Mustafa Ocak Kimdir? Hayatı, Eserleri
4 Ağustos 1972 yılında Bulgaristan’ın Filibe şehrinde dünyaya gelen Mustafa Ocak 1978 yılında ailesiyle birlikte Bursa’ya göç etti. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı.
Haber Merkezi / Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Bölümünü kazandı. Yaklaşık bir yıl bu bölüme devam ettikten sonra Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümüne geçti. Buradan mezun olduktan sonra Bursa’da makine mühendisliği yapmaya başladı. Halen Bursa’da yaşamakta, şiir, deneme ve politik eleştirel yazılar yazmaktadır.
1994 yılında Yeni Biçem dergisinde yayımlanan “Güz Getirisi” başlıklı ilk şiiri ile okuyucu karşısına çıkmıştır. Daha sonra kaleme aldığı şiirlerini; İzlek, Poetik’us, Yine Hişt, Başka, Dize ve Mozaik dergilerinde okuyucusuyla buluşturmuştur. Kaleme aldığı şiirler yarışmalarda övgüye değer bulunmuştur. 1999 yılında şiirlerini Geçmiş Zaman Siluetleri adıyla kitaplaştırmıştır. Eksik Sayıklama adlı ikinci şiir kitabı da 2005’te yayımlanmıştır.
Eserleri;
Şiir:
Geçmiş Zaman Siluetleri (Hera şiir-1999)
Eksik Sayıklama (Yom Yayınları-2005)
Deneme:
Yarın Diye Bir Şey Vardır
“Tutsak”
haftaların ayların tutsaklığını büyütüyor
çaresizliğin aklını yırttığında
çıplak bir gülü öpüyorsun
yarını ertesi güne yamayarak
yeni bir sabahın peşine düşüyorsun
yüzünü yerden toplayarak
hüznünü biriktir kendisiyle çarp her gün
sana özel türkü indirimi tarifesinde
dokundukça dağılan bir mozaik çünkü yüzün
derinliğini çizgilerine katarak
gündelik hayatın imzalanmış biçemi
her nefesinde artan bir öfke
umudun azalan doğurganlığında
geçmişle hesaplaşmak sofralar boyu
ve paketlerce ciğerini karartarak
batarken güneşin teninde
akşamlarının anason gizlediği
o göçebe tutkular ülkesinde
tüket kör benini aç bahtını yeniden
düşlerin gerçeğe eğildiği
ırasız renklerin kararttığı resimden
sil mizansenini elemler zincirinin
uzak denizlerin vurduğu sahilden
büyüterek içindeki adsız denizi
“Özlemek seni”
seni nerde bıraksam
parmak izlerim teninde
dudaklarımda ağzının kokusu
seni nerde hatırlasam
gözlerin gönlümde miraç
omzumda gözyaşların
kalem kıran avuçlarım
az zaman önce
okşamıştı göğüslerini
az zaman önce
öpüşmüştük bir daha
hiç öpüşemeyecekmişiz gibi
oysa başımı koymak
boşluğun yastığına
artık ezberden bir fiil sanki
ve ısmarlama anılar
gelir-geçmez bir özlem
tadıma zehir katan
gül kokulu şarkılar
deli dizgin köpüren bira
bardaklarca dostlaşan
nedir bu diye yansam
aşkla dert arasından
zamana tarih olan
ah gurur ilgeçleri
şimdi böyle çoğalan
hep ama hep özlemek seni