Antibiyotik Direnci Her Yıl Bir Milyondan Fazla Can Alıyor

The Lancet dergisinde yayımlan yeni bir araştırma, 1990 ile 2021 yılları arasında dünya genelinde her yıl bir milyondan fazla insanın antibiyotik direnci nedeniyle öldüğünü ortaya koydu.

Haber Merkezi / Araştırma göre, antibiyotik direncinin 2025 – 2050 yılları arasında toplam 39 milyondan fazla ölüme doğrudan neden olacağı ve 169 milyon ölümle daha ilişkili olacağı tahmin ediliyor.

Washington Üniversitesi’nden araştırmanın yazarı Dr. Mohsen Naghavi, “Antibiyotikler modern sağlık hizmetlerinin temel taşlarından biri ve bunlara karşı artan direnç büyük bir endişe kaynağı” dedi. Naghavi, araştırmanın, antibiyotik direncin “on yıllardır önemli bir küresel sağlık tehdidi olduğunu ve bu tehdidin giderek büyüdüğünü” ortaya koyduğunu söyledi.

Naghavi, “Antibiyotiklerin ölümlerindeki eğilimlerin zaman içinde nasıl değiştiğini ve gelecekte nasıl değişme olasılığının olduğunu anlamak, hayat kurtarmaya yardımcı olacak bilinçli kararlar almak için hayati önem taşıyor” diye ekledi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), antibiyotik direncini “küresel çapta en büyük halk sağlığı ve kalkınma tehditlerinden biri” olarak niteliyor.

Antibiyotik Direnci

İlaçların belirli bir dozda oluşturduğu etkinin aynı dozda tekrarlayan kullanımlarından sonra azalması veya aynı etkiyi oluşturmak için daha yüksek dozda kullanılmalarının gerekliliği, ilaç etkisine karşı direnç gelişimi olarak tanımlanmaktadır.

Aynı durum, etki mekanizması vücutta hastalık oluşturan patojenleri öldürmek veya baskılamak olan ilaçlar (antibiyotikler, antineoplastikler) için geçerli olduğunda, ilaca dirençli patojenlerden bahsedilir.

Bakterilerde antibiyotiklere karşı direnç gelişiminden sorumlu olan genler spontan ya da indüklenen mutasyonlarla veya direnç genlerinin başka bakterilerden transfer edilmesiyle kazanılmaktadır.

Antibiyotiklere maruziyet durumunda bu direnç genleri, bu genleri taşıyan bakterilerin hayatta kalma şansları daha fazla olduğu için, doğal olarak seçilmekte ve bu genleri taşıyan bakterilerin ekosistemde kapladığı yer artmaktadır.

Antibiyotiklere karşı direnç gelişimi, antibiyotiklerin keşif sürecinin ilk zamanlarından itibaren bilinmektedir. Zira penisilini keşfeden Alexander Fleming, 1945 yılında Nobel ödülünü alırken yaptığı konuşmasında, laboratuvar ortamında mikroorganizmaların kendilerini öldürmeye yetmeyen dozlarda penisiline belirli bir süre maruz kalmaları durumunda penisilin direnci kazanacaklarını ve aynı durumun vücutta da geçerli olduğunu söylemiştir.

Doğada antibiyotik direnç genlerinin varlığının kökeninin incelenmesine yönelik çalışmalar bu genlerin ve dolayısıyla bakterilerde gözlenen antibiyotik direncinin insanların tedavi amaçlı olarak antibiyotikleri kullanmaya başlamalarından çok daha önce de var olan doğal bir fenomen olduğunu göstermektedir.

Doğada antibiyotik varlığının antibiyotiklerin keşfinden çok daha önce de mevcut olduğu düşünüldüğünde bunun beklenilen bir durum olduğu kabul edilebilir.

Günümüzde antibiyotik direnç mekanizmaları bakterilerin evrimsel sürecinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Buna göre, antibiyotik direncinin hep var olduğu gibi her zaman da var olacağı ve etkisine direnç olmayan bir antibiyotiğin olmadığı ve olmayacağı öngörülmekte ve antibiyotik direnciyle mücadele planının bu varsayım üzerinden gerçekleştirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir