Sinn Fein’den Tarihi Zafer; Birleşik İrlanda Çağrısı
Birleşik Krallık’ın İngiltere, Galler ve İskoçya parçalarında yerel seçimler ve Kuzey İrlanda’da ise parlamento seçimleri yapıldı. Yerel seçimlerde hemen hemen hiç sürpriz olmazken, Kuzey İrlanda’da ise ülke tarihinde ilk kez “birleşik İrlanda”yı savunan Sinn Fein birinci parti oldu.
90 sandalyeli Kuzey İrlanda parlamentosu için yapılan seçimlerde oyların yüzde 29’unu alan Sinn Fein 27 milletvekili çıkardı. İngiltere yanlısı Demokratik Birlik Partinin (DUP) oyu ise 21’de kaldı ve 24 milletvekili kazanabildi. Sinn Fein, Kuzey İrlanda Parlamentosu’nda ilk kez bir başbakana sahip olmuş olacak. Yüzde 13,5 alan İttifak Partisi 17, yüzde 9,1 oy alan Sosyal Demokrat İşçi Partisi 8 milletvekili kazandı.
Sinn Fein’in zafer kazanması, birleşik İrlanda için referanduma gidilmesi çağrısılarını tetikleyince siyasi kriz yarattı. Birleşik Krallık’a bağlı kalınmasını savunan Demokratik Birlik Partisi de, seçimlerin ardından iktidar paylaşımına dayalı bir hükümet kurulması girişimlerini engelleyeceğini duyurdu.
Sinn Fein oyların % 29’unu alırken, Stormont Meclisi’nde en büyük parti olacak ve bu, yüz yıl önce birlikçilerin daima çoğunluk olması üzerine kurulan sistemde çok büyük bir değişiklik demek.
Bir dönem Gerry Adams’ın liderliğini yaptığı parti, gayrımeşru bir varlık olarak gördüğü yapıyı reddediyor ve “Kuzey İrlanda” tanımını kullanmıyor, bunun yerine bölgeye “Kuzey” diyorlar. Sinn Fein Londra’daki Birleşik Krallık Parlamentosuna milletvekili göndermeyi de boykot ediyor.
Sinn Fein Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan adayı Michelle O’Neill, “Bugün, dini ve sosyal durumumuzdan bağımsız olarak, bu toplumdaki ilişkilerimizi hakkaniyet, eşitlik, sosyal adalet temelinde yeniden düşünmek adına bir fırsat sunan bir dönemin habercisi” dedi.
İrlanda’nın kuzeyi ve güneyinin yeni, paylaşılan bir adayı tartışmasının zamanının geldiğin söyleyen O’Neill, “Geleceğimizin neye benzeyeceğine dair sağlıklı bir tartışma yapalım” diye konuştu. Sinn Fein Lieri Mary Lou McDonald da birlik yanlılarına “Korkmayın, gelecek hepimiz için parlak” mesajını verdi.
Sinn Féin 15 yıldır diğer partilerle koalisyon hükümetlerinde yer aldı ve yönetimin bu haliyle devam etmesi için çalışacağını vaat etti.
Kuzey İrlanda’ya barış getiren Hayırlı Cuma Anlaşması’na göre, çoğunluk birleşik bir İrlanda istiyor gibi görünüyorsa, Kuzey İrlanda’dan sorumlu devlet bakanının referanduma gitmesi gerekiyor. Anketler, çoğu kişinin Birleşik Krallık’a bağlı kalmaktan yana oluğunu gösterirken, Sinn Fein bu eğilimin beş ila 10 yıl içinde değiştirilebileceğini umuyor.
Hükümet kurulması zor
Ancak Sinn Fein’in zaferine karşın, hükümet kurabilmesi zor. Çünkü yine Hayırlı Cuma Anlaşması’na göre, iktidarın en büyük birlik yanlısı partiyle paylaşılması gerekiyor ve Demokratik Birlik Partisi (DUP) sınır protokolünde anlamlı bir düzeltme olmadan hükümete girmeyeceğini ilan etti.
Bu arada İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss da, Brüksel’e Kuzey İrlanda sınır protokülünü düzeltme uyarısı yaptı ve aksi takdirde barış sürecinin tehlikeye atılacağını belirti. Truss, AB’nin pozisyonunu değiştirmemekteki ısrarının Kuzey İrlanda’daki siyasi istikrarsızlığı uzatabileceğinden “derinden kaygılı” olduğunu vurguladı.
DUP, protokolün Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık içindeki yerine bir tehdit oluşturduğunu savunuyor. Protokol uyarınca, Birleşik Krallık’ın geri kalanından gelen ürünlerin gümrük kontrolünden geçirilmesi gerekiyor. 2021 başında yürürlüğe giren protokol AB ve İngiltere arasında bir gerilim kaynağı.
Protokol, Kuzey İrlanda’dan İrlanda Cumhuriyetine geçen kamyonların, gümrükten geçirilmeden gidebilmesini sağlıyor. Brexit’ten önce, Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti arasında bir açık sınır işletmek kolaydı. Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti AB’nin bir parçasıyken, aynı AB ticaret kurallarını uyguluyordu ve bu da gümrük gerekmemesi anlamına geliyordu.
Ancak, Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’ın geri kalanıyla birlikte AB’en çıkmasıyla yeni bir düzenleme gerekti. AB’nın sıkı gıda kuralları var ve AB dışı ülkelerden gelen süt ve yumurta gibi belli yiyecekler sınırlarda kontrol ediliyor. İlaç lisansı vermek gibi alanlarda da benzer kurallar var.
Bu sorunun üstesinden gelebilmek için AB ve İngiltere Kuzey İrlanda Protokolünü müzakere etti ve bu şimdi Brexit Anlaşması’nın bir parçası.
Kuzey İrlanda nasıl kuruldu?
Yüzyıllar boyunca İngiltere’nin işgali ve kontrolü altında olan İrlanda adası, defalarca isyan ederek, savaşarak bağımsızlığını kazanmaya çalıştı. Her seferinde İngiliz orduları ayaklanmaları kanla bastırdı ve çeşitli yöntemlerle adayı kontrol altında tutmayı başardı.
Baskı yöntemlerinden biri de Britanya (İngiltere, İskoçya, Galler) ve İrlanda adalarına verilen isimler ve ona uygun olarak hazırlanan anayasalardı. 1801 yılına kadar bu isim “Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı” idi. Anayasa ve yapılan anlaşmalarla İrlanda Krallığı, Büyük Britanya Krallığı’na göbekten bağlıydı. Büyük Britanya Krallığı’nın orduları İrlanda Krallığı’nda konuşlandırılmıştı.
1916 yılına gelindiğinde 6 siyasi parti güçlerini birleştirerek Britanya’ya karşı savaşa girdi. Öncülüğünü İrlanda İşçi Partisi Lideri James Connolly’nin yaptığı ayaklanma, 24 Nisan 1916 tarihinde başlatıldı. Büyük Britanya Krallığı’nın orduları İrlanda’nın bir bölümünden çıkartıldı. Ancak başta Connolly olmak üzere öncü isimler teker teker tutsak düştü. Connolly de 15 Mayıs’ta 1916 tarihinde idam edildi.
Tarih 6 Aralık 1922’yi gösterdiğinde artık İrlanda Krallığı ortadan kalmış ve İrlanda Cumhuriyeti ilan edilmişti. Ancak ülkenin bir bölümünü İngiliz kontrolünde kaldı. Kuzeydeki bu bölüme Kuzey İrlanda denildi. İki bölünen İrlanda’nın Kuzey İrlanda bölümünün bağlanmasıyla Büyük Britanya Krallığı sona erdirildi. İngiltere, Galler ve İskoçya’ya Kuzey İrlanda da eklenerek Birleşik Krallık ilan edildi.
Sinn Fein bugüne nasıl geldi?
1922 yılından bu yana İrlanda adası, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda olarak iki ülkeye bölünmüş durumda. Ama Kuzey İrlanda halkı, İrlanda ile birleşme mücadelesini hiç terk etmedi. İrlanda Kurtuluş Ordusu (IRA), bağımsız İrlanda için silahlı mücadele başlattı.
1919’da faaliyetine başlayan IRA, 1970’lere geldiğinde kuzeydeki halkın önemli bölümünün desteğini almaya başlamıştı. Her ne kadar İngiliz politikacılar ve medya, çatışmanın “Protestanlar ve Katolikler” arasında dini bir çatışma olduğu propagandasını öne çıkarsa da gerçek çatışma bağımsızlık isteyenlerle İngiltere’ye bağlı kalma yanlıları arasında sürdü. Bu arada İngiltere yanlılarının önemli bir bölümü adaya yerleştirilen İngilizlerden oluştuğunu belirtmek gerekiyor. İngiltere’nin burada oluşturduğu paramiliter gruplar, bu süreçte defalarca katliamlar yaptı.
1905 yılında kurulan Sinn Fein, birkaç bölünmeden sonra 1970’te tekrar faaliyetini yükseltti ve IRA ile yakın durmaya başladı. Bu tarihten sonra IRA’nın siyasi kanadı olarak siyaset sahnesinde rol aldı.
Yine bir Paskalya dönemine denk getirilen “Kutsal Cuma Anlaşması” ise 10 Nisan 1998 yılında imzalandı ve bu tarihten itibaren Sinn Fein’in parlamento seçimlerine katılmasının önü açıldı. Son 24 yıldır yapılan seçimlerde her zaman ikinci parti oldu. Bugüne kadar birlik yanlısı DUP hep birinci partiydi.