Hakkari: Hızır Peygamber Camii

Hakkari, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Hızır Peygamber Camii; Hakkari’nin Yüksekova İlçesi, Kazan köyüne bağlı Benekli (Sifsidan) mezrasında bulunmaktadır.

Yerleşim yeri doğu yamacında olup, cami de evlerin hemen altında yer almaktadır. Su kaynağı karşı yamaçtadır. Araç ulaşımı yoktur. Vadiden dereyi takiple, meşe ağaçları arasından patika bir yolla buraya ulaşılmaktadır. Yaya olarak 45 dakikalık bir yürüyüşle ulaşım sağlanabilmektedir.

Cami ve çevresi halk tarafından kutsal bilinmektedir. Cami Hızır Peygambere atfedilmiştir. Burası ile ilgili değişik söylenceler anlatılmaktadır. Bunlar arasında en ilginç olanı caminin içerisinde yerden birkaç karış yukarıda askıda duran bir direktir. Bunun terör olaylarının cereyan ettiği dönemlerde tahrip edildiği söylenmektedir.

Bugün meskûn olmayan ancak geçmişte 4-5 hanelik meskûn bir mahal içerisinde yer alan cami, bu yıkık evlerin kuzeybatısındadır. Kuzey tarafı mezarlık olup, etrafını yaşlı ağaçlar çevrelemiştir. Doğudan batıya eğimli bir arazi üzerine yapılmış olan cami iki katlıdır. Batısına bir giriş ünitesi ile kuzeybatısına üst kapısına ulaşmak amacıyla bir duvar eklenmiştir. Ayrıca giriş ünitesinin güney tarafa bakan ön kısmına ahşaptan bir sundurma yapılmıştır.

Cami doğu-batı yönünde dıştan düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. Dış ölçüleri değişken olup, doğusu 8.40, batısı 6.30, güneyi 11.25 m, kuzeyi ise 11.80 m uzunluğundadır. İki katlı caminin alt katı asıl ibadet mekânı, üst katı ise misafirhane işlevi görmektedir. Alt kata yani asıl camiye giriş, batıdaki ek mekâna açılan batı cephenin kuzey tarafındaki dikdörtgen kapıdan sağlanmaktadır.

İç harim mekânı 9.20×4.85 m ölçülerinde olup, dikdörtgen planlı ve doğu-batı yönünde sivri beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarına içten sivri kemerli bir girinti oluşturan bir kapı dışında, üst orta kesimine içerisini aydınlatan bir pencere açılmıştır. Bu pencere de içten sivri kemerli bir girinti şeklindedir. Bunun da alt kesimine bir mazgal pencere ile bir niş yerleştirilmiştir.

Güney duvarının ortasına yakın bir yere mihrap ile bunun doğu ve batı taraflarına birer niş bırakılmıştır. Mihrap 0.60 m genişlikte, 1.60 m yükseklikte tutulmuş ve sivri kemerli bir niş şeklinde düzenlenmiştir. Doğu duvarının önüne tonoz başlangıç seviyesine kadar ek bir duvar yapılmıştır. Bu duvarın yarısı yıkılmıştır. Bu duvar 2.10 m yüksekliğinde ve 0.65 m genişliktedir. Kuzey duvarına açılmış iki niş dışında, kuzey ve güney duvarların tonoz başlangıç hizasında sıralanan altışar oyuk, ahşap hatıl yuvaları olmalıdır. Ayrıca duvarlarında sıva izleri mevcut olup çoğu dökülmüştür.

Üst kat tek bir mekân halinde düzenlenmiş dikdörtgen planlı olup, 10.25×6.80 m ölçülerinde tutulmuştur. Zemini toprak dolguyla gerçekleştirilmiştir. Üst örtü tamamıyla yıkılmış olup sadece 2.45 m yüksekliğindeki duvarları kalmıştır. Buraya batı cephenin ortasından bir kapıyla girilmektedir. Bu kapı eğimden dolayı doğrudan dışarıya açılmaktadır. Günümüzde kapının üst kısmı yıkılmıştır. Bir de güney cephenin batı tarafına kaydırılmış oldukça aşağıda kalan bir kapı açıklığı daha mevcuttur.

Dıştan belli olan bu kapı açıklığının içerisi toprakla dolmuş ve kapanmıştır. Çoğunlukla moloz taş örgülü 0.80 m kalınlığındaki duvarlara çok sayıda niş açılmıştır. Bunlar dışında batı duvarının güney köşesine kaydırılmış bir pencere açıklığı bulunmaktadır. Tamamın yakını dikdörtgen biçimindeki nişlerden 5’i doğu duvarına, 7’şer âdeti kuzey ve güney duvarlarına 4’ü de batı duvarına açılmıştır. Çoğu aynı hizada, bazıları da yukarıya ve aşağıya kaydırılmış olarak yerleştirilmişleridir. Bunlar içerisinde farklılık gösteren bir uygulama güney cephenin batısına doğru kümelenen nişlerin arasında görülmektedir. Bu da üste doğru sivri kemerli olarak sonlanan bir yapıda karşımıza çıkmaktadır. Buranın alttaki ibadet mekânının üzerinde, bir misafirhane ya da tehlike anında toplanma yeri olarak kullanılabileceği anlaşılmaktadır.

Bu iki mekân dışında yapının batı tarafına eklenen bir giriş ünitesi bulunmaktadır. Burası 4.20×2.55 m ölçülerinde kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı, üzeri ahşap hatılı düz toprak dam örtülüdür. Kuzey-güney köşesi içten hafif kavis yapmaktadır. Güney cephenin doğusuna kaydırılmış bir kapıdan girilmektedir. Dıştan düz lentolu, dikdörtgen açıklıklı kapı, içten sivri kemer girintilidir.

Bundan başka anayapının güneybatısında doğuya doğru 5.60 m uzanan 1.65 m genişliğe sahip duvar, doğudan batıya hafif rampalı bir yol oluşturmaktadır. Bu yol hem güney cephenin batısındaki üst kata çıkışı sağlayan kapıya ulaşımı sağlamakta, hem de batıdaki ek giriş ünitesinin üzerine buradan geçilmektedir.

Camiden bağımsız bunun güney tarafına dikdörtgen biçimde, 0.60 m kalınlığındaki kaba yontu taş duvarla çevrelenmiş bir mezar yapısı yapılmıştır. 3.30×2.60 m ölçülerinde, doğu-batı yönündedir. Üst kısmında üzeri ve önü düzlenmiş düzgün bir kaya bloğu yer almaktadır. İçerisindeki mezarlar belli değildir.

Burası vadinin yerleşmelerinden biridir. Bunun en büyük delili mevcut caminin taşıdığı tarihi değerdir. Yörede oldukça az olan cami sayısına bakarak bunun önemini anlamak mümkündür. Önce tescillenip, aslına uygun biçimde onarılıp, hem ibadete hem de inanç turizmine kazandırılması gereken bir yapıdır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir