İlhan Demiraslan Kimdir? Hayatı, Eserleri
24 Ağustos 1928 yılında Çanakkale’nin Gelibolu İlçesinde dünyaya gelen İlhan Demiraslan, 29 Kasım 1980’de Trabzon’da hayatını kaybetti. Kabataş Lisesi’ni (1947) bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırdı. 1954’te Tıp Fakültesi’nden mezun olan Demiraslan farklı şehirlerde mesleğini icra etti. Doktorluk ile ilgili basılmamış üç yapıtı bulunmaktadır.
Haber Merkezi / Şairlik serüvenine 1944’te Folklor Postası ve Varlık’ta şiirler yazarak başlayan Demiraslan, ilk sanat ürünlerinde koşma nazım şeklini benimsese de 1948’den itibaren yeni şiire yöneldi.
Şairin İncir Ağacı (1952), Eller Ekmeğe Doğru (1958), Acının Uçları (1999) adlı üç şiir kitabı vardır. “İlk kitabında derlediklerinde çocukluk anılarından kuvvet aldığı, delikanlılık yıllarının dünyasını dile getirdiği, son yazılarında ise duygu şiirinden ayrılarak düşünce şiirine geçtiği görüldü.” Düşünsel bağlamda şiirler vermesi lirizmi ikinci plana atmasına neden oldu. 1960’tan itibaren toplumcu bakış açısıyla yazmaya başladı.
Demiraslan, verdiği bir mülakatta ilk eserlerinin oluşum ve içeriğini şöyle değerlendirmektedir: “İlk şiirlerimde daha çok şekil düşüncesindeydim. Güzel söylemeye çalışıyordum. Konularıma hâkim olan hatıralardı. Zamanla bunlardan kurtulmaya çalıştım. Konularım gittikçe yeryüzü, hayat, insanın iç dünyası ve bu dünyayı saran çember üzerinde toplandı.”
İlk şiir kitabı İncir Ağacı’nda çocukluğunun anımsattığı iyi insanları duygusal bir ifade ile anlatırken Eller Ekmeğe Doğru adlı kitabında iyi insanlar aklın penceresinden yansıtılır. Acının Uçları ise şairin son şiir kitabıdır. Yaşarken yayımlanmayan bu kitap, onun ölüm ve yaşam arasındaki sıkışmışlığını gözler önüne serer. “Sürekli olarak ölüme yakın bir ozan duygusu içinde olduğu için, anılar acının uçlarında duyumsanır.”
Alaycı bir üslup ile yaşama sevincini irdelemesi şairi bir bağlamda Garip akımına yakınlaştırır. “Her iyi ozanda olduğu gibi İlhan Demiraslan da imgelerden, simgelerden yararlanırken yaşamla şiirin bağlarını koparmamış, tersine, şiirsel olanı değil, şiir olanı yakalamanın nesnel yaşamda karşılığı olanda aranması gerektiğine inanmıştı.”