Özel’den Bahçeli’ye Dikkat Çeken Yanıt: Bir Hesabı Var…

Kilis’te halk buluşmasında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sözlerine verdiği yanıtta, “Bir hesabı var. Hemen ben o hakaretlere karşı cevap vereceğim. Onu söyleyeceğim, bunu söyleyeceğim. Bu arada zaman dolacak. Neyi söyleyemeyeceğim? Çeyrek altın hesabını söyleyemeyeceğim. Emekliyi konuşamayacağım. Yayın bitecek, asgari ücretliye bir şey diyemeyeceğim” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İl Başkanları Toplantısı nedeniyle bulunduğu Kilis’te halk buluşmasında konuştu. Sözlerine Kilis’in düşman işgalinden kurtuluşunu kutlayarak başlayan Özel, şunları söyledi:

“28 Ekim 1918’de 7’inci Ordu Komutanı olarak buraya geldiğinde Mustafa Kemal, ‘İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu uyanıklığa hayran kaldım. Bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun aziz Kilisliler’ demiştir. Bugün 103’üncü yıl. Mondros Mütarekesi sonrası Kilis’i 1918’de İngilizler işgal etmişti. Ardından burayı Fransızlara bıraktılar, 1919’da Fransızlar işgal etti. Kuva-yi Milliye örgütlenmesiyle işgale karşı sürekli direndi. Ankara hükümetiyle Fransa arasındaki Ankara Anlaşması imzalanınca, Fransızlar 7 Aralık 1921’de Kilis’ten çekildiler ve onlara direnen Kuva-yi Milliyeciler büyük bir başarı kazandılar, Kurtuluş Savaşı mücadelesi için diğer cephelere koştular. Kilis’i bu tarihi günde ziyaret ettik.”

“Bugün sizlerle birlikte bir kez daha Kilis’teyim, 25 Mart tarihinden sonra. Bizim için de çok anlamlı bir gün. Çünkü biraz önce belediyeyi ziyaretimde de söyledim. Kilis Belediyesi’ni Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanının kazanacağına Kilis’te önce iki kişi inandı, sonra bütün Kilis inandı. O iki kişiden biri il başkanımız, biri de belediye başkanımızdı. Geldiler ve dediler ki ‘Biz bu Kilis’i alırız.’ Onlara da tüm Türkiye’de önce iki kişi inandı. Biri Sayın Gökan Zeybek, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız. İkincisi kim? İkincisi de benim arkadaşlar. Tabii seçim sırasında dediler ki ‘Mutlaka Kilis’e gelmelisiniz.’ En etkili olabilecek bir anda, seçimlere bir hafta kala Kilis’e geldik ve meydanda, herhalde ömrümde en çok yağmur altında kaldığım günde, sırtımdaki paltoyu tek başıma çıkaramadım. İki arkadaş yardım etti, o kadar ağır hale gelmiş.

Hakanımın da sırtına vura vura, ‘Hakan’a oy verin, göreceksiniz kazanacak. CHP kazanamaz diye korkup sakın istemediğiniz birine oy vermeyin’ dedik. Bütün Türkiye o görüntüleri gördü. O gün gök yarıldı, Kilis’e yağmur olarak yağdı. Bereket oldu ve bereket getirdi. Kilis’e Cumhuriyet Halk Partisi’nin genç, çalışkan ve adil bir belediye başkanını getirdi. 1973’ten itibaren üç farklı dönem belediye başkanlığı yapan, aynı zamanda 16’ncı dönem Gaziantep Milletvekilimiz, merhum Başkanımız Ekrem Çetin’i rahmetle ve minnetle anmak isterim. Ekrem Çetin ve Kilis Merkez İlçe Başkanımız olan oğlu Cahit Çetin’i 2005’te ardı karanlık bir silahlı saldırıda kaybettik. Acısı yüreğimizdedir. Hem Kilis’e, hem partimize hizmetleri büyüktür. Kilis’e hizmetleri, Kilis’e bıraktıkları unutulmaz. Onu rahmetle anıyoruz. Onun bıraktığı yerden bayrağı aldık, hep birlikte Kilis’te taşımaya devam ediyoruz.

2019 seçimlerinde ittifak ortağımızdaydı Kilis. Yüzde 17 oy alınmıştı. Bu sefer ittifak da yoktu. Öyle olunca Kilis’in alınmasına kimse ihtimal vermiyordu. Ama Hakan Bilecen’i, İl Başkanımız getirdi. Konuştuk ve ben onların gözlerinde o inancı gördüm. Çok etkili bir kampanyayla, maddi yönden çok güçlüklerimiz olmasına rağmen çok etkili bir kampanyayla seçimlerde yüzde 42’lik bir oy oranıyla Kilis’te belediye seçimlerini kazandık. Kilis’in bir başka önemini sizlerle paylaşmak isterim. O da 31 Mart gecesi… Tabii önce ikimiz inandık, bütün MYK’yı inandırdık, Parti Meclisi inandı. ‘Kilis’i alacağız, büyük sürpriz olacak’ diye bakıyoruz. Önümde bilgisayar ekranları, sonradan siz gördünüz başında gülerek o ekrana hep birlikte baktığımız fotoğraf.

Ertesi gün gazetelerin manşeti oldu. O ekrana bakıyoruz, bütün şehirlerden sonuçlar giriliyor. Daha tabii sandıklar kapanalı bir saati biraz geçmiş. Bir tek Kilis’te herhangi bir hareket yok. Gökan Başkanıma dedim ki, ‘Gökan Başkanım şu Kilis’i bir arar mısın? İl Başkanı sandıkları girsin. ‘Bekliyor Genel Başkan’ de.’ Önümüzde ekrandan takip edeceğiz, çok da iyi bir sistem kurmuşuz. Aradı, konuşurken gülmeye başladı. ‘Başkanım ne oldu?’ dedim. ‘Bunlar sonuç filan giremezler efendim’ dedi, ‘Niye?’ dedim. ‘Zurna çalıyorlar, seçimi almışlar’ dedi. ‘Davul zurna sesinden birbirimizi zor duyuyoruz’ dedi. Özelliği şu; 81 ilden ilk sonuç. İlk siftah Kilis’ten geldi. Allah bereketini verdi, 412 belediye kazandık. Tabii öyle olunca bir gözüm hep burada; ne yaptınız ve ne yapıyorsunuz diye.

Kilis’in nüfusu sığınmacılarla birlikte, çöp miktarından hesaplandığında, tüketilen su miktarından hesaplandığında 300 bine yakın. 285 bin diye hesaplamışlar, 300 bine yakın. Ama Kilis’e gelen İller Bankası payı 109 bin kişiye göre geliyor. Yani Kilis’te devlet, 100 bin kişilik para yolluyor, size de ‘200 bin Suriyeliye siz bakacaksınız’ diyor. O paranın içinden 200 bin Suriyeliye baktırtıyor neredeyse. Bunun için başkanımız, yönetimimiz tepki gösteriyoruz. ‘Hiç değilse paramızı 290 bin kişiye, 300 bin kişiye göre yollayın. Ona göre hizmet edelim’ diyoruz. Ama duymuyorlar. Bugüne kadar da mazeret üretmedi. Bizi arıyor… Ekrem Başkan’ı arıyor, Mansur Başkan’ı arıyor. Oralardan destek alıyor, belediyelerimizden destek alıyor. Bir yolunu buluyor. İzlediniz 10-12 dakika, neredeyse bize uçağı kaçırtacak, yaptıkları anlat anlat bitmiyor. Daha ikinci ayda kent lokantası açtılar. Türkiye’nin 22’nci kent lokantasıydı. Şu anda 71 tane var, 22’ncisi burada açıldı. Çok önemli bir işti. Anasınıfı çocuklarına süt dağıtıyorlar.

Çanta almış, UNICEF’ten çanta almış; bin 200 tane çanta almış. İçini kırtasiye ile doldurmuş, yoksul çocuklara dağıtıyorlar. 105 kilometre kanalizasyon, 37 kilometre içme suyu hattı yenilemişler. Eski boruları gördüm, elimi süremedim. Sürsen tetanos olursun. O borularla Kilis’e su içiriyorlardı. Kevgir gibi olmuş. Atık sularla bu sefer bazı kuyulara kötü su karışıyordu. Onlara engel oldular. 300 bin metrekare asfalt serimi yapıldı. Eksiğimiz çok. Anlaşmalar yapıldı. Birkaç hafta içinde iklim de el verdikçe büyük bir asfalt kampanyası olacak ve yaza doğru giderken bu asfalt işleminin tamamının bitmesi hedefleniyor. Mustafa Kemal Atatürk Kavşağı’nı gördüm. Atatürk, atı şaha kaldırmış, öyle duruyor. At şaha kalktı mı taarruz başlıyor demektir. At, Kilis’te şahlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi iktidara doğru koşuyor arkadaşlar.

Üniversite için Kilis’e gelen gençlerin özel programla karşılanmasından, üreticiden alınan Kilis karası kuru üzümlerin dağıtılmasına bütün kente, şehrin sekiz noktasında ücretsiz çorba dağıtımından, Halk Ekmek kurarak satışa hazır hale getirilmesine, açık hava sinemalarına kadar hepsini çok beğendim. Ama en güzel iki tanesi, biri bitmiş gördüm, 1 Ocak‘ta öğrenci kabul edecek. Kreşi tamamlamışlar bu imkansızlıklarla. Bir tanesini de bugün hep birlikte açtık. Hatta önce çok kalabalıktık, dedim ki, ‘Sadece emekliler kalsın bir görelim.’ Bütün Türkiye görsün istedim. Televizyonlar verdi, emekli kafe, emekli kıraathanesi, kütüphanesi ile, güzel dekoruyla, nostaljik ortamıyla ve emekli olmayana 5 liraya çay satarak en ucuz kahvehanede 10 lira, kafelerde 40 lira çay parası var ama bugün müjdeledik. emekli olanlara o kafede bundan sonra çay bedava. Çaylar Genel Başkan’dan, çaylar Hakan Başkan’dan.

Bugün burada 21 il belediye başkanımızın toplantısını yaptık. Kilis’e dikkat çekmek için, Kilis‘in eksikliklerini hep beraber görelim, omuz verelim, sahip çıkalım diye. Şimdi bir mevzu var. Benim Kilis’e verilmiş bir sözüm var. Daha doğrusu eskiden Kilis’e verilmiş bir sözü sordular, ‘Yaparız’ dedim. Kilis’e güzel bir ilköğretim okulu yapmaya karar vermiştik. Bu arada ne oldu? Bu arada, bu kadar hizmet yapılıp, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi Kilis’te şahlanıp hızla koşmaya başlayınca dediler ki, ‘Bunlara bu hizmetleri yaptırmayalım.’ Ne yaptılar? Özel İdareden gelen parayı kesmeye kalktılar. Bütün Türkiye’de yapıyorlar.

AK Parti, MHP; ‘Öldür Allah SGK yatırma, vergi yatırma, faizler katlansın. Bir seferde CHP’li belediyelerden kes.’ Niye yapıyorsun? Yapılandırma olacak gelecek ay Meclis’te göreceğiz, faizleri silinecek. O olmadan oluyor. Maksat Kilis’e kötülük yapmak, maksat belediyelerimizin elinden faiziyle parayı kaynağında kesmek. Sonra yapılandırma yapacak, şirketlerden faiz almayacak, 36 ay taksit yapacak. ‘Bizi de kat. O parayla Kilis’e hizmet edeceğiz, Türkiye’ye hizmet edeceğiz.’ Dinlemiyorlar. Geleceğim, temeli atalım diye düşündük. Sağ olsunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ekrem Başkan da bu konuda gerekli görevlendirmeleri yaptı, fizibilite çalışmaları yapılıyor. ‘Kilis’e bir şey yapalım’ derken Hakan şunu dedi, ‘Efendim ben Kilis’e bir şeyler yapacağım, parayı kesiyorlar. Biz okulu yapacağız, Milli Eğitim‘e vereceğiz. Okul yapmak Milli Eğitim’in işi, Tayyip Bey’in görevi. O zaman madem bunlar bizden parayı kesiyor, o okulun parasıyla başka bir yatırım yapılsa buraya kardeş belediyecilik uygulamasıyla’ dedi. ‘Ne olabilir?’ dedik. Bugün STK‘lar, meslek odaları da çok heyecanlandılar. Buradan bütün Türkiye’ye söylüyorum.

Dün gece Kilis‘teki STK‘lar, devlet memurları, Kilis’i yönetenler kalktılar, Gaziantep’e gittiler. Ne yapmaya gittiler biliyor musunuz? Gaziantep’te Kilis‘in kurtuluşunu kutlamaya gittiler. Neden? Uygun bir salon, uygun bir tesis olmadığı için. Şimdi Kilis’e projesini hep birlikte çizeceğimiz, göreceğimiz, çok hoşunuza gidecek, içinde düğün salonunun da olduğu, altında belediyeye ait ticarethanelerin olup kiraya verilip gelir getirebildiği, üst katının Kilis’in ihtiyacını karşılayacak büyük bir kongre merkezini Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kongre Merkezini, eski halin olduğu yere yapıyoruz. İnşallah, umut ediyorum, seneye 6 Aralık akşamı kurtuluş törenlerini başlatmak, baloyu yapmak ve Kilis‘in kurtuluş kutlamasını yapmak için Kilisliler Gaziantep’e gitmeyecekler. Ümit ediyorum o zamana yetiştireceğiz. Kongre merkezinde kurtuluş gününün kutlamalarını yapacaklar, ben de orada olacağım, Ekrem Başkan da orada olacak.

Bu arada demiştim ‘Hakan Başkan’ın sağ kolunda Mansur Başkan, sol kolunda Ekrem Başkan, ben de arkasında duracağım’ diye. Gelirken Mansur Başkan benim Kilis’te olduğumu görmüş, aramış, geri döndük. İlk söz dedi ki, ‘Hakan’a selam, il başkanına selam, bütün Kilis‘e selam. Kilis’in ihtiyaçlarını biliyoruz, elimizden geldiğince yardımları yapıyoruz. Bundan sonra da yapacağız. Kilis‘in yanında duracağız.’ Bir diğer yandan biraz önce Emekli Kafede oturduk. Bir Kilisliye iki tane mülteci yükü verilmiş. 100 binlik nüfusu 300 bine çıkarılmış bir kent. Ali Yerlikaya geçen gün yaptığı açıklamada, Suriyeli sayısında ciddi bir azalma olduğunu, 114 bin Suriyelinin ülkesine döndüğünü söylüyor. 150 bin Suriyelinin ise adreslerinde bulunamadıklarını ifade etmiş. ‘Kanaatimiz’ diyor ‘Avrupa’ya gitmiş olabilirler’ diyor.

“Suriyelilerin kaydını bile tutmayan…”

Suriyelilerin kaydını bile tutmayan, devlet ciddiyetine de uymayan bir işin içinde oldukları belli. Ama Emekli Kafede televizyonlar, gazeteler var, canlı yayın var. Emekliler diyor ki, ‘Biz Kilis’ten giden hiç Suriyeli görmüyoruz. Gelen var, giden yok. Evinde aranıp da bulunamayan yok. Ama şöyle bir şey görüyoruz: Bizimkiler işsizken, işte onlar çalışıyor. Bizim sıkıntımız büyükken, sosyal yardımları onlar alıyor.’ Hatta bir emeklimize söz verdim. 34 yıl vergi dairesinde para toplamış devlet için. Emekli olmuş, 19 bin lira maaş bağlanmış. Gözüne iğne oluyormuş çok pahalı bir iğne, yoksa gözü kör olacak. İğnenin 2 bin lirasını maaşından kesiyorlar her ay. Aynı ilaç Suriyeli’ye kullanılınca bedava. 32 yıl, 34 yıl emek vermişe, 2 bin lira ilaç parası kesiyorlar, Suriye’den gelene bedava veriyorlar. Bizim çocuklara çocuk bezi parayla, onların çocuklara bedava. İlaç bize yüzde 10, yüzde 20 kesinti ile, onlara yüzde 0 kesinti ile.

Öyle olunca da artık biz bir kez daha buradan seslenmek istiyoruz. Karşımda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi var, karşımızda Gazi’nin resmi var. O diyor ki, ‘Bir, komşunun iç işlerine karışmayın. İki, komşunun toprak bütünlüğüne saygılı olun. Üç, komşudaki devlet dışı unsurları değil, komşuyu yöneten hükümeti muhatap al.’ Bu iktidar 2010’un başlarında ‘Efendim Emevi Camii’ne gidip namaz kılarız.’ O ne demek? ‘Suriye’yi işgal ederiz, ele geçiririz’ demek. Ya da ‘Şunun doğusunda bununla gezeceğim, bunun batısında bununla gezeceğim.’ Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duymayan, iç savaşı kışkırtan, devlet dışı unsurları hiç utanmadan sıkılmadan Kuva-yi Milliye’ye, Kilis’i Fransız‘dan kurtaran Kuva-yi Milliye’ye, İzmir’de Yunan‘ı denize döken Kuva-yi Milliye’ye benzetip oradaki Özgür Suriye Ordusu’nu… Orada bir iç savaşı körükleyip buraya milyonlarca Suriyelinin gelmesine bu anlayış sebep oldu.

Şimdi de kendileri ağızlarında bir şeyler yuvarlıyorlar ama sosyal medyadan trolleri, yazanları, çizenleri yok ‘fetih hareketi’ yok ‘Türkiye toprak kazanıyor, bilmem ne yapıyor.’ Türkiye, komşusuyla iyi geçinmesi gereken Atatürk’ün vasiyetidir: Komşusunun toprak bütünlüğüne saygılı olması gereken ve Türkiye bir karış toprağını vermeyen kimsenin de toprağında gözü olmayan bir ülkedir. Böyle gördük, böyle savunmaya devam edeceğiz. Mehmetçik yıllardır orada çeşitli harekatlarda görev yapıyor, şehitlerimiz oluyor, içimiz yanıyor. Mehmetçiğin sonuna kadar arkasındayız. Ne ihtiyacı varsa görülsün. Zaman zaman çok zor durumlarda kalıyorlar. Lojistik sıkıntılar oluyor.

Sonuna kadar arkasındayız. Ama savaşı değil barışı, bir ülkenin parçalanmasını, taksim edilmesini değil o ülkenin toprak bütünlüğünü savunmak hepimizin menfaatinedir. Bir an önce Esad’la gerekli temaslar sağlanmalı, Esad’ın ilan ettiği aftan Türkiye’dekiler genel aftan zaten yararlanıyor, onlar bilgi sahibi yapılmalı, çatışma ortamı durdurulmalı. Bu konuda gerekli uluslararası temaslar sağlanmalı, ailelerin öncüleri gidip kendi şehirlerinin artık dönebilecekleri halde olduğunu görmeli ve hızla abad edilip orada iş, orada aş olup bu insanlar da memleketlerine dönmelidir. Biz hem Türkiye’de hem dünyada barışı savunuyoruz. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün oturduğu koltuğa, onun emanetine sahip çıkıyoruz. ‘Yurtta barış, cihanda barış’ diyoruz.

Biraz önce emeklilerin yanındaydım. Emekliler kendileri örnekler veriyorlardı. Bizim altın hesabı var ya, Fitnat Teyze’nin altın hesabı. Hiç şaşmaz. 2002’de bu iktidar geldiğinde bir emekli, 8 çeyrek altın alıyordu en düşük emekli maaşıyla. Ama bugün 2,5 çeyrek altın alıyor. 5,5 çeyrek altın her emeklinin kaybı var. İnanılmaz bir rakam. Bugün Emekli Kafede televizyonların önünde… Arkadaşlar çektiler, onları da yayınlarlar mutlaka haberlerde. Bir emekli kalktı, dedi ki ‘2007 yılında şu maaşı alıyordum. 702 bin lira alıyordum’ dedi. ‘Bakın arkadaş’ dedim, ‘O zaman çeyrek altın kaç paraymış?’ Tak açtılar; 49 lira, 50 diyelim. Kaç çeyrek altın alıyormuş? 14.

‘Bugün ne kadar emekli maaşı alıyorsun?’ ‘15 bin 500.’ Kaç çeyrek altın yapıyor? 3. O emeklinin kaydı var, kuydu var. Bu iktidarın yönettiği Türkiye’de 2007 yılında ilk emekli maaşı 14 çeyrek altın alıyor, bu emekli maaşı 3 çeyrek altın alıyor. Akıl alır gibi değil. Oradan bir başkası kalktı. Dedi ki ‘Ben tam dediğiniz gibi 2002 yılında emekli oldum’ dedi. Aldığı maaşı söyledi, çeyrek altın hesabını yaptık. O emekli 2002 yılında 20 çeyrek altın alıyorken, bugünkü maaşıyla 4,5 çeyrek altın. Çok net. O yüzden bu iktidar her kesime çok zarar verdi. En çok da emeklilere zarar verdi. Asgari ücretliler, 17 bin 2 lira alıyor. Bir kere her emeklinin bir asgari ücret alması lazım. Ama asgari ücretin de 30 bin lira olması lazım. Asgari ücretliler bu iktidar geldiğinde bir asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Bugünkü hesapla 35-36 bin lira. Ama bugün asgari ücret sadece 3 çeyrek altın alıyor. Her asgari ücretlinin 4 çeyrek altını kayıp.

Yahu bir düşünün bir emekli ya da bir asgari ücretli Kilis’te kuyumcuya gitse, bir tane altın alsa, cebine katsa, eve doğru gelse. Evde baksa ki düşmüş. Deli çıkmaz mı? ‘Ne oldu benim altınım?’ Kalkar gider, fellik fellik o altını arar. Nerede? Düşürdüğü yerde bulmak umuduyla. Şimdi bir emeklinin değil, her emeklinin; bir ay değil, her ay; bir çeyrek değil, 5,5 çeyrek altın kaybı var. Bir asgari ücretli değil, tüm asgari ücretliler; bir ay, değil her ay; bir çeyrek değil, 4 çeyrek altın kayıpları var. O zaman ne yapılacak? Gidip aranacak. Peki nerede kaybetmişiz? 3 Kasım 2002’de kurulan sandıkta kaybetmişiz. Bir şey kaybedildiği yerde bulunur. Küçücük bir kız küpesini kaybetse düşürdüğü yere gider, bakar. Hep beraber kurulacak ilk seçim sandığına gideceğiz ve neyi kaybettiysek orada bulacağız.

Bunun için de bugün Kilis’te kimi görsem, ben geçen hafta salıdan sonra dün İstanbul’daydım, ondan önceki gün Bilecik’teydim. Bilecik’te de İstanbul’da da Kilis’te de herkes diyor ki, ‘Ne güzel yaptın. Yırttın attın’ diyor. Yırttık attık ya. Neyi attık biliyor musunuz? Cumhur ittifakının suni gündemini attık. Devlet Bey’in bana ettiği onlarca hakaret, partimize ettiği hakaret, Atatürk’ün partisine ettiği hakaret. Neler neler söylüyor. Kendisi gitmiş, ‘Abdullah Öcalan’ı Meclis’e getirelim’ diyor. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘Bölücülerle işbirliği yapıyor’ diyor. Biz çok netiz. Bu ülkede savaş bitecekse, çatışmalar bitecekse, şehitler gelmeyecekse, annelerin gözünün yaşı dinecekse Meclis’te oturulur, konuşulur. Bütün partiler bir arada oturur. Ama bir şartımız olur.

İlk gün ve son gün şehit aileleri ve gaziler gelecek, gözlerinin içine bakacağız, rızalıklarını alacağız. Öyle oturduğun yerden senin söylediğin, senin dediğin gibi olsun dediğinde toplumsal mutabakat olmaz. Ama kendi yaptığına bakmaz, bize dünya kadar hakaret etmiş. Bir hesabı var. Hemen ben o hakaretlere karşı cevap vereceğim. Onu söyleyeceğim, bunu söyleyeceğim. Bu arada zaman dolacak. Neyi söyleyemeyeceğim? Çeyrek altın hesabını söyleyemeyeceğim. Emekliyi konuşamayacağım. Yayın bitecek, asgari ücretliye bir şey diyemeyeceğim. Fıstık üreticisinin Antep’te çektiklerine miting yapmışım. Onları dile getiremeyeceğim. Buradaki zeytin üreticisinin sorununu, üzüm üreticisinin sorununu söylemeyeceğim. Sığınmacı sorununu söylemeyeceğim. Esnafın yaşadıklarını söylemeyeceğim. Zenginlere yüzde 8 ile KGF ile kredi verdiler. Adam yat aldı, kotra aldı, uçak aldı, yüzde 8 ile ödüyor. Esnafa esnaf kefaletten yüzde 9 ile kredi verdiler. Öderken, ‘Faizler yükseldi, 25 oldu’ diyorlar. Bunları söylemeyeceğim. Devlet Bey bana ‘Vıvıvı’ demiş, onlara cevap vereceğim. Vallahi avuçlarını yalarlar. Bu sorunları konuşacağız, bu sorunları.

Burada 21 tane birbirinden kıymetli belediye başkanım var. Hepsiyle gurur duyuyorum. Arı gibi çalışıyorlar. İsraf etmiyorlar, tasarruf ediyorlar. Vallahi ne çalıyorlar, ne çaldırıyorlar. Gayet de düzgün yönetiyorlar. Hizmet etmek için hırsızlara, hizmet etmek için ‘Çalıyor ama çalışıyor’ dediklerine muhtaç olmadığımızı, çalışmak için sadece dürüstlüğün, gayretin yeterli olduğunu gösteriyorlar. Bundan sonra onların yaptığı bu güzel işler milletimizi gönlünde büyük teveccüh bulmuş. Bütün anketlerde yukarı gidiyoruz. Bütün Türkiye’deki bütün belediye başkanlarımız çok iyi işlere imza atıyorlar. İstedikleri kadar belediye başkanlarımla uğraşsınlar.

Ellerini, kollarını bağlamaya çalışsınlar. Milletimize şikayet ederiz ama bahane üretmeyiz. Bir yolunu buluruz. Biz hizmet ederiz. Çünkü her derdin var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. Kilis’e milletvekili olarak geldim. Kilis’e Grup Başkanvekili olarak geldim. Kilis’e Genel Başkan olarak geldim. Kilise Kilis Belediyesi’ni kazanmış bir Genel Başkan olarak geldim. Daha çok geliriz ama çok zaman geçmeden Kilis’e bir daha geleceğim ve o günün iktidar partisinin Genel Başkanı olarak geleceğim. O güne kadar Hakanım örgütüme, Hakanım Kilisime emanet. Kilis Hakan Bilecen’e emanet, hepiniz Allah’a emanet. Hepinizi çok seviyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kurtuluş gününüz kutlu olsun.”

(Kaynak: chp.org.tr)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir