yerlere çekiyorlar. Müzakere ediliyor, taviz veriliyor diyorlar. Böyle bir taviz bizim siyasi tarihimizde olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu irade nettir; terörsüz Türkiye’dir. Buradan şehit ailelerimize en içten hürmetimi iletiyorum. Biz siyasi hayatımız boyunda şehit ailelerimizin ve gazilerimizin yanında olmayı şiar olarak kabul ettik. Burada herhangi bir şekilde şehit ailelerimizi incitecek, maneviyatlarına zarar verecek herhangi adımın atılması asla söz konusu olmayacaktır. Şehitlerimizin canlarını feda ettiler, egemenliğimiz ve toprak bütünlüğümüzü korumak için. Partimizde de Fatma Betül hanım şehit ailelerimizle yakın zamanda bir araya geldi.
Siyasi partiler çerçevesi içerisinde bu kabulü gerçekleştirdik. Gayet nezaketli ortamda karşılıklı olarak görüşlerimizi paylaştık. Görüşmenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemeyeceğiz. Bu görüşme trafiği bu aşamada bu şekilde tamamlanmıştır. İlişkiler çerçevesinde onların ve bizim mesaimiz var. Ortak bir tarih, ilerleyen zamanlarda bir ziyaret tabii ki mümkün olacaktır. Ancak şu anda böyle bir şey hayata geçmedi.”
Çelik, HTŞ lideri Muhammed el Colani’nin (Ahmed el Şara), Türkiye’yi ziyaret edip etmeyeceğine ilişkin soruya “Şara’nın Türkiye’ye ziyareti mümkün ancak yakın zamanla ilgili bir planlama yok” cevabını verdi.
“AK Parti kurulduğundan beri siyasi hareketin içerisindeyim. Bizim siyasi tarihimizde bu mezhepçilik meselesinin siyasi alana sokulmamasıyla ilgili ciddi hassasiyet ve birikimimiz var. Herhangi bir şekilde mezhep meseleleri siyasi tartışmaların parçası haline getirilmedi. Bunun ilk defa siyasi literatüre sokulması, 14-28 Mayıs seçimlerinden önce 6’lı Masa tarafından yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu bir tivit attı. Kendisini nitelendirerek ‘Alevi’ dedi. Siyasi tartışmaların ve mücadelelerin mezhep kimlikleri üzerinden yapılması son derece sakıncalıdır.
Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun mezhep meselesini gündeme getirmesi son derece yanlış ve sakıncalıdır. Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine, mezhebine bakmayız, aynı milletin parçalarıyız. İnsanların kimliklerine sahip çıkması iyi bir şeydir ama kimlikçilik kötüdür. Mezhebe ait olmak saygıdeğerdir ama mezhepçilik tehlikelidir. İnsanlar Sünni, Şii, Alevi olabilir, başka mezhebe mensup olabilir. Mezhep üzerinden siyasallaşmanın nasıl felaketlere götürdüğünü başka ülkelerde görüyoruz. Bu mezhep tartışmasını siyasi tartışma haline getiren ilk kişi CHP’nin eski genel başkanı ve 6’lı Masa’nın üyeleridir. Özgür Bey bir şey söyleyecekse oraya söylemelidir.
Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemimizde. Tatlıses’in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. ‘Siz varsanız bizde varız’ diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur. Önemli olan milletimizin istemesidir. Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de sayın Cumhurbaşkanımızın birikimlerinin ne kadar kıymetli olduğu her vesileyle görülmektedir. İnşallah en hayırlı şekilde bu süreçleri yürütürüz.”