HDP’li Buldan: İkinci Tur Faşizm İle Demokrasi Arasında Bir Referandum
28 Mayıs seçimleri öncesi değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel başkanı Pervin Buldan, Erdoğan tekrar kazanırsa ne olacağını tek tek sıralamaya gerek yok. Son yıllarda yaşadıklarımız bunun açık göstergesi. Bizler yine direniriz, bizler yine mücadele ederiz ama toplum nefessiz kalır. Bizi en çok endişelendiren de bu” dedi ve ekledi:
Haber Merkezi / “O yüzden Türkiye toplumu ve Kürtler açısından, kadınlar ve gençler açısından bu kadar önemli bir süreçte rejimi ve sistemi oyladığımızın farkında olmamız gerekir. Bizler eğer ikinci turda kazanabilirsek demokrasinin inşasını gerçekleştirmiş olacağız. O yüzden bu kadar tarihi bir seçim olacaktır.”
Buldan, açıklamalarının devamında, “Dolayısıyla bu ikinci turun faşizm ile demokrasi arasında bir referandum olduğunu görerek hareket etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Türkiye toplumu önemli bir karar verecek tercih yapacak. Türkiye; karanlık ile aydınlık arasında tercih yapıp aydınlığı seçerse, demokrasi ile faşizm arasında tercih yapıp demokrasiyi seçerse önümüzdeki süreçte demokratikleşme alanında, barış alanında ve huzur ve refah alanında bir başarı elde edebilir.
Bu seçim gerçekten tarihi bir seçim olacak. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim olacak. Ben başta Diyarbakır halkı olmak üzere bütün Kürtlere ve Türkiye halklarına çağrımızı buradan tekrar yapmak istiyorum. Türkiye’nin kaderini değiştirmek bizlerin elinde. Bir kez daha 28 Mayıs’ta sandıklara giderek bu değişim ve dönüşüme katkı sunalım, geleceğimizi oyladığımızı, yarınlarımızı belirlediğimizi bilerek bu seçime yaklaşalım” ifadelerini kullandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Yeşil Sol Parti ve HDP yöneticileri ile Yeşil Sol Parti milletvekilleri Diyarbakır’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Buluşmanın açılışında konuşan Buldan ve Türk, seçmeni sandığa çağırarak şunları söyledi:
HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
“28 Mayıs seçiminin son çalışmalarını duyurmak için buradayız. Esnaf ziyaretleri gerçekleştireceğiz, buluşmalar gerçekleştireceğiz. İkinci tur seçimlerinin artık son kavşağında olduğumuzu bilerek bu çalışmaları tamamlayacağız. 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerin çok eşit şartlarda, demokratik bir ortamda yapılmadığını biliyoruz. Cumhur İttifakının devletin bütün imkanlarını kullanarak yürüttüğü aşikar.
Ancak bizler muhalefet partileri olarak; bütün bu eşitsiz şartlara ve anti demokratik uygulamalara karşı halkımızın ve Türkiye’nin geleceğini, Türkiye toplumunun yarınlarını düşünerek bir seçim süreci geçirdik. Yeşil Sol Parti olarak bütün bu engellemelere rağmen bir başarı elde ettiğimizi düşünüyoruz. Bu başarının ikinci turda devam etmesi için de iki gün sonra yapılacak seçimlerin Türkiye’nin demokratik geleceği ve barışı açısından, gençlerin ve kadınların geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Tarihi bir kavşaktır aslında 28 Mayıs’ta yapılacak seçim.
Yeşil Sol olarak birinci turda sürdüğümüz tutumumuzu, ikinci turda da devam ettireceğimizi dün yaptığımız açıklamayla zaten kamuoyu ile paylaştık. Bugün bir kez daha Diyarbakır’dan, özellikle bölgeden ikinci tura dair önemli sonuçların çıkacağını düşünerek bunu ifade ediyorum. Diyarbakır halkına bir kez daha şu çağrıyı yapıyoruz. İkinci turda oylarımızı kullanalım, sandığa gidelim, birinci turdaki irademizi ve kararlılığımızı ikinci turda da gösterelim. Çünkü gelecek ve yarınlar bizi ilgilendiriyor.
AKP’nin ve Erdoğan’ın tekrar kazanması Türkiye toplumunun bir kez daha nefessiz kalmasına neden olacaktır. Bunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. O yüzden Erdoğan gitmelidir. Erdoğan’ın gitmesiyle toplumun rahat bir nefes alacağını düşünerek bunu ifade ediyorum. Çünkü son yıllarda AKP iktidarının MHP ile birlikte Türkiye’yi nefessiz bıraktığını biliyoruz.
Her türlü hukuksuzluğun, düşmanlığın, baskı ve şiddetin bu ülkede yaratıldığını, demokrasinin kırıntılarının bile kalmadığı bir ülke yaratıldığını hepimiz gördük. Bir Kürt düşmanlığı var. Aynı zamanda bir kadın düşmanlığı var, bir barış düşmanlığı var. Bütün bunların bitmesi, Türkiye’nin rahat bir nefes alması için de Erdoğan kaybetmelidir bu seçimlerde.
Bu meselelerin rahatlıkla çözülebileceği, demokratik adımların atılabileceği, Türkiye’nin barışa, huzura ve refaha kavuşabileceği bir ortamı yaratabilmek elbette bu seçimlere bağlı. O yüzden Erdoğan’ı göndermemizle birlikte demokratik yolların açılabileceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum. Erdoğan’ın tekrar kazanmasının çıkaracağı fermanların Türkiye açısından felaket olacağının altını çizmek istiyorum.
“İkinci tur faşizm ile demokrasi arasında bir referandumdur”
Erdoğan tekrar kazanırsa ne olacağını tek tek sıralamaya gerek yok. Son yıllarda yaşadıklarımız bunun açık göstergesi. Bizler yine direniriz, bizler yine mücadele ederiz ama toplum nefessiz kalır. Bizi en çok endişelendiren de bu. O yüzden Türkiye toplumu ve Kürtler açısından, kadınlar ve gençler açısından bu kadar önemli bir süreçte rejimi ve sistemi oyladığımızın farkında olmamız gerekir.
Bizler eğer ikinci turda kazanabilirsek demokrasinin inşasını gerçekleştirmiş olacağız. O yüzden bu kadar tarihi bir seçim olacaktır. Dolayısıyla bu ikinci turun faşizm ile demokrasi arasında bir referandum olduğunu görerek hareket etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Türkiye toplumu önemli bir karar verecek tercih yapacak. Türkiye; karanlık ile aydınlık arasında tercih yapıp aydınlığı seçerse, demokrasi ile faşizm arasında tercih yapıp demokrasiyi seçerse önümüzdeki süreçte demokratikleşme alanında, barış alanında ve huzur ve refah alanında bir başarı elde edebilir.
Bu seçim gerçekten tarihi bir seçim olacak. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim olacak. Ben başta Diyarbakır halkı olmak üzere bütün Kürtlere ve Türkiye halklarına çağrımızı buradan tekrar yapmak istiyorum. Türkiye’nin kaderini değiştirmek bizlerin elinde. Bir kez daha 28 Mayıs’ta sandıklara giderek bu değişim ve dönüşüme katkı sunalım, geleceğimizi oyladığımızı, yarınlarımızı belirlediğimizi bilerek bu seçime yaklaşalım.
Herkese kolay gelsin, herkese başarılar diliyorum. Umut ediyorum ki 28 Mayıs’ta istediğimiz sonucu elde edeceğiz. Mesele Millet İttifakı ya da Sayın Kılıçdaroğlu değildir; biz meseleye sadece ve sadece Türkiye’nin geleceği olarak bakıyoruz ve oyumuzu da Türkiye’nin geleceğinden yana kullanıyoruz. Türkiye halklarına bir kez daha sandığa sahip çıkma ve oylarını kullanma çağrısı yapıyorum.”
“Elbette faşizme karşı demokrasiden yana tutum sergileyeceğiz, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz”
Buldan’dan sonra konuşan Ahmet Türk’ün açıklamalarından öne çıkan bölümler ise şöyle:
“Önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Değişimin ve dönüşümün sancılarını yaşıyoruz. Elbette tercihimiz şahıslarla ilgili değil. Kürt halkının geleceği, Türkiye’nin geleceği için mücadele ediyoruz ve seçimimizi ona göre yapıyoruz. Tabii ki son dönemlerde milliyetçi tartışmalar halkımızda kırgınlık yarattı. Buradan özellikle halkımıza ve gençlerimize şu mesajı vermek istiyorum. Sakın oyuna gelmeyin; protesto etmeniz ve sandıklara gitmemeniz Erdoğan’ın değirmenine su taşımak olacaktır. Bu bilinçle sandıklara gitmeniz gerekiyor. Önümüzde iki seçenek vardı.
Eş Genel Başkanımızın da biraz önce ifade ettiği gibi ırkçılığı, faşizmi ve tekçi anlayışı Türkiye’de hakim kılmak isteyen bir anlayış var. Bunun karşısında da en azından halkımızın nefes alabildiği demokratik bir ortam konusunda güven veren, hukukun üstünlüğünü esas alan farklı bir anlayış var. Biz bu iki seçenekten birini tercih etmek durumundayız. Elbette bizim tercihimiz demokrasiden, insan haklarından, Kürt halkının özgür geleceğinin belirlenmesinden yana olacak. Yıllardan beri sürdürdüğümüz mücadele demokratik bir gelecek içindir, halkların ortak demokratik değerlerde buluşması içindir, halkımızın özgür geleceği içindir.
Eş Genel Başkanlarımız, arkadaşlarımız yaptıkları toplantılarda ve açıklamalarda her türlü değerlendirmeyi yaptılar. Bizler bu durumda elbette tercihimizi demokrasiden yana kullanacağız. Pek çok talebimizin karşılanmayabileceği ihtimalini biliyoruz. Ancak biz inandığımız yolda mücadelemizi yine yürüteceğiz. Ama bugün başından beri söylemek istediğim şudur. Sevgili Halkımız, iki seçenekle karşı karşıyayız: Ya faşizme destek vereceğiz ya da onun karşısında en azından halkımızın nefes alabileceği bir seçeneğe destek vereceğiz.
Bu iki seçenekten biri Kılıçdaroğlu’dur ve biz tercihimizi Kılıçdaroğlu’ndan yana yapacağız. Son dönemlerdeki milliyetçi söylemler nedeniyle halkımızda bir kırgınlık olduğunu görüyoruz, bu kırgınlığı biz de yaşıyoruz. Ama oyuna gelmemek lazım. Bu seçimlerde bir bütün olarak sandık başında olmamız lazım. Bununla birlikte seçim kuruluna gidinceye kadar oylarımıza sahip çıkmamız lazım. Hepinize teşekkür ediyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum.”