14 Mayıs Seçimleri: Kürtler Nasıl Bir Rol Oynayacak?
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) oluşan Emek ve Özgürlük İttifakı, 6 Şubat’taki depremlerinden önce cumhurbaşkanı adayı çıkaracağını açıkladı.
Ancak Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklanmasının ardından Emek ve Özgürlük İttifakı aday çıkarılmayacağı duyuruldu. Kılıçdaroğlu’na fiilen destek anlamına gelen bu açıklamanın ardından Kürtlerin siyasette oynayacağı rol daha fazla tartışılmaya başladı.
VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Toplumsal Aramalar Merkezi (DİTAM) isimli düşünce kuruluşu da bu tartışmalara katıldı. DİTAM tarafından düzenlenen “Türkiye Siyasetinde Kürtler ve Seçimler” konulu toplantıda Kürtlerin siyasette nasıl bir rol oynayacakları sorusuna yanıt arandı.
Toplantıya Fransa’nın başkenti Paris’ten online olarak katılan siyaset bilimci ve tarihçi, Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu (EHESS)Öğretim üyesi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, Türkiye’nin çok kritik bir noktada olduğunu belirterek, “Uzun yıllardır böyle bir beklenti söz konusu değildi” dedi.
“Altılı Masa demokratik bir masa değil”
HDP’nin fiilen destek olacağı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olduğu altılı masaya değinen Bozarslan, altılı masanın demokratik bir masa olmadığını savundu. İyi Parti için “Susurluk geleneğinden gelmekte” ifadesini kullanan Bozarslan, “CHP, İttihat ve Terakki ile ilişkilerini koparmayan bir parti” yorumunu yaptı.
Altılı masanın çözmesi gereken sorunlar arasında Kürt sorununun bulunmadığını hatırlatan Bozarslan, “Bu söylediklerim altılı masanın desteklenmemesi anlamına gelmemekte. Ama altılı masanın mutabakat metninde çözülmesi gereken 2 bin küsur sorun sayılıyor ama bunların içinde Kürt meselesi yok” şeklinde konuştu.
Türkiye’de büyük bir değişim beklentisi olduğunu vurgulayan Bozarslan, “Değişim beklentisi en azından şimdilik demokrasi beklentisi değil. Demokratik hareketin ve Kürt hareketinin değişim beklentisini demokrasi beklentisine dönüştürmesi gerekiyor. Demokrasi beklentisinin oluşturulması için Kürt meselesinin kendi başında meşru bir mesele olarak kabul edilmesi zorunluluğu var. Bu aynı zamanda azınlık haline getirilen diğer Türkiye halklarının meşruluğu anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
“Her şey seçimlere indirgenemez”
Bütün beklentilerin seçimlere indirgenemeyeceğini ifade eden Bozarslan, Türkiye’yi demokratikleştirecek faktörler üzerinde yoğunlaşılmasını önderdi. Bozarslan Türkiye’de baskı rejimine rağmen direniş sahalarının da olduğuna dikkat çekerek, “Direniş sahalarının korunması, güçlendirilmesi, uzun bir zaman dilimine yayılması gerekmekte. Türkiye’deki dengeler iktidarın değil direniş sahalarının lehine çalışmakta” dedi.
HDP neden cumhurbaşkanı adayı çıkarmadı?
AK Parti yıllarca Kürt siyasetinin temsil ettiği partilerle birlikte bölgede Kürt seçmenden en fazla oy alan parti oldu. Ancak son aylarda yapılan anketler AKP’nin oylarının düştüğünü gösteriyor. Bozarslan’dan sonra söz alan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Vahap Coşkun da, Kürt seçmenle AKP arasındaki makasın açıldığına dikkat çekti.
AK Parti oylarının erozyona uğradığını söyleyen Coşkun, CHP’nin iktidar umudu olmasıyla birlikte, HDP’nin oylarının bir kısmının CHP’ye gidebileceğini savundu. Seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesinin HDP seçmeni arasında motivasyon bozukluğuna yol açabilme ihtimali olduğuna da vurgu yapan Coşkun, ilk kez oy kullanacak seçmenlerin de HDP için avantaj olduğuna değindi.
Coşkun, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmamasını beş neden bağladı. HDP’nin 2015’ten bu yana sürdürdüğü AK Parti karşıtlığının tabanda hissiyat yarattığını savunan Coşkun, “HDP istese de artık kendi tabanında AK Parti karşısında nötr ya da destekleyecek pozisyona giremez” dedi.
AK Parti’nin Kürt karşıtı siyasetinin aday çıkarılmamasında önemli bir etken olduğunu dile getiren Coşkun, diğer nedenleri şöyle sıraladı:
“HDP ile ittifak yapan özellikle sol grupların aday hiç çıkartılmaması konusundaki yaptıkları deklarasyon. Kılıçdaroğlu’nun Kürt seçmenin,cumhurbaşkanlığı adayları içerisinde kendisine en yakın adamı olarak görmeleri. Demirtaş gibi gösterebileceği popüler bir adayın olmaması bunlar önemli nedenler. HDP aday göstermiş olsaydı dahi, seçmelerin önemli bir kısmı ilk turda Kılıçdaroğlu’nu tercih edebilirlerdi, bu parti yönetimi açısından doğru bir tablo olmazdı” dedi.
“Kürtler çaba içerisine”
14 Mayıs seçimlerinden iktidar değişimi olacak mı? Toplantının ardından soruları yanıtlayan DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş, iktidar değişiminin sağlanabileceği görüşünde. Peki bu değişim Kürtlere ne getirir? Cumhur ittifakının yerini alması beklenen ve Kürtlerin de destekleyeceği varsayılan Millet İttifakı Kürt sorununu çözebilir mi? Yurtdaş’a göre Millet İttifakı Kürtlerin taleplerine açıkça cevap vermiyor.
Ancak Yurtdaş, Millet İttifakının çabalarına dikkat çekerek, “Genel gidişat bu iktidarın, Erdoğan’ın Kürt karşıtlığı politikasının Kürtler de artık bir karşılığının olmadığıdır. Millet İttifakı’nın her ne kadar Kürtlerin genel özgürlük, hak taleplerine açıkça cevap veren bir konumda olmasa da genel demokrasiyi, hukuk, özgürlükler konusunda ortak bir çaba içerisinde hareket edilebileceğini, dolayısıyla iktidar değişimi sağlanabileceği konusunda genel bir yaklaşım var” diye konuştu.
Kürtlerin de kendi hakları için çaba içinde olduğunu anlatan Yurtdaş, “Şunu gördük ki tek tek bireyler, kurumlar, katılımcıların hepsi bu süreçte en etkili bir şekilde dil, kimlik hakları, yönetime katılma hakları için bir çaba içerisinde olduğunu gösteriyor” dedi.