Türkiye’de Şubat Ayında En Az 36 Kadın Öldürüldü

Şubat ayında 36 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Öldürülen 36 kadının 10’u evli olduğu erkek, 7’si eskiden evli olduğu erkek, 7’si birlikte olduğu erkek, 4’ü babası, 3’ü oğlu, 2’si tanıdık biri, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü.

Haber Merkezi / Öldürülen 36 kadından 17’si boşanmak istediği için, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i failin evli olduğu kadınla arasını bozduğunu düşündüğü için, 1’i uyuşturucu parası vermediği, 1’i kötü yola düştüğü bahanesi, 2’si kızının ve kardeşinin kararını desteklediği bahanesiyle öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

36 kadından 17’si evinde, 11’i sokakta, 2’si arabada, 2’si otelde, 1’i arazide, 1’i ıssız yerde, 1’i işyerinde, 1’i lojmanda öldürüldü. Kadınların 25’i ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Şubat ayı kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre, Şubat ayında 36 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 17 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu.

Öldürülen 36 kadından 17’si boşanmak istediği için, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i failin evli olduğu kadınla arasını bozduğunu düşündüğü için, 1’i uyuşturucu parası vermediği, 1’i kötü yola düştüğü bahanesi, 2’si kızının ve kardeşinin kararını desteklediği bahanesiyle öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Öldürülen 36 kadının 10’u evli olduğu erkek, 7’si eskiden evli olduğu erkek, 7’si birlikte olduğu erkek, 4’ü babası, 3’ü oğlu, 2’si tanıdık biri, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür. 2 olayda ise failin yakınlığı tespit edilememiştir. Bu ay kadınların yüzde 28’i evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

Kadınların 17’si evinde, 11’i sokakta, 2’si arabada, 2’si otelde, 1’i arazide, 1’i ıssız yerde, 1’i işyerinde, 1’i lojmanda öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 47’si evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 25’i ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’u ateşli silah ile öldürüldü.

Paylaşın

Merkez Bankası Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 37,78’e Çekti

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 39,09’dan yüzde 37,78’e çekti. Banka, 24 ay sonrası enflasyon beklentisini ise yüzde 23,69’dan yüzde 23,05’e çekti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu dolar kuru tahminin 40,00 liradan 40,02 liraya yükseltti. Banka, yıl sonu büyüme beklentisini ise yüzde 3,4’ten yüzde 3,3’e çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 42,04 iken, bu anket döneminde yüzde 42,96 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 39,09 iken, bu anket döneminde yüzde 37,78 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 23,69 ve yüzde 23,05 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi ile TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 45,00 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,00 TL iken, bu anket döneminde 40,02 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 40,64 TL iken, bu anket döneminde 41,15 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,4 iken, bu anket döneminde yüzde 3,3 olarak gerçekleşti. GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3,9 iken, bu anket döneminde yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Yıl Sonu Dolar Tahminini 40,02 Liraya Yükseltti

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu dolar kuru tahminin 40,00 liradan 40,02 liraya yükseltti. Banka, yıl sonu enflasyon tahminini ise yüzde 39,09’dan yüzde 37,78’e çekti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu büyüme beklentisini de yüzde 3,4’ten yüzde 3,3’e çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 42,04 iken, bu anket döneminde yüzde 42,96 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 39,09 iken, bu anket döneminde yüzde 37,78 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 23,69 ve yüzde 23,05 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi ile TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 45,00 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,00 TL iken, bu anket döneminde 40,02 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 40,64 TL iken, bu anket döneminde 41,15 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,4 iken, bu anket döneminde yüzde 3,3 olarak gerçekleşti. GSYH 2025 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3,9 iken, bu anket döneminde yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Kısa Vadeli Dış Borç 196,3 Milyar Doları Aştı

Kısa vadeli dış borç stoku, şubat ayının sonunda geçen yılın aynın ayının sonuna göre yüzde 3,1 artarak 153,1 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde vadesine 1 yıldan az kalan dış borç stoku ise 196 milyar doları aştı.

Haber Merkezi / Bu dönemde bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4 artışla 63,4 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,2 yükselişle 55,9 milyar dolar oldu.

Şubat sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 44,5’i dolar, yüzde 25,5’i euro, yüzde 11,8’i TL ve yüzde 18,2’si diğer döviz cinslerinden oluştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni paylaştı.

Buna göre, şubat sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku 2022 yıl sonuna göre yüzde 3,1 oranında artışla 153,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,0 oranında artarak 63,4 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,2 oranında artarak 55,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2022 yıl sonuna göre değişim göstermeyerek 10,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,2 oranında azalarak 20,2 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 2,6 oranında azalışla 16,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 22,1 oranında artışla 16,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 1,4 oranında artarak 49,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2022 yıl sonuna göre yüzde 9,5 oranında artarak 31,6 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 1,0 oranında artarak 87,7 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 4,6 oranında artarak 78 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 1,3 oranında artarak 74,1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2022 yıl sonunda 676 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2023 Şubat sonu itibarıyla 891 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 109 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2023 Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 44,5’i dolar, yüzde 25,5’i euro, yüzde 11,8’i TL ve yüzde 18,2’si diğer döviz cinslerinden oluştu.

2023 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 196,3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 17,2 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 22,1, Merkez Bankası’nın yüzde 17,2, özel sektörün ise yüzde 60,7 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Cari Açık 10 Yılın En Yüksek Seviyesinde

Şubat ayında cari açık, beklentileri aşarak 8,783 milyar dolara çıktı. 12 aylık cari açık ise 55,4 milyar dolar oldu. Böylelikle 12 aylık cari açık 2012 yılı Ağustos ayından bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Haber Merkezi / Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı şubatta 10 milyar 401 milyon dolar oldu.

Reuters haber ajansının ekonomistlerle yaptığı ankette tahminler cari açığın 8,5 milyar dolar olarak açıklanması yönündeydi. Ankete katılan 10 ekonomist 2023 açığının 45 milyar dolar olacağını öngördü.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Türkiye’nin Ödemeler Dengesi İstatistikleri Şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Cari İşlemler Hesabı

Şubat ayında cari işlemler hesabı 8.783 milyon ABD doları açık kaydetmiştir. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 834 milyon ABD doları fazla vermiştir.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 10.401 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.

Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 2.334 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 1.652 milyon ABD doları olmuştur.

Birincil gelir dengesi kalemi 815 milyon ABD doları net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi de 99 milyon ABD doları net giriş kaydetmiştir.

Finans Hesabı

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 505 milyon ABD doları olarak kaydedilmiştir.

Portföy yatırımları 240 milyon ABD doları tutarında net giriş kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 185 milyon ABD doları net satış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 14 milyon ABD doları net alış yaptığı görülmektedir.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, bankalar 1.158 milyon ABD doları net kullanım yapmıştır.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 80 milyon ABD doları net azalış kaydetmiştir.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 109 milyon ABD doları net azalış ve Türk lirası cinsinden 381 milyon ABD doları net artış olmak üzere toplam 272 milyon ABD doları net artış kaydetmiştir.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, Genel Hükümet 222 milyon ABD doları net geri ödeme, bankalar ve diğer sektörler ise sırasıyla 1.124 milyon ABD doları ve 338 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirmiştir.

Resmi rezervlerde bu ay 4.677 milyon ABD doları net azalış olmuştur.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler Tarım Üretiminin 5’te 1’ine Zarar Verdi

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin Türkiye’nin tarım üretiminin beşte birinden fazlasına zarar verdiğini duyuruldu.

Depremlerin tarımsal bakımdan 1,3 milyar dolarlık fiziksel hasara neden olduğu, sektördeyse 5,1 milyar dolarlık kayba yol açtığı tahmin edildi. Depremden en çok etkilenen bölgelerde nüfusun üçte birinden fazlasının geçimini tarımdan sağladığına da dikkat çekildi.

Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarından Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye’nin tarım üretiminin yüzde 20’sinden fazlasına zarar verdiğini açıkladı.

FAO, Türkiye’deki yapılan ön değerlendirmeler sonucunda, “toprak mahsulü, hayvancılık, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği dâhil tarımda ve depremin vurduğu bölgelerdeki kırsal altyapıda ciddi zarar tespit edildiğini” belirtti.

FAO tarafından yapılan açıklamada, “Deprem, 11 tarım iline ciddi darbe vurarak 15,73 milyon insanı ve ülkenin gıda üretiminin yüzde 20’den fazlasını etkiledi” denildi.

Sektördeki kayıp 5,1 milyar dolar

Açıklamada, “Depremden etkilenen ve Türkiye’nin bereketli hilali olarak bilinen bölgesi, tarımsal gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 15’ini, Türkiye’nin tarım ürünü ihracatının da yüzde 20’sine yakınını oluşturuyor” denildi.

FAO, depremin Türkiye’de tarımsal bakımdan 1,3 milyar dolarlık fiziksel hasara neden olduğu, sektördeyse 5,1 milyar dolarlık kayba yol açtığı tahminini paylaştı.

Hedeflenen yardımın 1,5 milyon doları toplanabildi

Yapılan açıklamada, FAO’nun Türkiye’de depremden etkilenenlere destek amacıyla acilen 112 milyon dolar yardım toplanması için uluslararası topluma çağrıda bulunduğu belirtildi.

Söz konusu meblağın, BM’nin Şubat ayında depremin ardından kırsalda yaşayan 900 bin kişiye nakit para, besi hayvanı ve tarımsal destek verilebilmesi için yaptığı 25 milyon dolarlık bağış çağrısını da içerdiği açıklandı. Ancak FAO şu ana kadar bu gereksinimlerin sadece 1,5 milyon dolarlık bölümünün toplanabildiğini belirtti.

FAO Orta Asya Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, “Ekim sezonu bitmek üzere. Çiftçilerimize acilen gübre ve tohum vererek destek olmamız gerekiyor” dedi. Gutu, “Bu, bu yılki mahsul üretimi seviyeleri bakımından tek şansımız. Ayrıca hayvanlara da yem sağlamalıyız ki sağlıklarını ve verimliliklerini koruyabilsinler” diye ekledi.

FAO, depremden en çok etkilenen bölgelerde nüfusun üçte birinden fazlasının geçimini tarımdan sağladığına dikkat çekti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Son İki Ayda En Az 301 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Ocak ve Şubat aylarında en az 301 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak yorumluyor.

Depremler nedeniyle, kurumsal ve bireysel üretenlerinin deprem bölgesinde ya da bulundukları şehirlerde dayanışma faaliyetlerine katılması nedeniyle Ocak ayı iş cinayetleri raporunu çıkarmadıklarını kaydeden İSİG Meclisi, bu depremlerde yıkılan ve hasar gören işyerlerinde gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler ve bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçilere ve deprem bölgesindeki işçi ve halk sağlığı sorunlarına odaklandıklarını belirtti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş cinayetlerine dair hazırladığı ocak ve şubat ayı raporunu yayımladı. Rapordan öne çıkanlar şöyle:

Deprem esnasında işyerinde ya da patronun talimatıyla bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün işçilerin ölümü iş cinayeti (resmi terimle iş kazası) kapsamına girer. Bu noktada İskenderun Devlet ve Hatay Eğitim Araştırma ile Özel Akademi, Defne ve Megapark hastanelerinin veya belli bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz. Yine yıkılan otel, lokanta, oto tamir, belediye, genel işler vb. işyerleri var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımız da iş cinayetleri kapsamındadır.

Depremde birçok işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Kalanlar yakınlarını kaybetti, evleri yıkıldı ve bu sürecin tüm psikolojik yüküyle karşı karşıya. Diğer yandan da geleceksizlik, güvencesizlik… Bu noktada “işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması”, “depremde hasar alan işyerlerinde üretime devam edilmesi”, “çalışma baskısı” gibi birçok uygulama ile karşılaştık. Hatta Kahramanmaraş’ta hasarlı bir metal fabrikasında patronun görevlendirmesiyle tencere-tabak paketlerini çıkaran işçilerin üzerine kolon ve kirişler çöktü, bir arkadaşımızı kaybettik ve dört arkadaşımız yaralandı.

Şu an yüzbinlerce insanımız çadırlarda kalmaktadır. Ancak çadırların belirli fiziki ve insani standartları bulunmalıdır:

“Her 1000 kişi için 3-4 hektar alan ayrılmalıdır. Çadırlar arasında en az 8 metre, çadırlar ile yol arasında en az 2 metre mesafe olmalıdır. Çadırlar arasındaki yollar 10 metre genişliğinde olmalıdır. Her çadır için 3,5 metrekare oturma alanı olmalıdır. Çadırlardan en az 30, en fazla 50 metre uzaklıkta, ortalama 25 kişiye bir kabin düşecek sayıda tuvalet kurulmalı, tuvaletler için lağım sistemi veya yeterli büyüklükte tuvalet çukuru açılmalıdır. Tuvaletler, el yıkama musluklarına 100 metreden uzak olmamalıdır. Kabin yerleşimlerinde kadın-erkek farklılığı ve kadınların güvenliği göz önünde bulundurulmalıdır. Tuvaletler, günlük 100 kişinin kullanabileceği düşünülerek hazırlanmalıdır. (TTB)”

Asbest ve halk sağlığı

Geçmiş yıllarda birçok açıklamamızda asbest ve sonuçlarına değindik. Burada akut bir duruma dair bazı satırbaşları ifade etmemiz gerekiyor. Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz. İlk etapta dikkat edilmesi gereken acil husular:

“Enkazlar profesyonel ekiplerce kaldırılmalıdır. İş makinelerinin çalıştırılma şekli etrafa asbest yayılmasını azaltabilecektir. Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir. Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir. Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir. (TTB)”

İskenderun Limanı’ndaki yangın

“İskenderun Limanı’nda deprem sonrası çıkan ve beş gün süren yangın Limak Holding’e ait LimakPort’un gerekli altyapı ve güvenlik önlemi olmadan kabul ettiği IMO’lu konteynerlerden kaynaklandı. Hiçbir limanın kabul etmediği tehlikeli ve yanıcı maddelerin içinde olduğu 300 IMO’lu konteynerler Hollanda ve Belçika’dan gelmişti. İçlerinde ayakkabı, giysi, kumaş, plastik yapımında kullanılan yanıcı kimyasallar bulunuyordu. Sadece LimakPort’un kabul ettiği bu konteynerlerin transit geçişi yapılıyor. Burada yükleniyor, Irak veya Suriye’de işleniyor. Tehlikeli yük taşıma faaliyetinde bulunan tüm taraflar; taşımacılığı emniyetli, güvenli ve çevreye zararsız şekilde yapmak, kazaları engellemek ve kaza olduğunda zararı olabildiğince aza indirmek için gerekli olan tüm önlemleri almak zorundadırlar.” Ancak bu yangın deprem gibi durumlarda bizi ne gibi başka tehlikelerin de beklediğinin bir habercisi oldu.

En az 301 iş cinayeti

Deprem sonucu meydana gelen yıkımın tarifi yok. Bazı bölgeler neredeyse haritadan silinmiş ve birçok çekirdek aile artık aramızda değil. Diğer yandan AFAD’ın gecikmeli ve yetersiz arama kurtarma faaliyetleri sonucu birçok canımızı da enkazdan çıkaramadık. Tam olarak kaç kişinin öldüğü, isimleri belli değil. Belli ise de devlet tarafından isim isim açıklanması gerekiyor. Bu yüzden gece vardiyasında olan kaç işçinin öldüğünü bilmiyoruz. Örneğin “11 sene önce depreme dayanıklı değildir” raporu verilen İskenderun Devlet Hastanesi’nde şu ana kadar 10 sağlık emekçisinin kmliğini tespit edebildik. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise 4 arkadaşımızın kimlik bilgisine ulaştık. Yine Akademi, Defne, Megapark gibi yıkılan özel hastaneler mevcut. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın kimlik bilgileri ile hangi hastanede kaç sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini açıklaması gerekiyor.

Diğer yandan gece vardiyasında çalışan otel, lokanta, belediye, oto tamir vb. tüm işçilere dair neredeyse hiçbir bilgi yok. Belirleyebildiğimiz kadarıyla eğitim faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da Arsemas Hotel’de kalan 32 kimya işçisi ve İsias Hotel’de kalan 31 turist rehberini kaybettik. Yine geçici görevlendirme ile gelen farklı mesleklerden kaybettiğimiz sağlık emekçileri var.

Şu ana kadar depremde iş cinayeti kapsamında kaybettiğimiz 97 emekçiyi tespit edebildik. Önümüzdeki günlerde araştırmalarımız devam edecek ama devlet açıklamadığı sürece kaybettiğimiz yüzlerce emekçinin kimliklerine ulaşmamız neredeyse imkansız. (Bu noktada farklı meslek gruplarımızdan genel kayıplarımızı paylaşıyoruz. Ancak evlerinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızı iş cinayeti kapsamında değerlendiremiyoruz. Daha genel anlamda depremdeki tüm ölümler için “sosyal cinayet” kavramını kullanabiliriz.)

Deprem bölgesindeki şçi sağlığı ve güvenliği

Deprem bölgesindeki tehlikeli kimyasallar, halk sağlığını tehdit ettiği gibi deprem bölgesinde çalışan işçileri de doğrudan etkilemekte ve ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu noktada gerek üretim ve hizmet sürecinin gerek halk yaşamı ve sağlığı için yapılan çalışmaların işçilerin sağlığı ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilebilmesi için alanda temel önlemlerinin alınması elzemdir:

İşçilere, her işe uygun kişisel koruyucu donanım yeteri miktarda ve eksiksiz temin edilmelidir. İşçilerin fiziki sağlığının korunması ve işin verimli ilerleyebilmesi için işçilere barınma, ısınma ve yemek imkanlarına ulaşabilecekleri bir ortam sağlanmalıdır. Bulaşıcı hastalıklardan ve diğer maruziyetlerin sebep olabileceği hastalıklardan korunmak için işçilere hijyen malzemeleri ile duş, tuvalet, el yıkama alanlarının olduğu hijyen ortamları oluşturulmalı ve kuduz ve tetanoz aşılarının yapılması sağlanmalıdır. Çalışma saatleri mevcut duruma göre düzenlenmelidir. İşçiler ağır hasarlı hiçbir işyerine sokulmamalıdır. Verilen maddi desteklerin miktarı yükseltilmelidir. İşten atmalar yasaklanmalı (Kod-29 sürecine mahal vermeyen bir şekilde) ve yasağa aykırı hareket eden patronlara daha ağır cezalar verilmelidir.

İşçilerin fiziksel durumlarının yanında ruhsal durumları da bir o kadar ciddiye alınmalıdır. Deprem bölgesinden intihar haberleri almaktayız ve bu önümüzdeki dönem artabilir. Bu noktada psikolojik destek süreçleri geliştirilmelidir. Ancak sorun sadece psikolojik destek ile çözülemez. Mutlaka ve mutlaka toplumsal dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Yine işçilerin ve ailelerinin yas süreçlerine saygı gösterilmelidir.

Bölgede yoğun bir inşa faaliyetine başlanmaktadır. İnşaatların hızlı bir biçimde yapılması kaçınılmaz olarak iş cinayetlerini artırmaktadır. İnşaatlardaki bu süreçlerde başta işçilerin örgütlülüğü olmak üzere bu alanda gerekli adımları atmalıyız. Yeniden inşa sürecinde kentsel yaşam, gıda hakkı, ekolojik denge, tarımsal üretim, göç süreçleri gibi birçok çalışma alanı bizi beklemektedir.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Yüzde 78,62

Şubat ayında İstanbul’da enflasyon bir önceki aya göre yüzde 3,83, bir önceki yılın aynı ayına yüzde 78 arttı. En yüksek fiyat artışları sağlık ve kişisel bakım harcamalarında görüldü.

Haber Merkezi / Sağlık ve kişisel bakım harcamalarını gıda harcamaları ve kültür eğitim ve eğlence harcamaları takip etti. En az artış ise giyim harcamalarında görüldü.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre İstanbul’da Şubat ayında perakende fiyatlar yıllık bazda yüzde 78,62, toptan fiyatlar yüzde 78,69 arttı.

2023 Şubat ayında İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, bir önceki aya göre yüzde 3,83, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,38 oranında arttı.

2022 Şubat ayına göre 2023 Şubat ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İTO1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 78,62, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 78,69 olarak gerçekleşti.

İTO’nun açıklamasına göre Şubat 2023’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 8,01, Gıda Harcamalarında yüzde 5,37, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 4,61, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 4,53, Konut Harcamalarında yüzde 0,92, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,82, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 0,45 ve Giyim Harcamalarında ise yüzde 0,09 artış izlendi.

Şubat 2023’de toptan fiyatlarda ise bir önceki aya göre, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 5,63, Gıda Maddeleri Grubunda yüzde 3,45, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,20, Mensucat Grubunda yüzde 0,98, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 0,53 artış, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde -2,51, Madenler Grubunda yüzde -2,25 azalış izlendi.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Ekonomik Güven Endeksi 99.1

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı. Ekonomik güven endeksi ocak ayında 99,3 iken, şubat ayında yüzde 0,3 oranında azalarak 99,1 değerini aldı.

Haber Merkezi / Bir önceki aya göre şubat ayında reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 1.0 oranında azalarak 102.4 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2.2 oranında azalarak 115.5 değerini aldı.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 2.4 oranında azalarak 123.1 değerini, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 3.6 oranında azalarak 89.8 değerini aldı. Böylece inşaat sektörü 100’den küçük değer alarak kötümserliği gösterdi.

Tüketici güven endeksi yüzde 4.3 oranında artarak 82.5 değerini aldı.

Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Yüzde 93,4 değerinde veri ise piyasanın hâlâ pozitif bir bakış açısına sahip olmadığını ortaya koyuyor.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi Yüzde 35,76

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 35,76 olurken, bankanın 2024 yılı için enflasyon beklentisi yüzde 17,18’den 18,11’e yükseldi.

Haber Merkezi /Merkez Bankası’nın 2023 yıl sonu dolar kuru beklentisi 22,84 lira olurken, 2024 yıl sonu döviz kuru beklentisi ise 23,44 liradan 23,10 liraya geriledi.

Merkez Bankası’nın yıl sonu büyüme beklentisi yüzde 4,1’den 3,6’ya inerken, gelecek yıl büyüme beklentisi yüzde 4,3’ten 4,5’e çıktı.

Bankanın yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, 30,6 milyar dolara geriledi. Gelecek yıl için cari işlemler açığı beklentisi ise 21,6 milyar dolar oldu.

Merkez Bankası’nın politika faizine ilişkin cari ay sonu ve 3 ay sonrasına yönelik beklentiler yüzde 9 olarak belirlendi. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi ise yüzde 13,94 düzeyinde oluştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılı Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını açıkladı: TCMB’den yapılan açıklama şöyle:

“Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 32,46 iken, bu anket döneminde yüzde 35,76 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 30,44 iken, bu anket döneminde yüzde 30,75 olmuştur. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 17,18 ve yüzde 18,11 olarak gerçekleşmiştir.

2023 yılı Şubat ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 15,63 olasılıkla yüzde 25,00 – 29,99 aralığında, yüzde 25,31 olasılıkla yüzde 30,00 – 34,99 aralığında, yüzde 35,26 olasılıkla ise yüzde 35,00 – 39,99 aralığında artış göstereceği öngörülmektedir.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 15,63’ünün beklentilerinin yüzde 25,00 – 29,99 aralığında, yüzde 25,00’inin beklentilerinin yüzde 30,00 – 34,99 aralığında, yüzde 31,25’inin beklentilerinin yüzde 35,00 – 39,99 aralığında olduğu gözlenmektedir.

2023 yılı Şubat ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 10,67 olasılıkla yüzde 9,00 – 14,99 aralığında, yüzde 55,26 olasılıkla yüzde 15,00 – 20,99 aralığında, yüzde 18,27 olasılıkla ise yüzde 21,00 – 26,99 aralığında artış göstereceği öngörülmektedir.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 14,81‘inin beklentilerinin yüzde 9,00 – 14,99 aralığında, yüzde 48,15‘inin beklentilerinin yüzde 15,00 – 20,99 aralığında, yüzde 25,93’ünün beklentilerinin yüzde 21,00 – 26,99 aralığında olduğu gözlenmektedir.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9,08 iken, bu anket döneminde yüzde 9,00 olmuştur. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 9,00 olarak gerçekleşmiştir.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 23,12 TL iken, bu anket döneminde 22,84 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 23,43 TL iken, bu anket döneminde 23,10 TL olarak gerçekleşmiştir.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde 4,1 iken, bu anket döneminde yüzde 3,6 olarak gerçekleşmiştir. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde 4,3 iken, bu anket döneminde yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir.”

Paylaşın