Selami Karabulut kimdir? Hayatı, Eserleri
15 Şubat 1970 yılında Tokat’ın Artova İlçesi Aktaş Köyü’nde dünyaya gelen Selami Karabulut, İlkokulu, Aktaş Ortaokulu, Gölcük (Kocaeli) Endüstri Meslek Lisesi, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur.
Haber Merkezi / 1993’ten itibaren Adalet Bakanlığında, Ankara Adliyesinde ve Adli Sicil Genel Müdürlüğünde memur olarak çalıştı.
İlk şiiri Yaba Edebiyat dergisinde yayımlandı. Daha sonra şiirlerini Hürriyet Gösteri, Damar, Dize, Akatalpa, Kül, E, Kum, Çıkın, Kavram Karmaşa, Akköy, Yaratım, Değirmen, Turnalar, Sonsuzluk ve Bir Gün ve Varlık dergilerinde yayımladı. Deneme ve günceler yazdı. Bazı edebiyatçılarla yaptığı söyleşiler Cumhuriyet Kitap, Hürriyet Gösteri, ve Damar dergilerinde yayımlandı.
Eserleri; İz ve Kaçak, Kendine Kırgın, Yarım Kalan
Ödülleri; 2000 yılında Muzaffer Tayyip Uslu Şiir Ödülü, 2001 yılında Hatay ( Cemal Süreya anısına ) Şiir Ödülü, 2002 yılında Hasan Bayri Şiir Ödülü, 2002 yılında SES 5.Kültür Sanat Şiir Ödülü, 2006 yılında Uluslar arası Altınsafran Şiir Ödülü, 2009 Behçet Aysan Şiir Ödülü “Yarım Kalan” ile
“Endişe”
geç mi oldu bu saçaklardan sarkan gölgeler de ne?
anımsadığını kendi sanan, geçmişini unutan bellek
kalkıp gitsem diyorum… ansızın omzumda bir el
gençliğim, eskimiş yanım! hissedebiliyorum endişeni
orada, heceleyerek adımı boşluğa seslenen de kim?
ömrün upuzun bir karanlığından süzüyor anılar
şaşıyorum kendime, o günlerden daha daönce
bir rastlantı mıydı gökyüzüne bakıp hayıflanmam?
benden sırrını esirgeyen zaman: dünden ne kaldı
hiç kimseydim belki de uyumsuz taşralı sesimle
unutmak nedir ki acımasız bir hevesten başka?
kalbim savunmasız kalem… kim bilmek ister sonunu
bakıp da alnındaki hatların elevereceği esrara
bilmeden yaşamak; tutunup geçmişin yalancı ipine
git gidebilirsen, kayıpların da yaşadıkların değil mi?
“Gölge”
şaşkınlığımı saymazsam benim geçmişim olmadı.
tuhaf… ilandaki kayıba ne çok da benziyor yüzüm.
görmesem çıldırırdım, sildim izlerini; kırgınlığa yenik
düşlerimin. günün telaşıyla geçiştirdiğim zaman, nasıl
anlatsam ki; akrebin ufku kuyruğundaki zehirmiş.
bakıp da düne bir tutarı yokmuş diyorum ömrümün.
yalan hepsi… küçücük bir sır belki de bu cehenneme
katlanmama sebep. delili yok biliyorum, kimseler
inanmayacak sayıklamalarıma. biraz da umarsızım
yine de; yalnızlığın kıskacında kıvranırken tenim.
gövdeme zehirli bir korkuyla kazıdım öfkemi.
vebalı bir gölgeyim, geçidim yok kendimden öte.
neye dokundumsa ince bir hastalıktı ellerime
bulaşan. suç ve itiraf: ansızın tetiğe uzanan
parmak; başka bir kıyı yok diyorlar bana.
ah! ömrüm, ölüm kadar hükmün geçmiyor zamana.
giderayak çözdüm yokmuş kılavuzumun sırrı.
buradayım işte; durmadan yırtılan göğün altında
daha ne olsun ki bu dehşete düşmernek için.
yaşadıklarımın diyeti bile olmayacaksa intiharım.
pes doğrusu… ne çabuk da alışmıştım arsızlığa.
bir tebessüm bile yetermiş demek, kalbimi talana
açmaya. ayıplıyım, üsteli bir o kadar da hırçın.
vay ki tanrım! kırılsın belleğimin sahte fanusu.
bildim özrümü de geçemedim acısından aşkın.