100’den Fazla Ülke Tarihin En Büyük Borç Krizini Yaşıyor!

Gelişmekte olan 100’den fazla ülke tarihin en büyük borç krizini yaşıyor. Bu durum sağlık, eğitim, sosyal korumaya yönelik hamlelerin yanı sıra iklim değişikliğine karşı politikalarda da kesintiye gidilmesini gerektiriyor.

NCA Genel Sekreteri Dagfinn Høybråten, “Yüksek borç yükü, bir ülkenin ekonomisi için büyük bir harcama anlamına geliyor ve sosyal yardım, eğitim ve sağlık harcamalarını kesilmesi nedeniyle ilk önce toplumun daha yoksul kesimlerini vuruyor. Borç krizi felç edici bir durum ve tüm diğer gelişme çabalarını baltalıyor. 1982 krizi, 20 yıldan fazla sürdü ve pek çok acıya yol açtı, ta ki 2005’te çözülene kadar…” dedi.

Gelişmekte olan ülkelerin bütçelerinin neredeyse yarısını alacaklılarına verecek kadar büyük borç krizlerinde olduğu bildirildi.

Norveç Kilise Yardımı (NCA) adlı yardım kuruluşunun Uluslararası Borç Hafifletme (DRI) adlı kampanya grubuna hazırlattığı rapora göre, gelişmekte olan 100’den fazla ülke tarihin en büyük borç krizini yaşıyor.

Bu durum sağlık, eğitim, sosyal korumaya yönelik hamlelerin yanı sıra iklim değişikliğine karşı politikalarda da kesintiye gidilmesini gerektiriyor.

Rapora göre gelişmekte olan 144 ülkedeki borç yönetimi, ortalama olarak bütçe gelirlerinin yüzde 41,5’ini, harcamaların yüzde 41,6’sını, gayrısafi yurtiçi hasılanınsa yüzde 8,4’ünü alıyor.

Bu konuda acil eyleme geçilmezse borç kaynaklı sorunların, 2030’lara da damga vuracağı ve 1982’de Latin Amerika’da ya da 1990’larda Batı’da yaşanan krizlerden dahi büyük olacağı bildirildi.

2020’de G20 bu konuya karşı adımlar atmaya çalışsa da beklenen gelişmenin sağlanamadığı belirtilen raporda borç hafifletmeye dair şu öneriler yapıldı:

1- Tüm bölgelerdeki bütün gelir seviyelerindeki ülkelere açık olmalıdır ve onların ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir.
2- Bütçe gelirlerinin yüzde 15’inden az borç ödenmelidir.
3- Bir ülke yardım talebinde bulunduğunda borç ödemeleri hemen durdurulmalıdır.
4- Tüm alacaklıları kapsamalıdır.
5- Anlaşmazlık ve davalar olduğunda tüm büyük finans merkezlerinde borçlulara yönelik yasal korumalar sağlanmalıdır.

Ülke borcu spekülasyonu yapan fonlar sıklıkla eleştiriliyor. Bu fonlar, ikincil piyasadan indirimli fiyatlarla sıkıntılı borçları satın alır ve daha sonra mahkemelerde nominal değeri artı faiz, cezalar ve bazı diğer ücretler üzerinden ödeme yapılmasını isterler. Her ne kadar eylemleri yasal olarak haklı olsa da, bu tür fonlar devlet borçluları ve borçlu ülkenin halkı üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Raporun yazarlarından Matthew Martin, Birleşik Krallık hükümetine seslenerek “akbaba fonları” diye adlandırılan bu uygulamayı yasal yollarla engellemesini istedi.

NCA Genel Sekreteri Dagfinn Høybråten da gelişmekte olan ülkelerin yöneticilerinin borçlar yüzünden ellerinin kollarının bağlandığına işaret etti:

Yüksek borç yükü, bir ülkenin ekonomisi için büyük bir harcama anlamına geliyor ve sosyal yardım, eğitim ve sağlık harcamalarını kesilmesi nedeniyle ilk önce toplumun daha yoksul kesimlerini vuruyor. Borç krizi felç edici bir durum ve tüm diğer gelişme çabalarını baltalıyor. 1982 krizi, 20 yıldan fazla sürdü ve pek çok acıya yol açtı, ta ki 2005’te çözülene kadar…

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir