CHP Lideri Özel: Seçmen, Tehdit, Şantaj Kabul Etmez
Erdoğan ve AK Parti’nin seçimlerde “Biz varsak yatırım var, yoksak yok” söylemine ilişkin CHP’nin nasıl bir strateji izleyeceğine dair CHP Lideri Özgür Özel, “Seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. 2019’da seçim yenileme hatasını nasıl yaptılar hayret etmiştim. Şimdi de bizim seçmene her şey de ama böyle şeyler yapma. Kenan Evren yapamamış Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. Şimdi 2024’te nasıl böyle bir şeyin işleyeceğini düşünüyorlar. Ben anlamıyorum” dedi.
2019 yerel seçimlerinde HDP’nin hiçbir talebi olmaksızın AK Parti’ye kaybettirmek için her şeyi yaptığını ifade eden Özgür Özel, 31 Mart seçimlerinde ise tablonun farklı olduğunu söyledi. Özel, “Bu seçimde gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek talebinde ve görünürde baktığımızda DEM Parti’nin izlediği stratejide kendi sözcüleri, milletvekillerinden okuduğumuz ve yalanlanmayan bir şekilde AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik, yani kayyum atama meselesi başta olmak üzere, çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir strateji var. Bu çok ortada” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti ve diğer muhalefet ile de ortaklık sağlanamadığını belirten Özgür Özel tüm bu tabloya karşın seçmende 2019 yılındaki “Erdoğan ve saray karşıtlığının” sürdüğünü savundu. 2019 seçimlerinde iktidarın “CHP’li belediyelerin sosyal yardımları keseceği”, “teröristlerin su faturası getireceği” gibi iddiaların ortaya atıldığını hatırlatan Özel, bunların seçmen nezdinde artık geçerliliği olmadığını bu açıdan seçilen başkanlara dair memnuniyetin yüksek olduğunu da sözlerine ekledi ve “seçildikleri noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok” dedi.
1989 yerel seçimlerinde sol partilerin başarı yaşamasının ardından 1994 seçimlerinde İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok kenti sol partilerin kaybetmesinin hatırlatılarak, “Bu hezimet yeniden yaşanabilir” iddiasına dair Özel, “89-94 benzetmesi benim endişe etmem gereken değil, Türkiye’deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme. Çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. Bunlar belediyeleri aldıktan sonra Türkiye’ye nasıl bir süreç yaşatıyorlar, görmek lazım. Tayyip Erdoğan İstanbul’a geldiğinde 4 gökdelen vardı, bıraktığında 256 gökdelen vardı, sonra ‘biz İstanbul’a ihanet ettik’ dedi. 89-94 eğer yaşanırsa bu benim için değil kentler için kötü olur” değerlendirmesi yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’deki grup toplantısı sonrasında bir grup gazeteci ile sohbet toplantısı gerçekleştirdi. VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu‘nun aktardığına göre; Özel, sorular kapsamında şu değerlendirmelerde bulundu:
CHP yine 1994 hezimeti mi yaşayacak?
“Birincisi, şimdi 1994 benzetmesi benim endişe etmem gereken bir şey değil, Türkiye’deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme. Çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. Bunlar belediyeleri aldıktan sonra Türkiye’ye nasıl bir süreç yaşatıyorlar? Kentlere hangi süreçleri yaşatıyorlar? Görmek lazım. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 1994’te aldığında İstanbul’un yeşil alanına, yabancılara konut arsa satışına, kent suçlarına bakılmalı. Mesela (Erdoğan) ‘Biz İstanbul’a dikey mimariyle ihanet ettik’ dedi. Tayyip Erdoğan geldiğinde dört gökdelen vardı. Tayyip Erdoğan bıraktığında 256. Ve dedi ki, ‘Biz İstanbul’un böğrüne hançer çapladık’ dedi. O yüzden 1989 iyi, 1994 kötü. 1994 yaşanırsa bu benim için kötü olmaz. Bu kentler için kötü olur çünkü kurtuluş kolay olmadı.
İkincisi, bizim bir önceki seçim ile bu seçim arasında şöyle bir fark var: HDP bir talebi olmaksızın AK Parti’ye kaybettirmek için her şeyi yapıyordu. Bu seçimde ise gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek istiyor. DEM Parti’nin izlediği stratejiye baktığımızda kendi sözcüleri, milletvekilleri AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik, kayyum atama meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bu iddialar yalanlanmadı.
Ayrıca bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir başka strateji var. İYİ Parti ve diğer ittifak ortaklarımızla biz ittifak yapmak, ittifak değilse de ikili işbirlikleri yapmak için gayret gösterdik. Ama bunlar çok sınırlı kalabildi. O yüzden şartlar çok lehimize değil gibi gözüküyor. Ancak diğer yandan seçmende ve refleksinde bir değişiklik yok. 2019 başarısını bize yaşatan seçmenin Saray’a, Bahçeli’ye, kent suçlarına, israfa itirazı devam ediyor.
Ve 2019’dan farklı olarak bir takım olumsuz iddialar ise ortadan kalktı. Birincisi, 2019’da CHP’ye geçerse İstanbul’da İSPARK PKK’nın olacak, Ankara’da su faturalarını teröristler toplayacak diyorlardı. Vatandaş gördü artık böyle bir korkunun karşılığı yok. Bunun bir kara propaganda olduğu ortaya çıktı. İkincisi ve en büyüğü “CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir” kaygısı vardı. Oysa pandemide beş kata çıkan sosyal yardımlar oldu ve devam ediyor.
Şimdi bizim oy aldığımız İYİ Parti’li, milliyetçi demokrat seçmenler ya da eski merkez sağ seçmen ya da Devlet Bahçeli’ye itiraz eden seçmen ya da diğer partilerin seçmenleri için ne İstanbul’da ne Ankara’da ne büyükşehirlerde bir hayal kırıklığı yaratmadığımız ortada. Anketlerdeki memnuniyete göre, seçildiği noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok.
Mesela 1999’da, 1994’te ittifak yoktu. Ama CHP, 1989’da bu kadar çok belediye kazanmaya hazır değildi. Bazı yönetimsel hatalar oldu, bazı problemler yaşandı. Ama [2019 sonrası ] bence çok önemli bir başarı elde ettik ve seçmen değişmedi. İlave seçmen var. O seçmende de bütün partiler, üçte iki seçmenin muhalif olduğunu, bu iktidarla birlikte hareket etmediğini gösteriyor.
Açık söyleyeyim [Kasım 2023’te] parti yönetimine geldiğimizde ortadan kalkmış bir ittifak kapasitesi vardı. Çok sert şekilde bizi eleştiriyorlardı. Ben beyaz çiçeği aldım gittim ama eski ortakları ittifaka razı edemedim. Elimden geleni yaptım. Ama özenli bir dil kullanmaya ve muhalefete muhalefet etmeye, çatışmamaya devam edeceğiz. Yerel seçim olduğu için seçmenin burada kendini ve kentini düşüneceğini düşünüyorum.”
CHP içinde 1 Nisan’da neler olacak?
“İlk aday olduğumda da söyledim, defalarca söyledim: Cumhuriyet Halk Partisi’nde Genel Başkanı, delegeler ya da parti içi dengeler değil kamuoyu belirlemektedir. Eğer siyaseti okuyorsam, kurultay havasına girildiği günlerde delegelerimizde kamuoyu baskısı, sokaktaki duygu hâkim olur. Eğer biz kamuoyu desteğini kaybedersek her şey olur. Ama biz kamuoyu desteğini kaybetmeyiz. Parti içinde geçtiğimiz kurultayı hazmedememiş birkaç arkadaş ve etkilerindeki bir grup medyanın yaratmaya çalıştığı algıyı görüyoruz. İktidarın bunu sahiplendiğini ve köpürttüğünü görüyoruz.
Buradaki korku şu; Biz parti içinde değişimi gerçekleştirdik. Mesela geçmiş döneme göre 25 kat fazla anket yaptırdık. Erdoğan’ın ölçme-değerlendirme en güçlü yanı. Birilerinin “hata” yaptığımızı düşündüğü şeyin doğru olduğunu görüyor Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan günün birinde metal yorgunluğu diye belediye başkanlarını pat pat pat istifa ettirdiği süreçte sahada ne ölçtüğünü görüyor? Benim İzmir’de ne yaptığımı da görüyor. Benim İzmir’de 14 genç, dokuz kadın belediye başkan adayı görevlendiriyor olmamda ve bunun sahada yarattığı etkiyi görüyor.
1 Nisan’dan sonraki korku, bu değişimci, dinamik ölçme-değerlendirmeye dayanan, yurt dışıyla ilişkisi olan, Türkiye’nin çıkarlarını yurt dışında farklı dilde anlatacak genç sosyal demokrat liderin başına dert açabileceklerini görüyor. Şimdi Sosyalist Enternasyonel’e gidiyorum. Sonra 1 Nisan’a kadar yurt dışı yok. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nı tebrik etmeye gitmek için randevu alan, 15 Nisan’da Ramallah’a gidecek olan, dünyadaki bütün sol sosyal demokrat akrabalarıyla sıkı ilişkiler kuracak olan genç bir sosyal demokrat lideri görüyor.
O yüzden iktidar medyası, parti içindeki birkaç hazımsızın, saçma sapan tavır içinde olan azınlığın sesini duyurabilmek için mücadele gösteriyor Üç saat boyunca CHP konuşuyorlar. İliç varken CHP konuşacak kadar şuurunu kaybetmiş ve bizden korkulan bir süreç var. O yüzden 1 Nisan’ı bekleyenler, ama Recep Tayyip Erdoğan ama parti içindeki üç beş hazımsız avuçlarını yalar. Çok güçlü, çok dinamik bir kadromuz var. Ekibimizin örgütte inanılmaz bir karşılığı var ve sahada da yaptığımız işlerin çok olumlu yansımalarını görüyoruz. Tertemiz pırıl pırıl, gencecik ve kadınlara hakkını veren siyasete milletimiz de hakkını verir.”
Filistin ziyaretinizin detayları nedir?
Filistin’de Mahmut Abbas ile görüşeceğiz. İsrail’deki, Filistin’deki yakınlarını kaybetmiş olan birkaç aileyle görüşeceğiz. Ramallah’ta tedavi gören yaralılarla, aileleriyle görüşeceğiz. Oradan bütün dünyaya ve Türkiye’ye önemli bir çağrı yapacağız. Aslında bu ay içinde planlanıyordu. Bir erteleme olmuştu. Sonra da yerel seçim gündemi geldiği için 15 Nisan’a ertelendi. Son yazışmamız 15 Nisan tarihi üzerinden.
Mesela rehin aileleriyle görüşmeniz talep edildi mi?
“Talep ettiler. O konuda [Emekli Büyükelçi] Namık Tan çok başarılı bir diplomasi yürüttü. Bizim Filistin’e desteğimiz açısından dünya ve Türkiye kamuoyunda çarpıtılmaya müsait bir angajmana girmedik.”
Erdoğan’ın “oy yoksa hizmet yok” stratejisi:
“Birincisi bence seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. Bu daha önce defalarca sınanmış bir şey. Mesela 2019’da YKS kararıyla [İBB] seçimi iptal ettikleri gün [6 Mayıs] şaşkınlık içindeydim. Sonuçta rakibimizdir ama “Recep Tayyip Erdoğan gibi önemli bir siyasi deneyim ve akıl bu hatayı nasıl yaptı” dedim. O gün dedim ki “1 milyon fark yerler, bu büyük hataydı”. Şimdi de tehdit bizim seçmende etki yapmaz. [1983’teki seçimler öncesindeki açıklamaları kastediyor] Kenan Evren tehdit ile sonuç alamamış, yapamamış. Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. 2024’te böyle bir şeyin işleyeceğini nasıl düşünüyorlar, anlamıyorum.
Yalan tarafı da var, onu da deşifre ediyoruz şimdi. Acaba Çankaya’ya, Karşıyaka’ya, Beşiktaş’a Recep Tayyip Erdoğan doğalgazıne zaman getirmiş ya? Doğalgaz şirketiyle yerel yönetim anlaşır getirir. Ben yoksam, doğalgaz yok ne demek? Gerçek dışı bir şey söylüyor. Hem işin tehdit boyutu sökmez. Hem bu koca bir yalana kimse inanmaz.”
Kent uzlaşısı ile DEM Parti ile işbirliği mi?
“Bu ‘kent uzlaşısı’ denilince ‘DEM ile CHP anlaştı’ ifadesi kullanılıyor. Kent uzlaşısını biz şöyle okuyoruz: Bizim de oy verebileceğimiz aday varsa destekleriz. Bazen sanki protokol yapılmış gibi DEM Partili seçmenler de oy verecek gibi yorumlar yapılıyor. Eğer DEM Parti bir yerde adayı kent uzlaşısı, kriterlerine müsait görüyorsa aday çıkarmıyor. Bunu da bizimle bir protokol kapsamında yapmıyor. Mesela Mersin’de, Adana’da anlaştık iddiası vardı. Nerede anlaştık? DEM Parti, Adana’da, Mersin’de aday çıkarıyor diye biliyorum. Onlar bakıyorlar. Bu mevzuda şimdi DEM’li çayları içme zamanı Erdoğan ile Bahçeli’nin. Şimdi Erdoğan ile Bahçeli’nin Türkiye’yi meşgul eden ifadelerinden bu süreci nasıl savunacaklarını merak ediyoruz.
Anketler şunu gösteriyor: Hatay’da bir Hatay ittifakına ihtiyaç var. Aramızda Adalet ve Kalkınma Partisi ile üç dört puan bir fark var. Bazen önde, bazen geride ölçülüyor. Bunun sebebi de Hatay’da duygular çok yüksek seviyede. Hatta ölçme-değerlendirme ekibi bize ‘bu şartlarda aslında bu şehirde anket yapılamaz’ görüşünü de aktardı. Saygın anket kuruluşları çalışmalarının kiminde üç puan öndeyiz, kiminde dört puan gerideyiz. Hatay’da şu gerçek var: AK Parti ile CHP arasındaki yarışta, muhalif partiler, TİP, DEM Parti, diğer sol partiler taraf seçerlerse biz seçimi kazanıyoruz.
Lütfü Savaş’a şunu dedim, ‘Sizi dışarıda bırakmayacak bir formüle ihtiyacımız var.’ Çünkü Lütfü Savaş’ın anket kırılımlarında AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor. Bu bütün anketlerde böyle. Zaten yüzde 25’e, yüzde 75’lik bir sosyoloji var orada. Sadece kendi oyumuzu almaya çalıştığımızda yüzde 25 alırız. Dolayısıyla ‘Lütfü Savaş’sız da olmayacak. Bu şartlarda risk var, Savaş ile de olmayabilir mi?’ Lütfi Bey ile görüştük ve devam ediyoruz. AK Parti’nin karşısındaki en güçlü seçenek olarak bir başka alternatif yok orada.
Lütfü Savaş seçimi kazanır ancak CHP’den ayrılırsa: Görüşmemizden ayrılırken en son Lütfü Bey, ‘Çok zor bir süreci birlikte geçirdik ama siz bana hiç haksızlık yapmadınız’ dedi. Çünkü işin esas sorumlusunun hükümet olduğunu görerek, Lütfü Bey’in günah keçisi ilan edilmemesine, Lütfü Bey’e ‘vurun abalıya’ dememeye, bütün sorumluluğu ona yıkmamaya dikkat ettim. Kendisiyle de kurduğumuz yapıcı bir diyalog var. Benim iktidarla kurduğum, kamuoyu önündeki ilişkilerde böyle işte sert polemikler falan oluyor. Ama ben parti içinde birlikte çalıştığım arkadaşlara karşı nezaket dilini hiç terk etmeyen ve yöneticiliği pozitif motivasyonla düşünen birisiyim.
Lütfü Bey, hiç ihtiyaç yokken döndü, ‘Bu süreçte beni herkes çok üzdü ama benim kadar üzülen ikinci bir kişi sizi gördüm. Teşekkür ederim. Ben 1 Nisan’da size buraya bizzat gelip teşekkür edeceğim. Borcumu ödeyeceğim’ dedi. Ben kazandığımız takdirde herhangi bir risk görmüyorum. Lütfü bey, bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. Kaybederse anlaşılır bir sonuçtu. Ama şu anda kazanmaya yakın bir noktadayız. 1 Nisan’dan sonrasına bir sürpriz olmaz. Bir de ben 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti’ye emanet edeceğime Lütfü Savaş’a emanet etmeyi tercih ederim.
Seçim kampanyasında miting programı: 2019’da 41 ilde 249 aday tanıtmıştım. Sadece il mitingleri değil, ilçe mitingleri de yapmayı istiyorum. Özellikle kritik ilçelerde. Şimdi rastgele bütün şehirleri gezmek yerine risk ve fırsat analizi yaparak, o fırsatın yüksek olduğu ya da riskin olduğu yerlere, yani kazanma çizgisinin hemen altında ve hemen üstünde olduğumuz yerlere ağırlık vereceğiz. Büyük il mitingleri de tabii ki yapılacak ama daha çok bir günde birden çok kritik ilçede miting yapacağız.
Mesela Kırıkkale’de, Kastamonu’da, Malatya’da mutlaka yapacağım. Çünkü bu üçünde çok ciddi fırsat var. Bu üçünde parti oyu çok üzerinde fırsatlar var. Milletvekili adaylarımız, Kırıkkale’de Ahmet Önal, Kastamonu’da Hasan Baltacı ve Malatya’da Veli Ağbaba’yla parti oyunun çok üzerinde fırsatlar var. Ölçme-değerlendirme birimi başındaki arkadaş, Malatya anketi için ‘Hani asrın felaketi deniyor ya, asrın sürprizi bekliyor bu seçimde’ dedi.
Eğer gerçekleşirse, tek başıma girdiğimizde parti oyumuz yüzde 18,5, altı parti [Millet İttifakı] birlikte girdiğimizde oyumuz yüzde 21 ama ankette yüzde 34 Veli Ağbaba yani o kadar net. Niye Veli Ağbaba diye sorulduğunda, en yaygın cevap ‘depremde bir tek o vardı’ şeklinde. Bunun yanında yarın Antalya’dayız. Sonra Muğla, Aydın, Trakya, Balıkesir, Bursa, Mersin, Adana, Samsun, Giresun, Trabzon, Artvin’de takvimlendirildi. Kazanmakta iddialı olduğumuz ve mutlaka Genel Başkan’ın bulunması gereken yerler diye. Mesela İstanbul’da birden çok kez ilçe mitinglerini yapacağız.
İstanbul’da Sarıyer ilçesindeki kriz: “Şükrü Genç ile dün [19 Şubat] konuştuk, kararını bugüne bıraktı. Bugünde grup toplantısından 10 dakika önce konuştum. Ama ikna edemedik.”