1 Milyonu Aşkın Çocuk Eğitim Alamıyor!

MEB’in verilerine göre ilkokulda çağ nüfusu 5 milyon 247 bin 982 olmasına rağmen okullaşan çocuk sayısı 4 milyon 925 bin 73. Okulda olmayan çocuk sayısı ise 322 bin 909. Çağ nüfusu ortaokulda 5 milyon 33 bin 669, lisede 5 milyon 91 bin 669 oldu.

Buna karşın eğitimde olan sayısı ortaokulda 4 milyon 591 bin 366, lisede 4 milyon 668 bin 499 oldu. Lisede 442 bin 702, ortaokulda 442 bin 303 çocuk okula kayıtlı olması gerekirken eğitimin dışında. Üç kademenin toplamında ise 1 milyon 187 bin 914 çocuk zorunlu eğitimde olması gerekirken okullara kayıtlı değil.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) “Geçmişten günümüze sayılarla eğitim” başlığıyla ülkedeki okullaşma oranlarını övgüyle paylaştı. Bakanlığın övgüyle paylaştığı verilerde okulda olmayan öğrencilerin sayısı ise dikkat çekti. Buna göre 1 milyonu aşkın çocuk okul çağında olması gerekirken eğitim alamıyor.

Birgün’den Mustafa Kömüş‘ün aktardığı verilere göre, okullaşma oranları ilkokulda 93,8, ortaokulda 91,2, lisede ise 91,7 oldu. Kademe yükseldikçe okullaşma oranındaki düşüş dikkat çekerken diğer taraftan okulda olmayan çocuk sayısı da öne çıktı. MEB’in verilerine göre ilkokulda çağ nüfusu 5 milyon 247 bin 982 olmasına rağmen okullaşan çocuk sayısı 4 milyon 925 bin 73. Okulda olmayan çocuk sayısı ise 322 bin 909.

Çağ nüfusu ortaokulda 5 milyon 33 bin 669, lisede 5 milyon 91 bin 669 oldu. Buna karşın eğitimde olan sayısı ortaokulda 4 milyon 591 bin 366, lisede 4 milyon 668 bin 499 oldu. Lisede 442 bin 702, ortaokulda 442 bin 303 çocuk okula kayıtlı olması gerekirken eğitimin dışında. Üç kademenin toplamında ise 1 milyon 187 bin 914 çocuk zorunlu eğitimde olması gerekirken okullara kayıtlı değil. Diğer bir deyişle MEB bu kadar çocuğun ne yaptığını bilmiyor.

Tabloyu “Her yaş ve tüm kademelerde okullaşma oranlarımızı artan bir ivmeyle yükselterek evlatlarımızın müreffeh yarınlarının inşası için gayretle çalışmaya devam edeceğiz” diyerek açıklayan MEB çocukların durumuna ilişkin ise herhangi bir ifade kullanmadı.

Üstelik bu veriye mesleki eğitim merkezlerinde ve açıköğretimde okuyan öğrenciler dahil değil. Bu ikisinde ‘eğitim gören’ çocuklar da eklenince sayı içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bütün bunlara karşın devlet ise tarikatların önünü açıyor, çocuk işçiliği ile mücadelenin bütçesinden kısıyor. Sokakta çalıştırılan çocuklara ilişkin herhangi bir önlem alınmıyor.

“İstanbul’da kaçak kurslarda okuyan çocuk sayısı 10 bine yakın”

Örneğin sadece İstanbul’da başta İsmailağa Cemaati olmak üzere birçok tarikat ya da cemaatin medrese adı altında kaçak Kuran kursu bulunuyor. Bu kursların bazılarının internet sitelerinde çocukların okula gönderilmediği yazıyor. Yine Urfa adeta bir kaçak kurs cennetine dönüşmüş durumda. Sadece İstanbul’daki kaçak kurslarda okuyan çocuk sayısının 10 bine yakın olduğu tahmin ediliyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise çocuk işçiliği sorunu her geçen gün büyürken bu alana yönelik ayırdığı bütçede kesintiye gitti. Tüm kalemlerde bütçesini artıran bakanlık 2023’te 41 milyon TL olan “Çocuk İşçiliği ile Mücadele” bütçesini bu yıl 28 milyon 678 bin TL’ye düşürdü.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı mobil ekiplerin, tarama çalışmasına göre ise 46 bin 754 çocuk sokakta çalıştırılıyor. Yine resmi verilere göre, 15-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısı 2011’e göre tam 110 bin arttı. 620 bine ulaşan çocuk işçi sayısındaki artış oranı yüzde 20 oldu.

Paylaşın

TÜSİAD’dan ‘Cemaat Ve Tarikat’ Açıklaması: Eğitim Sisteminde Yer Olmamalı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tarikat ve cemaatler ile protokol yapıldığını ve yapılmaya devam edileceği yönündeki sözlerine ilişkin açıklama yapan TÜSİAD, açıklamasında “cemaat ve tarikatlara eğitim sisteminde yer olmaması gerekir” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / TÜSİAD’ın açıklamasının devamında, “Eğitim sisteminde çağdaş eğitimle bağdaşmayan konuların gündemde olmasının ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri ile uyuştuğunu söylemek mümkün değildir. Milyonlarca öğrenci, veli, öğretmen, iş, emek, teknoloji dünyası ve akademi gibi çok geniş bir çevreyi etkileyen eğitim alanında bilime dayalı politikalar uygulanması esas olmalıdır” denildi.

Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz” sözlerinin ardından bugün bir açıklama yayınladı. TÜSİAD’ın eğitimle ilgili gündem konuları hakkında yaptığı açıklama şöyle:

“Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmış, demokratik laik bir hukuk devleti olan Türkiye için çağdaş bir eğitim seferberliğine ihtiyacımız var.

Müfredatı 21. yüzyıl becerilerine uygun hale getirmek, gençlerimize çağın gerektirdiği yetkinliklerin kazandırılması ve katma değeri yüksek bir ekonomi açısından büyük önem taşıyor. Kimseyi geride bırakmadan her bir öğrencinin kaliteli bir eğitime ulaşmasını sağlamak önceliğimiz olmalı. Çağımızda genç kuşaklarımızı ezberciliğe değil eleştirel ve yaratıcı düşünceye dayanan bir eğitimle buluşturmalıyız. Gelecekte özgür düşünen bireylere hem toplumsal yaşamda hem de iş yaşamında her zamankinden daha çok ihtiyaç duyacağız. Kalkınmanın her boyutunda koyduğumuz iddialı hedeflerin gerçekleşmesi de bunu gerektiriyor.

Ülkemizin bu yöndeki ihtiyacı ve yakın geçmişte yaşanan acı tecrübeler dikkate alındığında cemaat ve tarikatlara eğitim sisteminde yer olmaması gerekir. Eğitim sisteminde çağdaş eğitimle bağdaşmayan konuların gündemde olmasının ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleri ile uyuştuğunu söylemek mümkün değildir. Milyonlarca öğrenci, veli, öğretmen, iş, emek, teknoloji dünyası ve akademi gibi çok geniş bir çevreyi etkileyen eğitim alanında bilime dayalı politikalar uygulanması esas olmalıdır.”

Paylaşın

Bakan Özer: Deprem Bölgesindeki Tüm Okullar 24 Nisan’da Açılacak

Malatya’da 3 Nisan, Kahramanmaraş’ta 10 Nisan tarihi itibarıyla merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretimin başladığının altını çizen Bakan Özer, “10 Nisan itibarıyla 79 ilimizde merkez ve ilçelerin tamamında eğitim öğretim normalleşmiş oldu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Geriye iki ilimiz kaldı. Hatay’da 3 Nisan’da açmış olduğumuz ilçelere ilave olarak İskenderun’da, 10 Nisan’da da Belen, Hassa ve Kumlu’da eğitim öğretim başladı. Hatay ve Adıyaman Valiliklerimizle yaptığımız görüşmeler neticesinde 24 Nisan, yani bu bir haftalık ara tatilden sonra Hatay ve Adıyaman’da da merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretimin başlaması kararı aldık. Dolayısıyla 24 Nisan tarihi itibariyle artık ülkemizde 81 ilde merkez ve ilçelerde hiçbir eksiklik kalmadan eğitim, öğretim kaldığı yerden devam etmiş olacak ve hayatın o bölgedeki normalleşmesiyle ilgili en önemli adamı biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak da tamamlamış olacağız.”

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki 19 milyon öğrenci, 17-20 Nisan’da yapacağı 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı ikinci ara tatili öncesi bugün son derslerini işledi. Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ara tatil öncesi son ders zilinin çaldığı günde Ordu’nun Altınordu ilçesindeki Durugöl Şehit Bayram Gümüş İlkokulunda öğrencilerle bir araya geldi.

Burada açıklamalarda bulunan Bakan Özer, bugün itibarıyla 19 milyon öğrenci ve 1.2 milyon öğretmenle birlikte bir haftalık ara tatile girildiğini belirterek öncelikle tüm öğrenci ve öğretmenlere iyi tatiller dilediğini ifade etti. Özer, “Bu dönem, bir haftalık ara tatilimiz Ramazan Bayramı’yla kesişti. Öğretmenlerimiz idari izinli sayılacaklar ve mesleki gelişimleriyle ilgili seminerleri, inşallah, Öğretmen Bilişim Ağı üzerinden istedikleri yerlerden alabilecekler.” dedi.

Açıklamasında, öğretmenlere özellikle teşekkür eden Bakan Özer, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden itibaren, hiçbir çağrı olmadan öğretmenlerin sahaya fedakâr bir şekilde koştuğuna işaret ederek şunları söyledi:

“Bu süreçte Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Kim var?’ denildiği zaman sağına soluna bakmadan tek tek ‘Ben varım.’ diyen gençlikle ilgili o muştusu, gerçekten öğretmenlerimizde tecelli etti. Yani 6 Şubat depreminde ‘Kim var?’ denildiği zaman sağına ve soluna bakmadan sahaya koşan öğretmenlerimiz oldu. O öğretmenlerimiz ki ilk günden itibaren depremzede vatandaşlarımızın yeme ihtiyacını, barınma ihtiyacını karşılamak için gerçekten büyük fedakârlık gösterdiler.

O öğretmenlerimiz ki bölgeye gönderilen yardımların dağıtımında çok büyük fedakârlık gösterdiler. O öğretmenlerimiz ki çadırlarda, konteynerlerde çocuklarımızın ve ailelerin psikolojik sağlamlıklarını güçlendirmek için her türlü destek verdiler. O öğretmenlerimiz ki MEB AKUB ismi altında arama kurtarma birimi olarak o enkazların altından canlı vatandaşlarımızı kurtarmak için büyük riskler aldılar. O öğretmenlerimiz ki her türlü koşulda hiç şikâyet etmeden vatandaşının yanında olmak onun dertlerine derman olmak için çaba sarf ettiler. İşte bu öğretmenlerimize, tüm eğitim camiasına en içten şükranlarımı sunuyorum.”

“Tüm öğretmenlerimize Millî Eğitim Bakanlığı adına en içten şükranlarımı sunuyorum”

Öğretmenlerin kovid-19 salgınında da sürecin gerçek kahramanlarından biri olduğunu tekrar dile getiren Bakan Özer, herkesin can derdinde olduğu zamanlarda vefa gruplarında vatandaşlara yardım etmek için, yardımları ulaştırmak için büyük fedakârlık gösterdiklerini söyledi.

Özer, “Öğretmenlerimiz, yine meslek liselerinde vatandaşımızın ihtiyaç duymuş olduğu maskeyi, dezenfektanı, yüz koruyucu siperlikleri ve diğer tüm ihtiyaç duyulan ürünleri üretmek ve ihtiyaç noktalarına ulaştırmak için öğrencilerimizle birlikte büyük fedakârlıklar göstermişti.” diye konuştu.

“Onun için bu sürecin kahramanı olan tüm öğretmenlerimize en içten, tüm milletim adına, Millî Eğitim Bakanlığı adına en içten şükranlarımı sunuyorum.” diyen Bakan Özer, hâlâ bölgede bulunan öğretmenlere, gönüllü olarak çalışan öğretmenlere de katkılarından dolayı teşekkür etti.

Özer, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek “İnşallah devlet, millet el ele vererek oraları da hızlı bir şekilde toparlayacağız.” ifadesini kullandı.

Deprem bölgesindeki hayatın normalleşebilmesi için eğitimin öncelikli olarak normalleşmesi gerektiğine vurgu yapan Bakan Özer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“6 Şubat tarihinden itibaren Bakanlıktaki arkadaşlarımızla, valiliklerimizle, il millî eğitim müdürlüklerimizle bu bilinçle hareket ettik. Sizlerin de bildiği gibi depremden etkilenen 10 ilimizde hayatı normalleştirmenin yolunun eğitimi normalleştirmekten geçtiği bilinciyle her yerde ve her şartta eğitim mottosuyla öncelikli olarak çadırlarda, konteynerlerde yeni eğitim sınıfları oluşturarak öğrencilerimizi bulundukları her mekanda öğretmenleriyle buluşturmaya büyük özen gösterdik. Daha sonra da deprem bölgesindeki on ilimizi 3 kategoriye ayırarak normalleştirmenin yollarını aradık.

Birinci kategoride Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerimizi 1 Mart tarihi itibarıyla merkez ve tüm ilçelerdeki eğitim öğretimi normalleştirdik. Yine 2. kategoride yer alan Osmaniye, Gaziantep ve Adana illerimizde de eğitim öğretimi 13 Mart itibarıyla merkez ve ilçelerde normalleştirdik. Geriye kalan ve depremden en fazla etkilenen Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay’da ise merkez ve ilçelerin tamamında bir anda değil, sağlam binalarda ilçe bazlı bir şekilde eğitim öğretimi normalleştirmek için 27 Mart tarihinde belirli ilçelerde eğitim öğretimi başlattık. Bu kapsamda 27 Mart’ta Malatya’da 8 ilçede, Kahramanmaraş’ta 2 ilçede, Hatay’da 7 ilçede ve Adıyaman’da 5 ilçede çocuklarımızı öğretmenleriyle buluşturduk.”

“24 Nisan tarihi itibarıyla 81 ilde merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretim kaldığı yerden devam edecek”

Sonraki süreçte okulların sağlamlık durumu, çevresindeki şartların olgunlaşması gibi kriterler dikkate alınarak hangi ilçelerde eğitim öğretime başlanacağı kararının valiliklere bırakıldığını anlatan Bakan Özer, valiliklerinin kendilerine verilen bu inisiyatifi Bakanlıkla istişare ederek kullandığını ifade etti.

Bu kapsamda Malatya’da 3 Nisan, Kahramanmaraş’ta 10 Nisan tarihi itibarıyla merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretimin başladığının altını çizen Bakan Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“10 Nisan itibarıyla 79 ilimizde merkez ve ilçelerin tamamında eğitim öğretim normalleşmiş oldu. Geriye iki ilimiz kaldı. Hatay’da 3 Nisan’da açmış olduğumuz ilçelere ilave olarak İskenderun’da, 10 Nisan’da da Belen, Hassa ve Kumlu’da eğitim öğretim başladı. Hatay ve Adıyaman Valiliklerimizle yaptığımız görüşmeler neticesinde 24 Nisan, yani bu bir haftalık ara tatilden sonra Hatay ve Adıyaman’da da merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretimin başlaması kararı aldık. Dolayısıyla 24 Nisan tarihi itibariyle artık ülkemizde 81 ilde merkez ve ilçelerde hiçbir eksiklik kalmadan eğitim, öğretim kaldığı yerden devam etmiş olacak ve hayatın o bölgedeki normalleşmesiyle ilgili en önemli adamı biz Millî Eğitim Bakanlığı olarak da tamamlamış olacağız.”

Bölgede atılan normalleşme adımlarının on ilden nakillerini diğer illere aldıran öğrencilerin geri dönüşlerini hızlandırdığını kaydeden Özer, “Bugün itibarıyla nakillerini diğer illere aldırıp tekrar on ile geri dönen öğrenci sayımız 32 bin 659’a ulaştı. Ben inanıyorum ki 24 Nisan tarihi itibarıyla Hatay ve Adıyaman’da da merkez ve tüm ilçeleri açtıktan sonra bu rakam her geçen gün daha fazla artacaktır. En fazla geri dönüşün olduğu ilk dört il; 8 bin 269 öğrenciyle Kahramanmaraş, 6 bin 472 öğrenci ile Gaziantep, 6 bin 181 öğrenciyle Hatay ve 3 bin 519 öğrenciyle Malatya oldu. Gördüğünüz gibi Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da öğrencilerimiz hızlı bir şekilde artık dönmeye başladı.” diye konuştu.

“3 bin 450 noktada destekleme ve yetiştirme kurslarından 145 bin öğrenci yararlandı”

Bakan Özer, Bakanlık olarak en önem verdikleri öğrenci grubunun LGS ve YKS’ye girecek öğrenciler olduğuna dikkati çekerek “6 Şubat tarihinden itibaren destekleme ve yetiştirme kurslarını devreye sokarak bu öğrencilerimize özel ihtimam gösterdik. Kaygıya düşmemeleri için ve sınavlara hazırlanmalarıyla ilgili… Şu an geldiğimiz noktada tüm bölgede, on ilimizde 3 bin 450 noktadaki destekleme yetiştirme kurslarında çocuklarımıza destek olmaya devam ediyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 145 bin öğrencimiz mevcut olarak bu kurslardan yararlanıyorlar. Bu bir haftalık tatilde kurslarımız kapanmayacak, açık olmaya devam edecek.” diye konuştu.

Özer, eğitimin normalleşmesindeki katkılarından dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, AFAD Başkanı Yunus Sezer’e, illerde görev yapan valilere ve kaymakamlara teşekkür etti. Bakan Özer, okulların sağlamlık ve hasar tespitiyle ilgili süreçteki desteklerinden dolayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a; bu süreçte Mehmetçik Okulları açarak öğrencilerin okulla buluşmasına büyük katkı veren Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’a ve kuvvet komutanlarına; İskenderun’da gemi tahsis ederek öğrencilerin LGS ve YKS’ye hazırlanmalarında katkı veren Enerji Bakanı Fatih Dönmez’e de çok teşekkür etti.

Bu süreçte tüm bakanların eğitim kurumlarının hızlı bir şekilde açılması için çok büyük destek verdiklerini belirten Özer, “Tüm öğrencilerimiz ve oradaki ailelerimiz adına hepsine minnettarım. Tüm öğrencilerimize bir haftalık tatilde iyi eğlenceler, iyi tatiller diliyorum. Öğrencilerimizden tek istirhamımız var: Ders çalışmasınlar, dinlensinler ama tatilde en az bir tane kitap okusunlar. Tüm ailelerine yapmış oldukları fedakârlıklardan dolayı çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Açıklaması öncesinde öğretmenler odasını da ziyaret eden Bakan Özer, burada öğretmenlerle sohbet etti. Özer, “Gerçekten tüm bu zorlu süreçlerin kahramanı siz öğretmenlerimiz olduğu için sizlerle gurur duyuyoruz.” dedi.

Paylaşın

Bakan Özer Açıkladı: Depremden Etkilenen Dört İlde Eğitim Başlıyor

Malatya’da Arapgir, Arguvan, Kale, Pütürge, Yazıhan, Darende, Doğalyol ve Hekimhan ilçeleri, Adıyaman’da Kahta, Gerger, Sincik, Çelikhan ve Samsat ilçeleri, Kahramanmaraş’ta Andırın ve Ekinözü ilçeleri, Hatay’da Yayladağı, Altınözü, Erzin, Reyhanlı, Payas, Dörtyol ve Arsus ilçelerinde eğitim öğretim başlıyor.

Haber Merkezi / Bu 4 ildeki diğer ilçelerde ise eğitim öğretime başlama kararını o ilin valilikleri incelemeleri sonucu belirleyecek.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’ın bazı ilçelerinde 27 Mart’tan itibaren kademeli şekilde eğitim öğretim başlayacak” dedi. Özer, eğitim öğretimin sadece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sağlam raporu verdiği okullarda başlayacağını belirtti.

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Hatay’da 27 Mart’ta başlaması planlanan eğitim öğretim süreçleri kapsamında yürütülen hazırlık çalışmalarına ilişkin düzenlenen değerlendirme toplantısına katıldı.

Bakan Özer başkanlığında Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya Hatay Vali Vekili Oğuzhan Bingöl, Hatay Koordinatör Valisi olan Kütahya Valisi Ali Çelik, Hatay Milletvekilleri Hüseyin Yayman ve Sabahat Özgürsoy Çelik, Bakan Yardımcıları Petek Aşkar ve Sadri Şensoy, Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç, Ortaöğretim Genel Müdürü Halil İbrahim Topçu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Cihad Demirli, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Gelen, İl Milli Eğitim Müdürü Mustafa Öztürk ile ilçe milli eğitim müdürleri katıldı.

Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Bakan Özer, afet bölgesinde çocukların eğitimlerini sürdürmesi için tüm imkanları seferber ettiklerini vurgulayarak şunları kaydetti: “Bildiğiniz gibi 6 Şubat depreminden sonra eğitim öğretimi 23 Şubat’a kadar 81 ilimizde ara vermiştik. 20 Şubat tarihinde Elazığ dahil 71 ilimizde eğitim öğretime başladık. Böylece yaklaşık 15 milyon 242 bin öğrencimizi eğitimle buluşturduk. Deprem bölgesindeki 10 ilimizde ise eğitim öğretimi başlatıp hayatı normalleştirmek için mevcut hasar durumlarını göz önüne alarak illerimizi üç kategoriye ayırdığımızı daha önce doyurmuştuk.

Birinci kategoride Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerimiz bulunuyordu. Bu illerimizde eğitime 1 Mart tarihi itibarıyla başladık ve böylece bu illerimizde 1 milyon 236 bin 929 öğrencimiz ve öğretmenlerimiz eğitim öğretimle buluşmuş oldu. İkinci kategoride ise Gaziantep, Osmaniye ve Adana illerimiz bulunuyordu. Gaziantep, Osmaniye ve Adana illerimizde ikinci dönem için eğitim öğretimi 13 Mart tarihi itibarıyla başlattık. Burada yaklaşık 1 milyon 258 bin 719 öğrencimiz eğitime başladı. Dolayısıyla 71 ilimiz, birinci ve ikinci kategoride bulunan altı ilimiz ile toplam 77 ilimiz, eğitim öğretimine şu an itibarıyla devam ediyor. Bu illerimizde toplam 17 milyon 737 bin 648 öğrencimiz eğitim öğretimlerini sürdürüyor.”

Deprem bölgesindeki illerden diğer illere naklini aldıran yaklaşık 252 bin öğrencinin de akranlarıyla birlikte eğitime başladığını aktaran Bakan Özer, üçüncü ve son kategoride depremden en çok etkilenen Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Hatay’ın bulunduğuna işaret etti.

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, valilerimiz, kaymakamlarımız, tüm milletvekillerimiz, il millî eğitim müdürlerimiz, ilçe millî eğitim müdürlerimizle kapsamlı bir şekilde istişarelerde bulunduktan sonra üçüncü kategoride yer alan dört  ilimizde eğitimi kademeli olarak başlatma kararı aldık.” diyen Özer; Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Hatay’da diğer altı ilde olduğu gibi tüm okullarda değil sağlam ilçe ve okullarda tedrici ve suhuletli bir şekilde eğitim öğretime başlanacağını ifade etti.

27 Mart tarihi itibarıyla Malatya’nın Arapgir, Arguvan, Kale, Pütürge, Doğanyol, Yazıhan, Darende ve Hekimhan ilçeleri ile Adıyaman’ın Kahta, Gerger, Sincik, Samsat ve Çelikhan ilçelerinde eğitim öğretime başlanacağını belirten Bakan Özer, “Kahramanmaraş ilimizde sadece Andırın ve Ekinözü ilçelerimizde 27 Mart itibarıyla eğitim öğretimi başlatıyoruz.” dedi.

Özer, Hatay’a ilişkin de çok kapsamlı bir değerlendirme yapıldığını kaydederek, “Valilerimiz, milletvekillerimiz AFAD başkanlarımız, il, ilçe millî eğitim müdürlerimiz ve tüm ilçelerimizin kaymakamlarıyla birlikte yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonucunda, Hatay’ın Yayladağı, Altınözü, Erzin, Reyhanlı, Payas, Dörtyol ve Arsuz ilçelerinde 27 Mart tarihi itibarıyla eğitim öğretime başlayacağız.” diye konuştu.

Eğitim öğretim, sağlam raporu verilen okullarda verilecek

Deprem bölgesindeki illerde eğitim öğretimin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından sağlam raporu verilen okullarda gerçekleştirileceğini altını çizen Bakan Özer, sağlam okul sayısına göre gerekli durumda ikili ve taşımalı eğitim ile sürecin yönetilebileceğini bildirdi.

Bu dört ilde adı belirtilmeyen ilçelerdeki eğitimin başlama sürecinin ilgili valiliklere bırakıldığını belirten Bakan Özer, “Valiliklerimiz, AFAD merkezlerindeki değerlendirmeler kapsamında, hangi ilçeler 27 Mart’tan sonraki haftalarda hazırsa, hem öğretmenlerimizin kalma yerleri, ihtiyaçları, hem öğrencilerimizin durumlarıyla ilgili gerekli her türlü önlemi alarak inşallah kamuoyuyla paylaşacaklar.” bilgisini paylaştı.

Millî Eğitim Bakanlığı olarak 6 Şubat tarihinden itibaren bölgedeki illerde 1 Mart, 13 Mart ve 27 Mart tarihlerinde kademeli bir şekilde okulların açıldığını anımsatan Bakan Özer, şöyle devam etti:

“Daha önceki tarihlerde çocuklarımızı yalnız bırakmamak ve bu travmayı hızlı bir şekilde atlatmalarına destek olmak üzere, çadırlarda konteynerlerde prefabrik okullarda öğrencilerimiz hiç yalnız bırakmadık. Şu an itibarıyla bölgemizde 1.793 çadır, konteyner ve prefabrik okulda eğitim öğretim kapalı olmasına rağmen çocuklarımız eğitim öğretime devam ediyor çünkü bölge için Bakanlık olarak yaklaşımımız şu:

Müfredata dayalı bir eğitimden ziyade çocuklarınızın hızlı bir şekilde bu travmayı atlatmaları ve normalleşmeleri ve özellikle psikolojik sağlamlıklarını desteklemek için çocuklarımızı hızlı bir şekilde çadırlarda, konteynerler ve prefabrik okullarda öğretmenleriyle buluşturmaya özen gösteriyoruz. Bu özenimizi devam ettireceğiz. Yani burada zikretmemiş olduğumuz ilçelerimizde de çadırlarla, konteynerlerle, prefabrik okullarla her ne kadar eğitim öğretim resmî olarak başlamamış olsa da öğrencilerimize eğitim desteği vermeyi sürdüreceğiz.”

YKS ve LGS destek noktası 734’ten 1.000’e çıkarılacak

YKS ve LGS’ye hazırlanan 8 ve 12. sınıf öğrencileri ile ilgili bir dizi karar aldıklarını hatırlatan Bakan Özer, her iki sınava da ikinci dönem konularının dâhil olmayacağını, ayrıca sınava hazırlık gruplarına destek vermek için afet bölgesinde 734 noktada destekleme ve yetiştirme kursu açtıklarını belirtti.

Özer, “Burada hem bölgedeki öğretmenlerimizle hem de Ölçme ve Değerlendirme Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzün 81 ildeki merkezlerinde görev alan öğretmenlerimizle çocuklarımızın LGS ve YKS sınavlarına hazırlanmalarıyla ilgili her türlü desteği vermeye devam ediyoruz. Hiçbir çocuğumuzu mağdur etmeyeceğiz. Aileler de müsterih olsun. Çocuklarımıza bu kapsamdaki destek sayımızı da kapasiteyi de her geçen gün artıracağız. İnşallah, bu hafta sonuna kadar da 734 olan destek noktasını 1.000’e çıkaracağız. Yani çocuklarımıza sınav anına kadar sürekli destek olup aynı zamanda sadece akademik becerileriyle ilgili değil, aynı zamanda sağlamlıklarıyla ilgili de rehber öğretmenlerimiz, psikolojik danışmanlarımız başlangıçta olduğu gibi süreçte aktif olarak yer almaya devam edecekler.” dedi.

Bölgedeki büyük afetten dolayı yatırım programlarının da revize edildiğini kaydeden Özer, şunları söyledi: “Yaklaşık 40 milyar TL’lik bir yatırımı bölgeye ayırdık. İnşallah, hem mevcut yatırımlar hem de bu afetten dolayı revize edilmesi gereken yatırımları hızlı bir şekilde Bakanlığımız İnşaat Emlak Genel Müdürlüğü, valiliklerimiz ve il millî eğitim müdürlüklerimizle koordineli bir şekilde bir iki hafta içinde nihayetlendirmiş olacağız.”

Bölgeye çelik konstrüksiyonlu kalıcı 500 yeni prefabrik okul yapma kararı aldıklarını da hatırlatan Özer, bu okulların Nisan ayından başlayarak tedrici bir şekilde hizmete alınarak çocukların eğitim öğretim süreçlerinin destekleneceğini belirtti.

Bakanlığın bölgedeki çalışmalarına büyük katkı veren Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AFAD, valiler, kaymakamlar, il ve ilçe millî eğitim müdürleri ile milletvekillerine teşekkür eden Bakan Özer, “İnşallah, el birliği yaparak bu süreci atlatacağız. Devletimiz her türlü imkânıyla sahada. Birlik beraberlikle bu zor günlerin üstesinden de inşallah geleceğiz.” dedi.

Paylaşın

Bakan Özer Açıkladı: 20 Şubat’ta 71 İlde Eğitim Öğretime Başlayacağız

71 ilde 20 Şubat’ta eğitim öğretime başlanılacağını belirten Bakan Özer, “Eğitimi ne kadar hızlı bir şekilde normalleştirirsek Türkiye’nin de normalleşmesiyle ilgili sürecini hızlandırırız. Şu anda eğitim öğretimin başlangıcına yoğunlaşmamız lazım. 20 Şubat’ta 71 ilde eğitim öğretime başlayacağız” dedi.

Haber Merkezi / Deprem bölgesinde yapılan çalışmalar hakkında da Bakan Özer, 10 ilde tüm çadır bölgeleri ve toplanma yerlerinde çocuklar için oluşturulan psikososyal destek, oyun ve etkinlik çadırları kurulduğuna işaret ederek pandemi sürecinde olduğu gibi ilçe ve okul temelli geçiş yapılacağını söyledi.

Millî Eğitim Bakanlığı Tevfik İleri Toplantı Salonu’nda Bakan Mahmut Özer’in başkanlığında deprem gündemiyle gerçekleştirilen toplantıda, depremden etkilenen iller ve eğitim öğretim süreci ile ilgili gelişmeler ele alındı.

Toplantıya, Bakan Özer’in yanı sıra Millî Eğitim Bakanlığı birim amirleri ve deprem bölgesi olan 10 ilin dışındaki 71 ilin millî eğitim müdürleri katıldı.

Özer, toplantıda il milli eğitim müdürlerine eksikleri olup olmadığını sorarak yapılması gereken faaliyetlerin hızlıca gerçekleşmesi talimatını verdi. Millî eğitim müdürlerinin talep ve önerilerini dinleyen Bakan Özer, illerde yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi aldı.

Yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Özer, 10 ilde tüm çadır bölgeleri ve toplanma yerlerinde çocuklar için oluşturulan psikososyal destek, oyun ve etkinlik çadırları kurulduğuna işaret ederek pandemi sürecinde olduğu gibi ilçe ve okul temelli geçiş yapılacağını anımsattı.

“Eğitimi ne kadar hızlı bir şekilde normalleştirirsek Türkiye’nin de normalleşmesiyle ilgili sürecini hızlandırırız.” diyen Bakan Özer, “Şu anda eğitim öğretimin başlangıcına yoğunlaşmamız lazım. 20 Şubat’ta 71 ilde eğitim öğretime başlayacağız.” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Türkiye Genelinde Okullar 20 Şubat’a Kadar Kapalı

Milli Eğitim Bakanı Özer, Türkiye genelinde okulların 20 Şubat’a kadar kapalı kalacağını açıkladı. Yükseköğretim Kurulu da (YÖK) tüm yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi açılışının ikinci duyuruya kadar ertelendiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “10 binlerce öğretmenimiz sahada dolayısıyla bu süreci aksatmamak için Türkiye genelinde 13 Şubat’a kadar olan tatili bir hafta daha uzatıyoruz. Yani 20 Şubat itibarıyla eğitim ve öğretim başlayacak” dedi.

Bakan Özer, ayrıca deprem bölgesinde bulunan okullarda devam şartının aranmayacağını açıkladı.

NTV canlı yayınına katılan Bakan Özer, depremden etkilenen 10 ilde “2. dönemde tüm kademelerde devam şartı aranmayacak. Tüm öğrenciler istedikleri taktirde çevre illerdeki okullara nakilleri yapılacak.” açıklamasında bulundu.

Bakan Özer, farklı illerden gönüllü olarak deprem bölgesine giden öğretmenlerin okullar açıldığında izin durumlarıyla ilgili çalışmaların yapıldığını ve önümüzdeki günlerde duyurulacağını belirtti.

Yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi ertelendi

YÖK de tüm yükseköğretim kurumlarında bahar eğitim ve öğretim dönemi açılışının ikinci bir duyuruya kadar ertelendiğini açıkladı. YÖK tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 günü meydana gelen ve 10 ilimizi doğrudan etkileyen deprem nedeniyle;

Bu bölgeden olup diğer illerdeki yükseköğretim kurumlarımızda öğrenim gören öğrencilerimizin eğitim ve öğretime katılamayacak olmaları,

Bu öğrencilerimizden bir kısmının yakınlarının afetten doğrudan etkilenmiş olmaları,

Yükseköğretim kurumlarımızdaki başta öğrencilerimiz olmak üzere akademik ve idari personelimizin arama, kurtarma ve yardım faaliyetlerine katılmaları,

dikkate alınarak tüm yükseköğretim kurumlarımızda bahar eğitim ve öğretim döneminin açılışı ikinci bir duyuruya kadar ertelenmiştir.

Paylaşın

Türkiye Genelinde Okullar 13 Şubat’a Kadar Tatil Edildi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer “Tüm Türkiye’deki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletli olması bağlamında, sadece deprem bölgesindeki iller değil çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için, bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Özer, Türkiye genelinde okulların 13 Şubat’a kadar bir hafta süreyle tatil edildiğini açıkladı.

Malatya Doğanşehir’de depremden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunan Özer, sadece deprem bölgesinde değil deprem çevresindeki illerde yaşayan vatandaşların da hayatlarını kolaylaştırmak için bu kararın alındığını söyledi.

Bakan Özer, okul binalarının depremden etkilenenlere yardım ve yemek sağlamak için yedi gün 24 saat boyunca açık tutulacağını da belirtti:

“Tüm Türkiye’de şu andaki iklim şartlarını göz önüne alarak ve deprem bölgelerindeki çalışmaların çok daha suhuletle olması bağlamında sadece deprem bölgesindeki illerde değil, çevresindeki illerin de suhuletli bir şekilde süreçleri yönetmesi için bugünden itibaren tüm Türkiye’de tüm okullarımızı 13 Şubat’a kadar bir hafta tatil ediyoruz.

Böylece millet olarak, devlet olarak hem süreçleri daha rahat bir şekilde yürütme hem de özellikle bu 10 ilde akrabaları olan diğer illerdeki vatandaşlarımızın erişimini kolaylaştırmak anlamında da bu kararı almış bulunuyoruz ama bu kararı alırken tüm illerimizdeki, özellikle 10 ilimizdeki okullarımızın tamamı vatandaşlarımızın hizmeti için açık tutulacak.

Konaklama, yemek ikramıyla ilgili her türlü hizmet okullarımızda, öğretmenevlerimizde vatandaşlarımıza 7/24 kesintisiz bir şekilde intikal ettirilecek.”

12 ilde üniversitelerde bahar yarıyılı eğitim-öğretim dönemi ertelendi

Öte yandan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, yurt ve kampüs imkanları ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli’deki yükseköğretim kurumlarında eğitim ve öğretim döneminin, daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelendiğini bildirdi.

Yükseköğretim Kurulu’ndan (YÖK) yapılan açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ildeki yükseköğretim kurumlarında, bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemine ara verildiği anımsatıldı.

Açıklamada, “Yurt ve kampüs imkanlarının ihtiyaç halinde kullanıma sunulmak üzere Antalya, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Karaman, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Niğde, Sivas, Tunceli illerimizdeki yükseköğretim kurumlarında da bahar yarıyılı eğitim ve öğretim dönemi daha sonra açıklanacak bir tarihe kadar ertelenmiştir” bilgisine yer verildi.

Paylaşın

Bakan Özer, Özel Okul Zam Oranını Açıkladı: Yüzde 65

Özel okulların 2023’te yapacağı zam oranı belli oldu. Özel okul temsilleriyle bir araya gelen Bakan Özer, bu sene bir değişikliğe gittiklerini belirterek, ”ÜFE yerine TÜFE’yi baz alacak şekilde belirleme kararı aldık” dedi. Bakan Özer, 2023-2024 özel okul zam oranının yüzde 65 olduğunu açıkladı. 

Haber Merkezi / Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, özel öğretim kurumlarının önümüzdeki yıl eğitim ücretlerinde yapacakları artışa ilişkin kurum temsilcileriyle bir toplantı yaptı.

Bakanlık Tevfik İleri Salonu’nda gerçekleşen görüşmeye MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Gelen, Teftiş Kurulu Başkanı Metin Çakır; TÖZOK Başkanı Zafer Öztürk, ÖZDER Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atalay, ÖZKUR-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Enis Şener, TOBB Eğitim Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi Metin Özer ve TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşel katıldı.

Özel okulların gelecek yıl eğitim ücretlerinde yapacakları artışın ele alındığı toplantı sonrasında açıklama yapan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, özel öğretim kurumlarının kalitesinin artması ve hizmetleriyle ilgili ihtiyaç duydukları desteklerin de kapsamlı bir şekilde değerlendirildiğini kaydetti.

Özer, Millî Eğitim Bakanlığının ocak ayında açıklanan ÜFE ve TÜFE oranlarını dikkate alarak özel öğretim kurumlarının bir sonraki yıl yapacağı artışı tüm öğrenci ve veliler adına belirlediğini anlatarak bu yıl artış hesaplamasında bir değişikliğe gitme kararı aldıklarını açıkladı. Özer, “Üretici fiyat endeksinden ziyade tüketici fiyat endeksini baz alacak şekilde 2023 yılı fiyatını belirleme kararı aldık.” dedi.

“Artış oranı yüzde 65”

Özer, 2023 yılındaki enflasyon beklentisinin düşük olması ve velilerin bu süreçte desteklenmesi bağlamında Millî Eğitim Bakanlığı olarak bu yılki ücret artışı oranını yüzde 65 olarak belirleme kararı aldıklarını ifade etti.

Özel öğretim kurumları temsilcilerinin tamamının artışın yetersiz olduğuna ilişkin görüş belirttiğini söyleyen Özer, “… Ama biz hem hükûmet hem de Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2023 yılındaki enflasyon beklentilerini ve tüketici fiyat endeksini dikkate alarak yeni fiyatı belirleme kararı aldık. Hem de velilerimizi destekleme anlamında da böyle bir karar aldık ve bu kararı, inşallah, yarından itibaren uygulamaya sokmuş olacağız. Yeni almış olduğumuz kararın tüm öğrencilerimize, özel öğretim kurumlarındaki velilerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Konuşmasında sektör temsilcilerine teşekkür eden Özer, “Her ne kadar sektör temsilcileri, bu artış oranını kabul etmeseler de yeni uygulamanın getirmiş olduğu zorlukları, inşallah, hem bakanlık hem de özel öğretim kurumları birbirine destek olarak birlikte aşacağız.” diye konuştu.

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 32 Bin İşçi Yılda İki Ay İşsiz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde bağlı kurumlarda 10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz kalan geçidi işçilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.

Gürer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda bu durumda çalışan 32 bin işçi olduğunu belirterek işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçmek için taleplerini Bakanlığa yansıttıklarını aktardı.

Gürer, MEB’deki daimi işçilerin düzenleme yapılarak sürekli işçi kadrolarına geçirilmeleri yönünde çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Gürer, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

“10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanların 12 ay çalışması adına bir çalışma başlatılmış mıdır? Bu işçiler neden iki ay işsiz bırakılmaktadır? Bu sürede okulların hizmetli ve güvenlik ihtiyaçları nasıl karşılanmaktadır?”

Bakan Özer mevzuatı anlattı

Gürer’in önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şöyle demekle yetindi:

“Bakanlığımız emrinde çalışan geçici işçilerin yıllık çalışma süreleri, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24’üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar ile 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna uygun olarak belirlenmiştir.”

Bakan Mahmut Özer, 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 8’inci maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi yönünde gerekli yasal düzenleme çalışmaları başlatılacaktır. ”hükmünün yer aldığına dikkat çekti.

“Daimi işçi kadrosuna alınmalılar”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 696 sayılı KHK ile binlerce işçinin mağdur olduğunu, kararname ile MEB’de çalışan 32 bin işçinin daimi işçi kadrosuna alınması gerektiğini belirtti.  Ayrıca 10 ay çalıştırılıp 2 ay işsiz bırakılmaları sonucu işçilerin ciddi mağdur edildiğini ifade etti.

Güvenlik ve hizmetli olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınması ve işsiz kalan çalışanların yaşadığı sorun ve sıkıntılardan arındırılmasını istedi. Bakanın sorunu mevzuat ile geçiştirdiğini, konunun kanun ya da kararname ile çalışanlar lehine bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

(KaynAK: Bianet)

Paylaşın

HDP’li Gülüm’den Bakan Özer’e: Bilim Emekçisi Kadınların Kıyafetlerine Karışmayın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Milli Eğitim Bakan Mahmut Özer’e, “Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?” diye sordu.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Anadolu Üniversitesi’ndeki Kadın Çalışanlara Yönelik Kıyafet Dayatmasına ilişkin soru önergesi verdi. Bakan Özer’in yanıtlamasını istediği önergede Gülüm, şunları belirtti:

– Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından üniversite çalışanlarına gönderilen bir yazıda “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümlerine uyulması gerektiği belirtilmiştir.

– Kadın çalışanlardan “Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar, terlik tipi (sandalet) ayakkabı giymemeleri, etek boyunun dizden yukarı ve eteğin yırtmaçlı olmaması” istenmiştir. Erkek personelin kılık kıyafeti için de “Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur”

– Bu yazı bilim emekçileri tarafından, özellikle de kadın bilim emekçileri tarafından tepki ile karşılanmıştır. Üniversite yönetimince erkek egemen baskı ve denetimin bir tezahürü olan Yönetmeliğin ‘hatırlatılması’ kadınların karşı karşıya kaldığı toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı baskıyı daha da arttıracağı, cinsiyetçi uygulamaları daha da derinleştireceği kaygısını doğurmaktadır.

– Zira kişilik haklarını ihlal eden bu tarz yaklaşım ve uygulamaların, kadınların, kıyafetleri nedeniyle parklarda, otobüslerde veya sokaklarda sıkça karşılaştıkları erkek şiddetini ve eğitim kurumlarındaki cinsiyetçiliği de derinleştireceği açıktır.

– Sermayeden, siyasi ve cinsiyetçi baskılardan bağımsız öğrencilerin ve akademisyenlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir üniversite geleneği inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine kıyafet konusunun gündeme getirilmesi eleştirilmektedir.

Gülüm’ün yanıtlanmasını istediği sorular şöyle:

– Anadolu Üniversitesi tarafından personele gönderilen kılık kıyafete ilişkin yazı bilginiz dahilinde mi?

– Bilimin ışığında bir demokratik bir üniversite inşa etmek, yemek zamları ve barınma sorunu gibi temel sorunları çözmek yerine neden kadınların kılık kıyafeti gündem yapıldı?

– Personelin çalışma alanında karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek yerine kadınlar bedenlerine müdahale etmek erkek egemen aklın göstergesi değil mi?

– Sermayenin ve siyasi iktidarın denetimi altına alınmaya çalışan, kadınların ne giyip ne giymeyeceklerine müdahale ederek kişilik haklarının ihlal edildiği üniversitelerin özerk, bağımsız ve bilimsel olma hüviyetinden söz edilebilir mi?

Paylaşın