CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Çok Sert “İmar Affı” Tepkisi

Depremlerin vurduğu illerden biri olan Hatay’da partisinin MYK toplantısının ardından açıklamada bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bazı şeyleri açık ve net konuşmak lazım. Genel başkan olduktan sonra en çok telaffuz ettiğim sözcük liyakatti. Liyakatin devlet yönetiminde ne kadar önemli bir kavram olduğunu her yerde söyledim” dedi ve ekledi:

“Devlette belli makamlara gelmek sıradan bir olay değildir. Devlet memuriyetinden başlayıp yükseldiğiniz her süre içerisinde deneyimi de beraber taşırsınız. Liyakati yok ederseniz devlette çürüme başlar.”

Kılıçdaroğlu, açıklamalarının devamında “Devlette çürüme var dediğimde bazı çevreler kızdılar. Bugün bu felaket bize devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatlar kurtarılamadı. Zamanında önlem alınması gerekirken talimatların zamanında verilmediğini ve talimatların yerine getirilmediğini gördük.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamalarına, “Şimdi siyaset zamanı mıdır diyenler oldu. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, yediğiniz ekmeğin, bindiğiniz uçağın fiyatını belirleyen siyasettir. Her şeyi siyaset belirliyorsa, bir sorunu halk yaşıyorsa, ben onun sesi olmak zorundayım. Aksi halde ben niye siyaset yapıyorum? Halkın sorununu dillendirmeyeceksen niye siyaset yapıyoruz?” ifadeleriyle devam etti:

“Bol miktarda imar affı çıktı. İnsanların oturdukları konutları insanlara mezar ettiler bir de üzerine para aldılar.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu ( MYK) toplantısı, depremin yıktığı şehirlerden biri olan Hatay’da yapıldı. Kurmaylarıyla yaptığı toplantısı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Makam aracı kullanmadık, yarım otobüsle dolaştık. Sıcaklıkların eksiklere düştüğü ortamda insanların ailelerini, komşularını beklediğini görünce o dramın bir parçası oluyorsunuz.

Milletvekili arkadaşlarımızın yakınları da hayatlarını kaybettiler. Bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet dilemek isterim.

Bazı şeyleri açık ve net konuşmak lazım.

Genel başkan olduktan sonra en çok telaffuz ettiğim sözcük liyakatti. Liyakatin devlet yönetiminde ne kadar önemli olduğunu gittiğim her yerde söyledim. Önce pişersiniz aşama aşama yükselirsiniz. Devlette liyakati yok ettiğiniz zaman devlette çürüme başlar. Aşağıdan getirdiğiniz birisi ülke sorunlarını bilemez ve bir sorunla karşılaştığında o süreci nasıl yürüteceğini de bilemez.

Devlette çürüme var dediğim zaman bazıları öfkelendi. Bu felaket bize devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatların kurtarılamadığını.

Bunları bu ortamda dile getirmek doğru değildir diyenler oldu, siyaset zamanı mıdır diyenler oldu. Yediğiniz ekmeğin fiyatını belirleyen siyasettir, içtiğiniz sudan tutun aldığınız ekmeğe kadar her şeyi siyaset belirliyorsa, bir sorun var ve bu sorunu halk yaşıyor ve sorunumu kim dillendirecek diye yakama yapışıyorsa sorunu dillendirmek zorundayım. Siyaset halka hizmet etmek demektir.

Siyaset geleceği görebilmektir. Son 10 aya bakın, neredeyse bütün televizyon kanallarında deprem uzmanlarının konuştuğunu görürsünüz, önlem alın diye hocaların yakardığını görürsünüz. Ne yapıldı? Ne yapıldı imar affı çıkarıldı. Böyle bir siyaset olur mu? Batsın böyle devlet yönetimi.  Depremde evleri yıkılanlara bakın, kolonlar kesilmiş binalar çökmüş. İmar affı çıkarırken vicdanlarının sesini dinlediler mi?

Para için sen kalkıp da hala o kişinin evini başına yıkar mısın ya? Bütün bunların dışında yurtların  kapatılması, üniversite öğrenimin online yapılmasına karar verildi. Üniversitelerden, öğrencilerden ne istiyorsunuz? O yurtlar depremzede aileler için çok uygun değildir. 5 yıldızlı otellere bak. Sen devlet yönetiyorsa o otellere koy, bütün masraflarını karşıla kardeşim. Devlet yönetmeyi bilmiyorlar.  Eğitimin ne kadar önemli olduğunu, eğitimsiz bir toplumun nerelere sürüklendiğini bunlar bilmiyor.

İşin özeti devletin adaletle yönetilmesi gerektiğini, yönettikleri halka hesap vermek zorunda olduklarını ve bunun da adının demokrasi olduğunu kimsenin unutmaması lazım. Yazıktır günahtır, böyle bir yönetimi hak etmiyoruz. Eğer deprem kuşağında olduğumuzu bildiğimiz halde, o deprem kuşağındaki kentlerde gerekli önlemleri alamıyorsak, siyaset kısır bir anlayışla devleti yönetmeye kalkıyorsa bugün felaketler daima kapımıza gelecektir.

500’ün üzerinde deprem raporu vardır. Bakanlıklar, belediyeler, meslek kuruluşları, üniversiter yaptı bu çalışmaları. Meclis’te en az 7-8 tane deprem raporu var. Bunlar okuma yazma bilmiyorlar. Alıp bakmıyorlar bile.”

 

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir