Özel’den Çağrı: Sıkılı Yumrukların Açılmasını İstiyoruz

“Yeni Çözüm Süreci” tartışmalarına değinen CHP Lideri Özgür Özel, “Çağrıya ihtiyaç yok. Bu parti artık daha fazla şehit gelmesin diye, anaların gözyaşı akmasın diye üstüne düşen ne varsa cesaretle yapacak. Ne Devlet Bey’in bizi hapsettiği yerde, ne DEM Parti Genel Başkanı’nın işaret ettiği istikametteyiz” dedi ve ekledi:

“Bir çağrı da bizden; Sıkılı yumrukların açılmasını istiyoruz. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum, Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Bu sene Cumhuriyet resepsiyonunu Çankaya Köşkü’nde yapın.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özgür Özel’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Daron Acemoğlu’nu yürekten kutluyorum. Cumhurbaşkanı da aramış bunu da çok önemli buluyorum. Bugün Amasra maden kazasının ikinci yıl dönümü. AK Parti iktidarı işçiye yoksulluk, sefalet ama daha da acısı ölüm getirdi. Bu katliam ihmal, denetimsizlik ve liyakatsizliğin bir sonucu. O katliamdan sonra Erdoğan ‘biz kader planına inanan insanlarız’ diye açıklama yaptı.

Oysa Danıştay raporuna bakınca bunun bir kader planı olmadığı, aklı başında bir iktidarın bunu önleyeceğini herkes görür. Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da madenlerde ölümlü kazalar olmuyorsa kader planı değil demektir. Bu ülkenin kader planında bu ölümler değil, bu iktidarın gidişi gerçekleşecektir. Meclis’te kurulan komisyonda adeta ölen madencileri suçlu ilan etmeye çalıştılar.

Bu süreci Soma’da da yaşadık, Amasra’da tekrar etmeye çalışıyorlar. TTK Genel Müdürü apar topar EYT ile emekli edildi. Kozlu’da da 8 kişinin ölümünden suçlu bulunarak 3 yıl 4 ay hapis cezası almıştı. Bu ismi götürüp Amasra’ya genel müdür atarsanız ‘kader planı’ diyemezsiniz. Tüm sorumlular ceza alana kadar Amasra davasını takip etmeye devam edeceğiz. Biz emekçilerin yanında olmaya devam edelim, birileri bunların kayırılmasına yardım ediyorlar.

2 aydır Soma’da direnen, yalın ayak Ankara’ya yürüyen Fernas işçileri var. Şirketin sahibi AK Parti’nin milletvekili Ferhat Nasıroğlu. İşçiler haklarını isteyince ‘Ben Cumhurbaşkanımıza anlattım, bana hak verdi’ diyor. İşçiler 26 saat önce açlık grevine başladılar. Son kez seslerini duyurmaya çalışıyorlar. İşçinin alın terini sömüren bir patron senin milletvekilin, sana güveniyor. Fernas’ın patronu kul hakkı yiyor ve bunu Erdoğan’a dayandırıyor. O işçilere zarar gelirse müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Aslında bunun böyle olacağını biliyorduk. Bir kanun getirdiler biz itiraz edene kadar, sonuna kadar direnene kadar, toplumsal bir destek gelene kadar kanun şöyleydi: 2 ay barınakta sahiplenilmezse zehirleyeceklerdi. Muhalefet edince barınak yapmak için 2028’e kadar zaman verdiler. 2028’e kadar barınaksızlığı normalleştirdiler. İşte Gebze ve Ümraniye’de yapmak istediklerini yaptılar, o canları öldürdüler.

İlk gün söyledik, biz bu yasayı uygulamayacağız, uygulatmayacağız. Bu işin bir kısmı aşılama, barınak yapma, kısırlaştırma, sahiplendirme ama diğer boyutu da para. Şans oyunlarından bir fon toplanması önerilmişti. Bu öneriyi Meclis’te dile getireceğiz, değişiklik tekliflerini sunacağız. Ama bir çağrım da AYM’ye; zaman geçirmeden bu örtülü katliam yasasını iptal etmelidir. Yerine de makul bir süre vermeli, bu yasanın düzelmesi sağlanmalıdır.

Adrese teslim bir ihale var. Öyle bir şartname yapmışlar ki ihale bakır madeni ihalesi. Sabah ihale yapıldı ve Cengiz Holding’e ait şirket ihaleyi aldı. Sahada 80 milyon ton cevher var. 3.5 milyara ihaleyi almışlar cevherin değeri ise bunun 123 katı. Değeri 456 milyar TL. Tayyip bey bunu 3.5 milyar TL veren yandaşına veriyor.

AK Partililer, MHP’liler siz bu yüzden mi bunlara oy verdiniz. Bunu unutmayacağız. Biz bunun peşini bırakmayız, ihalenin iptali için gereğini yapacağız. Nasıl bir yapıymış da Cengiz Holding’e bu veriliyor. Bu hak değildir, vicdani değildir. Yapılan iş ne dine ne imana ne ahlaka sığar. Bu soygundur, soyan Cengiz Holding, soyulansa hepimiziz.

Daha 3 hafta önce Bakan Şimşek işlerin iyiye gittiğini, yeni vergi alınmayacağını duyurmuştu. Daha haberi yapan gazetelerin mürekkebi kurumadan durum değişti. TBMM açılışında Erdoğan, ‘İsrail’in sıradaki hedefi biziz’ dedi. Buna hiç birimiz bir anlam veremedik. ‘Yönetimdeki beceriksizliğini örtmek için İsrail’i ortaya atıyor’ dedik. Bu doğruydu. Kapalı oturum istedik. Kendisi gelmedi, iki bakanını gönderdi.

Zaten söylenmeyecek bir bilgiyi bu Meclis’e vermedi. Sizin bilmediğiniz, bizim bilmediğimiz 1 kelime anlatmadılar. ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ diyemediler. Esas niyet cambaza bak derken milleti oyalamanın yanı sıra cebine al atmakmış. Meğer Savunma Sanayine destek isteyeceklermiş. Akla gelebilecek her şeyden para alacaklar. Niye? İsrail saldıracak, tehlike büyük, pamuk eller cebe.

Meğer hepsi bu paraları almak içinmiş. 22 yıl önce tam tersini savunup geldiler. İktidarlarının ilk yıllarında söz vermişlerdi. 21 yıl sonra kredi kartlarının yarısından yepyeni bir vergi alıyorlar. Vergi, para kazanandan alınır; kredi kartında banka mı kazanıyor, vatandaş mı? Ülkenin en büyük karları yapan bankalarına değil, alışveriş yapma ihtimali olan vatandaşa çöküyor. Yapılmayan alışverişten vergi almaya çalışan Deli Dumrul’a sesleniyorum; alamayacaksın, o taslaktan öyle ya da böyle çıkaracaksın.

Cumhuriyet’e bağlılıklarını bildiren genç teğmenlere soruşturma açmışlardı, yakından takip ediyoruz. O okulda çalışan subaylara da soruşturma açıp sürgün etmişler. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demiş teğmenler, hiç rahatsız olacak bir şey yok. Kimin askeri olacaklardı? Biz Mustafa Kemal’in tarafındayız, dirisine senin gittiğin, cenazesine 5 bakan gönderdiğin Fesli Deli Kadir Yunan’ın tarafındaydı. Bu subaylar ceza alırsa sen de tarafını bir kez daha göstereceksin.

Kalıcı yaz saati uygulamasını 4,5 milyar lira avantaj sağlayacağız diyerek önce damat Albayrak kalıcı hale getirdi. 1 kuruş avantaj sağlandığına dair bir rapor yok. Aksine şimdi sokakta lamba yanıyor, okulda, işyerinde lamba yanıyor. Dünyada kimse bunu akıl etmiyor, bizim aklıbollar akıl ediyor. Çocuklar karanlıkta tedirginlik içinde okullarına gidiyor.

Anayasanın ilk 4 maddesi tartışmasında kendisi sorunumuz yok diyor. Ama mayınlı araziye Numan Bey’i yolluyor. ‘Kendimizden ve ne yapmak istediklerimizden eminiz’ diyor. ‘Siz’ kimsiniz? Meclis Başkanı ‘biz’ diyemez. 4 HÜDA PAR’lı ve sensen 5 kişisiniz, yanında MHP var mı? Yeniden seçilebilmek için anayasayı değiştirmek, bizleri anayasa masasına çekebilmek için türlü yolları deniyorlar. O madde tartışmaya kapalıdır, nokta. Sen diyorsun ki üzerinde kalem oynatalım. Senin HÜDA PAR bayrağa karşı, laikliğe karşı… CHP ilk 4 maddenin taş gibi arkasındadır bu memlekette bu konu tartışmaya kapalıdır.

Bakırhan ve Bahçeli’ye yanıt: Bahçeli yine uzun bir süreyi bana ayırmış. ‘Normalleşme çığırtkanları’ diye başlamış, ‘uzattığım el iyi niyetlidir’ demiş. Normalleşme millette karşılık buldu, CHP’nin siyaset alanını açtı. DEM’e, düne kadar kapatılsın, hazine yardımına el konsun dediği partiye uzattığı el için iyi niyetli, hesapsız, kitapsız diyor. Devlet Bey iyisini yapıyorsunuz, el uzatmak iyidir, barışmak savaşmaktan iyidir.

Dün bana yaptıklarını sana yapmıyorum, seni eleştirmiyorum. Milletin seçilmiş temsilcisine uzatılan el, millete uzatılan eldir. ‘Bu sürecin kendisine dair CHP ne diyecek?’ diye soruyorlar. Öncelikle şunu söyleyeyeim; CHP ne derse kendi söyleyecek. TV’lerde hesapla kitapla konuşanların, ortalığı gerenlerin değil, CHP Genel Başkanın, sözcülerinin, milletvekillerinin ağzıyla konuşacak. Bu parti demokratik bir açılım yapmak için DEM’den de icazet beklemeyecek.

Gelecek hafta Diyarbakır’da, Batman’da Hakkari’de Van’da olacağız. Eller birbirine yeniden kavuşsun, kulaklar birbirine yine kulak versin diye, analarımızın gözyaşı dursun diye, artık daha fazla şehit gelmesin diye, tüm vatandaşlar anayasadaki gibi fiilen de özgür olsun, özgür ve eşit hissetsin diye üzerimize düşen ne varsa cesaretle yapacağız. Kimsenin şüphesi olmasın. Ne Devlet Bey’in bizi hapsettiği yerde, ne Tuncer Bakırhan’ın işaret ettiği istikametteyiz.

Biz siyasetin kısır tartışmalardan uzaklaşmasını, halkın gerçek sorunlarının konuşulmasını istiyoruz. Bunun için artık sözün konuşulmasını, sıkılı yumrukların açılmasını istiyoruz. Bu sene Cumhuriyet resepsiyonunu Atatürk’ün vasiyetine, tüm yargı kararlarına rağmen Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptığınız Beştepe’de değil, Çankaya Köşkü’nde yapın. Bu milletin gerçek evine taşıyın resepsiyonu.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir