İnsülin Direnci Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pankreastan salgılanan ve şeker metabolizmasını düzenleyen hormona İnsülin denir. İnsülin direnci ise,  vücuttaki şekeri kontrol etmek için salgılanan insülinin etkisini göstermesindeki zorluk olarak tanımlanabilir.

Normal şartlarda vücut şekeri 1 ünite insülin ile kontrol altına alabiliyorken insülin direnci olan hastalarda vücut 2-3 ünite insülin salgılamak durumunda kalır.  İnsülin direnci arttıkça, şeker kontrolünü sağlamak için insülin de artmış olur. Bu da vücutta gereğinden fazla insülin salgılanması anlamına gelir.

Tüm dünyada ve ülkemizde giderek artan obezite ve diyabet görülme sıklığı, “insülin direnci” olarak adlandırılan metabolik sorunu da beraberinde getiriyor. Vücuttaki yağ oranının artması insülin direncine, insülin direnci de vücuttaki yağ oranının artmasına yani obeziteye neden oluyor.

Protein metabolizması, üreme ve bağışıklık gibi birçok sistemi etkileyen insülin direncinin tedavi edilebilmesi için öncelikle beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekiyor.

İnsülin direnci insülinin vücutta depolanmasına neden olduğu için kilo alımına, karaciğer yağlanmasına, kalp ve damar hastalıklarına neden olabilir. İnsülin direnci sorunu olanlar spor yapıp dengeli beslenseler dahi kilo vermekte zorlanırlar.

Çünkü fazlasıyla salgılanan insülin, alınan gıdaların yağ olarak depolanmasına neden olur. Giderek daha çok salgılanmak zorunda kalınan insülin zaman içinde pankreası yorar. İnsülin direnci  zamanla pankreas yetmezliği ve diyabet hastalığına kadar gidebilen ciddi bir tablo karşımıza çıkabilir.

İnsülin direncinde beslenmenin yeri çok önemlidir. İlk çağlardan günümüze besine ulaşmamız her geçen yüzyıl daha kolaylaşmış ve buna ters orantılı olarak ulaşılan besinlerin kalori değerleri de her geçen yüzyıl artmıştır. Teknolojideki bu ilerleme çalışma şekillerinin daha çok ofis ortamında, bilgisayar odaklı olmasına neden olmuştur.

Ofis ortamında hareketsizlik ve fast food tüketimi çalışanları obezite ile karşı karşıya getirmektedir. Bol kalorili besinleri hızla tüketme zorunluluğu, hareket azlığı ile birleşince bel çevresi yağlanmasını kaçınılmaz hale getirmekte; bu da insülin direnci sendromunun başlamasına neden olmaktadır.

İnsülin Direncinin belirtileri nedir?

Sağlıklı insanlarda normal öğün aralığı 4-5 saat aralığındadır. Ancak insülin direnci olan kişilerde bu süre daha kısadır. İnsülin direncinin en belirgin özelliği çabuk acıkmadır. Bunun dışında belirtiler şu şekildedir:

Açlığa tahammülsüzlük
Açlığa bağlı fenalık hissi
Fazla yemek yeme
Sinirlilik
Baş ağrısı
Aşırı tatlı yeme isteği ve tatlı krizi

İnsülin Direncinin nedenleri nedir?

İnsülin direnci pek çok nedene bağlı olarak gelişmektedir. En yaygın olan sebep ise obezite ve kilo problemidir. Kilo sorunu yaşayan pek çok kişide insülin direnci mutlaka görülmektedir. Bunun yanında spor veya fiziksel aktiviteye zaman ayırmama, glisemik indeksi yüksek gıdalar tüketmek, enfeksiyon, gebelik, insülin karşıtı hormonlar, polikistik over sendromu ve genetik etkenler de insülin direncine neden olmaktadır.

İnsülin Direncinin risk faktörleri nedir?

İnsülin direncinde pek çok grup risk taşımaktadır. İnsülin direnci görülme olasılığı yüksek olan gruplar şu şekildedir:

Vücut kitle indeksi 25 ve üzeri olan aşırı kilolu kişiler
40 yaş üzeri kişiler
Afrika, Amerika ve Asya kökenli kişiler
Tip 2 diyabet geçmişi olan yakın akrabalar varsa
Yüksek kan basıncı olan kişiler
Yüksek kan trigliserit olan kişiler
Düşük HDL kolesterol ya da damar sertliği olan kişiler
Polikistik over sendromu olanlar

İnsülin Direncinin komplikasyonları nedir?

İnsülin direnci tam olarak bir hastalık sayılmasa da pek çok komplikasyonun görülmesine sebep olmaktadır. En yaygın komplikasyonları arasında tip 2 diyabet gelmektedir. Bunun yanında yüksek tansiyon, damar sertliği, kan yağları bozuklukları, karaciğer yağlanması insülin direncinin diğer komplikasyonları arasında gelmektedir.

İnsülin Direnci için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

İnsülin direnci şüphesiyle doktora başvurulduğunda şüpheyi doğrulamak için genellikle HOMA-IR (İnsülin direnci) testi yapılmaktadır. Doktor randevusu öncesinde kişinin 10-12 saatlik açlıkla randevuya gelmesi beklenir. Alınan kan örneği ile insülin direnci olup olmadığı anlaşılmaktadır.

İnsülin Direncinin tetkik yöntemleri nelerdir?

İnsülin direnci tanısı pek çok test ve tahlil sonucunda konulmaktadır. Bu tahliller şu şekilde sıralanmaktadır:

Kanda şeker (glukoz) yüksekliği
Kanda insülin yüksekliği
Karaciğer yağlanmasını gösteren ALT, AST ve GGT gibi karaciğer testlerinin yüksekliği
HDL kolesterol (iyi huylu kolesterol) düşüklüğü. Trigliserit testinin yüksekliği
Ürik asit yüksekliği

İnsülin Direncinin tedavi yöntemleri nelerdir?

İnsülin direnci tedavisinde en önemli ve etkili tedavi yöntemi beslenme tedavisidir. Bunu fiziksel aktivite, egzersizler ve ilaç tedavisi izlemektedir. Beslenme tedavisinde insülin direncine göre bir diyet programı oluşturulur. Beslenme programıyla yanlış beslenme alışkanlıkları düzeltilir.

Şeker, un ve nişasta gibi karbonhidrat miktarı yüksek gıdalardan uzak durulur. Trans yağlardan ve kolalı gazlı içeceklere veda edilir. Bunun yanında her gün düzenli yürüyüş ve çeşitli spor aktiviteleri önerilir. Gerekli durumlarda insülin direncini kıran ilaçlar da kullanılmaktadır.

İnsülin Direnci hastaları için yaşam stili önerileri

İnsülin direnci olan hastaların, diyabet ve diğer hastalıklara karşı yaşam stilinde birtakım değişikliklere gitmesi gerekir. Öncelikle beslenme şeklini tamamen değiştirmelidir. Akdeniz tipi beslenme tarzı oldukça sağlıklı olacaktır. Zeytinyağı, sebze ve deniz ürünleri ağırlıklı olan bu beslenme türünde insülin direnci büyük ölçüde kontrol altına alınacaktır. Bunun yanında spor ve egzersizi hayat felsefesi haline getirmek gerekiyor.

Her gün yarım saat yürüyüş ve günlük fiziksel aktiviteler insülin direnci yanında pek çok hastalığa karşı önlem almada etkili olacaktır. Egzersize ve spora vakit bulamayanlar asansör yerine merdiven kullanabilir, kısa mesafelerde yürümeyi tercih edebilir. Bu tarz değişiklikler insülin direnci ve diğer hastalıklara karşı önlem almanızda oldukça etkili olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir