Sevim Burak Kimdir? Hayatı, Eserleri

29 Haziran 1931 yılında İstanbul’un Ortaköy İlçesi’nde dünyaya gelen Sevim Burak, Kalp ameliyatı geçirmek üzere yattığı Haseki Hastanesi’nde ameliyat edilemeden 30 Aralık 1983’te öldü. 5 Ocak 1984’te Nakkaştepe Mezarlığı’nda toprağa verildi.

İlkokula 1938 yılında babasının görevi nedeniyle bulundukları Çanakkale’de başladı. İlköğrenimini Kuzguncuk’taki Süleyman Şefik Paşa Nakkaştepe 45. İlkokulu’nda tamamladı. 21 yaşına kadar yaşadığı Kuzguncuk, hikâyelerinde azınlık kültürünün yaşlı insanlarına ağırlık vermesinde etkili oldu. Ortaokulu Alman Lisesi’nde tamamladıktan sonra okul hayatına son verdi.

Annesini 17 yaşında iken kaybetti. İlk evliliğini 18 yaşında, keman sanatçısı Orhan Borar ile yaptı (1949). 1950’de Olgunlaşma Enstitüsü’nde mankenliğe başladı. Dönemin Amerikan Büyükelçisi Mc Ghee’nin öncülüğünde düzenlenen kültür etkinlikleri kapsamında Amerika’ya giderek, orada defilelere çıktı. Amerika dönüşünde kendine ait bir modaevi ve atölye açtı.

Orhan Borar ile evliliğinden oğlu Karaca Borar dünyaya geldi (1955). Bu evliliği sırasında romancı Peyami Safa ile bir aşk yaşadığı iddia edilir. Yakınlarına Peyami Bey ile ilişkisini arkadaş olarak koruduğunu söylemiştir. Sanatçının öykü dünyasının şekillenmesinde bu ilişki etkili oldu; eserlerinde kahramanları da bu ilişkiye benzeyen yasak aşklar yaşadı. 1958 yılında ilk eşinden boşandı. Bu dönemde amatör hikayeler yazmaya başladı.

İkinci evliliğini ressam Ömer Uluç’la yaptı; bu evlilikten Elfe Uluç adındaki kızı dünyaya geldi. 1960 ihtilalinden sonra bozulan ekonomi nedeniyle işyerini kapattı ve tamamen hikâye yazarlığı üstüne yoğunlaştı.

İlk hikâye kitabı “Yanık Saraylar”ı 1965’te yayımladı. Kapalı ve alışılmadık biçimsel üslubu nedeniyle kitap çok tartışıldı. Sait Faik Ödülü’ne aday oldu, ancak ödülü alamadı. Kitabının aforoz edildiğini düşünen Burak, bu kitaptan sonra on yedi yıl boyunca edebiyat piyasasından çekildi. Bu süre içinde “Mach 1” adını verdiği romanı üzerinde çalıştı.

Yazar, çocukluğunda geçirdiği kalp romatizması tekrarladığı için 1970’li yıllarda bir tedavi sürecine girdi; ancak eşinin Nijerya’ya atanması üzerine olması gereken kalp kapakçığı ameliyatını geciktirerek 1976’da Nijerya’ya gitti ve bir buçuk yıl orada yaşadı. Bu dönem dışında tüm yaşamını İstanbul’da geçirdi. 1980 yılında İstanbul’da bir ameliyat geçiren Sevim Burak, ameliyata girerken aldığı karar sonucu Ömer Uluç’tan ayrıldı. Kızı Elfe Uluç diyor ki: “Ömer Uluç’un Afrika’ya gitmesi geciktirmemiş, tam tersi ameliyat için imkan sağlamış, bu sayede İngiltere’de Hammersimth Hastanesi’nde o dönem için maddi olarak çok zor olan ilk açık kalp ameliyatı olmuştur. Boşanması da ameliyatın ardından değil, yıllar sonra başka saiklerle olmuştur.”

Yeniden yazılarını yayımlamaya başlayan sanatçı, 1982 yılında “Sahibinin Sesi” adlı oyunu yayımladı. Aynı yıl “Palyaço Ruşen” isimli öyküsüyle Sabahattin Ali Öykü yarışmasına katıldıysa da, hak ettiğini düşündüğü bu ödülü alamadı ve tepki olarak hikayelerini yayımlayacak antolojiden çekti. 1983’te “Afrika Dansı” adlı öykü kitabı yayımlandı. Çok farklı teknikler denediği bu kitap, edebiyat dünyasında büyük tartışmalara neden oldu[5]. Aynı yıl “Everest My Lord (İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar)” adlı kitabını yazdı ve romanını yazmayı sürdürdü.

“Everest My Lord (İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar)” (1984) adlı oyunu ve son öykü kitabı “Palyaço Ruşen” (1993) ölümünden sonra yayımlandı. Ayrıca oğluna yazdığı mektuplar “Mach I’dan Mektuplar” adıyla kitaplaştırıldı (1990). Genellikle azınlık toplumlar ile kadın sorunlarını anlattığı yapıtlarında şiirsel bir dil kullanmıştır.

Sevim Burak’ın eserleri: Yanık Saraylar (1965 Hikaye), Afrika Dansı (1982 Hikaye), Sahibinin Sesi (1982 Tiyatro), Everest My Lord / İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar (1984 Tiyatro), Ford Mach I (2003 Roman), Mach I’dan Mektuplar (1990 Mektup).

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir