Konya: Sahip Ata Camii ve Külliyesi
Sahip Ata Camii ve Külliyesi; Konya’nın Meram İlçesi, Sahipata Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 1258 – 1283 yılları arasında inşa edilmiştir. Mimarı Abdullah Bin Kellük’tür.
Sahip Ata Külliyesi;
Selçuklu veziri Hacı Ebubekir Zade Hüseyinoğlu Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan külliye; cami, türbe, hankâh, çifte hamam, çeşme ve dükkânlardan oluşur. Larende Caddesi üzerinde yer alan bu külliyenin inşasına ilk olarak 1258 yılında caminin yapımı ile başlanmış olup 1283 M yılında türbenin yenilenmesi ile tamamlanmıştır.
Külliye yerleşim planı; cami, caminin kuzey doğu köşesinde yapıdan bağısız halde bulunan çeşme, caminin güneyinde mihrap duvarına bitişik inşa edilmiş türbe, türbenin güney bitişiğinde hankâh, hankâhın doğu cephesinde dükkânlar ve yol aşırı karşısında da çifte hamam bulunur.
Külliyenin vakfiyesi bulunmamakta olup, 1863 tarihli bir şer’iyye sicil kaydında vakfın o yıllardaki mütevellilerinin, külliyenin 1278 tarihli vakfiyesini ellerinde bulundurduğu belirtir. Ancak bugün akıbeti hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Sahip Ata Camii:
Cami eski Konya surunun Larende Kapısı civarında olduğu için “Larende Cami” olarak da anılmaktadır. Yapı Sultan II İzzettin Keykavus’un hüküm yıllarında 1258 yılında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır.
Yapının mimarı taç kapı üzerinde yer alan sağdaki sebilin mukarnas köşe dolgusunda ki madalyonlarda ismi zikredilmiştir. Bu madalyonlardan sağdakinde “Amele Kölük” diğerinde ise “Bin Abdullah” yazılıdır. Bu kişi Ortodoks olup İslamiyet’i seçerek Müslüman olmuş, sarayda nakkaş ve mimarlık yapmış daha sonra Sahip Ata’nın yaptırdığı birçok eserde imzası olan bir mimardır.
Eski cami 1871 yılında yıldırım düşmesi sonucunda yıkılmış ve yine bu yıllarda yenilenerek bugünkü şeklini almıştır. Mimar Kölük’ün yapmış olduğu cami; mihrap önü kubbeli olup daha geniş ve taç kapıya kadar uzandığı düşünülmektedir. Ancak yapının birçok yeri değiştirilmiş ve caminin ebatları küçültülmüştür.
Bu anlamda bizim düşüncemiz Selçuklu yapılarındaki taç kapıların cephelere oranları düşünüldüğünde genel anlamda 3/1 veya 5/1 oranında taç kapıların yerleştirildiğini gözlemlemekteyiz. Burada taç kapı 3/1 cephe düzenlemesinde yerleştirildiği düşünülürse 9.55 cm genişliğindeki taç kapının üç katı büyüklükte yani 29 m civarında bir genişliğin olması söz konusudur.
Yangından sonra orijinal kısımlardan; taç kapı, mihrap ve mihrabın yer aldığı duvar ve iki yanındaki fil ayağı şeklindeki payandalar kalmıştır. Bazı araştırmacılar Sivas Gök Medrese, Erzurum Çifte Minareli Medrese gibi yapıları düşünerek bugünkü cami ile taç kapı arasındaki kalan kısımda bir medresenin olabileceğini ifade etmektedirler.
1825 tarihli şer’iyye sicilinde “…ekseni derunu cami olan karlık tamiri için 1600 kuruş…” ifadesi burada da Beyşehir Eşrefoğlu Camisinde bulunan kar kuyusuna benzer bir durumun da olduğunu göstermektedir.
Sahip Ata Hankahı:
Hankâh büyük merkezlerde yer alan ve genellikle büyük şeyhin, pirin türbesi bulunan geniş programlı tarikat yapılarına denir. Eşik anlamına da gelen “hankâh” Farsça’dan gelen bir kelime olup, bir yüceltme ve onurlandırma ifadesi olarak kullanılmıştır. İlahi kelimesi ile birlikte kullanıldığında “Allah’ın Katı” şeklinde bir mana kazanır. Hankâhlar birer dergâhtırlar.
Sahip Ata hankâhı plan olarak XIII. yüzyılın bilinen Selçuklu tekke ve hankâhları arasında en büyüğü ve simetriği olandır. Mimarı belli olmayan bu abidevi eserin Merv ve Tirmiz bölgelerindeki XI ve XIII. yüzyıllara ait merkezi kubbeli ve aksiyal eyvanlı Orta Asya evleri ile yakın benzerliği ile oldukça dikkat çekicidir.