Orhan Seyfi Şirin Kimdir? Hayatı, Eserleri
1961 yılında Eskişehir’de dünyaya gelen Orhan Seyfi Şirin, 22 Haziran 2021 yılında hayatını kaybetti. Seyfi Şirin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1985 yılında mezun oldu.
Haber Merkezi / Şirin, 1985’te ilk şiir kitabı “Yaşanmamış Sonbahar”ı okurlarla buluşturdu. Aynı yıllarda Varlık Film ve TRT’de senaryo yazarlığı yapan Şirin, “Cennet Atları”, “Berlin Türküleri”, “Ata’nın Rüyası”, “Bilimkurgucu Çocuk Krallar Dönemi”nin aralarında bulunduğu 30’a yakın roman kaleme aldı.
“Devler ve Böcekler” adlı ikinci şiir kitabını okurların beğenisine sunan Orhan Seyfi Şirin, çocuk dizi film ve çizgi filmin yanı sıra bilim kurgu romanlarına, Uğur Dündar’ın programları başta olmak üzere gerçek hayat kesitleri sunan haber programlarına yazarlık ve dramaturgluk yaptı.
Orhan Seyfi Şirin, 1987 yılında “Bekleyiş” adlı senaryosuyla TEV’in “En İyi Senaryo Ödülü”nü kazandı. Ayrıca 1996’da Hürriyet Gazetesi TV Yıldızları Yarışması’nda senaryo yazdığı programlara katkılarından dolayı ödül aldı.
Ankara ve İstanbul’da çalışmalarını sürdüren Şirin’in yazdığı birçok şiir bestelenerek dinleyicilerle buluştu. Şirin’in bestelenmiş eserleri Songül Karlı, Zeyno, Naide Polat, Seher Dilovan, Arif Nazım, Güler Işık, Kerem Özdemir gibi sanatçılar tarafından seslendirildi.
Bu bestelerden en tanınmışı Songül Karlı’nın yorumladığı “Omuz Omuza” adlı eseri oldu. Eser, üç milyondan fazla satmasının yanı sıra birçok siyasi parti tarafından seçim şarkısı olarak kullanıldı. Şirin, aynı zamanda TRT, TGRT, Kanal 6 ve Kanal D kanalarında uzun yıllar çalıştı ve çeşitli bölümlerde idarecilik görevi üstlendi.
İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yükselokulu’nda ve özel dershanelerde “Senaryo” ve “Yaratıcı Yazarlık” dersleri de veren Şirin, 1999’da bütün bu çalışmalarının bir özeti sayılabilecek “Din Sömürgenleri ve Cuma Eylemlerinin 400 Yıllık Tarihi” adlı kitabı kaleme aldı.
“Benim aşkım”
Uçup uçup konamayan
Kör bir kuştur kördür aşkım
Ne sınır ne yasak tanır
Bulut bulut hürdür aşkım
Yüce dağlar doruğunda
El değmemiş kardır aşkım
Ne yapsam hep zarar gördüm
Ettiğim tek kârdır aşkım
Genç yaşımda sevdalandım
Tanrı gibi birdir aşkım
Sevdiğim anlar halimden
Başkasına sırdır aşkım
Dağlar çöller yollar aşar
Tuna gibi gürdür aşkım
Dokunduğu yeri yakar
Bir volkandır kordur aşkım
Başımı belaya sokar
Hem çılgın hem zordur aşkım
Fark eylemez bahtım yoksa
Terk eylemez yârdır aşkım
“Fırtınam var”
Fırtınam var hiç dinmeyen
Çerağım var hiç sönmeyen
Pusulada bulunmayan
Yöne doğru yürüyorum.
Göklere yükseldim indim
Yıldızlar nuruyla yundum
Dostluğa sevgiye döndüm
Kine karşı yürüyorum
Koşma verdim ağıt aldım
Ele kalem kağıt aldım
Erenlerden öğüt aldım
Cana doğru yürüyorum
Kaldı artık bir tek dostum
Gayrısına çoktan küstüm
Dikenleri yol eyledim
Güle doğru yürüyorum.
Kendimi aramak için
Sana doğru yürüyorum
Kestirmeden varmak için
Bana doğru yürüyorum.
Fırat idim kahır oldum
Sakarya’ydım zehir oldum
Nildim Sarınehir oldum
Çin’e doğru yürüyorum!
Şafak oldum sökün ettim
Yıldızlara akın ettim
Yarınları yakın ettim
Düne doğru yürüyorum.
Yüzümü Bektaş’a döndüm
Erenler deminde yundum
Göklere yükseldim indim
Cana doğru yürüyorum!
Başladığım yere vardım
Arpa boyu yolmuş gördüm
Pılımı pırtımı derdim
Sona doğru yürüyorum.
Sona değil bu yürüyüş
Sana doğru yürüyorum
Kestirme yol bulmak için
Bana doğru yürüyorum.
“Omuz omuza”
Yolda beyazlar allar
Kınalıdır ak eller
Hanımlar mendil sallar
Beyler omuz omuza
Burası Anadolu
Dağlar omuz omuza
Gidenler toprak oldu
Sağlar omuz omuza
Omuz omuza gardaş
Omuz omuza yoldaş
Bektaşi, zeybek, dadaş
Canlar omuz omuza
Elimle buğday ektim
Alın terimi döktüm
Dağlarda halay çektim hey
Senle omuz omuza
İşte pembeler allar
Açılmış gonca güller
Gençlerim halay çeker hey
Vermiş omuz omuza