Anoreksiya Nervosa Hamileliği Nasıl Etkiler?
Genellikle anoreksi olarak adlandırılan anoreksiya nervosa, bir tür yeme bozukluğudur. Anoreksiyalı kişiler o kadar az yer ki sağlıksız şekilde kilo kaybederler ve tehlikeli derecede zayıflarlar. Zayıf olduklarında bile fazla kilolu veya şişman olduklarını düşünebilirler.
Haber Merkezi / Anoreksiya, erkeklerden daha fazla kadınları etkiler. Anoreksiya, özellikle hamile kalma ve hamilelik sırasında sorunlara neden olabilir.
Aşırı kilo kaybı adet dönemlerinin gecikmesine neden olabilir: Yumurtlamayabilir veya yumurtalıktan bir yumurta bırakamazsınız. Yumurtlamak için yeterince kilonuz olmadığında hamile kalmak zordur.
Hamilelik sırasında anoreksiyanın oluşturacağı riskler:
- Düşük (gebelik kaybı)
- Erken doğum veya 37 haftalık hamilelikten önce doğum
- Sezaryen ile doğum
- Düşük doğum ağırlıklı bir bebek (doğumda beş kilodan az)
- Bebek doğduktan sonra depresyon (doğum sonrası depresyon)
Anoreksiya Nervosa belirtileri nelerdir?
Fiziksel belirtiler:
- Aşırı kilo kaybı
- Kansızlık
- Düzensiz kalp ritmi
- Yorgunluk
- Uyku bozukluğu (İnsomnia)
- Erkeklerde testis oranında düşüş
- Kadınlarda adet düzensizliği ya da adet görememe
- Baş dönmesi ve bayılma
- Tırnaklarda mavimsi renk değişikliği
- Saçlarda incelme ve azalma
- Kabızlık
- Kuru ya da sarımsı cilt
- Kemik erimesi
- Kol ya da bacakların şişmesi
- Böbrek sorunları
Duygusal ve davranışsal belirtiler:
- Sürekli besinlerle ilgilenme,
- Açlık hissini reddetme,
- Kilo alma korkusu,
- Sosyal hayattan geri çekilme,
- Sinirli olmak,
- Depresif ruh hali ve depresyona girme.
Anoreksiya Nervosa nedenleri?
Anoreksiya nervozanın kendine özgü bir nedeni yoktur. Ergenlik döneminde görülen bir hastalık olan anoreksiyanın gençlerin ergenlik değişimlerine uyum sağlamada karşılaştığı gülüklerden dolayı ortaya çıktığı söylenebilir. Çevresel, psikolojik ve biyolojik faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ilerleyen hastalık tedavi edilmediğinde hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilir.
Biyolojik nedenler; Anoreksiya nervoza hastaları genellikle duyarlı, azimli ve mükemmeliyetçi kişiliğe sahiptir. Genetik yatkınlığı olduğuna dair kesinleşmiş çalışmalar olmamasına rağmen ailesinde anoreksiya hikâyesi olanlarda hastalığın görülme riski yüksek olabilir.
Psikolojik nedenler; Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yanlış beslenme davranışları ilerleyen dönemlerde anoreksiya gelişimi için risk yaratabilir. Utangaç, depresif, boyun eğen, obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip gençlerde hastalık daha sık görülür. Ebeveynleri ile arasında sevgi bağı düşük olanlarda ve geçmişte cinsel istismara uğramış kadınlarda anoreksiya nervoza görülme riski yüksektir.
Çevresel faktörler; Moda dünyasında zayıf vücudun popüler olması özelikle ergenlik dönemindeki gençleri olumsuz etkiler. Zayıf bir bedene sahip olmak amacıyla gençler diyet yapmaya başlar ve ince görünmek konusunda takıntılı bir ruh haline bürünür. Dansçılar, balerinler, mankenler, jokeyler iş yaşamlarındaki rekabetten ve beklentilerden dolayı sürekli kilolarını korumak zorundadır. Bu meslek grubundakilerde yeme bozuklukları görülme riski yüksektir.
Anoreksiya için ne zaman doktora başvurmak gerekir?
Anoreksiya, diğer yeme bozuklukları gibi ömür boyu sürebilen bir hastalıktır. Anoreksiyalı kişiler hastalığın en başından itibaren tedavi olmayı reddeder. Kişide fiziksel ve duygusal belirtilere ek olarak aşağıdaki durumlarda varsa anoreksiyadan şüphelenerek doktora başvurmak gerekir:
- Öğün atlamak,
- Yemek porsiyonlarını küçültmek,
- Yemek yememek için bahaneler üretmek,
- Besinlerin yağ ve kalorilerini sürekli hesaplamak ve bu değerlere göre beslenmek,
- Lezzetli yemeklerden kaçmak,
- Sürekli kaç kilo olduğunu tartmak,
- Toplum içinde yemek yemeyi reddetmek,
- Ayna karşısında kendini çok sık kontrol etmek,
- Ne kadar ince olursa olsun kilolu olduğunu savunarak şikayet etmek,
- Bol kıyafetler giyerek vücudu saklamak,
- Kimsenin kendileri hakkındaki görüşüne önem vermemek.
Anoreksiya nervoza tedavi yöntemleri
Anoreksiya nervozanın tedavisi uzman bir psikiyatrist, diyetisyen, psikolog, ortopedi, endokrinoloji, fizyoterapist, hemşire gibi sağlık personelinin katkısıyla oluşturulan ekip çalışması gerektirir. Hastanın ve ailesinin tedaviye katılımı tedavinin başarısı açısından oldukça önemlidir. Hastanın uygun bir beden ağırlığa gelmesinin fiziken ve ruhen etkileri açıkça anlatılabilmelidir. Hastanın ikna edilmesi ve hastalığının etkilerini fark etmesi sağlanmalıdır.
Hasta olması gereken vücut ağırlığının %30’unu kaybetmişse genellikle tedavi için hastaneye yatırılır ve kilo alımı kontrol altında tutulur. Bireyin kimlik duygusunu ve öz saygısını geri kazanmasını sağlamak amacıyla psikoterapi seansları ailesi ile birlikte düzenlenebilir. Hasta istenilen ağırlığa geldiğinde hastaneden taburcu edilebilir ancak hastalığın nüksedebilme oranının yüksek olması nedeniyle sürekli kontrol altında tutulması önemlidir.