Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’a İsrail Çağrısı: Tweet Atma, Ticareti Kes

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından, 29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’ndaki ‘one minute (bir dakika)’ çıkışını da hatırlan bir mesaj paylaştı.

Haber Merkezi / Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde kimileri Filistin, Gazze, Ramallah diye yerlerin varlığından ilk kez 7 Ekim’de haberdar olmuş olabilir. Bazı çevreler Filistin halkının hak ve adalet mücadelesini ilk kez 7 Ekim’de duymuş da olabilir. Ama biz bu mücadeleye ömrümüzü adadık.

Türkiye, Irak-İran savaşında nasıl komşularına kucak açtıysa… Suriye’deki zulümden kaçan muhacirlere nasıl ensar olduysa… Kafkasya’dan Kırım’a nasıl hiçbir kardeşine sırtını dönmediyse… Bugün de tüm imkânlarıyla Gazzeli kardeşlerine sahip çıkmaktadır. Bu gerçeği hiçbir iftira değiştiremez; yalanlar, çarpıtmalar bu hakikatin üstünü asla örtemez. Filistinli yiğitlere terörist iftirası atanların listesinden Meclise girenler ile bu zihniyetle aynı çizgide buluşanların bize söyleyecek sözü olamaz.

Dünyada hiçbir siyasetçinin yapmaya cesaret edemeyeceği dik duruşu, bundan 15 sene önce one minute diyerek açıkça ortaya koyduk. Dün nasıl zalimlerin karşısında, mazlumların yanında yer aldıysak bugün de aynı yerdeyiz, aynı vakur tavrımızı muhafaza ediyoruz. İnşallah bundan sonra da bu duruşumuzdan geri adım atmayacağız.”

“Tweet atma, ticareti kes”

Erdoğan’ın bu uzun mesajını alıntılayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 4 kelimelik yanıt verdi: “Tweet atma, ticareti kes.”

Gazze’de can kaybı 31 bin 726’ya yükseldi

Öte yandan Gazze’de İsrail saldırılarında can kaybı son 24 saatte 81 artarak 31 bin 726’ya yükseldi. İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 73 bin 792’ye ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Arınç’tan Karamollaoğlu’nun “Necmettin Erbakan” İddiasına Yalanlama

Bülent Arınç, SP Lideri Temel Karamollaoğlu’nun “2006’da Erdoğan Erbakan Hoca’nın evini polis ile kuşattırdı, hapse attırmak istedi” açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık” dedi.

Haber Merkezi / Bülent Arınç açıklamasının devamında, “Erbakan Hocamız tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve bizlere iletilen muhtelif talepler de tereddütsüz yerine getirilmiştir. Hocamız, bu konudan dolayı özel olarak bana ve genel olarak da bu konuda hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldığı bir yayında “2006’da Erdoğan Erbakan Hoca’nın evini polis ile kuşattırdı, hapse attırmak istedi” ifadelerini kullanmıştı.

Eski TBMM Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sözkonusu iddianın gerçeği yansıtmadığını” ifade etti.

“O dönem rahmetli Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık” ifadesini kullanan Arınç şunları kaydetti:

Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Karamollaoğlu’nun geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında ortaya attığı ve ardından da Mehmet Altınöz tarafından onaylanan iddialar üzerine birkaç söz söylemek gereği hâsıl oldu. Ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmıyor!

O dönem rahmetli Erbakan Hocamız için söz konusu olan cezaevine girme ihtimalini ortadan kaldırmak adına elimizden geleni ivedilikle yaptık. Başkanı olarak o dönemki grup başkanvekilimiz Sadullah Ergün’ü arayarak hocamız için olumsuz bir durumun ortaya çıkmaması adına gerekli kanuni düzenlemenin yapılması için çalışma yapılması yönünde talimatı o dönemki Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile istişare ederek ben verdim.

İlgili kanun teklifi mecliste kabul edilmesinin ardından dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildi; biz ise aynı gün herhangi bir değişiklik yapmadan kanunu tekrar kabul ederek Sezer’e havale ettik ve o da anayasamız gereği onaylamak zorunda kaldı. Ardından da CHP harekete geçerek ilgili kanunu anayasa mahkemesine taşıdı. Anayasa mahkemesinin CHP’nin itirazını reddetmesi akabinde de kanun yürürlüğe girdi ve rahmetli hocamızın söz konusu cezayı evinde geçirmesi sağlanmış oldu.

Bu dönem yaşananların en yakın şahitleri arasında Sayın Recai Kutan, Yasin Hatipoğlu, Mustafa Kamalak ve Şeref Malkoç da vardır. Bana gelip bu talebi ileten de kendileridir.

Yakinen şahit olduğum birçok konu vardır ki o dönem Erbakan Hocamız tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve bizlere iletilen muhtelif talepler de tereddütsüz yerine getirilmiştir. Hocamız, bu konudan dolayı özel olarak bana ve genel olarak da bu konuda hizmeti geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ve takdirlerini iletmiştir.

Sayın Karamollaoğlu ve Altınözün ortaya attıkları konu, bugüne kadar hiçbir yerde gündeme getirilmemiştir. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin yaklaştığı şu günlerde üzerinden yıllar geçmiş bir konuyu gerçeklerden uzak bir şekilde yeniden kamuoyunun önüne sunmanın siyasi etik ile bağdaşmadığı görüşündeyim.”

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu: Erdoğan, Erbakan’ı Hapse Attırmak İstedi

Katıldığı bir televizyon programında dikkat çeken açıklamalarda bulunan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, “Erbakan Hoca, 2006 yılında hapse mahkum olduğunda Tayyip Erdoğan polisle evini kuşattırdı” dedi ve ekledi:

“Hapse attırmak için büyük bir gayretin içine girdi. Çünkü mahkum olmuştu. Evinden alacak… Hocamızı ilzam etmek için, kötü göstermek için hapse attıracaktı.”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, KRT yayınına katıldı. Programda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi’nin kurucu lideri Necmettin Erbakan’ı hapse attırmak istediğini ifade eden Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Erbakan Hoca, 2006 yılında hapse mahkum olduğunda Tayyip Erdoğan polisle evini kuşattırdı. Hapse attırmak için büyük bir gayretin içine girdi. Çünkü mahkum olmuştu. Evinden alacak… Hocamızı ilzam etmek için, kötü göstermek için hapse attıracaktı. Evi kuşatıldı.

O zaman Allah rahmet eylesin Hasan Kalyoncu, bizim Gaziantep eski il başkanımız. AK Parti’nin kuruluşunda da yer almıştı. Tayyip Erdoğan’a gitti. ‘Eğer Erbakan’ı tutuklarsan burayı senin başına yıkarım. Ben siyaseten seni yaşatmam’ dedi. Onun üzerine Tayyip Bey ev hapsine çevrilmesini sağladı.

Ve arkasından da Abdullah Gül Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra Erbakan Hocamızın affını kendisi gerçekleştirdi. Yani Erbakan Hoca siyasi hayata Abdullah Gül’ün bu affıyla dönebildi. Arkasından 2010 yılındaki seçimlerde Saadet Partisi’nin Genel Başkanı oldu.”

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan İktidara ‘Filistin’ Uyarısı

İsrail-Filistin savaşına ilişkin açıklamalarda bulunan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, “İktidarda bulunanlar ise hâlâ algıları yönetmenin, toplumumuzun öfkesini manipüle etmenin, kendilerine güvenen insanlarımızı kandırmanın peşinde!” dedi ve ekledi:

“İktidara sesleniyorum; siz unutturmaya çalışsanız da biz unutmayacağız ve unutturmayacağız! İktidarı uyarıyorum; Filistin’de yanan bu ateş en başta sizi yakar! Gazze’den yükselen çığlıklar sizi perişan eder! Filistinli mazlum çocukların, kadınların, hastaların âhı sizi perişan eder!”

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında, “Limanlarımızdan gemiler gelip gitmeye devam ettiği müddetçe; Filistin lehine attığınız sloganlar, İsrail aleyhine kurduğunuz o süslü cümleler sizi bu vebalden kurtarmaz, kurtaramaz!” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu sosyal medya hesabından İsrail-Filistin savaşına ilişkin paylaşımda bulundu. Karamollaoğlu’nun paylaşımı bu şekilde:

“Üç ay geride kaldı; İsrail katliamlarına devam ediyor! Her gün yüzlerce masum Filistinli, bombalar altında can veriyor. Siyonist rejim, hastaneleri, okulları, ambulansları ve ibadethaneleri aralıksız vuruyor. Gazzeliler açlık ve susuzluktan kırılıyor.

Daha da vahimi iktidar İsrail’e karşı mangalda kül bırakmazken her gün limanlarımızdan İsrail’e gemilerle sevkiyat yapılıyor. Buna karşılık iktidarda bulunanlar ise hâlâ algıları yönetmenin, toplumumuzun öfkesini manipüle etmenin, kendilerine güvenen insanlarımızı kandırmanın peşinde!

İktidara sesleniyorum; siz unutturmaya çalışsanız da biz unutmayacağız ve unutturmayacağız! İktidarı uyarıyorum; Filistin’de yanan bu ateş en başta sizi yakar! Gazze’den yükselen çığlıklar sizi perişan eder! Filistinli mazlum çocukların, kadınların, hastaların âhı sizi perişan eder!

Limanlarımızdan gemiler gelip gitmeye devam ettiği müddetçe; Filistin lehine attığınız sloganlar, İsrail aleyhine kurduğunuz o süslü cümleler sizi bu vebalden kurtarmaz, kurtaramaz!”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Filistin Tepkisi: Bir Halk Göz Göre Göre Soykırıma Uğruyor

TBMM’deki Saadet – Gelecek grup toplantısında konuşan SP Lideri Karamollaoğlu, Gazze bugün bu haldeyse, İslam ülkelerinin yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyişindendir. Eğer bir avuç Siyonist dünyayı böylesine pervasızca ateşe verebiliyorsa, İslam ülkelerinin yönetiminde bulunanların, kendi ülkelerini güçlendirecek politikaları uygulamamasından kaynaklanmaktadır” dedi ve ekledi:

“Eğer bugün Filistin meselesinde kör, sağır ve dilsiz taklidi yapılıyorsa; bilinmelidir ki zamanında atılması gereken adımların atılmayışındandır. Türkiye’mizi ele alalım. 21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındıracak politikalar uygulamış olsalardı bugün böyle olur muydu?”

Karamollaoğlu konuşmasını, “Sosyal hayatta ahlakı ve adaleti esas almış olsalardı, ekonomik hayatta üretimi esas alarak ülkemizi güçlendirmiş olsalardı, dış politikada şahsiyetli bir dış politika takip etselerdi; İsrail bölgemizde böylesine rahat at koşturabilir miydi? Tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, bugün her şeyi ithal eder hale gelişimizdir işte bugün elimizi kolumuzu bağlayan” sözleriyle sürdürdü.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu’nun cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:

“Başta Sayın Davutoğlu olmak üzere bütün Gelecek ve Saadet Partili isimleri saygıyla selamlıyorum. Çok farklı bir dönemden geçiyoruz. Uzun yıllar böyle bir manzarayla karşı karşıya kalmadık. Ancak acılı bir manzarayla karşı karşıyayız.

Bugün yaşadığımız problemlere de çözüm tekliflerini de kamuoyuyla paylaşmak bizim bir görevimizdir. Filistinli mazlumların yanında olmayı bir görev biliyoruz. Yıllardır Gazze’yi adeta bir açık hava hapishanesine dönüştürenler sessizlikten aldıkları güçle ortadan kaldırmak için harekete geçtiler.

Karşılaştığımız manzaranın sadece bu güne ait olmadığını söylediğim rakamlarla görmüş olacağız. Aslında 2010 yılından itibaren her sene kaç kişi katledildi?

2012: 1650, 2013’te 4 bin 936, 2014’te 19 bini geçmiş, 2017’de 8 bin 500, 2019’da 15 bin kişi… 2020’de 2 bin 700 küsür, 2023’te 10 binden fazla insan hayatını kaybetti. Yıllardır herkes bu ölümler karşısında sustu! Tam 1 ay oldu, herkes yine susuyor, dünya yine görmezden geliyor. Bir halk göz göre göre soykırıma uğruyor.

Saadet-Gelecek Grubu olarak, ilk günden itibaren zulme karşı sesimizi yükselttik, mazlumların yanında saf tuttuk; bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Gazze için yola çıkan milletvekili arkadaşlarımız Mısır’da temaslarda bulundular, Gazze’ye girebilmek için çok uğraştılar. Maalesef mümkün olmadı. Nasıl bir işgal ile karşı karşıya bulunduğumuzun en net fotoğrafıdır bu aslında: Türkiye’nin milletvekilleri, Gazze’ye girmek istiyor ama giremiyor.

ABD, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerin başkanları, başbakan ve bakanları Tel Aviv’e gidiyor ama bizler Gazze’ye gidemiyoruz! İşte Batı’nın iki yüzlülüğü! İşte İslam ülkelerinin acizliği! İşte Türkiye’nin hali! Hepsi birleşince, bir halk göz göre göre işte böyle soykırıma uğruyor! Yere batsın sizin insan hakları ve demokrasi söyleminiz! Yere batsın sizin “normalleşme” süreçleriniz! Yere batsın sizin reel-politiğiniz! Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün Doğusu da Batısı da Filistinlilerindir!

Muhterem arkadaşlar; Gazze insansızlaştırılmak isteniyor. Ama nasıl? Filistinlileri vatanlarını terke zorlayarak! Bir aydır kılı bile kıpırdamayanların buldukları çözüm bu! Çözüm diye sundukları şey; Gazze’yi tamamen İsrail’e teslim etmek! Bunların çözümü; yüz binlerce insanı mülteci olarak vatanlarını terk etmeye zorlamak!

Bir türlü akıllanmadınız! Yetmedi mi milyonlarca insanın evini, barkını terk etmesi! Hiç mi ders çıkarmadınız Irak’tan, Afganistan’dan, Suriye’den! Bu adım, sadece Büyük İsrail Projesi çerçevesinde atılan bir adımdır; hiç mi anlamadınız! Hem sivil dediğiniz kimler? Vatanlarını korumaya çalışan, tüm Müslümanlar adına Mescid-i Aksa’ya sahip çıkanları nasıl adlandıracaksınız peki? Birileri gibi “terörist” mi diyeceksiniz, yoksa birileri gibi “silahlı unsurlar” olarak mı adlandıracaksınız?

Herkes bilsin ki, buna ne yazık ki ülkemizin iktidarını da dahil ediyorum; Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün doğusu da batısı da Filistinlilerindir! Gazze’nin Boşaltılması, “Teklif Dahi Edilemez” 1897’yi ve 1917’yi bilmeyenler, 1948’de bir emrivaki ile İsrail’in kuruluşunu ve 1967’de yaşananları anlayamadılar. Sandılar ki İsrail, duracak! Sandılar ki İsrail, bugüne kadar uyguladığı zulme son verecek!

1948’i ve 1967’yi unutanlar, bugün kalkmışlar çözüm diye Gazze’yi boşaltmayı konuşuyorlar! “BOP tıkır tıkır işlesin” demek neyse; bu adım da işte odur! Bizim açımızdan “teklif dahi edilemez”, gündeme dahi getirilemez bir konudur bu! Bunu teklif etmek ihanettir, bu teklif karşısında “acaba” diye düşünmek gaflettir!

“Mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz!”

Bu; Kıbrıs’tan vazgeçelim, Mavi Vatan iddialarımızdan vazgeçelim, İsrail’i daha da büyütelim, coğrafyamızda onulmaz yaralar açalım, Mescid-i Aksa’yı sahipsiz bırakalım demektir. Herkes bilsin ki; biz bunu kabul etmiyoruz! Bu işbirlikçi anlayışı reddediyoruz! Diplomatik ilişkilerde kameralar önünde semboller üzerinden sözde mesajlar verip, kapalı kapılar ardında bu tür anlaşmaları kabul eden anlayışla mücadelemizi ise kararlılıkla sürdüreceğiz!

Bu noktada bir paragraf açarak, Batı’nın emperyalist anlayışına işaret etmek istiyorum. Görüyoruz ki Batı alemi, ne uluslararası hukuka uymayı ne de insan haklarına sahip çıkmayı benimsiyor. İsrail ve Filistin söz konusu olunca, bu değerlerin hepsi rafa kaldırıldı. Emperyalist ve sömürü damarları kabardı! Yani eski kodlarına geri döndüler! Artık bu blokun dünyaya huzur ve barış getirmesi mümkün değildir! Adaleti ve insan haklarını önceleyecek yeni bir anlayışa ve oluşuma ihtiyaç var. Bunu sağlayacak olanlar da bizleriz.

Muhterem arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz bugünlere adım adım geldik. Yapılanlar ve yapılmayanlarla, verilen tavizlerle bugünlere geldik. Irak ve Afganistan’da yapılan yanlışlar, Tunus, Libya ve Mısır’da yaşananlara sebep oldu. Oralarda yapılan yanlışlar, Suriye’de daha büyük problemlere sebep oldu. Bu süreçlerin her birinden İsrail daha da güçlenerek çıktı. Akan kan ve gözyaşları üzerinden birileri iktidarlarını korurken, İsrail gün be gün pervasızlaştı. Evet, birileri iktidarlarını hep korudu; ancak bölgemiz her geçen gün daha huzursuz ve daha güvensiz bir yer haline geldi.

Ülkesini kalkındırmayı değil, kendisini ve çevresini zengin etmeyi önceleyen işbirlikçi yönetimler zalimler karşısında sustu! Vatandaşlarının hayat standartlarını değil, bindikleri arabaların modellerini yükseltmeyi, birbiri ardınca yazlık ve kışlık saraylar inşa etmeyi tercih edenler, mazlumları kimsesiz bıraktı!

Değerli arkadaşlar; Gazze bugün bu haldeyse, İslam ülkelerinin yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyişindendir. Eğer bir avuç Siyonist dünyayı böylesine pervasızca ateşe verebiliyorsa, İslam ülkelerinin yönetiminde bulunanların, kendi ülkelerini güçlendirecek politikaları uygulamamasından kaynaklanmaktadır. Eğer bugün Filistin meselesinde kör, sağır ve dilsiz taklidi yapılıyorsa; bilinmelidir ki zamanında atılması gereken adımların atılmayışındandır.

Türkiye’mizi ele alalım. 21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındıracak politikalar uygulamış olsalardı bugün böyle olur muydu?

Sosyal hayatta ahlakı ve adaleti esas almış olsalardı, ekonomik hayatta üretimi esas alarak ülkemizi güçlendirmiş olsalardı, dış politikada şahsiyetli bir dış politika takip etselerdi; İsrail bölgemizde böylesine rahat at koşturabilir miydi? Tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, bugün her şeyi ithal eder hale gelişimizdir işte bugün elimizi kolumuzu bağlayan.

Açlık Sınırı 13 Bin Lirayı, Yoksulluk Sınırını da 44 Bin Lirayı Geçti İktidara sesleniyoruz: Herkes bilir ki; “Borç alan, emir alır.” Yapmayın, dedik; dinlemediniz. “Kendi ihtiyaçlarını üretmeyen, başkasına muhtaç hale gelir.” dedik, dinlemediniz. Borç-faiz-borç sarmalına kendini kaptıran, bir daha kurtulamaz dedik, dinlemediniz. Manevi kalkınma ihmal edilerek, maddi kalkınma mümkün değildir dedik, onu da dinlemediniz.

Bugün gelinen nokta işte ortada! Sadece kınamayla, mitingle, konvoyla, fotoğraf karelerindeki semboller ve jestlerle durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Muhterem arkadaşlar; açlık sınırının 13 bin lirayı, yoksulluk sınırının da 44 bin lirayı geçtiği; Buna karşılık emeklilerinin 7 bin 500, asgari ücretli milyonların da 11 bin 400 liraya mahkum edildiği bir ülkenin dış politikada sözü geçer mi? Bilmeliyiz ki; daha KYK yurtlarındaki asansörlerinin güvenliğini bile sağlayamayan bir ülkenin, mazlumlara güven vermesi beklenemez!

Muhterem arkadaşlar; eğri oturup, doğru konuşalım: kendi ülkesinde adaleti tesis edemeyenlerin, başka ülkelerde yaşanan adaletsizliklere karşı söylediği cümleler dikkate alınmaz. Sırf gazetecilik yapıyor diye gazetecileri tutuklarsanız, tutuksuz yargılama esasken, tutuklu yargılamayı bir norm haline getirirseniz; kimse sizi dikkate almaz! Bizim iktidara dönük eleştirilerimiz sadece bugüne dair değildir, dünden bugüne yapılan yanlışların bugün bizi getirdiği noktayadır bizim temel itirazımız. Dünden bugüne satılan fabrikalaradır bizim sitemimiz.

Irak’a binlerce sortinin bizim topraklarımızdan yapılmış olmasınadır bizim tepkimiz. Kurduğumuz cümlelerin tonunu belirleyen husus; 21 yıldır BOP’un adım adım uygulanışı ve eş başkan olarak buna ya ortak olmuş ya da göz yummuş olmanızdır. İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzeninin ülkemizi getireceği noktayı biliyorduk; işte 21 yıldır size yükselttiğimiz itirazlarımızın sebebi budur. İsveç’in NATO Üyeliği Konusunda Çizilen Zikzaklardır Bugün İsrail’i Bu Denli Şımartan. Değerli milletvekilleri, kıymetli misafirlerimiz; adaletten eğitime, sağlıktan sanayiye, ekonomiden dış politikaya varıncaya dek her bir parça bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

“İsrail, alçakça saldırılarına devam edebiliyorsa…”

Birinde meydana gelen bir yanlış, zincirleme etkisiyle diğerlerini etkilemektedir. Adalet düğmesini yanlış iliklemek, ekonomi düğmesinin de yanlış iliklenmesine, ekonomideki yanlışlık da dış politikada acziyete sebep olmaktadır. Bugün Türkiye, Filistin meselesinde aktif bir rol üstlenemiyorsa; işte sebebi bunlardır. Bugün İsrail, alçakça saldırılarına devam edebiliyorsa; 2002’den bu yana uygulanan yanlış politikalardandır.

Bugün Gazze’ye insani yardımlar dahi ulaşamıyorsa; Türkiye’yi güçlü kılacak politikaların uygulanmayışındandır. İsveç’in NATO üyeliği konusunda çizilen zikzaklardır bugün İsrail’i bu denli şımartan. Özetle; 21 yıldır ısrarla yapılan yanlışlardır, bugün Gazze’nin bu denli çaresiz bırakılışının sebebi.

Hamas’ın Mücahitlerine, Gazi Meclisimizin Çatısı Altından Selam ve Dualarımızı Gönderiyoruz. Muhterem arkadaşlar; biz dün ne dediysek bugün de aynı şeyleri söylüyoruz, dün nerede duruyorsak bugün de kararlı bir şekilde aynı yerde duruyoruz. İsrail’in güvenliğini tesis edecek her bir adıma dün olduğu gibi bugün de karşı çıkıyoruz. Sivillerin tahliyesi adı altında Gazze’nin insansızlaştırılmasını kabul etmiyoruz! Vatanlarına sahip çıkan ve Müslümanların onurunu kurtaran Hamas’ın mücahitlerine, benzer mücadeleyi bir asır önce yürüten Gazi Meclisimizin çatısı altından selam ve dualarımızı gönderiyoruz.

Saadet-Gelecek Grubu olarak, “Özgür Filistin” için haykırmaya devam edeceğiz! İsrail ve ABD’nin bölgemizde yürüttüğü ve adım adım ülkemizi kuşatan politikalarına karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz!

And Olsun ki, Gazze’yi siyonistlerin emellerine terk etmeyeceğiz. And olsun ki, Gazze’yi Siyonistlerin emellerine terk etmeyeceğiz. Mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız. And olsun ki, emperyalizmin ve siyonizmin tuzaklarını boşa çıkaracağız. And olsun ki, herkes sussa biz susmayacağız. Herkes bu davadan vazgeçse bizler vazgeçmeyeceğiz.”

GP Lideri Davutoğlu’ndan Gazze tepkisi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, Saadet ortak grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Özel bir gündeyiz. Dört milletvekilimiz Gazze’ye gitmek üzere Kahire temaslarını anlattılar. Bir yıl dönümünü hatırlatmak isterim. 7 Kasım… Gazze’den son Osmanlı askerinin çekilip, Gazze’nin general Allenby güçlerine düştüğü gündü. Son Osmanlı askeri Gazzelilerle birlikte direnerek, Gazze’yi terk etmek zorunda kaldıkların arkalarında bırakmak zorunda kaldılar.

Kahramanlar tepesi kahramanları bekliyorlar. Milli tarihimizden yoksun, tarih bilincinden bir haberlere sesleniyorum; var mısınız?

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan İsrail’e Sert Tepki: Barbarlar Ordusu

İsrail, abluka altında tuttuğu Gazze’ye yönelik hava ve kara saldırılarını yoğunlaştırırken, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gazze’nin, elektrik ve iletişim kesintisi nedeniyle “karanlıklar içinde barbarlar ordusunun vahşetiyle baş başa bırakıldığını” söyledi.

Haber Merkezi / SP Lideri Karamollaoğlu, “2 milyondan fazla insandan haber alınamıyor. Bugüne kadar İsrail’in Gazze’deki soykırımına seyirci kalan Batı ülkeleri artık insanlık suçuna karşı İsrail’in bu soykırımına engel olmalıdırlar” dedi ve ekledi:

“Aksi takdirde tarih onları da bu soykırımının ortağı olarak anacaktır. İslam dünyası ise Türkiye öncülüğünde bu gece izzet ve onurunun karanlığın içinde boğulduğunu izlemek yerine harekete geçmeli, tüm dünyaya ve işgalcilere Filistin’in sahipsiz olmadığını göstermelidir.”

Kılıçdaroğlu, saldırılarını yoğunlaştıran İsrail yönetimine tepki göstererek şu ifadeleri kullandı: Dış dünyayla bağlantısı koparılan Gazze, ağır bir bombardıman altında… Gazze’de masumlar katlediliyor, yetmezmiş gibi, İsrail Başbakanı hala hastaneleri hedef gösteriyor. Bu gece, bu katliama sessiz kalan herkesin eline masum kanı bulaşır. Dünya, ya bu katliama dur diyecek ya da ortak olacak, bunun ortası yok! Dualarım mazlum Filistin Halkı için…

Akşener, İsrail’in Gazze’ye saldırılarıyla ilgili sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: “Gazze’de gün geçtikçe büyüyen zulüm, bu geceki kara harekâtıyla artık geri dönülmez bir boyut kazanıyor. Uluslararası tüm normların hiçe sayıldığı böylesi bir vahşete engel olamayan uluslararası toplum; bu saatten sonra insan haklarını nasıl savunacak? Nasıl demokratik değerler, nasıl barış diyebilecek?

Netanyahu terörüne göz yummaya devam edenler, hiç şüphesiz ki; tarihe bir utanç vesikası olarak geçecekler. Uluslararası güvenliğin bir krize terk edilmemesi için tüm devletleri acilen bu terörü durdurmak üzere birleşmeye davet ediyorum.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından, “Ey Müslüman ayağa kalk. Ey insanlık ayağa kalk. Gazze’de katledilen insanlıktır. İsrail devlet terörü uygulayarak kadın çocuk demeden masum sivilleri katlediyor, dünya seyrediyor, yeter, yeter” paylaşımında bulundu.

İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı

İsrail Savunma Güçleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari, Gazze’ye yönelik saldırıları yoğunlaştırdıklarını belirterek, “Hava Kuvvetleri çok kapsamlı bir şekilde yer altındaki hedeflere saldırı düzenliyor ve terörist altyapıyı hedef alıyor. Son günlerde düzenlediğimiz hücum faaliyetlerinin devamı olarak bu akşam kara birliklerinin operasyonlarını genişleteceğiz” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant da Hamas’ın Gazze’deki tünellerini yok etmek amacıyla planladıkları kara harekatının uzun süreceğini ve zorlu olacağını belirtmiş, bakanın sözleri ucu açık bir savaşa işaret ettiğinden endişeleri arttırmıştı.

Gazze’de kontrolü elinde bulunduran Hamas, İsrail’in kara operasyonlarını genişleteceği açıklaması ile ilgili olarak, “Arap, Müslüman ülkeleri ve uluslararası kamuoyunu sorumluluk almaya, bu suçları ve insanlarımıza karşı katliam dizisini durdurmaya çağırıyoruz” açıklaması yapmıştı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzeddin El Kasım Tugayları, Gazze’nin kuzeyinde İsrail ordusu ile çatıştıklarını açıkladı. Hamas açıklamasında Gazze’nin kuzeyinde yer alan Beyt Hanun ve merkezde yer alan Bureij’de İsrail güçleri ile “şiddetli çatışmaların” yaşandığını aktardı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan “Filistin” Tepkisi: Susarak Ve Sadece Kınayarak…

TBMM’deki Saadet – Gelecek Grubu’nda konuşan SP Lideri Karamollaoğlu, Filistin meselesinde 75 yıldır susuluyor… Büyük İsrail Projesi uğruna dünyayı ateşe veriyorlar. Önceliği demokrasi olanlara soruyorum; ne oldu sizin demokrasi anlayışınız?” dedi ve ekledi: “İsrail’e dur demedikçe kalıcı bir barış mümkün mü? Önceliğim İslami değerlerdir diyenlere sesleniyorum. Susarak ve sadece kınayarak, ne kadar bu vebale ortak olacaksınız?”

Haber Merkezi / Karamollaoğlu konuşmasının devamında, “ABD’nin haksız davasında İsrail’e verdiği desteği bizler haklı davamızda Filistin’i kardeşlerimize vermeceyeceksek, vay bizim halimize. ABD’nin kısa tarihi; katliamlar ve soykırımlarla doludur. Akıttığı kan ve gözyaşı ile beslendikçe obezleşmiş, ve daha fazla kan akıtmaya devam etmiştir. Kim ABD’yi kendine dost kabul etmişse başka düşmana ihtiyacı yoktur. Kim ABD yönetimi ile insan haklarını, demokrasiyi, barışı aynı cümle içinde kullanma yanlışına düşmüşse; bu yanlıştan dönmelidir, vazgeçmelidir…” ifadelerini kullandı.

SP Lideri Karamollaoğlu konuşmasını, “ABD, İsrail’in Filistin’de yaptığı insanlık dışı işler dünya kamuoyunda yer bulmasın diye ağır bir sansür uyguluyor. Askeriyle tankıyla gemisiyle verdiği destek yetmezmiş gibi bir de tüm medya imkanlarını İsrail’in hizmetine adeta seferber ediyor… Zalimin zulmü karşısında herkes sussa da biz susmayacağız. Gerçekte ne olup bittiğini herkes görmezden gelse de, biz hakikati görmeye devam edeceğiz.” Allah Filistinli kardeşlerimizin yardımcısı olsun.” sözleriyle sürdürdü.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TBMM’deki Saadet-Gelecek Grubu’nda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Maalesef 2023 yılında ve tüm dünyanın gözü önünde günlerdir bir soykırım uygulanıyor. Üç çeyrek asırdır bir ülke adım adım işgal edildi; herkes seyretti ve hala seyrediyor! İnsanları katlettiler, kimseden ses çıkmadı! Emzikli bebekleri, kundaktaki çocukları, hamile kadınları tonlarca kiloluk bombalarla öldürdüler ve yine kimseden ses çıkmadı!

Tüm bunlar yetmedi, hastaneleri, ibadethaneleri, ambulansları bombaladılar; birkaç cılız sesten başka yine kimseden çıt çıkmadı! Sadece şu 18 günde binlerce kardeşimiz şehit oldu; Müslüman ülkelerinin liderleri de sadece kınadı, hatta bir kısmı onu bile yapamadı!

Gerçekten merak ediyoruz; daha ne olması gerekiyor?, Hep birlikte ayağa kalkmak için başımıza daha ne gelmesi lazım?, İsrail ve suç ortağı ABD daha ne yapmalı ki İslam alemi uyansın?, Irak ve Afganistan’da sustunuz, ABD durdu mu? Tunus ve Libya’da sustunuz, ABD durdu mu?, Suriye’de hepiniz seyrettiniz, ABD durdu mu? Filistin meselesinde 75 yıldır susuluyor, İsrail ve hamisi ABD bir tek geri adım attı mı?, Adına BOP denilen Büyük İsrail Projesi uğruna dünyayı ateşe veriyorlar, ne zaman farkına varacaksınız?

Önceliği demokrasi olanlara soruyorum, ne oldu sizin demokrasi söylemlerinize?, Önceliği insan hakları olanlara soruyorum, ne olacak Filistinlilerin hakları?, “Barış istiyoruz” diyenlere sesleniyorum, İsrail’e dur denilmedikçe ve İsrail katliamlarından vazgeçmedikçe kalıcı bir barış mümkün mü?, “Önceliğim İslami değerlerdir” diyenlere sesleniyorum, susarak ve sadece kınayarak daha ne kadar bu vebale ortak olacaksınız?

Muhterem arkadaşlar, değerli milletvekilleri; ABD’nin, haksız davasında ve katliamlarda İsrail’e verdiği desteği, bizler haklı davalarında Filistinli kardeşlerimize vermeyeceksek vay bizim halimize! ABD, savaş gemilerini gönderdi, tırlarla, uçaklarla silahlar gönderdi, milyarlarca dolar para gönderdi, yetmedi Dışişleri Bakanını gönderdi, o da yetmedi ABD başkanı Biden atladı geldi!

Bununla da sınırlı değil, bu çevreler ABD’de ve dünyanın her yerinde algı üretip, kamuoyu desteği vermeye çalışıyorlar. Hatta bu meseleye dair farklı yaklaşımlar taşıyan ve ABD’nin ileri gelen gazetelerinde yazanları ya işten çıkardılar ya da geri plana çektiler.

Aynı zamanda Filistin’de yaptıkları insanlık dışı işler, dünya kamuoyunda yer bulmasın diye ağır bir sansür de uyguluyorlar. Askeriyle, tankıyla, uçağıyla, gemisiyle verdiği destek yetmemiş gibi, bir de tüm medya imkanlarını İsrail’in hizmetine adeta seferber ettiler.

Yani her şeyleriyle bu meselenin içindeler ve alenen bu suça ortak olduklarını ilan etmekten de hiç çekinmiyorlar! ABD, işte budur! Biz ABD’yi sadece bugün Müslümanlara karşı tutumundan değil, dünden bugüne gerçekleştirdiği katliamlardan da biliriz.

ABD’nin kısa tarihi katliamlar, işgaller ve soykırımlarla doludur. Kızılderililerin ve Afrikalı kölelerin kanı üstüne kurulan ABD, akıttığı kan ve gözyaşı ile beslendikçe obezleşmiş, obezleştikçe hep daha fazla kan akıtmıştır! Savaş bittiği halde atom bombasını Japonların üzerinde denemekten hiç çekinmeyen de ABD’dir!

Vietnam’da My Lai katliamını gerçekleştiren yine ABD’dir. Sürekli olarak ülkelerin iç işlerine karışan, işbirlikçilerini yönetime getirmek uğruna darbeleri finanse eden, altyapısını hazırlayan, iç savaşa sürükleyen hep ABD olmuştur.

11 Eylül’ü bahane ederek, daha doğrusu 11 Eylül tezgahını hazırlayarak Afganistan ve Irak’ı tarumar eden yine bunlar değil mi? “Kimyasal silah kullanmakta tereddüt etmeyen”, “insan haklarını sürekli ihlal eden.” “barış ve demokrasi getireceğiz.” teranesiyle bölgemize gelip, çeyrek asırdır hem bölgemizi hem de bütün dünyayı daha güvensiz bir hale getiren bunlar değil mi.

Muhterem kardeşlerim; Bush gitti, Obama geldi, Obama gitti Trump geldi, o da gitti Biden geldi. Ne değişti? Hiçbir şey! ABD yönetimine kim gelirse gelsin, değişen hiçbir şey olmadı, olmaz, olamaz! Amerika’nın sözde “Cumhuriyetçileri” neyse, sözde “Demokratları” da odur!

Ülkelerinin asıl vatandaşlarına yani yerlilere ve bilahare Afrika’dan getirdikleri zencilere yaptıkları muamele ortadadır! Bugün bile bu böyledir; bunlar için varsa yoksa küçük bir azınlığın çıkarları! Her daim öncelikleri bu olmuştur. Bunların hepsinin ortak noktası sinsi Siyonizm, ırkçı emperyalizm ve vahşi kapitalizmdir!

O nedenle de “dostum” hitabı ile başlayan cümlelere muhatap olacak kişiler asla değildirler. Kim ki ABD’yi kendine dost görmüşse; başka düşmana ihtiyacı yoktur! Kim ki ABD’yi müttefik kabul etmişse, bilsin ki başı mutlaka belaya girecektir.

Bunun içindir ki kim ABD yönetimi ile insan haklarını, demokrasiyi, barışı aynı cümle içerisinde kullanma yanlışına düşmüşse, derhal bu yanlışından dönmelidir. Bakın İsrail, kiliseyi dahi bombaladı; bunlar yine İsrail’e sahip çıkmaya devam ediyorlar. Çünkü bunların hiçbir kutsalı yoktur! Kendi çıkarları için yapamayacakları hiçbir alçaklık yoktur!

Hastaneyi bombalayıp, sonra da çıkıp “Filistinliler kendilerini mağdur göstermek için yapmış olabilirler” diye algı üretmeye çalışacak kadar şerefsizce hareket edebiliyorlar! Tüm dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylemekten hiç ama hiç utanmıyorlar! Bunları şunun için anlatıyorum sizlere; işte biz bugün bu denli adilik ve gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız.

Öyle basit cümlelerle, küçük yardımlarla, bilindik kınama cümleleriyle geçiştirilecek bir noktada değiliz. Tüm imkanlarıyla bölgemizdeler, bütün kaynaklarını seferber ettiler; açık söylüyorum adeta tutuştular! Bu hazırlık, bu seferberlik hali; sadece Filistinlilere karşı değildir! Bunu görmemek için kör olmak lazım! Dünyanın her yerinde vicdan ve feraset sahibi insanlar bu gerçeği görüyor, biliyor.

Onlarca farklı ülkede, yüz binlerce insan ABD ve İsrail karşıtı gösteriler yapmak için sokaklara döküldü. Muhalefet partileri kendi ülkelerindeki iktidarlara çağrı üzerine çağrı yapıyor. Farklı dinlerden, farklı mezheplerden, inançlardan, siyasi görüşlerden insanlar ve STK’lar yardım götürebilmek için çırpınıyor.

Ama ne yazık ki icra makamında olanlar, bu gayretlerin binde birini bile göstermiyor. Türkiye, bu konuda artık öncü ülke olmalıdır. Üzülerek ifade ediyorum ki, çok geç ve pasif kalındı. Zira İsrail, az evvel tek tek zikrettiğim haliyle ABD’nin bu desteğinden çok, İslam ülkelerinin sessizliğinden güç almaktadır.

ABD’nin “anormal” desteğinden ziyade, İslam ülkelerinin “normalleşme” çağrıları ve adımlarından memnuniyet duymaktadırlar. İnanıyorum ki Netanyahu, Biden’ın ve diğer Avrupa ülkelerinin liderlerinin İsrail’e gelmesinden ziyade, hâlâ İslam ülkelerinden hiçbir liderin Filistin’e gitmemiş olmasından büyük keyif duymaktadır.

Muhterem arkadaşlar; buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Etrafımız adım adım kuşatılıyor. Bugün Kudüs’e sahip çıkmak demek, Ankara’ya sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail ve ABD’ye engel olmak, yarın ülkemize düşebilecek ateşi bugünden söndürmek demektir. Bu koşullarda “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” ve işte o satıh bugün Filistin topraklarıdır! Dün yamyamlar gibi İstanbul’u, Çanakkale’yi kuşatanlar, bugün de Gazze’yi kuşatmışlardır.

Bu kuşatmayı yarmak hepimizin boynunun borcudur! Herkesi artık bu sorumluluklarımızı kuşanmaya davet ediyorum. 2018’de benzer bir durum yaşanmış ve iktidar o zaman yine bir miting yapma kararı almıştı. Söylemiştim, bir kez daha söylüyorum; iktidar miting yapmaz, icraat yapar! Biden, İsrail’e destek mitingi mi yapıyor ki, siz Kudüs’e destek mitingi yapacaksınız?

Acil eylem planı

Adamlar uçaklarını, gemilerini gönderirken; siz sadece selam mı göndereceksiniz? Adamlar ilk günden itibaren seferber olmuşken; siz 16 gün sonra miting kararı alıp, 3 hafta sonra da miting mi yapacaksınız! Kaybedilen her bir saniyede daha kaç çocuk katledilecek, hiç düşünüyor musunuz? Bebekler bombalar altında can verirken; bu kararı almak acizliktir daha da ötesi katliama ortak olmaktır.

Bu, sadece içeride algı oluşturmaktan başka ne işe yarar? Daha önce Acil Eylem Planı olarak 16 maddelik bir yol haritası izlenmesi gerektiğini ifade etmiştim, buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum: İktidar miting yapmaz, atılması gereken adımları tek tek atar, atması gerekir:

1.İslam İşbirliği Teşkilatı, bir an önce sürece gerektiği şekilde müdahil olmalı ve zulmü durdurmak için inisiyatif almalıdır. Bu toplantılar kınama değil icraat toplantıları olmalıdır. Bunun insiyatifini Türki’ye yapmalıdır.
2.D-8 Ülkeleri ve Türk Devletler Teşkilatı acilen toplanmalı; İsrail’e karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar derhal karara bağlanmalıdır.
3.İslam ülkeleri, İsrail’de bulunan diplomatik temsilciliklerinin faaliyetlerini tamamen durdurmalıdır.

4.Türkiye ve diğer tüm İslam ülkeleri İsrail ile ikili anlaşmalarını, “normalleşme” süreçlerini ve karşılıklı ziyaret programlarını derhal iptal etmelidir.
5.İslam ülkeleri, İsrail’e destek veren Batı ülkelerine petrol gönderimini yavaşlatmayı gündemlerine almalı ve gerektiğinde petrol sevkiyatını durdurmalıdır.
6.Türkiye, özellikle Filistin’e ait enerji kaynakları üzerinde İsrail ile yapılan anlaşmalara derhal son vermelidir.
7.Öncelikle çocuklar ve kadınlar olmak üzere, sivillerin can güvenliği mutlaka sağlanmalı, hastane, yetimhane, okul, ibadet yerleri gibi alanlar acilen koruma altına alınmalıdır.

8.İsrail, Filistin topraklarına ve Filistinlilere yönelik silahlı eylemlerini durdurmadıkça, İsrail ile siyasi, ticari ve sosyo-kültürel bütün ilişki ve etkinlikler sona erdirilmelidir.
9.TBMM’de bir heyet oluşturularak, teknik bir ekiple birlikte, Gazze’de bombalanan hastane ziyaret edilmeli ve oradaki durum hakkında kamuoyu bilgilendirilmelidir.
10.İnsani yardımlar için acilen Mısır Refah sınır kapısında bir koridor açılmalıdır.
11. Ülkemiz ve bölgemiz açısından büyük bir tehdit oluşturan ABD ve İngiltere, İsrail’in haksız işgaline destek vermek üzere Gazze açıklarında konuşlanmış olan deniz ve hava kuvvetleri unsurlarını bölgeden derhal çekmeli; bunun için kararlı ve dirayetli bir duruş sergilenmelidir.

12. BM nezdinde İsrail’in haksız, hukuksuz işgal girişimine karşı gerekli kararların alınması için diplomatik girişimler acilen başlatılmalıdır.
13.İsrail’in mevcut siyasi ve askeri karar verici kurumlarının, makamlarının, kişilerin tamamı hakkında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanma süreci için girişimler başlatılmalıdır.
14.Ayrıca İsrail hakkında “soykırım suçu” temalı yargılama sürecine de başlanılmalıdır.
15.Gazze’ye yönelik büyük bir insani yardım kampanyası organize edilmeli; Gazze’nin yeniden imarı için çalışmalar da süratle gündeme alınmalıdır.

Buradan iktidara sesleniyorum. Miting yapmak yerine bunlardan sadece bir tanesini dahi yapmış olsanız, emin olun çok daha büyük bir iş başarmış olursunuz. Bu vesileyle, şehit olan Filistinli kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Saadet-Gelecek Grubu olarak, elimizden gelen her ne varsa tüm gayretimizle seferber etmeye devam edeceğimizin altını bir kez daha çiziyorum. Sözlerimin sonunda, dünden bugüne Filistin davamıza büyük bir hassasiyetle sahip çıkan Anadolu Gençlik Derneğimize, ve bütün sivil toplum örgütlerimize bu süreçte de aynı hassasiyeti gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Özellikle 18 gündür çeşitli eylemlerle bu meseleyi gündemde tutan genç kardeşlerime, çağrılarımıza kulak vererek katılan farklı kesimlerden vatandaşlarımıza ve en azından söylemleriyle de olsa destek veren herkese de teşekkür etmeyi de bir borç biliyorum.

Ve herkes bilmelidir ki; Zalimin zulmü karşısında herkes sussa da biz susmayız ve asla susmayacağız. Gerçekte ne olup bittiğini herkes görmezden gelse de biz hakikati haykırmaya devam edeceğiz.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Bahçeli’nin “Gazze’ye Müdahale” Çağrısına Destek

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Gazze’ye müdahale” çağrısına, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan destek geldi.

Haber Merkezi / SP Lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sayın Devlet Bahçeli’ye Filistin konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Tarihimizin, inancımızın ve insanlığımızın gereği olan çağrısını destekliyorum” ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki katliamlarına tepki göstererek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Eğer 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.

Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, muktedirdir.”

4 bin 385 can kaybı

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı ve giderek şiddetlenen Filistin İsrail savaşının 15. gününde yaşamını yitiren Filistinli sayısının 4 bin 385’e çıktığı açıklandı.

Filistinli sağlık yetkilileri, 15. günde devam savaşta ölü ve yaralı sayısına ilişkin son verileri paylaştı. Buna göre İsrail bombardımanı altında bulunan Gazze’de 4 bin 385 Filistinli öldürüldü.

Ağır bombardımanda can verenlerin bin 756’sının çocuk ve 967’sinin kadın olduğu belirtildi. İsrail saldırılarında 13 bin 561 Filistinli de yaralandı. Öte yandan saldırılarda bin 400 İsrailli hayatını kaybederken, 205 kişi de Gazze’ye kaçırıldı.

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan İktidara “İsrail” Tepkisi: Konuşarak Bir Yere Gidemezsiniz

TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada Gazze’deki El Ehli Hastanesi’nin vurulmasına tepki gösteren SP Lideri Karamollaoğlu, Biz İsrail’in hangi dilden anlayacağını biliriz ve o dilden konuşuruz. Biliriz ki çocuk hastanesini bile bombalama cüretini gösteren, insanlık dışı bir tavrı benimseyenlerle konuşulmaz. Bir yere gidemezsiniz. Onlar güçten anlar” dedi ve ekledi:

“Tepesine yumruğu vurmadığın müddetçe her zaman başını yukarıya kaldırmaya çalışır. Biz buna rıza kesinlikle gösteremeyiz. Biz süratle bir takım adımları atmak mecburiyetindeyiz. İnsani yardım malzemelerini biz göndeririz. Sivil toplum kuruluşları gönderir. Halk gönderir ama iktidarda bulunanlar çok daha fazlasını yapmak mecburiyetindedirler. Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla, üç beş yardım paketiyle kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmamalı.”

Saadet Partisi ile Gelecek Partisi ortak grup toplantısı TBMM’de yapıldı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık grup konuşmasını yaptı. Karamollaoğlu, grup konuşmasında şunları söyledi:

“Dün gece yaşananlar hepimizi derinden etkiledi. Aslında bu kadar büyük bir vahşeti bekliyor muydunuz deseydiniz ben beklemediğimi söylerdim ama vahşetin vahşi insanların tavrının maalesef bir ölçüsü ve zamanı olmuyor. Bundan dolayı da hem bir şok yaşıyoruz hem de aslında yaşadığımız bu şoktan dolayı da kendi kendimize de biraz hayret ediyoruz. Dün toplama kamplarından şikayet edenler bugün Gazze’de 21. yüzyılın toplama kampını oluşturdular.

Dün soykırımdan şikayet edenler bugün Gazze’de çocuk genç yaşlı kadın demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdiler. Sürgünden zulümden kıyımdan şikayet edenler bugün dünyanın gözü önünde ne büyük zulmedenlerden birini gerçekleştirmekten geri durmuyorlar… Hem yapıyorlar hem de bu işin boyutlarını tepkilerin boyutlarını görünce bundan imtina etmek için yol arıyorlar. Hakikaten hiç arlanma, utanma duygusu yok.

Bu bir milat oldu. Neredeyse bir hastanenin hem de o bölgenin en büyük hastanesini tam kalbinden vurmak hasta, perişan, ayakta duramayan insanlar katledildi. İnsan şöyle geriye dönüp baktığında ben başka bir ülkede şöyle bir durumun tezahür edeceğini düşünmezdim. İsrail yönetimi kendi yönetimi dışındaki insanları insan olarak tarif etmek istemiyorlar. Hayvan tabirini kullanıyor hayvandan kendilerinin daha aşağı olduğunu ispat etmek için…Hayvanlara bile böyle bir muamele yapılamaz. Yaşadığımız dünya garip dünya. Biz bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu yavaş yavaş öğreneceğiz.

Dün Gazze’de hastaneye yapılan saldırı bunun en açık delilidir. Bunlar bu kadar utanmaz. Hem yapar hem de yeri geldiği zaman ‘kim demiş’ bunu bizim yaptığımızı diye iddiada bulunmaya kalkarlar. Ne yapıyoruz şu anda biz? İnsanlığa karşı hak ilan edenlerin karşısında şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ama bizim yaptığımız hakikaten doğru mu, yeterli mi? Böyle zulümler karşısında sadece acziyetini ifade etmek sadece zaafa işarettir. Neden somut adımlar atmıyoruz da sadece şikayetle uğraşıyoruz. Sormamız icap ediyor Amerikan uçak gemisinin Akdeniz’de ne işi var? Biri yetmedi ikincisi geliyor. İngilizler daha büyük bir güçle Doğu Akdeniz’e yığınak yapmaya başladı. Kim var karşılarında? Aslında bütün İslam ülkeleri sıraya girdiler. Ne için? İsrail’in varlığını kabullenmek için.

Tabii biz Amerika İngiltere gemileri bu bölgeye gelirken yığınak yapanken ‘biz ne yapıyoruz’ diye sorma ihtiyacını duyuyoruz. Sayın Erdoğan son zamanlardaki çıkışlarıyla kısmen yüreğimize su serpti onu da söyleyeyim. Bu gidişata rıza göstermediğini söyledi ama yetmez. Çünkü hükümetlerin tavrı bizim gibi sadece sözle geçiştirilemez. Biz İstanbul’da bir araya geldik yüz binleri topladık haykırdık, lanetledik yapılan yanlış işleri. Buna bizim gücümüz yeter de iktidar bunun çok ama çok ötesinde adımlar atmaya mecbur.

Neden İslam İşbirliği Teşkilatı toplanmıyor? Hemen, ilk günden itibaren. Neden D-8’lerle ilgili adım atılmıyor? Aslında bugün iktidarın bu adımları atmaya bu adımların atılmasına imkan sağlamaya ihtiyacı var. Biz kendi coğrafyasında kendi planlarını yapamayanların başka planlar içinde bir figüran haline düşeceklerinden endişe ederiz. Onun için tekrar tekrar sorma ihtiyacı duyuyoruz Amerika ve İngiltere’nin yaptığını Türkiye neden çevresindeki İslam ülkeleri ile birlikte bir araya gelip çözüm üretemiyor? Fiili çözüm. Sadece fikri bazda değil.

Ben şundan eminim eğer biz iktidarda olmuş olsaydık bugün muhalefetin bizim gösterdiğimiz tepkiyi göstermesine ihtiyaç duyulmazdı. Neden? Gereği yapılıyor olurdu. Çünkü biz İsrail’in hangi dilden anlayacağını biliriz ve o dilden konuşuruz. Biliriz ki çocuk hastanesini bile bombalama cüretini gösteren, insanlık dışı bir tavrı benimseyenlerle konuşulmaz. Bir yere gidemezsiniz. Onlar güçten anlar. Tepesine yumruğu vurmadığın müddetçe her zaman başını yukarıya kaldırmaya çalışır. Biz buna rıza kesinlikle gösteremeyiz.

“Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla…”

Biz süratle bir takım adımları atmak mecburiyetindeyiz. İnsani yardım malzemelerini biz göndeririz. Sivil toplum kuruluşları gönderir. Halk gönderir ama iktidarda bulunanlar çok daha fazlasını yapmak mecburiyetindedirler. Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla, üç beş yardım paketiyle kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmamalı. Tıpkı milli mücadele yıllarında olduğu gibi bugün de yedi düvel bir araya geldi, aynı mücadeleyi bu sefer kendi topraklarımızda değil Filistin’de sergilemek mecburiyetinde bırakıldı.

Mavi Marmara’nın hesabını sormazsanız mavi vatanı koruyamazsınız. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliği Kudüs’ün güvenliğinden bağımsız değildir. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz. Yedi düvel yine bir araya geldi. Biz bunun karşısında durmaya mecburuz. ABD Başkanı ta Amerika’dan hem de bu yaşına rağmen kalkıp İsrail’e destek vermek için geliyorsa, bu zulmüne rağmen İngiliz başbakanı gelebiliyorsa, biz neden çevremizdeki İslam ülkelerini ayağa kaldırmak için bir gayretin içine girmeyelim?”

Paylaşın

Karamollaoğlu’ndan Filistin Tepkisi: Nefsi Müdafaanın Nefsi Müdafaası Olmaz

Filistin – İsrail arasında yaşanan şiddetli çatışmalara değinen Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, “Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz. Dünyanın her yerinde o hırsız aynı zamanda katil olarak kabul edilir. Hırsız ile ev sahibini katil ile maktulü, mazlum ile zalimi hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi aynı zamanda katliamlar tarihidir” dedi ve ekledi:

“Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler! Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar! İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi? Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak; zuldür ve zulümdür!”

Gelecek Partisi ve Saadet Partisi Grubu, TBMM’de grup toplantısı düzenledi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündeminde Filistin – İsrail arasında yaşanan şiddetli çatışmalar vardı. Karamollaoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

Nefsi müdafaanın nefsi müdafaası olmaz. Dünyanın her yerinde o hırsız aynı zamanda katil olarak kabul edilir. Hırsız ile ev sahibini katil ile maktulü, mazlum ile zalimi hukuk önünde eşitlemeye kalkanlar bunu böyle bilmelidirler. İsrail’in tarihi aynı zamanda katliamlar tarihidir.

Hırsıza hırsız, işgalciye işgalci, katile katil, zalime ise zalim diyemediler! Bunu diyemeyenler, mazlumu suçlu ilan etmekten ise hiç çekinmediler, hiç utanmadılar! İnsanım diyen, 75 yıldır emzikli bebeklerin, kundaktaki çocukların bombalar altında can verişi karşısında sessiz kalabilir mi? Zalim ile mazlum arasında tarafsız kalmak; zuldür ve zulümdür!

Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 2000’li yılların başından vefatına kadar sürekli olarak üzerinde durduğu konu; Büyük Ortadoğu Projesi’ydi. Birilerinin de Eş Başkanlık görevini üstlendiği bu proje aslında iyi bilmemiz lazım ki Büyük İsrail Projesi’nin ta kendisidir. Dünden bugüne coğrafyamızda her ne acı yaşanıyorsa BOP’tan bağımsız değildir.

Bir kez daha ve çok net olarak ifade ediyorum ki, amaç BOP ve nihai hedef Türkiye’dir! Dün Irak’ta, bugün de Filistin’de yaşananlar, Türkiye’yi teğet geçecek şeyler değildir. İnancımız ve tarihi sorumluluğumuz gereği, zulüm karşısında herkes sussa da, biz susmayacağız! Mazlumlara herkes sırt çevirse de, biz her daim mazlum Filistin halkının yanında saf tutmaya devam edeceğiz.

Filistin özgür olana dek, bölgemizde hiçbir ülke kendi özgürlüğünü garanti altına almış sayılamaz! Filistin huzur ve barışa kavuşana dek, yeryüzü üzerinde kalıcı bir barış asla sağlanamaz!

“Aylardır Mescid’i Aksa’da bir vahşet sürüyor”

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu’ndan önce konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şunları söyledi:

“Bugün Gazze, bugün iliştin konuşma vakti. Birtakım algılar oluşturuluyor. 5 önemli konuda Filistin meselesinin arka planındaki kanaatlerimi paylaşacağız. Oluşturulan birinci algı şu; İsrail’de Filistin’de büyük bir savaş varken bir sabah ‘barbar Filistinliler’ İsrail’e sızarak sivilleri öldürdü ve ‘İsraillere gereksiz bir saldırıda bulundu.’ Yani ‘tahrik edilmeden’ saldırdılar. İkinci algı, birtakım görüntüler eşliğinde meselenin teröristler ile sivil halk arasında olduğu algısı.

Üçüncüsü, bu meselenin Yahudilerle Müslümanlar arasında bir çatışma olduğu algısı. Dördüncüsü Türkiye’nin burada ne işi var sorusuyla birlikte gelen Orta Doğu’dan ayrı ve Orta Doğu’ya kayıtsız bir Türkiye olması gerektiği algısı. Ve beşincisi bütün bu çatışmalarda zayıf olan Filistinlilerin İsrail’e karşı niye direnme basiretsizliği gösteriyorlar algısı.

Gerçekten olaylar bir sabah bir grup Filistinli militanın İsrail’e sızarak saldıran bir vahşet görüntüsü ortaya çıkarmasıyla mı başladı? 75 yıldır evinden ailesinden yurdundan koparılmış bir millet, 56 yıldır işgal altında bir Kudüs ve bu işgalin en büyük acıların yaşandığı bir Mescid-i Aksa var. Belki uluslararası toplum görmek istemiyor olabilir, belki her halükarda Filistinliler haksızdır diyenler anlamayabilir ama aylardır Mescid’i Aksa’da bir vahşet sürüyor.

Bu videoya sayın Erdoğan’ın AKP’li ve MHP’li kardeşlerimin, her gün sultan Hamit üzerinden istismar yapanların bakmasını istiyorum. 1948 haritasını gösteriyor, İsrail bütün Filistin topraklarını kuşakmış şekilde. 1948’de böyle bir harita yok. Bir işgal devleti kuruldu. Dikkat edin Batı Şeria ve Gazze de İsraillin bir parçası olarak görülüyor. Dikkat edin o haritada Türkiye dışlanmış.

Bu haritayı Netahyahu BM genel kurulunda gösterdi, aynı günlerde Erdoğan onun elini sıktı. ‘One minute’ diyen Erdoğan bile bu harita gösterildikten sonra Netanyahu’nun elini sıkarsa Filistinliler kime güvenecekler? Yüreklerindeki imana ellerindeki bileklerine güvendiler ve yola çıktılar biz onları buradan selamlıyoruz. Yalnız bırakılan bir Filistin’in, terk edilen bir Mescid-i Aksa’nın savunucuları olan kardeşlerimizi TBMM’den selamlıyoruz.

TBMM Filistinli kardeşlerinin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir. Kadına, çocuğa, sivile savaş şartların bile dokunmak inancımıza göre yanlıştır. Filistinliler ölür ama İsrailliler ‘öldürülürler’. İsrailliler öldürülünce bütün İslam alemi suçlu tutulur. Bu mesele Yahudi-Müslüman meselesi değil insanlık meselesidir.

Filistinli kardeşlerimize de çağrımız şudur. Bu konuları istismar edecek görüntülere asla izin vermeyin. Bizimle asırlardır beraber olan Musevi dostlarımıza bu ülkenin asli vatandaşları olarak davranmayı da biliriz, İsrail kardeşlerimizi katlettiğinde dimdik ayağa kalkmayı da en iyi bilenler bizleriz. Sırtımızda yumurta küfesi yok. hiçbir gettonun olmadığı şehirler sadece Müslüman şehirlerdir. Bugün Filistin’in mazlum çocukları da gün gelecek özgür Filistin’in temsilcileri sahipleri olacaklar inşallah. Bundan hiç şüphemiz yok.

Bugün bu yaşananların birinci müsebbibi uluslararası toplumdur. İkinci müsebbibi Filistin’i yalnız bırakan İslam ülkeleri ve Türkiye de başta olmak üzere Netanyahu’nun elini sıkmak üzere sıraya giren kendisine yabancılaşmış liderlerdir. Yazıklar olsun, Gazze’nin çocukları direnirken İsrail Cumhurbaşkanı’nı arayıp taziye dileyip Filistin’in yanındayız diyemeyenlere.

Netanyahu ile el sıkışıp Mescid-i Aksa’yı söylemeyenler utanmalılar. ABD, İsrail’e 8 milyar dolar yardım yapıp donanmasıyla Kudüs’e gelebiliyorsa kimse kusura bakmasın Filistin sorunu asıl bizim meselemizdir. Hadi oradan sizler bizi korkutamazsınız. Herkes sizi unutmuş olabilir ama biz Mescid-i Aksa’yı unutmadık, unutturmadık, unutturmayacağız.

Paylaşın