Araştırma: Dini İnancı Güçlü Olanlar Daha Fazla Cinsel Tatmin Yaşıyor

İngiltere’de yürütülen yeni bir çalışma, dini inancı daha güçlü kişilerin daha yüksek cinsel tatmin duygusu yaşadığını ortaya koydu. Araştırmacılar, bu bulguların cinsel davranışların ve cinsel doyumun oluşmasında sosyokültürel normların önemini gösterdiğini vurguladı.

The Journal of Sex Research dergisinde hafta içinde yayımlanan araştırmada, farklı medeni durumlardaki kadın ve erkeklerde dindarlık düzeyi ile cinsel ilişki sıklığı ve tatmin duygusu arasındaki bağlantı incelendi.

Araştırmada, 18 ila 59 yaş arasındaki kadın ve erkeklere yönelik İngiltere Ulusal Cinsel Tutumlar ve Yaşam Tarzları Araştırması’ndan elde edilen veriler kullanıldı.

Uzmanlar sonuçlara ilişkin, “Dindarlık genel olarak daha yüksek cinsel yaşam tatmini düzeyleriyle bağlantılıydı. Bu ilişkiye büyük ölçüde, cinsel ilişki için uygun koşullara yönelik tutumların neden olduğu görülüyor.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, verilere göre dinin hayatlarında daha büyük yer kapladığını belirten kadın ve erkeklerin cinsel ilişki sayısı ortalamada diğerlerine göre daha düşüktü.

‘Evliliğin kutsallığına ilişkin dini duygular kadınlar için daha önemli’

Çalışmayı yürüten uzmanlardan Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi’nden Dr. Vegard Skirbekk, “Dindar bireylerin gündelik cinsel ilişkiye girme olasılıkları daha düşük olduğundan ve cinsel aktiviteyi aşka dayalı bir ilişkiyle sınırlandırma olasılıkları daha yüksek olduğundan, resmi birlikteliğin dışındaki cinsel aktivitelere ilişkin beklentileri azalabilir. Bu ayrnı zamanda cinsel hayatlarında yaşadıkları doyumu artırabilir.” şeklinde konuştu.

Skirbekk, evlilik dışı cinsel ilişkinin onaylanmaması ve evliliğin kutsiyetine ilişkin dini duyguların kadınlar için erkeklere oranla daha fazla önem arz ettiğini söyledi. Ancak genel olarak dini hayatlarında daha önemli olarak görenlerin genel olarak cinsel yaşamlarından daha memnun olduğu görüldü.

Araştırma ayrıca yaşam boyunca hiç cinsel partnere sahip olmamanın ya da çok sayıda cinsel partnere sahip olmanın daha düşük cinsel tatmin oranlarıyla bağlantılı olduğu öne sürdü. Kadın ve erkeklerde günü birlik ya da aşk olmadan cinsel ilişkiye verilen onayın da cinsel tatmin duygusunu olumsuz etkilediği ifade edildi.

Araştırmacılar, bu bulguların cinsel davranışların ve cinsel doyumun oluşmasında sosyokültürel normların önemini gösterdiğini vurguladı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Belirsizlik ilkesini benimsemek!

Tanrı adına ortaya çıkan her şiddet ve baskı örneği, kör bir kesinliğe dayanıyordu. Kişinin varsayımları ve duruşuyla ilgili bir nebze belirsizlik, dinin halkın deliliğine dönüşmesini engelleyecekti. Dinde bağnazlığın karşılığı, siyasetteki totalitarizmdir.

Haber Merkezi / Karl Marx’ın kitlelerin afyonu olarak dini suçlaması, temel bir insan şaşkınlığına işaret ediyor. Gerçeklik nedir? Onunla nasıl ilişki kuracağız? Ya da gerçeği nasıl yanıltmayacağız ve onun için çıldırmayacağız?

Gerçeklik bir ve çoktan oluşur. Birçok kişi bir ile nasıl ilişki kurar? Geçmişte bu ilişkiyi açıklamak için farklı modeller geliştirilmiştir. Platon’a göre bir, çoğunun üstündedir. Plotinus’a göre, bir çoğunun kaynağıdır. Spinoza’ya göre bir, çoğunun temelidir. Hegel’e göre bir, çoğunda içkindir.

Dini kitaplarda özelikle İncil’de gerçeklik fikri, yapı olarak üçlüdür. Tanrı, benlik ve bilinmeyen onun üç parçasıdır. Kutsal üçleme, muamma ile kaplı bir gizemdir. Üçü farklıdır ancak bağımsız değildir. Bir, ancak çok. Daha da önemlisi, açık uçlu bir model içerirler; Dinler aleminin görmezden gelmeyi seçtiği bir şey.

Bu görüşe göre gerçeklik bilinmeyeni içerir. Verilen anda hiçbir şey tamamlanmadı. Gerçeklik insan kontrolünün ötesinde olduğundan, insanın diğer insanlara Tanrı’yı ​​oynaması saçmadır. Bugün uğraştığımız gerçeklik yarın ve daha sonra ortaya çıkabilecek olanı da içeriyorsa, onun üzerinde nasıl hükümdar olunur?

Bu, Heisenberg ilkesinin gerçeklikle ilişkilendirilmesinde bir marjı korur. Ruhsal olarak, insanlığın en iyi müttefiki kesinlik değil, gizemle bağlantılı olan saygılı bir belirsizlik duygusudur.

Bu ruhsal belirsizlik ilkesi, dinler tarihini kirleten muazzam sapkınlıklara karşı bir koruma görevi görebilirdi. Tanrı adına ortaya çıkan her şiddet ve baskı örneği, kör bir kesinliğe dayanıyordu. Kişinin varsayımları ve duruşuyla ilgili bir nebze belirsizlik, dinin halkın deliliğine dönüşmesini engelleyecekti. Dinde bağnazlığın karşılığı, siyasetteki totalitarizmdir.

Dindeki belirsizlik ilkesi, verinin ötesine bakma zorunluluğudur; zaman zaman tüm propagandalara ve savunuculara karşı sorumlu bir şekilde şüpheci olmak. Herkesi, uygunluğun gerektirdiği gibi, bir filin bir sütun ya da bir kaya olduğuna inanmaya ikna etmek propagandanın doğasındadır.

Maneviyat, propagandanın keskinliğinin aksine, hayatın gizemi karşısında saygılı bir sessizliği sürdürür. Ruhun durgunluğunda, çok renkli gökkuşağının güzelliği düşünülür; ama aynı zamanda ötesindeki beyaz parlaklığı seziyor.

Paylaşın