Keşfedilmeyi bekleyen cennet ‘Arsuz’
Hatay’ın Arsuz İlçesi; Amanos Dağları ile Akdeniz’in masmavi berrak suları arasında bir sahil bandında yer almaktadır. Arsuz ve çevresi eşsiz doğa güzellikleriyle, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, yemyeşil yaylalarıyla, eğlence merkezleriyle, masmavi deniziyle her bütçeye uyan konaklama ve yeme içme tesisleriyle adeta cennet gibidir.
Dört mevsimde de ayrı bir güzelliğe bürünen Arsuz’da yerli ve yabancı turistlerin gezmek, eğlenmek ve dinlenmek için aradığı tüm imkanlar mevcuttur. Keşfedilmemiş ideal bir tatil mekanı olan Arsuz ve çevresi, tarihiyle, güneşiyle, dağlarıyla, altın gibi kumsal plajlarıyla, yaylalarıyla, şırıl şırıl akan pınarlarıyla, av turizmine yönelik imkanlarıyla, nefis mutfağıyla turizme açıktır.
Arsuz; Akdeniz’in en güzel koylarından birinde denize kadar uzanan bir yarım ada üzerinde kurulmuştur. Tertemiz denizi ve incecik kumuyla bölgenin önemli bir turizm merkezidir. Ele geçen kalıntılardan ve yazılı kaynaklara göre Arsuz’un en parlak dönemini Romalılar döneminde yaşadığını açıklamaktadır. Ünlü tarihçi ve coğrafyacıStrabon’a göre; Arsuz Kilikya bölgesinin en önemli şehirlerinden birisiydi.
Bir efsaneye göre; Antik dönemlerde Antioch olarak bilinen bugünkü Antakya kentinin kurucusu I. Seleucus Nicetor M.Ö. 300 yıllarında Arsuz’da karaya ayak basmış ve Demetrius’un kızı Stratonica ile burada evlenmiştir. Ortaçağda Port Bonel adıyla tanınan Rosun kentinden günümüze nekropol, antik yapı, mozaikler ve bazı yapı kalıntıları ulaşmıştır. Arsuz’un 8 km güneyindeki Sütunlü Liman Helenistik Dönem’e ait bir limanın kalıntılarıdır. Arsuz’un Merkezinde Mario Hanna adıyla bilinen kilise 1778 yılında yapılmış olup, 19. Yüzyılda restore edilmiştir. Zengin iç dekorasyonuyla, çan kulesiyle, hizmet alanı ve mezarlığıyla görenlerin ilgisini çekmektedir.
Gözcüleri geçip Hacıahmetli Köyü’nden sonra sola ayrılan 8 km’lik yol ziyaretçileri Meryem Ana’nın içinde yıkandığı ve Hristiyanlarca kutsal olarak kabul edilen Meryem Ana Havuzuna götürür, yöre halkı tarafından “Seydi” adıyla da bilinmektedir. Burada her yıl 14 Ağustos günü Hristiyan kardeşlerimiz dini bir tören yapmaktadırlar. Tamamen ağaçlı olup, nehir ve kaynak suların meydana getirdiği şarıltılar insanı adeta büyülemektedir.
Arsuz ve çevresi lüks otelleriyle, pansiyonlarıyla, kafeleriyle ve lokantalarıyla turizme tamamen açıktır. Bu bakımdan turizm alanında bir çok aktiviteye uygun bir yerdir. Çok sayıda tarihi eser, kale, cami, kilise, ören yeri, plajları ile turizm cennetidir. Amanos (Nur) dağlarındaki yüksek alanlar doğa yürüyüşü (trakking), yamaç paraşütü, av turizmi, yayla turizmi için ideal bir yerdir. Deniz kenarında gün batımını deniz manzarası ile seyrederek yemek yenebilecek otantik restorantlar ve eğlence merkezleri vardır. Arsuz’da kamp yapılabilecek yerler ve tesisler de mevcuttur.