Isparta: Seleukeia Sidera Antik Kenti

Seleukeia Sidera Antik Kenti; İsparta’nın Atabey İlçesi’ne bağlı Bayat Köyü’ndedir. Kentin adı ilk kez Hellenistik Dönem antik yazarlarından Klaudios Ptolemaios ve Hierocles tarafından anılır. Kentin adı Seleukia Sidera şeklinde “demir” anlamına gelen “sidera” sıfatı ile birlikte kullanılır.

Kentin Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen yapılarından biri tiyatrodur. Hisartepe’nin doğu yamacına yaslanarak, yarım daireyi biraz aşan planda inşa edilmiş tipik Yunan tiyatrosu formundadır. Kentin doğusunda anakaya şekillendirilerek oluşturulan kare planlı ve on kiriş yuvası bulunan alanın bir kaya kutsal alanı olabileceği düşünülmektedir.

Kaya Kutsal alanı kentin Hellenistik Dönem’deki kuruluşu ile yeniden kullanılmış ve bu kullanım Roma İmparatorluk Dönemi’nde de devam etmiş olmalıdır. Kaya kutsal alanının güneyinde ana kayaya oyulmuş bir alan bulunmaktadır. Bu mekânın bir üst kısmında akropolise dik çıkan yaklaşık yirmi merdiven tespit edilmiştir.

Hisartepe’nin güney kenarında rektagonal duvar örgülü bir podyum yer almaktadır. Bu duvarın, podyumlu bir tapınağa ait olabileceği düşünülmektedir. Kentte Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemleri’nde yürütülen imar faaliyetlerinin izleri görülebilmektedir. Hellenistik Dönem’de kentin akropolisi olarak kullanılan Hisartepe bir surla çevrilidir.

Kentte üç Nekropolis alanı bulunmaktadır. Bunlardan en korunmuş olanı Akropolisin kuzeybatı yamacındaki geniş nekropolis alanıdır. Bugün kazısı sürdürülmekte olan bu alan Kuzey Nekropolisi olarak adlandırılmaktadır ve Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait ana kayaya oyulmuş oda, sanduka ve tonozlu tipteki mezarlara sahiptir.

Seleukeia Sidera’da son dönemde yapılan çalışmalar ile kentin Antik Dönem’de bölge ekonomisinde önemli bir yeri olduğuna işaret etmektedir. Kentte tespit edilen demir, seramik, kemik ve üzüm üretimine işaret eden arkeolojik kanıtlar bu açıdan önemlidir.

Seleukeia Sidera Antik Kenti’nin yaklaşık 3.5 kilometre güneydoğusunda ise Taş Kemer Mevki Büyük Kemer Ovası’nda kentin ihtiyaç duyduğu suyun kente ulaştırılabilmesi için kullanılan künkler ve su kemerine ait kalıntılar bulunur.

Isparta’nın kısa tarihi

Tarih boyunca sürekli yerleşim gören “Göller Bölgesi” Pisidia olarak adlandırılmıştır. Çeşitli zamanlarda sınırları değişen bu bölgede, kendi dillerini konuşan “Pisidialılar” yaşamış ve yerel bir dil olarak da “Pisidçe” dilini konuşmuşlardır. Bu dilin varlığı Aksu İlçesindeki Timbriada, Sofular Köyü ve Senitli Yaylasında ele geçen mezar taşlarından anlaşılmaktadır. Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik (MÖ 35.000-10.000) ve Mezolitik (MÖ 10.000-8.000) dönemlere iner. Neolitik Dönemde (MÖ 8.000-5.500) bölge Anadolu’nun en önemli kültür bölgeleri arasındadır. Kalkolitik Çağda da (MÖ 5500-3000) bölge önemini sürdürmüştür.

İl sınırları içinde 12 höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur. Tunç Çağ (MÖ 3000-1200) yerleşiminin bol olduğu Isparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerin de üzerinde olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Hitit Döneminde (MÖ 1800-1200), bölgenin adı “Pitaşşa” olarak geçmektedir. Hitit Döneminde, Pisidia toprakları hiçbir zaman tam olarak Hitit egemenliği altına girmemiştir. Tarihi kaynaklarda Pisidia adına ilk kez Perslerin Döneminde, MÖ 5. yüzyıl sonunda rastlanır.

MÖ 334 yılında, Büyük İskender’in egemenliğine geçen bölge, Büyük İskender’in ölümünden sonra MÖ 281 yılında yapılan savaşla Seleukosların eline geçmiştir. Bu dönemde Pisidya bölgesinde Seleukoslar tarafından Seleukeia Sidera (Atabey-Bayat), Apollonia (Uluborlu), Antiokheia (Yalvaç) kentleri kurulmuştur. Seleukos Kralı Büyük Antiokhos’un Roma ordusuna yenilmesi (MÖ 190-188) sonucunda, Seleukoslar Anadolu’da Toroslara kadar olan tüm topraklarını kaybetmiş ve bu topraklar Romalılarca Bergama ve Rodoslular arasında paylaştırılmıştır. Pisidia bölgesi bu tarihten sonra Bergamalıların egemenliğine geçmiş, Attalos III’ün MÖ 133 yılından ölümüne kadar Bergama Krallığına bağlı kalmıştır.

Kralın vasiyeti üzerine Pisidia bölgesinin de içinde bulunduğu topraklar Roma’ya bırakılmıştır. Bölge, MÖ 102 yılında M. Antonius tarafından Kilikia Eyaleti içine alınmış ve MÖ 49 yılına kadar ismen de olsa Kilikia eyaleti içinde kalmıştır. Daha sonra Asia Eyaletine bağlanmıştır. Galat Kralı Amyntas, Antonius tarafından Pisidia ve çevresinde Roma idarecilerinin kuramadığı otoriteyi kurması için MÖ 39 yılında bölgeye kral olarak atanmış ve MÖ 25 yılında öldürülünceye kadar görevini sürdürmüştür. Amyntas’ın ölümüyle krallığın toprakları Roma İmparatoru Augustus (MÖ 27-MS 14) tarafından Galatia Eyaleti haline getirilmiştir. Bu eyaletin sınırları zaman içinde değişmiş olsa da Pisidia bölgesi içinde kalmıştır.

Pisidia bölgesinde özellikle İmparator Augustus döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri kurulmuştur. Bunlar Antiokheia (Yalvaç), Kremna (Çamlık), Komoma (Ürkütlü), Olbasa (Belenli), Parlais (Barla)’dır. Türk Egemenliğinde Isparta Isparta, Roma İmparatorluğu’nun MS 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Malazgirt Savaşı’ndan sonra hızla Anadolu’ya yayılan Selçuklular, Batı Anadolu’yu eline geçirmek için Bizans ile bir çok savaş yapmıştır. II. Kılıç Arslan zamanında (1156-1192) yoğunlaşan Bizans-Selçuklu savaşlarının en önemlisi olan Miryakefalon Savaşı, 1176 yılında Isparta topraklarında olmuştur.

Isparta yöresi bütünüyle, 1204’te III. Kılıç Arslan döneminde ele geçirilmiştir. XIII. yüzyıl başlarında, Anadolu Selçuklu Devleti’nin sona ermesinden kısa bir süre önce, bu yörede Hamidoğulları Beyliği kurulmuştur (1301). Beyliğin kurucusu Feleküddin Dündar Bey, önce Uluborlu’yu, daha sonra da Eğirdir’i beyliğin merkezi yapmıştır. Isparta yöresi, ilk olarak 1374’te, daha sonra 1390’da bütünüyle Osmanlı yönetimine girmiştir.

Atatürk Isparta’da Isparta, Atatürk’ün Anadolu’da başlattığı Millî Mücadele’de, ilçeleriyle birlikte, 871 şehit, binlerce yaralı vermiş ve Büyük Zafer’i içtenlikle kutlamıştır. Atatürk, İzmir’den yola çıkarak, 6 Mart 1930 sabahı Eğirdir’e ulaşmıştır. Atatürk, Eğirdir Gölü’nü ve Can Ada’yı çok beğenmiştir. Atatürk, 6 Mart 1930 günü Kuleönü’nden Isparta’ya yolculuk yapmış ve saat 11.00 sularında Isparta’ya gelmiştir. Burada büyük ve coşkulu bir şekilde karşılanmıştır. 6 Mart 1930 günü, Isparta’nın mutlu günlerinden birisi olması nedeniyle her yıl 6 Mart günü Atatürk’ün Isparta’ya gelişini anmak üzere kutlamalar yapılmaktadır.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir