TİP’li Şık’tan ‘İmamoğlu’ Açıklaması: Aday Gösterilmesi Riskli
TİP Milletvekili Ahmet Şık, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilecek olası bir siyasi yasakla seçimlerin riske atılabileceğine de dikkat çekerek, “Ben bu riski almam” dedi. İmamoğlu’nun adaylığının yargı eliyle tehlikeye girebileceğini söyleyen Şık şöyle devam etti:
“Önümüzde böyle bir yargı sopası varken bu seçim riske edilemez. Yargının kimin yanında pozisyon alacağı; hukukun mu yoksa rejimin çıkarları mı konusunda hepimizin bir fikri var. Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar budur. Saray’ın hukuk işlerinden sorumlu kişi diyor ki ‘Hukuk üzerinden bu karar onanır.’ Aslında bunu talimat diye okumak lazım. Süleyman Soylu çıkıp diyor ki ‘Yargıtay onarsa elbette görevden alırım.’ Bize olacağa dair bir şeyler söylüyor.
Seçim olur ve muhalefetin adayı kaybederse CHP’nin elinde herhangi bir belediye kalmaz. Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya olmak üzere. Kayyum atanır. Bugün HDP’li belediye başkanlarının başına ne geldiyse aynısı yaşanır. Bu böyle bir sistem artık. Tepesinde hukuk sopası sallanan bir adayın gösterilmesi bence risktir. Göze alınabilinir mi elbette alınır. Ama bu riskin arkasında halk duracaksa alınır.”
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Halk TV ekranlarında İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Yeni Bir Sabah” adlı programa konuk oldu. Programda Küçükkaya’nın sorularına yanıt veren Şık, Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Programda Türkiye için yaklaşan seçimlerin çok önemli olduğunu vurgulayan Şık, “Önümüzdeki seçimler gerçekten çok kritik ve herkes kişisel menfaatlerini, grup menfaatlerini bir kenara bırakmalı, memleket ve yurttaş menfaati neyse oraya odaklanmalı” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis cezası ve olası siyaset yasağı üzerine de değerlendirmelerde bulunan Şık, “Erdoğan İmamoğlu’nu karşısında görmek istemiyor” derken, “Ben tepesinde hukuk sopası olan birinin aday olmasını riskli buluyorum. Bu risk göze alınabilir ama bu riskin arkasında halk duracaksa alınır” dedi.
Küçükkaya’nın sorusu üzerine dün üçüncüsü yapılan asgari ücret görüşmelerine ilişkin konuşan Ahmet Şık, “Asgari ücret için bir sayı telaffuz etmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Asgari ücretin belirlenmesi konusuna şöyle bakmak lazım: 2002 yılında Türkiye’de her 10 çalışandan bir tanesi asgari ücretliydi. Şu an yüzde 60. Avrupa ortalaması yüzde 6. Bu bize asgari, yani en ‘niteliksiz’ işçinin alabileceği ücretin sınırını gösteriyor. Ama siz bütün emekçi yığınlarını asgari ücretle çalışır hale getirmişsiniz. Halkın tamamına yaymışsınız bunu” dedi.
Türkiye’de servet sahiplerinin gittikçe daha fazla zenginleştiğine, yoksul kesimlerin ise gün geçtikçe daha fazla yoksullaştığına dikkat çeken Şık, şöyle devam etti:
“Çalışanların yüzde 60’tan fazlası asgari ücretli ama en çok vergi yine çalışanlardan alınıyor. Yüzde 1’lik kesim daha çok zenginleşirken, kalan daha çok fakirleşiyor. Bu iktidarın ücret politikasıyla ve vergilendirme mantığıyla alakalı.”
Türk-İş’in 9 bin TL çıkışı
Dünkü Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısında Türk-İş’in asgari ücret talebini 9 bin TL olarak açıklamasını da değerlendiren TİP Milletvekili Ahmet Şık, “Açıkçası Türk-İş’in hamlesini şaşırtıcı buldum. Çünkü genelde iktidar ne derse o minvalde giderlerdi” diye konuştu. Şık, açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Bakan Nebati de diyor ya ‘yoksul, fakir, fukaraya para verelim’ diye… Ücretliye böyle bakıyorlar. Erdoğan’ın ‘bahşiş’ diye atacağı şeyin önünü kesti. Ama her hâlükârda işsizlik sigorta fonunda kesilen ve normalde emekçilerin maaşıyla oluşturulan o fonda biriken paraları yine sermayeye akıtacaklar. Yine patronların cebinden bir şey çıkmayacak.”
‘Cumhurbaşkanın talimatı olmadan hiç kimse böyle bir karar veremez’
Programın devamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ahmet Şık, “Saraçhane dağınıklığı gösteriyordu. Altılı Masa diye tarif edilen ittifakın bileşenleri arasında bir rekabet varmış gibi bir hava oluştu. Ben de o yoruma katılıyorum. Biz hep şunu söylüyoruz: Önümüzdeki seçimler gerçekten çok kritik ve herkes kişisel menfaatlerini, grup menfaatlerini bir kenara bırakmalı, memleket ve yurttaş menfaati neyse oraya odaklanmalı. Çünkü gerçekten bunu yapmazsak işimiz çok zor” dedi. Şık, şöyle devam etti:
“Bize bir ‘kuruluş reçetesi’ gibi sunulan şey için o reçetenin başına kimin oturacağına dair bir rekabet olduğu, çekişme olduğu gibi bir tablo çıktı. İktidar da bunu kullandı. Yargının hukuksuzluğu üzerinden Saray Rejimi’nin hedeflerinden birisi gerçekleşmiş oldu. Dağınıklık… Bu yargı kararı bir Saray komplosudur. Ben iddia ediyorum; Cumhurbaşkanın talimatı olmadan hiç kimse böyle bir karar veremez.
‘Erdoğan, İmamoğlu’nu karşısında rakip olarak görmek istemiyor’
Açıklamalarının devamında, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerde Ekrem İmamoğlu’nu karşısına almaktan çekindiğini belirten Şık şunları kaydetti:
“Burada plan çok net: Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nu karşısında rakip olarak görmek istemiyor. İki aday kaldı Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu. Bu isimler üzerine uzlaşılabilinirmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. İki aday üzerinden kimin daha çok oy alacağını elbette Saray da hesaplıyor. Anketleri çok referans almak istemiyorum ama Saray da kendi anketini yaptırıyor.
Biz buzdağının görünün yüzü üzerinden yorum yapıyoruz. Buzdağının altındaki bilgilerin hepsi Saray’ın elinde. Buradan yola çıkarak Ekrem Bey’in güçlü rakip olduğunu, daha çok oy alabilecek bir rakip olduğunu düşünüyorlar ve onu denklemden çıkarıyorlar. Ben ‘Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz’ demiyorum. Bugün biz adayımızı ilan edelim, ortak aday Erdoğan’ı devirir. Bu kadar iddialı söylüyorum. Ama bu kriz ve rekabet hali Saray’ın işine yarıyor. Umarım ortak paydada birleştiğimizi gösterirler ve bu karanlıktan kurtuluruz.”
‘Programda İmamoğlu hakkında verilecek olası bir siyasi yasakla seçimlerin riske atılabileceğine de dikkat çeken Ahmet Şık, “Ben bu riski almam” dedi. İmamoğlu’nun adaylığının yargı eliyle tehlikeye girebileceğini söyleyen Şık şöyle devam etti:
“Önümüzde böyle bir yargı sopası varken bu seçim riske edilemez. Yargının kimin yanında pozisyon alacağı; hukukun mu yoksa rejimin çıkarları mı konusunda hepimizin bir fikri var. Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar budur. Saray’ın hukuk işlerinden sorumlu kişi diyor ki ‘Hukuk üzerinden bu karar onanır.’ Aslında bunu talimat diye okumak lazım. Süleyman Soylu çıkıp diyor ki ‘Yargıtay onarsa elbette görevden alırım.’ Bize olacağa dair bir şeyler söylüyor.
Seçim olur ve muhalefetin adayı kaybederse CHP’nin elinde herhangi bir belediye kalmaz. Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya olmak üzere. Kayyum atanır. Bugün HDP’li belediye başkanlarının başına ne geldiyse aynısı yaşanır. Bu böyle bir sistem artık. Tepesinde hukuk sopası sallanan bir adayın gösterilmesi bence risktir. Göze alınabilinir mi elbette alınır. Ama bu riskin arkasında halk duracaksa alınır.”