Enflasyondaki Düşüş Yoksulluğu Azaltır Mı? İktisatçılar Yorumladı
“Enflasyon düzeyinin yıllık değişim rakamının geriliyor olması fiyat artış hızının azaldığı anlamına gelmiyor” diyen iktisatçı Doç. Dr. Bolgün, tam aksine hane halkının satın alma gücünde yaşanan derin erozyonun, fiyatlar genel seviyesinin yani fiyatların artmaya devam edeceğini öngörüyor.
İktisatçı Yrd. Doç. Dr. Müftüoğlu ise ulaştırmadaki, gıdadaki fiyat artışlarına bakıldığında fiyatlar genel düzeyinin artmaya devam ettiğinin görüldüğüne dikkat çekiyor. İktisatçı Prof. Dr. Şişman, satın alma gücünde iyileşme için reel ücretlerin artırılması gerektiğine işaret ediyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Ekim ayında yüzde 85,51 olan yıllık tüketici enflasyonu (TÜFE), Kasım’da yüzde 84,39 olarak gerçekleşti.
Böylece Kasım’da enflasyon son 24 yılın zirve seviyesinden sınırlı da olsa gerilemiş oldu. Peki enflasyondaki bu gerileme neden kaynaklanıyor?
Baz etkisi nedir?
DW Türkçe’den Pelin Ünker’e rakamları değerlendiren iktisatçı Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu’na göre aslında enflasyon “düşmüş gibi” gösteriliyor. Müftüoğlu, “Oysa geçen sene 12, yani baz olarak alınan 2021 Aralık ayında enflasyon birden yüzde 13,5 yükselmişti” uyarısı yapıyor.
Resmi rakamlara göre yıllık enflasyon ise yüzde 2,88 oldu. Bu rakam Kasım 2021’de 3,51’di.
İktisatçı Prof. Dr. Mehmet Şişman da değerlendirmesinde, baz etkisinin burada çalıştığına dikkat çekiyor. Şişman, “Baz etkisiyle geçen senenin aynı ayına göre enflasyon nispeten daha az arttığı için artış hızı düşmüş görünüyor. Fakat ortalama enflasyona baktığımızda 12 aylık ortalamalar da 65,26’dan 70,36’ya çıkmış. Yani 5 puanlık bir artış var aslında” diyor.
Geçen yılın Kasım, Aralık ve bu yılın Ocak aylarında yıllık enflasyonda çift haneli sıçramalar olmuştu. İktisatçı Doç. Dr. Evren Bolgün’e göre de Aralık ve Ocak rakamlarının yıllık enflasyon serisinden çıkacak olmasıyla birlikte gelecek ay yıllık enflasyon rakamında yüzde 84,39’dan hızlı bir gerileme de görülecek.
“Yüzde 40’lara inebilir”
Evren Bolgün, “Mayıs ayına kadar aşağı yukarı yüzde 40’lar civarında, 40-45 civarında rakamlarda bir enflasyonla karşı karşıya kalma imkânı mümkün” diyor.
Ancak enflasyon düzeyinin yıllık değişim rakamının geriliyor olması fiyat artış hızının azaldığı anlamına gelmiyor.
Bolgün, tam aksine hane halkının satın alma gücünde yaşanan derin erozyonun, fiyatlar genel seviyesinin yani fiyatların artmaya devam edeceğini öngörüyor ve “Önümüzdeki bir yıllık, yani 2023 sonuna kadar olacak enflasyonun yıllık bazda yüzde 40’lı rakamların altında pek olmayacağını tahmin ediyorum” diye ekliyor.
En yüksek artış gıdada
Özgür Müftüoğlu ise ulaştırmadaki, gıdadaki fiyat artışlarına bakıldığında fiyatlar genel düzeyinin artmaya devam ettiğinin görüldüğüne dikkat çekiyor.
TÜİK’in açıkladığı resmi verilere göre bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 107,03 ile ulaştırma oldu. Gıda enflasyonu ise Kasım’da yıllık yüzde 102,55 artışla ikinci sırada yer aldı.
Buna karşılık Kasım ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 5,75 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Kasım ayında en yüksek aylık fiyat artışları süt ürünlerinde görüldü. Kasım ayının zam şampiyonu ise yüzde 17,58’lik artışla tereyağı oldu. Tereyağını yüzde 15,71 artışla taze süt, yüzde 15,05 artışla peynir izledi. Alkolsüz içecekler ve konsantre içeceklerdeki artış yüzde 14,02, sebze fiyatlarındaki artış yüzde 13,26 oldu.
“Reel ücretler artırılmalı”
Prof. Dr. Mehmet Şişman, satın alma gücünde iyileşme için reel ücretlerin artırılması gerektiğine işaret ediyor. Şişman, reel ücret artışlarının yanı sıra yıllık enflasyonu yüzde 1’in altına çekecek ekonomi politikalarının da devreye girmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Geçen yılın Aralık ayından itibaren enflasyonda gerçekleşen sıçramada hükümetin faiz ve kur politikası etkili olurken, TÜİK’in resmi enflasyonu olması gerektiğinden düşük hesapladığına dair tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre Kasım ayında tüketici enflasyonunun (E-TÜFE), baz etkisi nedeniyle yıllık bazda gerilediği seviye yüzde 170,70 oldu. Tüketici enflasyonu, aylık bazda yüzde 4,24 artarken fiyatlar genel düzeyinde yılbaşından bu yana yüzde 125,43 artış gerçekleşti.
İktisatçı Özgür Müftüoğlu, enflasyonun daha düşük hesaplanması üzerinden asgari ücretin de bu düşük hesaplama ile daha düşük belirlenmesi gibi bir durum ortaya çıkacağını vurguluyor.
Asgari ücrete nasıl yansıyacak?
Asgari ücret görüşmeleri ise bu hafta başlayacak. Son beş aylık enflasyon resmi olarak yüzde 14 olarak hesaplanırken, Aralık ayı enflasyonunun yaklaşık yüzde 4 olması halinde işçileri bekleyen zam oranı yüzde 19 civarında kalıyor.
Oysa sendikaların hesapladığı rakamlara göre asgari ücretin açlık sınırını geçmesi için bile en az yüzde 37 civarında zam gerekiyor.
Türk-İş’in Kasım ayı açlık sınırını 7 bin 786 lira olarak hesapladığını hatırlatan Özgür Müftüoğlu, “Buna göre asgari ücret şu anda açlık ücretinin yüzde 41 düzeyinde altında kalmış vaziyette, Dolayısıyla asgari ücretin, işçilerin açlığa mahkûm edilmesi durumunda dahi en aşağı yüzde 40-50 arttırılması gerekiyor” diyor.
İktisatçılara göre asgari ücretin adil bir ücret olabilmesi için ücret hesaplamasında enflasyonun yanı sıra ücretlilerin milli gelirden aldığı pay ve bir ailenin asgari temel ihtiyaçlarını belirleyen yoksulluk sınırı da dikkate alınmalı.
“Dar gelirlinin gıda enflasyonu yüzde 151”
DİSK-AR ise resmi enflasyon oranlarının düşük gelirlilerin, emekli ve işçilerin günlük yaşamda karşılaştığı ve hissettiği oranlar olmadığına işaret ederek enflasyonu TÜİK rakamları üzerinden bu gelir gruplarının alım gücüne göre tekrar hesapladı.
Buna göre Kasım’da emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 131 oldu. Gıda enflasyonu en yoksul ikinci yüzde 20’lik gelir grubunda yüzde 132, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda ise yüzde 151 olarak gerçekleşti.