Önder’den Kılıçdaroğlu Açıklaması: Güç Vermemiz Gerekiyor

Yeşil Sol Parti Milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilişkin, “Sayın Kılıçdaroğlu omuzlarına tarihi bir sorumluluk aldı, önemli niyet ve irade beyanlarında bulundu” dedi ve ekledi:

“Bu irade beyanı demokratik bir dönüşüme yönelme kararlılığını sürdürürse, Kılıçdaroğlu’na güç vermemiz gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nu sağcılığın olmayan vicdanına, fırsatçılığına, pazarlıkçılığına terk etmemek gerekiyor.”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul 1. Bölge Milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder, bianet’ten Tuğçe Yılmaz’a konuştu. Önder’in açıklamalarından bir bölümü şöyle:

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, dün cumhurbaşkanlığı yarışından çekildiğini duyurdu. Sizce bu gelişme yarışı nasıl etkileyecek?

“Muharrem İnce Vakası”nı, ele alınış biçimini baştan beri sorunlu buluyorum. Daha önce bu konudaki düşüncelerimi “selde kütük” olarak özetlemiştim. Ne demek bu? Bir doğrultusu, bir iradesi yok. Gelişmelerin yönlendirdiği yere göre, çarpa çarpa, kıra döke gidiyor.

Bütün siyasi bakışların bu konuda tabiri caizse şavulladığını düşünüyorum. Çünkü bütün bakışlar apolitik gibi. Burada önemli ve aslolan Muharrem İnce’ye değil, bir ara sonuçlarda çıktığı söylenen yüzde on seçmen desteğine odaklanmak olabilirdi.

Politik ve doğru bakış ancak böyle bir şeyle mümkündü. Kimse bunun sosyolojisine, kimyasına dönük bir merakın içerisinde olmadı. Muharrem İnce’nin kendisi bir vaka olarak önemli değildir; ama onun olduğu söylenen ve bir arada gözlemlenebilen bu kitle önemlidir.

Bu da her seçim olabilecek bir kümeyi temsil eder aslında. Bugünlerde artık çok rağbet görmeyen, lümpen proleterya dediğimiz, üretim süreçlerine fazlaca dahil olmayan, gündemle bire bir sıcak bir alışveriş içinde olmayan bir kitle bu. Doğru, politik yaklaşımlarla bu kitlenin bir kısmı kazanabilirdi. Hâlâ da kazanılabilir.

Buradan kopan kitle ne olacak?

Buradan dağılan kitle muhtelif yerlere gidecek, kimse bundan beklediği hasılayı elde edemeyecek.

Anket sonuçlarında Kılıçdaroğlu’nun önde olduğunu görüyoruz. Ama Erdoğan ve Soylu’nun “darbe” açıklamaları da sürüyor. Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde Erdoğan’ın tutumunun ne olacağını düşünüyorsunuz?

Ben “Bu kadar sessiz duruyorlar, bir planları vardır, bir bildikleri vardır, niye bu kadar rahatlar?” gibi soruların iki kaynağı olduğunu düşünüyorum. Birincisi, bu soruları dolaşıma kendilerinin bizzat soktuğu. Çünkü herhangi bir planlarının olmadığını düşünüyorum. Niye? Bunun müstenidi neresi? Şurası: Tekli bir iktidar odağı yok.

AKP dediğimiz, şu an güçler savaşının had safhada yürüdüğü bir yapı. O kadar çok kümeler var, içeride o kadar çok birbirleriyle didişme ve çatışma halindeler ki, burada tekcil bir plan yapmanız mümkün değil. Uygulamanız hiç mümkün değil.

Kolluğu başka bir telden çalıyor, kolluğun başka kesimleri başka bir yaklaşım içerisinde. Siyasileri desen, beş dakika geçmiyor ki birinin dediğini diğeri yalanlamasın. Bu, bu yönüyle birinci müstenit. İkincisi, yerel seçimlerde gördük ki, bunların gitmesini isteyen demokratik irade, yani seçmen iradesi bunları destekleyen iradeden çok daha yüksek ve kararlı. Burası bir kartel gibi çalışıyor. Kâr dağıtmadığı zaman ortada kartel falan kalmaz.

Bunların gitmesini isteyenlerin çok katmanlı talepleri var. Bunun önünde durmak, bu değişim arzusuna ket vurmak mümkün değil. Böyle olunca alttan alta bu söylentileri dolaşıma sokuyorlar ya da gereksizin biri söyleyince onu köpürtmeye çalışıyorlar.

Partinizin parlamentodaki çoğunluğu sağlamasına dair pek çok çağrısı var ve 100 milletvekili hedefiniz var. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bu ciddi bir hedef ve biz de bu hedefe odaklı bir çalışma yürütüyoruz. Millet İttifakı biraz sağ karakterli bir ittifak haline dönüştü. CHP’yi bir parça bunun dışında tutarsak orada sağ düşüncenin temsiliyeti baya yüksek. Sayın Kılıçdaroğlu omuzlarına tarihi bir sorumluluk aldı, önemli niyet ve irade beyanlarında bulundu.

Bizim bu irade beyanı demokratik bir dönüşüme yönelme kararlılığını sürdürürse, Kılıçdaroğlu’na güç vermemiz gerekiyor.

Hem anahtar hem kilit

Kılıçdaroğlu’nu sağcılığın olmayan vicdanına, fırsatçılığına, pazarlıkçılığına terk etmemek gerekiyor.

O anlamda bizim sayısal gücümüz çok önemli ve tarihsel bir işlev görecektir. Diyelim ki bu böyle olmadı ve tekrar müesses nizamın aynen devam etmesi yönünde bir sonuç ortaya çıktı. Bunu yerinde sayma bile değil, geriye gidiş olarak değerlendiririz. O zaman da sayısal çoğunluğumuz bu geriye dönüşün kapısını kapalı tutmaya yarayacak bir anahtar işlevi görecek. Bundan dolayıdır ki kendimizi hem anahtar hem kilit metaforuyla açıklıyoruz.

Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir